İnsanın Zaman ve Mekân İçerisindeki Serüveni, Düşünce, Ülker GÜNDOĞDU

İnsanın Zaman ve Mekân İçerisindeki Serüveni yazısını ve Ülker GÜNDOĞDU yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

İnsanın Zaman ve Mekân İçerisindeki Serüveni

04.10.2021 09:00 - Ülker GÜNDOĞDU
İnsanın Zaman ve Mekân İçerisindeki Serüveni

Zaman içinde insanın mekân ile ilişkisi nasıl olmuştur? Geleneklerden kopuyoruz muyuz? Modernite hayatımızı nasıl etkiler? Modernite, zamanla tüm dünyaya yayılan toplumsal değerlerinin gelenek ile karşıtlık ve ondan kopuşun; bireysel, toplumsal ve politik yaşam alanlarının tamamındaki dönüşümü ya da değişimi olarak okunurken bunun insan ve toplum üzerinde etkisi nasıl okunmalıdır?

Neden bazı mekânlar bize zevk, korku üzüntü ve iğrenme duygularını yaşatmaktadır ya da bazı mekânlar bizde neden tüketim arzusu uyandırmakta, geçmişe nostaljik bir yolculuğa sebep olmaktadır? Modernite öncesi ile modernite arasında oldukça belirgin olan toplumsal ve bireysel hayatın her aşamasını hem derinden hem de geniş bir açıdan sarsmış ve değiştirmiştir. Modernizm kültürel bağlamda geleneksel anlamdaki edebi, sanatsal, sosyal organizasyon ve gündelik yaşamın geçerliliğini yitirdiği fikriyle ortaya çıkmaktadır. Temelde dayandığı fikir, geleneksel sanatlar, edebiyat, toplumsal kuruluşlar ve günlük yaşamın artık zamanını doldurduğu ve bu yüzden bunların bir kenara bırakılıp yeni bir kültür icat edilmesi gerektiğidir. Modernizm; ticaretten felsefeye her şeyin sorgulanmasının gerekliliğini savunmaktadır.

Kültürün öğeleri yeni ve daha iyi olanla değiştirilebilir. Ortaya çıkardığı yeni değişiklikler ve yenilikler kalıcıydı, aynı zamanda yeni oldukları için 'iyi' ve 'güzeldi' ve toplum dünya görüşünü bu öngörülere göre gözden geçirip uyarlamalıydı. Bu durum hegomonyacı gücün dünya üzerindeki evrensel iktidarlığını göstermektedir.

İnsan, her şeyin maddeden oluştuğunu düşünmekte ve bilinç de dâhil olmak üzere bütün görüngülerin maddi etkileşimine çekilmekteydi. Bireyin, toplumun ya da mekânın bakışının arkasında gizli olan nedir? Maddecilik, özdekçilik veya materyalizm, hiçbir metafiziksel kavramı kabul etmeyen felsefedir. Bir diğer deyişle madde, var olan tek töz, maddecilik; fiziksel maddenin tek veya esas gerçeklik olduğu yönündeki görüdür. Ve insan bu algısıyla zaman içinde mekâna çekilen bilinç ve duygu coğrafyasındadır.

Zaman İçinde Mekân adlı eserinde insan olgusunun mekân ile ilişkisini geniş çaplı okumasını yapmaktadır Bilal Can. İnsan, düşünce gücünün zenginliğiyle inşa ettiği mekânın çekimiyle zaman içinde hayatı inşa ediyor yanılgısına düşüren nedir? Bilal Can, coğrafyasıyla, tarihiyle, iklimiyle, kültürüyle zamanın içinden geçerek, insanın taşra, şehir, kent üzerine olan etkisini; insanın, içinde bulunduğu düşünce akımlarıyla, duygusal etkileşimleriyle birlikte bütün bir toplum ve medeniyet üzerinden mekânı okuyarak hayat serüvenimizin yiten anlamını irdeletmektedir.

Eserin Geniş Mekân Tahayyülü

Bilal Can, insanın etkisinde ve insanı etkileyen mekânın hayata kattığı önemini birçok detay ile vurgular. İnsanın geçmişten günümüze olan hikâyesi mekânların da hikâyesi olduğunu söyler. İnsanlığın iklimsel ve maddi olarak gelişmişlik seviyesi mekânlar üzerinde okunabilir. İnsanlık değişen mekâna önce bir araç gibi bakarken daha sonra amaç haline getirdiğine dikkat çekmektedir. Zaman içinde mekân inşası mağaralardan rezidanslara ilerleyen bir süreç içerisinde insanoğlunun tarihçesini resmeder. Mekân, insanlardaki o eski anlamını çekip almıştır. İnsanların kentler inşa etmesi, sanayi tesis etmesi, nüfus yoğunluğu hızlı bir değişim ve dönüşüm getirir. Bu durum mekânları kapitalizm öncesi ve sonrası olarak kategorileştirdiğini aktarmaktadır. Tarihsel sürecin yaşandığı yerler olarak mekânlar birer hafıza sahası olmuştur. Medeniyetlerinden beslenen mekânlar o kültürü yansıtmaya devam ederken hafızanın yeni nesillere aktarılmasında önemini arz eder. Bu durum zaman geçtikçe yapay bir etkiye dönüştürülmektedir. Mekânsal hafızası olan köprüler gönülleri de birleştirme gücüne sahip olmaları ne ulvidir. Ülkeyi ve şehri en iyi yansıtan anıt eserler hafızalara işlenmiş. Londra'nın “Tower Bridge”, San Francisco’nun “Golden Gate Köprüsü”, Bosna’daki “Mostar” ve “Drina Köprüleri”, Diyarbakır’daki “Malabadi Köprüsü” şehrin bütünlüğünde anılır. Osmanlı’nın batıya bıraktığı en önemli eserlerden olan Mostar. Osmanlı fethettiği yerlerin yapısını bozmadan hoşgörüyle gönül kurmuştur.

Dünyanın, görülmeden geçilmeyecek, insanlığın ortak mirası, kültürlerin birleşme noktası, medeniyetlerin eşiği müstesna şehirler üzerinde önemle durulması gereken mekânlar olduğunu belirtmektedir. İnsan ve mekân zaman süreci içerisinde insan mekân, insan şehir ilişkileri incelendiğinde karşımıza toplumun mekânlar ürettiğini ve mekânların da toplumların oluşumuna katkı sağladığının gözlemleneceğine değinmektedir. İbni Haldun’un ifadesi olan “coğrafya kaderdir” düşüncesi insan mekân ilişkisini yoğunluğunu gösteren ifadeyi aktarmaktadır.

Resimlerle Mekân Anlatımının Analizi

Yazarlar betimleyerek, şairler imge olarak, ressamlar tuvale ölümsüzleştirerek yansıtmakta oldukları sanat üzerinden bıraktıkları miras, anlama vakıf olmak için iyi okunmalıdır. Giuseppe Preziosi zamanında romantik akım hâkimdir. Bu akımdan etkilenerek ortaya koyduğu halkın yaşantısı, gelenek ve göreneklerini eserlerine resmetmiş temel mekân olarak İstanbul’u döneminin ayrıntılarıyla başarılı biçimde eserlerinde işlediğine değinmektedir. Boğazın kıyılarını, Kız Kulesi’ni, Galata Kulesi’ni, Galata Mevlevihanesi’ni, Beylerbeyi Sarayı’nı, Ortaköy Camisi’ni, Yeni Cami’yi ve dönemin karakteristik mekânlarını işlemiştir. Osmanlı’nın o günkü güzelliğini resmeden ressam Giuseppe’ye ilham veren rüya şehir İstanbul’un ondaki yeri bambaşkadır. Şehirle bütünleştiğinden Osmanlı ressamı olarak anıldığını belirtmektedir Can. İstanbul’un siluetleri, ressamın tuvallerinde kalıcı güzelliğiyle günümüze ulaşmıştır.

Tanpınar'ın İstanbul’u hatıralar şehriyken, Amado Preziosi’nin İstanbul’u rüyaların şehri olurken, Bilal Can’ın İstanbul’u hayattan yansıyan portrelerle dolu bir tarihi şehirdir. Benim İstanbul’um ise anlam şehridir. Kütahya’yı yaşayan biri için o şehri şehir yapan özellikleri şöyle belirlemektedir Can. Tanpınar'ın Beş Şehir’de İstanbul, Bursa, Konya, Erzurum ve Ankara üzerinden aktardığı şehir ve medeniyet fikrinin önemle üzerinde durulması gerektiğine değinerek başlar. Kütahya medeniyet okumaları yapılacak tarihiyle kent olmaya direndiği gelenek ve modernin bir arada yoğun şekilde okunduğu şehirlerden biri olduğunu hissettirmektedir. Ahşap konakları asırlık çınarlarıyla zaman içinde eşşiz bir yolculuğa çağıran, su sesinin eksik olmadığı eski mahalleleri dolaşarak geçmiş ve geleceği aynı anda yaşayan Bilal Can’ın aktarımıyla o anları yaşama isteğime mâni olamadım. Yıldırım Han Camii, Dönenler Camii, Eski Hükümet Konağı eski önemli yapılardan olduğunu söylemektedir.

Şehir ve Şehre Anlam Katanlar

Yurt sevgisini aşk ile birleştiren, ruh mimarları zatlar ve bıraktıkları eserleri, çeşmeleri, konakları, çini ve türkülere konu olan Kütahya’nın pınarları ile bir kültür şehridir. Zengin kil yataklarıyla Geleneksel Kütahya Çinisinin aynı form ve tekniğin kullanılarak bugün de ayakta kalması sağlanmıştır. Şehre anlam katan sanatçıların değer görmesi, Kütahya’nın tek Muvakkithâne’sini ziyaret ederek anlamlarına uygun kullanılması arzusundadır.

Derinlemesine şehir yazılarını ortaya koyduğu Beş Şehir ile Türkiye’nin ilk monografi eseriyle şehir tarihçisi gibi hareket eden Tanpınar, onun yeniden inşa ettiği şehirler üzerine düşünmeye yöneltmektedir. Tanpınar şehri kadına benzetmektedir. Güzelin içsel serüveniyle, içinde olduğun durumu, yapıyı ve hali güzelleştirmeyi önermektedir Bilal Can. Şehirlerin karakterini oluşturan ayırt edici özelliklerinin uzun zamanlarda oluşu ve buralarda yaşayanların duygu ve düşünce dünyalarının elbette ki farklı olacağına dikkat çeker. Hippodamos'un kent kurgusu bugünkü modern kentlerin temelini teşkil ettiğini ifade eder. Barbarların Kent İstilası başlığı altında şunu sorar; “şehrini barbarlara karşı korumanın zamanı gelmedi mi?” bu soru ekseninde Zaman İçinde Mekân adlı eserinde mekân konusunda tekrar tekrar düşünmeye sevk eden Can, mekânı insanın odağına koyduğu bu eseriyle mekân araştırmalarına katkı sağlamaktadır.

Zaman İçinde Mekân

Bilal Can

Hece Yayınları

192 Sayfa

2021 Ankara


Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 04.10.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 29.09.2021 17:20
2332
Yorumlar
  • Garip Tasarımcı 2021.10.08 12:18

    Eser güzel bir üslupla ele alınmış.
    Detaylı bir analiz olmuş,
    teşekkürler

  • Ays 2021.10.14 16:31

    Tebrikler Bilal Can, teşekkürler Ülker Gündoğdu. çok iyi bir eser, güzel bir değerlendirme.

Ülker GÜNDOĞDU Hakkında

Ülker GÜNDOĞDU

1977 yılının Ocak ayında Konya Ereğli’de dünyaya geldi.  Ereğli Lisesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra iş hayatına; Ankara’da IBM Bilgisayar Satış Temsilcisi olarak atıldı. İstanbul’da kendi şirketlerini kurana dek çeşitli işlerde çalıştı. İstanbul’da yaşamakta. Kütüphanesini oluşturduğu yirmi üzeri alandaki, beş bini aşkın kitabının anlamını, canına okudu. 

Bilgisayar, dil, gitar, estetisyenlik alanlarında eğitimler aldı. Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yirmi şehri, kültürel gezme imkanı buldu. Kitaplara, yazmaya, tablolara, eski ve yeni objelere, tüm renklere ve dört sitil yüzmeye tutkun. “O kadar derinim ki” diyen okyanusu kıskanmakta.

18.08.2020 tarihinde Kitap Haber ailesine katıldı. Kitap Haber Kültür Sanat Editörü olarak biteviye yazmaya devam etmekte. Kitap Haber Dergisi, Yolcu Dergisi, Şehir ve Kültür Dergisi, Teferrüc Dergisi, Aydos Edebiyat Dergisi’nde yazdı ve yazmakta. İlk yazmaya amatör olarak bir roman ile başladı. Şu ana kadar bir roman, bir deneme, bir öykü, bir Kadıköy’ün Semtleri, iki değerlendirme dosyaları; en güzel haliyle gün yüzüne çıkmak için naçizane enikonu hazırlanmakta. 

1998’de evlendi. Bir oğul ve bir kız evladı var. Ailesi ve kitaplarıyla huzurlu bir yaşamın diğerkâm ve müptezel yolcusu. Bibliyomani değil sadece bir kitap daha okuyacak…

Ülker GÜNDOĞDU ismine kayıtlı 140 yazı bulunmaktadır.

Twitter Instagram LinkedIn Kişisel