Bilgi Neyi Bilmektir - Ali Bulaç, Düşünce, Misafir Köşesi

Bilgi Neyi Bilmektir - Ali Bulaç yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Bilgi Neyi Bilmektir - Ali Bulaç

08.06.2011 17:57 - Misafir Köşesi
Bilgi Neyi Bilmektir - Ali Bulaç

Ömer Asım, kitaphaber için kaleme aldı.

Bilgi neyi bilmektir" Pek tabii ki bilgi; kendini bilmektir. Öncesi ve sonrası budur bilginin. Çünkü nefsini (kendini) bilen Rabbi'ni bilir. İnsanın bilmekle mükellef olduğu bilgi budur. Beşikten mezara kadar ardınca koşulacak bilgi de. Diğerleri bu asıl maksada ulaştıracak olan araçlar, ip uçlarıdır. Yoksa insan dünyaya otomobil ve yahut cep bilgisayarı icat etmeye ve bu icadıyla övünüp kendini yaratabilen bir varlık olarak görmeye gönderilmiş değildir.

Ali Bulaç "bilgi neyi bilmektir"in cevabını verdiği kitabında bilimin öncesini ve sonrasını kaleme almış. Bilgi ve aklı kimlerin nasıl değerlendirdiğini ilk düşünürlerden başlayarak güzel üslubu ve beni kendisine hayran bırakan entelektüel birikimiyle anlatıyor, irdeliyor, eleştiriyor.

Modern bilimin asıl gayesi üzerinde sıklıkla duran ve bir bir uyanış fişeklerinin fitillerini yakan paragraflarla karşılaşılıyor kitabın ekser bölümlerinde. Onlardan biri;

"Her türlü bilimsel faaliyeti salt pratik yararlar ve aşağı seviyeden maddi kazançları daha çok arttırma ile sınırlandırma düşüncesini geçen yüzyılda pozivist felsefenin babası sayılan Auguste Comte şöyle ifade ediyordu; " Tabiat yasalarını bilmek tabiata hakim olmaya yarar. Bir şey sağlayabilmek için öngörmek, öngörmek için de bilmek gerekir. Bilgi öngörüyü sağlayacaktır."

Amerikan filmlerinde çokca rastlaştığımız dünyayı ele geçirme operasyonlarının sahicisinin senaryosunun çoktan yazılıp oynandığını kulağımıza fısıldamıyor Bulaç, yolumuzu kesip bize ihtar ediyor. "Medeniyetin yanı başında insanların modern bilimle boğazlandığını, bölgesel savaşlarda binlerce masum sivilin öldürüldüğünü, suni gübre ve ilaçlamalarla Afrika'nın ve pek yakında Akdeniz bölgesinin çölleşeceğini, çevrenin ve havanın nasıl acımasızca kirletilip ekolojik dengenin tahrip edildiğini nasıl unutabiliriz"" diyor.

İktidar tarafından yönlendirilen üniversiteler artık modern bilim kilisesidir. Herhangi bir konu hakkında bir şey söylenecekse, yalnızca o konu üzerinde ihtisaslaşmış ve bilimin diğer kollarıyla pek de alakalı olmayan uzman konuşacaktır. Başkasının o konuda görüşleri asla ciddiye alınmaz. Ve etiketler dolaşmaktadır. Doçentler, doktorlar, profesörler. Oysa hiç bir bilim konusu diğerinden özerk değildir. Bu demektir ki, uzmanların bildiği ve aktaracağı bilgi bir bakıma havada kalmış modern bilimin çizdiği sınırı aşamayan eksik bilgidir. Kainat üzerindeki herşey bir diğerine irtibatlıdır. Böyle olmaklığı dolayısıyla yekdiğere irtibatlanmayan bilginin sorularımıza ne kadar doğru cevaplar vereceği tartışılır.

Ayrıca modern bilimin bulgularını Kur'an-ı Kerim'den ayetler ve ya işaretlerle desteklemeye ve yahut bilimin Vahiyle çatışmadığını, aksine tasdiklediğini söyleyen soytarıları için de söyleyecekleri var Ali Bulaç'ın. Yeni bulgularla sürekli kendini yanlışlayan modern bilimi, Tek Gerçek Hakikat Olan'la kıyaslamanın saçmalığına çok güzel değiniyor, bu konuda zihnimizin taşa, çalıya takılmadan yürüyeceği salim yollar açıyor.

Modern bilim ve ilerleme, yeni bulgularla Allah'a bakan penceresini kapamıştır. Kendi düşüncesini dünya üzerinde hakim kılma için çabalar. Modern bilim her yerde ister istemez karşılaştıkları evren üzerinde sürekli müdahil Allah inancını, kör tesadüfle örtme gayretindedir. Kafir de "örten" demektir zaten.

Kitabın söyleyecek çok sözü var. İslamda bilginlerinin izlediği yollar, sanatın bilim karşısındaki tavrı, yaratılış, kader, ve bir çok diğer konuyu barındırıyor.

Bir devriye gibi son bölümde başa dönüyor ve bilginin kendini bilmek olduğunu ve İslam sufilerinin Hakikatin bölünmez bütünlüğü hakkındaki görüşlerinden referanslar vererek şu paragrafla kapatıyor;

"Bilgi nefsin bilgisi (Ma'refetünnefs) ve varlık aleminin yani yaratılmışların bilgisi (Ma'rifetü'lhalk) üzerinden Allah'ı bilmektir, yani sözün özü Ma'rifetullah'tır.."

Bilgi Neyi Bilmektir
Ali BULAÇ
Çıra Yayınları
Nisan 2011


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 08.06.2011 17:57 - Güncelleme Tarihi: 03.12.2021 10:13
3798
Yorumlar
  • Kaltun42 2012.01.06 22:19

    kitap hakkındaki yazıyı okuyuınca john caroll'un "benlik ve ruh" alı eserini hatırladım. o da aynı konuları işlemekte. bu kadar benzerlik beni hayrete düşürdü doğrusu...

  • Ömer Faruk KARATAŞ 2012.01.12 01:09

    Bilginin felsefesi yani felsefi temel ve boyutlarıyla ilgili özlü bilgiler, farklı düşünceler var. Tavsiye edilir.

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1015 yazı bulunmaktadır.