İhsan Fazlıoğlu ile Soruların Peşinde, Düşünce, Mustafa ATALAY

İhsan Fazlıoğlu ile Soruların Peşinde yazısını ve Mustafa ATALAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

İhsan Fazlıoğlu ile Soruların Peşinde

09.03.2020 14:48 - Mustafa ATALAY
İhsan Fazlıoğlu ile Soruların Peşinde

Soru-cevap üzerine kurgulanan eserler genelde anlatıcının direk dilinden yazıya aktarıldığı için bazen tekrarlar, bazen konudan uzaklaşma ve bazen soru soranın çaresizliğini içerir. Bu eserlerle muhatap olunduğunda, soruların kalitesinin ve yazarının bilgi birikiminin aynı zamanda eserin mahiyetini ve değerini de ortaya koyacağını bu yüzden belirtmemiz gerekmektedir.

İhsan Hoca da bunun bu minvalde takdim yazısının son paragrafında: “Sahici sorular sahici adamların işidir ve muhataplarına da sadık ve müstakim yollar açar. İşte bu kitaptaki yazılar, sahici adamların sorduğu sahici soruların peşinden yürümenin hatta koşmanın bir ifadesi olarak kabul edilebilir” şekliyle konuyu özetlemektedir.

Soru Cevabın Yarısıdır

Soruların Peşinde isimli eser, zaman içinde birçok dergi/gazete/sitede yazarın kendisiyle yapılan söyleşilerden seçilen, konu bağlamında yeniden düzenlenerek/tasnif edilerek okurların istifadesine sunulmuştur. İhsan Hoca’nın farklı minvallerde ve farklı yerlerde vermiş olduğu söyleşilerin bir araya getirilmesi, bir bütünlük içerisinde sunulması önemli. Toplam on altı ayrı konuda yapılan bu söyleşilerde İhsan Fazlıoğlu’nun düşünce dünyasına, ufkuna ve gelecek tasavvuruna vakıf olabilmeniz mümkün oluyor.

Soruların Peşinde adlı eser de bu minvalde bir soru-cevap eseridir. İnsan- Tarih yazıları başlığıyla çıkan eser, insan ve insanın varoluşu, insan kalmanın ve insan olarak ölmenin öneminden; tarih bilinci ve tarihi tefekkür serüvenine dair bir bakış sunmaktadır. Eskimeyen kavramlardan yeni/den bir dil/düşünce kuran Fazlıoğlu, kadim olandan yola çıkarak cedid olanın sınırlarını oluşturmaya çalışıyor.

İhsan Fazlıoğlu, muhatap kaldığı soruların izinde, düşünceyi önce bütünleyip sonra da parçalarına ayırarak bir anlam küresi tanımlamaya çalışıyor. İlmin derinliğine kimi zaman değerli kavramlar bırakırken, kimi zaman yüzüne bakılmayarak unutulmuş kavramları cilalayarak tekrar bulundukları değere getiriyor.

Gelecek tasavvurunun geçmiş müktesebatımız ile ilişkisini kurarken, öncelikle meseleyi gelecek sorunu olarak tespit eden yazar, geleceğe ilişkin bir derdi olmayanın geçmiş ile uğraşmasını boşa bir uğraş olarak ifade ediyor: “Bizim sorunumuz geçmişimizle değil geleceğimizle ilgilidir. Gelecek sorunumuzu çözmeden geçmiş bize sağırdır; geleceğe ilişkin bir derdi olmayanın geçmişle uğraşması, boşa vakit harcamaktır.”

Olay ve olgularla ilgilenmenin kişilerle ilgilenmekten daha mühim olduğunu belirten yazar, derdi olan insanların işiyle uğraştığını, derdi olmayan insanların k-işilerle uğraştığını, bu yüzden dert edinmek gerektiğini bunun da ancak yola çıkmakla mümkün olduğunu belirtiyor.

İlim sahibi insanların politik konularda edilgen kalmasıyla ilgili bir soruya, ilim sahiplerinin ilmi terk edip politik alandan rol kapmak için ilim sahasını terk ettiklerini hatırlatıyor bize. Bu bizim aslında neden bugün bu halde oluşumuzu da ifade eder bir cevap olsa gerektir: “Nübüvvetten sonra ilmin geldiği bir dine mensubuz ama pek fazla kimse bu makama talip olmak istemiyor; siyaset ya da basit bir gazete yazarı olabilecek kadar malumatfüruş olmak daha cazibeli.”

Gazali sonrası ilmi- felsefi birikimimizin sonlandığı ile ilgili bir soruya, örnek isimlerle cevap veren yazarımız, kadim medeniyet ve ilmi geçmişimize vakıf olmadan yapılan yorumların dikkate alınmaması gerektiğini, bu yorumu yapanların İbn Haysem, Nasiruddin Tusi, Kutbuddin Şirazi, Kemaleddin Farisi, Mirim Çelebi gibi isimleri bilmeden ve eserlerini okumadan bu yorumlarda bulunduğunu ifade ediyor. Bu yorumların kasıtlı olduğuna dikkat çekerek, bir uyarıda bulunmayı da unutmuyor: “Kendimize ait konuları, batılıların dediklerini dikkate alarak tartışmamalıyız.”

Ve Diğer Yarısı…

Batılılaşma, bilimsel gelişmeler, ilmi derinlik, tarihsel perspektif, felsefe, bilgi, cahillik, sosyoloji ve birçok konuda kökleri geçmişte ufku geleceğe bakan bir bakış açısı sunuyor Fazlıoğlu. Günübirlik meselelerimizin köklerini eşelediğimizde çıkan derin meselelerin hiç değişmeden farklı suretlerde bugünde devam ettiğini gösteriyor. Bunu aşabilmenin yolunun önce kendi geçmişini tanımak ve bilmekten geçtiğini ifade ediyor, kısaca, "... yani kendin olmadan, kendin olmayanı yorumlayamazsın, taklit edersin." gerçeğiyle bizi yüzleştiriyor.

Eser, Fazlıoğlu setinin sadece bir cüzü olarak görülmelidir. Bütün bir set ile birlikte eser daha da anlam kazanabilir. Kavramları oldukça iyi kullanan ve kavramların ruhuna dokunan yazar, günlük dilin bayağılığını da bu şekilde okurlara göstermiş oluyor. Bugünün Türkçesinde sığ görünen kavramları geçmişimizin idrak seviyesini ve anlam derinliğini artıran kavramlarla değiştirmesi kimi okurlara ağır gelse de, bu dilin bizim dilimiz olduğu bilinciyle kavramların derinliklerine inmek güzel bir yolculuk sunmaktadır.

Geçmişin birikimine vakıf olmak, bazen hayret bazen de hüzünle hayıflanmak yerine geleceğe dair yolda kalmanın bilincine bizi erdirmelidir. Mevzisi olmayanın mevzusunun da olmayacağından yola çıkarak, önce mevzimizi belirlemek gerekmektedir.

Sonsöz

Son sözü Fazlıoğlu’ndan bir alıntıyla yaparsak:

Kızılderililerin dediği gibi:

"Ne zaman ki kendi dertlerimizle ilgili düş görmeyi unuttuk, işte o zaman, beyaz adam karşısında yenilmeyi hak ettik." Bizim için de aynısı geçerli değil midir?

Soruların Peşinde

İhsan Fazlıoğlu

Papersense Yayınları

264 Sayfa


Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 09.03.2020 14:48 - Güncelleme Tarihi: 09.03.2020 14:48
5337

Mustafa ATALAY Hakkında

Mustafa ATALAY

Bir gölün kıyısında 88 yılının Temmuz sıcağında hayata gözlerini açtı. Eğitiminin büyük bölümünü burada geçirdi. Bir denizin kıyısında 2007-2012 yılları arası Üniversite eğitimiyle birlikte hayat eğitimi de aldı.

Bir gölün kıyısına döndüğü yaşamını, 2012 Ağustos'undan bu yana 'Lale'lerle bezeli düşüncelerle 'Eczane'sinde devam ettiriyor.

Okuyor, yazıyor, çalışıyor ve başka alanlarda eğitimine devam ediyor.

Daha önce Üniversite bünyesinde çıkarılan Sentez Dergisi'nin editörlük ve yazı işleri sorumluluğu görevlerini üstlendi. Kardelen Derneği Bülteni'nin editörlüğünü yaptı. Dernek ve Vakıf bültenlerinde ara ara göründü, Alıntılar Mektebi'nde talebe oldu, Yolcu Dergisi'nde nefeslendi, on5yirmi5.com'da uzun bir serencamı oldu. Kitaphaber.com.tr'yi ise evi gibi görüyor...

Mustafa ATALAY ismine kayıtlı 115 yazı bulunmaktadır.

Twitter Facebook Kişisel