Arzuhalin Manifestosu, Edebiyat, Ülker GÜNDOĞDU

Arzuhalin Manifestosu yazısını ve Ülker GÜNDOĞDU yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Arzuhalin Manifestosu

08.03.2021 09:00 - Ülker GÜNDOĞDU
Arzuhalin Manifestosu

Nadide insanları bize yakinen tanıştırmakla kalmayıp hısım ederek bir araya getirir kitaplar. İnsana değer verdiklerini bir arada görme fırsatı sunarlar. Günler, mevsimler, şehirler, bahçeler, kuşlar, ağaçlar ve daha nice güzelliğin seyriyle ihya ederler. Okur; sayfaları çevirdikçe kendi dâhil, bazı değer verdiklerini bulur. Bu vesileyle o kitap ve dolayısıyla o yazar ile bir ruh akrabalığına bürünür. Ali Ayçil’in eserlerinde dil ustalığıyla birlikte şiirin sesini, hayatın neşvesini ve hüznünü gözlemleyebiliriz. Ustam Konuşmak İstiyor’un tatlı diliyle edebi sanatın dokunuşları okura farklı kapılar açarak onu kapalı kapılar ardındaki anlama eriştirmeye çalışır. Yazar bu eserinde, kendindeki bizi sorgular ve bizdeki kendini tanıma arzuhali ile okuru, şiddetlice sarsar. Usta Konuşmak İstiyor ilk baskısını 2020’de yaparak okura böylesine nitelikli eserler sunan yazarlar iyi ki varlar dedirtiyor. Eser; okurda kendini görmek ve kendinde gördüğü okuru bir araya getirerek tanıştırmaktır. Bu yakınlığın neden olacağı değişim ve dönüşüm ile okurun, kabuklarını kırıp nadide insanlar arasına koymaktadır.

Bir kimsenin ne olduğunun, sahip olduğu ya da temsil ettiği şeyden daha çok içe dönüklüğünün muhatabına sunulmuş. Düne dönük anlatımı; okurun kendine ait yaşamını kendine aksettirmektir. Kendimizi onda, onu kendimizde görebiliyoruz. Her satırını buraya yeniden yazmayı dilerdim. Her zaman, bir kimsenin ne olduğu ve buna göre kendinde neye sahip olduğu önemlidir. Bireyselliği ona her yerde eşlik etmektedir ve yaşadığı her şey rengini kişiliğinden alır. Her şeyin içinde ve her şeyde öncelikle kendini görür. Bu fiziksel ve zihinsel hazlarda geçerlidir. Bir kimsenin kendi içinde ne olduğu ve kendinde neye sahip olduğu, kişiliği ve değeri, esenliğinin dolaysız nedenidir. Ayrıca kalıcı olan bilincin niteliğidir ve bireysellik kalıcı olarak değişime ve dönüşüme etki eder. Dışsal saygınlığa ve içsel gelişime eseri aracılığıyla katkı sağlamaktadır Ali Ayçil. Bunu denemelerinde at yarışçısı Abdullah, asabi ressam Strauch, Yayla Vaizi, Hükümdar Behram, Pedro Paramo gibi adamlar ve doğal güzellikler üzerinden okurun duygu durumunu çözen şairane bir okuma üslubu taşıyan Usta Konuşmak İstiyor’un içten dışa ferah tazeliğiyle yapmaktadır.

Yazarın ortaya koyduğu eserle insanlığa karşı iyileştirici bir gücü olduğu görülmektedir. Eserin iyi ve kötüyü fark ettirirken samimiyetiyle okurun, esere olan inancını; yazarının güçlendirdiği aşikâr. Hayat nedir? İnsan Hafızası neler taşır? İyiliklerin ve kötülüklerin nasıl mağduru olur? Yabanıl ruhumuz güzelliğin ham haliyle nasıl buluşur? Yazarın eseri üzerinden okura sorgulattığı konulardan sadece birkaçıdır. İnsan, kötülüklere göre haraket etmez kaderiyle baş başa kalmaz, yok saymaz ruhunun saflığıyla göğsünü hayata siper ederek hayatı, iyiliklerle yazdığı en değerli esere dönüşür. İnsanın kendiyle savaştığı, insanın kendiyle barıştığı ve insanın içinden kopanların dünyasında yaşıyoruz. İçimizde bir hayat var ve ona giden bir yol; gidemesek de bu arzu bazı hayalleri beslemeye devam ediyor. Belki de gidemediğimiz bir hayal kenti.

Usta Konuşmak İstiyor, geçip giden zamana tutuklu kalamadığını anlatır insanlara. Yirmi yıldır ustasını tanıyordu. Ne zaman ne giyer, çocuklarının düğün telaşı neler, yaz endişelerini, desteklediği partiyi, müşterileri hakkında düşüncelerine kadar bilirdi. Omuzları düşmüş ustasının, içinde bir kurt olduğunu yıllardır tanıdığı ustasının yüzü olmadığını görür. Bedeni ölüme hazırlanıyordu. Kaderi hariç her şeyi aynı o isyan, ustası sancak bayrağı neferi gibiydi. Emekliye ayrılacak, torunları sevecek, senenin yarısını memleketinde geçirecekti. İnsan, sona yaklaşırken her şey gözden düşmeye, ama bazı şeyler gözünde tütmeye başlıyordu. Kimseyi incitmeden, patronluğu göstermeden işleri idare eder, geçmişinden kaderinin tutarını çıkarmaya çalışırdı. Hayatın vazife olduğunu ve vazifesini yerine getirdiğini düşünüyordu. Ustası, ölümden bahsederken onda, yaşama arzusu uyanıyordu. İnsanların yakınması anlamsız gelmektedir. Yılların içine gizlenmiş mutluluğu görmeleri alıp yanlarında taşımaları temennisindedir.

Zihnimiz ve kalbimizin mücadelesi; İçimizde bir başka konu dışımızda başka bir hal takınmamıza neden olmaktadır. İçimiz akıl almaz bir dünya, dışımızda farklı kimliklerimizle insanlara takındığımız tutumlar farklılık göstermektedir. Ruhumuzun daralma nedeni herkesin seni unutmaya hazır olduğunu bilmek olabilir miydi? Yaşamı olabildiğince rahat ve mutlu bir biçimde sürdürme sanatı yaşam bilgeliği yolunun gösterilmesi kolay şey değildir. Yazarların bunda rolü çok önemlidir. Mutluluk kendimizde bulmak çok zor, başka bir yerde bulmak imkânsız olandır. Voltaire diyor ki: “Bu dünyayı, tıpkı dünyaya geldiğimizde onu bulduğumuz gibi, aptal ve kötü bir biçimde terk edeceğiz.”

Ayçil, eseri üzerinden bir kimsenin ne olduğu yani kişiliği; mizaç, ahlaki karakteri, zekâ ve yetişme tarzıyla aktarır. Bu bir kimsenin sahip olduklarıyla alakalı olup nasıl yaşama geçirdiğini zihinlere resmederek yapar. Bir kimsenin neyi temsil ettiğiyle, o kimsenin başkalarının düşüncesinde ne olduğu, yani aslında onun başkalarınca nasıl tasarlandığını başkalarının onun hakkındaki görüşünde nasıl olduğuyla ilgili olarak aktarır. Doğanın insanlar arasında oluşturduğu farklılıkları bu farklılıkların insanların mutluluğu ya da mutsuzluğu üzerindeki etkisinin yol açtıkları önemli ve derine işlediği sonucu açıklamaktadır. Zihinler ve yürekler insanın esenliği için kendi içinde ne bulduğu ya da ne olup bittiğidir. Dışarda yer alan her şeyin duyulara dışsal olaylar ya da koşullar herkesi başka etkiler herkes aynı mekânda yine de başka bir dünyada yaşamaktadır. Kendi duygularıyla doğrudan ilişki içendedir. Kendi kendini kavrayan insanın olayları deneyimleyişi güçlü düşlemi gerçekliğin başka başka olduğudur. Herkes kendi vücudunda kendi bilinci içinde yaşamaktadır.

Usta Konuşmak İstiyor

Ali Ayçil

Dergah Yayınları

Sayfa 168


Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 08.03.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 13.02.2021 15:56
4937

Ülker GÜNDOĞDU Hakkında

Ülker GÜNDOĞDU

1977 yılının Ocak ayında Konya Ereğli’de dünyaya geldi.  Ereğli Lisesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra iş hayatına; Ankara’da IBM Bilgisayar Satış Temsilcisi olarak atıldı. İstanbul’da kendi şirketlerini kurana dek çeşitli işlerde çalıştı. İstanbul’da yaşamakta. Kütüphanesini oluşturduğu yirmi üzeri alandaki, beş bini aşkın kitabının anlamını, canına okudu. 

Bilgisayar, dil, gitar, estetisyenlik alanlarında eğitimler aldı. Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yirmi şehri, kültürel gezme imkanı buldu. Kitaplara, yazmaya, tablolara, eski ve yeni objelere, tüm renklere ve dört sitil yüzmeye tutkun. “O kadar derinim ki” diyen okyanusu kıskanmakta.

18.08.2020 tarihinde Kitap Haber ailesine katıldı. Kitap Haber Kültür Sanat Editörü olarak biteviye yazmaya devam etmekte. Kitap Haber Dergisi, Yolcu Dergisi, Şehir ve Kültür Dergisi, Teferrüc Dergisi, Aydos Edebiyat Dergisi’nde yazdı ve yazmakta. İlk yazmaya amatör olarak bir roman ile başladı. Şu ana kadar bir roman, bir deneme, bir öykü, bir Kadıköy’ün Semtleri, iki değerlendirme dosyaları; en güzel haliyle gün yüzüne çıkmak için naçizane enikonu hazırlanmakta. 

1998’de evlendi. Bir oğul ve bir kız evladı var. Ailesi ve kitaplarıyla huzurlu bir yaşamın diğerkâm ve müptezel yolcusu. Bibliyomani değil sadece bir kitap daha okuyacak…

Ülker GÜNDOĞDU ismine kayıtlı 140 yazı bulunmaktadır.

Twitter Instagram LinkedIn Kişisel