ANSIZ GÖLGELERİN MACERASI
Tuba Yavuz yazdı...
“ Yaşadığımız dünya aydınlıkla ışığın karanlık yüzü arasında titreyen bir manzaraya dönüşüvermişti.”
Evvel zaman içinde,
Ahir zaman ortasında,
Bir varmış bir yokmuş,
İnsan hem güçlü hem zayıfmış,
Hiç yokmuş, çok varmış
Hem zalim hem mazlummuş
Ne varmış ne yokmuş
Bir konuşmuş bir susmuş…
Latife Tekin dilini ve romanını anlatmanın tek yolu önce okuru bir masal dünyasına hazırlamaktır. Evvel zaman içinde ahir zaman ortasında kendine özgülüğün ve dili eğip bükmenin ne demek olduğunu, dilin işaretlerini, büyüsünü ve post modern edebiyatın tüm olanaklarını çok iyi kullanan yazarlardan biridir Latife Tekin. İlk kitabı “Sevgili Arsız Ölüm”den sonraki dördüncü romanı “Aşk İşaretleri”, postmodern eserlerle pek tanışmamış ve evvelce yazarın diğer eserlerini tanımamış okurlar için oldukça meşakkatli bir roman olacaktır. Aslında bu dediğimiz bir karamsarlık değil, okuru büyülü bir dile hazırlama heyecanıdır. Sevgili okur, Aşk İşaretleri ile yüz yirmi sayfalık bir romanın içinde değil kocaman bir kurgu âleminde gezineceksin, düşle gerçeğin çizgisinde dengeyle yürüyecek ve yepyeni bir dil ile karşı karşıya kalacaksın. Bazen geri dönüp anlamaya çalışacak bazen orada kahramanlarla o dili yaşayacaksın. Tüm bunlara hazırlıklı olmalısın bu kitapta.
İki eline sopa alıp yüksekteki ipte herkesin hayran ve korkulu bakışlarına aldırmadan yürüyen cambaz gibidir Latife Tekin. O da kelimeleri sırtına almış incecik bir hayal çizgisinde kurgu ile gerçeğin tam ortasında öyle oyunlar yapar ki bize de o dünyayı, o dengeyi, o dili çözümlemeye çalışmak kalır.
Latife Tekin dildeki kelimelere alışmadığımız anlamlar yükler, farklı kelimeleri yan yana getirerek sözcükleri, cümlelere; cümleleri büyük eylemlere bağlar ve bu zincirin halkalarını günlük dili kullanarak oluşturur. İşte bu nedenledir ki Latife Tekin okumak zordur, anlaşılması için emek gerekir. Üslup ustalığı o kadar belirgindir ki romanlarında olaylar, durumlar ve kişiler bu üslubun altında ezilmiş, zaman zaman da yok olmuştur. Bu nedenle Latife Tekin romanlarının konusu olmaz dili olur. Karakterlerin yüzü, şekli, siması olmaz; ruhu, hayali, rüyası olur. Mekânlarının tasviri olmaz; kokusu, sesi, duygusu olur. Bu yüzden klasik roman anlayışındaki yapı unsurları onda yoktur. Bu şekilde roman okumaları yapmış okurlar Latife Tekin’i ve özellikle de Aşk İşaretleri’ni okuduktan sonra gözlerini tavana dikerek şu soruları kendilerine sorarken bulacaklardır: Bu nasıl roman, hani kişiler, nerede geçti ki olaylar, bunlar gerçek miydi, şiir mi okudum roman mı?...
Aşk İşaretleri için; varlık ile yokluğun, aşk ile aklın, yönetilmek ve tahakkümün, yoksulluk ile varsıllığın çatışmalarından oluşan büyülü modern çağ masalı demek mümkün. Aslında roman diye adlandırsak da şiir ile roman, deneme ile masal arasında git gel yaşayarak okunacak, post modern anlatının tüm olanaklarını kullanan bir tür yaratılmış demek daha doğru olacaktır. Romanda gücü, iktidarı, tahakkümü temsil eden Nezir ve etrafında ona boyun eğen Yener, Gülhan, Saim ve Cihan vardır. Roman boyunca Nezir’in emirleri, komutları, hükmü karşısında boyun eğen bu yoksul gençlerin kesit kesit yaşantıları anlatılır. Tabi bu anlatılarda daha çok konuşma, bilinç akışı ve iç diyalog teknikleri kullanıldığından hatta aralara şiirler de serpiştirildiğinden oldukça özgün bir tavır görüyoruz. İlginç olan yoksulluk içerisinde varoş bir hayatın canlandırıldığı eserde konuşulan dilin oldukça felsefik ve soyut olması. Elbette post modern anlatılardaki geniş olanaklarla bu da mümkündür.
Romanın anlatıcısı Cihan’dır fakat tüm olaylar onun gözünden sunulmaz. Yer yer bilinmez bir müşahit anlatıcı tavrı da karşımıza çıkar. Bazen Cihan’ın bilincine gidip iç monologla ya da bilinç akışıyla onun Nezir’e hisleri sayılıp dökülür okura. Cihan’ın Nezir’e karşı tutumu diğerleri gibi koşulsuz itaat değildir. Cihan onun hükümlerine boyun eğişini ”aşk işareti” sayar. Elbette roman baştan sona bir sis içinde verildiğinden ve hiçbir olayın başı ve sonu net gösterilmediğinden bunda da kesinlik yoktur.
Aşk İşaretleri farklı okumalarla farklı yorumlamaların hepsini kaldıracak kuvvette bir kitaptır. Romanın siyasi ve sosyolojik manadaki iktidar kavramını, yoksul zengin çatışmasını ya da psikolojik açıdan “ kendini kabul ettirme mücadelesi”ni de içinde saklayan çok boyutlu yapısını çözümlemek oldukça güç.
Roman başından sonuna kadar tezatlarla örülmüştür. Olaylarda Nezir’in gücü karşısında güçsüzlüğü temsil eden yoksul gençler anlatılırken dildeki tezatlar da üslubun temelini kurmuştur. Bu şekilde yazılan Aşk İşaretleri yeni bir aşk dili kuruyor esasında. Romanda bu yeni oluşumda pek çok imkânsız durum mümkün kılınıyor:
Gülüşler ötebiliyor: “Kulaklarımızda ıslık gibi öten sonu gelmez bir gülüş boyunca dolanıyoruz.”
Yokluğun görüntüsü olabiliyor: “Yokluğun dışımıza çekilen görüntüsü zihnimizde öylece yer edebilir.”
Gözlerinin beyazıyla insan siliyor: “Varlığının sevincini solumaya çalışırken gözlerinin beyazıyla silinmek.”
Kokular soluyor: ”Koku ellerimde solarken ince bir akışla içime sızan onun ruhuydu her halde.”
Aşk işaretleri dile olan aşkın, düşünmeye ve güce olan aşkın işaretlerini yine dil ile hükmederek bize sunan bir eser. Yazarın kendi tabiri ile “Kimsenin cümle kuramadığı bir yerde, cümle kurup kabile reisi olmak” fikrini okura sunan karanlık, sisli ve zor bir roman. Okurun gırtlağına yapışıp konuşmayı, yazmayı yeniden öğreten Latife Tekin modern çağ masalıyla gökten okurun kafasına elma düşürüp onu başka âleme alıyor. Aşk İşaretleri ve her Latife Tekin romanı sonrasında aman sevgili okur aklına mukayyet olasın!
Tekin, Latife(2019). Aşk İşaretleri, İstanbul: Can Yayınları, s.33
Yazar: Tuba YAVUZ - Yayın Tarihi: 24.12.2020 09:00 - Güncelleme Tarihi: 22.12.2020 15:25
Misafirin adı nedir acaba?kalemine sağlık
Harika bir yazı... Sevgili yazarımızı tebrik ediyorum. Latife Tekin gibi usta bir yazarın tabiricaizse "çetin ceviz" bir romanını bizlere ustalıkla anlatmışsınız. Ellerinize, yüreğinize sağlık...