İnsanlığın İnanç Arayışı ve Postmodern Kaçıklar, Düşünce, Bilal CAN

İnsanlığın İnanç Arayışı ve Postmodern Kaçıklar yazısını ve Bilal CAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

İnsanlığın İnanç Arayışı ve Postmodern Kaçıklar

26.02.2021 08:00 - Bilal CAN
İnsanlığın İnanç Arayışı ve Postmodern Kaçıklar

İnanç meselesi ilk insandan bu güne üzerinde durulan önemli meselelerden biridir. İnsanlığın bu dünya serüveni, inanç ile açıklanabilir ve insanoğlu, erdemli ve iyi bir hayat sürmek için bu inanç bağlamında gündelik ve toplumsal hayatını düzenler. İnanç meselesi, dinler aracılığıyla sistematize edilmiştir. Din, insanlığın inanç meselesinin ve ihtiyacının bir gereği, bir yaşam biçimi, bir kurallar bütünlüğüdür.

Ergün Yıldırım’ın 2020 yılında yayınlanan Üç Tanrı Anlayışı adlı eseri, artan deizm, ateizm üzerine yoğunlaşarak modern-postmodern dönemde insanların/toplumların dine bakışı ve yaklaşımlarını sorgulayarak bir tür durum değerlendirmesi yapmaktadır. Modern insanın bunalımları, potmodern insanın kaotik yapısını ortaya çıkartmış, aklı gittikçe karışan insanlığın dine karşı durumunu ve konumunu ortaya koyarak sosyal bilimler ve ilahiyat, teoloji bağlamında irdelemektedir. Dünyada etkili olan bu akımlara karşı bir İslam paradigmasının kurulması önerisi getiren bu eser, bu düşünce biçimlerini ve akımlarını nasıl bertaraf edileceğini teoloji, metafizik, ilahiyat, mitoloji, felsefe ve sosyoloji bağlamında irdeleyerek disiplinlerarası bir yaklaşımla sorgulamakta ve değerlendirmektedir.

Eser, birinci bölümde mitolojik bir anlatım ile Hristiyanlık öncesi, Hristiyanlık evresi dönemlerini ele alarak teolojik irdelemeyi tarihsel bir zemin içerisinde ele almaktadır. Bu bakımdan toplumların dinle olan ilgisini tarihsel bağlamı kopartmadan diğer bölümlerde de devam ettirmektedir. İkinci bölümde “Tanrı İnsan” kavramı üzerinden Pavlus’un düşüncesi bağlamında sorgulayıcı bir yaklaşımla işlemektedir. Pavlus’un mitolojik teolojinin kurucusu ve “Tanrı İnsan” yaklaşımının öncülü olduğunu ifade eden Yıldırım, Pavlus özelinde Hristiyan teolojisinin Helenistik zemindeki yansımalarına açıklık getirir. Bunu yaparken de Pavlus’un yetiştiği ortam ve etkilendiği kaynaklar dâhilinde bir çözümlemesini sunar. “Teoloji, mitolojinin ötesine uzanır. Teolojide Tanrı, bir bilim konusuna döner” (Yıldırım, 2020, s. 40) ifadesi, bilimin dine olan yaklaşımını tanrı özelinde irdeleyerek teolojik yaklaşımın tanrıyı teorik bir zeminde irdelediğini aktarır. Bu sebeple “artık Tanrı inancı, nakledilen bilgilerle ve akla dayalı kanıtlarla anlatılır” (Yıldırım, 2020, s. 40). Teolojik yaklaşımın sadece Hristiyanlık temelli bir yaklaşım olduğunun altını çizmek gerek. Teoloji, temel kurgusunu Hristiyanlığın mistifikasyonu üzerinden şekillendiren bir yaklaşım biçimi olmuştur. Yıldırım da bunu “Teoloji, İncil temellidir. Klasik ve temel anlamı; İncil’i temel alarak dini araştıran bir bilim. Bu açıdan İslamî çalışmalara teoloji demek sakıncalıdır” (Yıldırım, 2020, s. 41) ifadesini kullanarak bir uyarı mahiyetinde “Hristiyanlığın teolojisi, İslamiyetin ilahiyatı vardır” (Yıldırım, 2020, s. 41) ayrımına dikkat çekmektedir.

İnsanlığın İnanç Arayışı ve Günah Çıkmazı

Günah olgusu, dinler açısından sürekli irdelenen, uzak durulması gerekli hem dünyevi hem de uhrevi açıdan bir cezayı gerektiren olgu olarak kabul edilmiştir. Günaha düşme durumu, insan için sürekli kaçınılan bir durum olmuştur. Yaratılış gayesine bir tür ihanet olarak görülen bu eylemler bütünlüğü çeşitli açılardan irdelenmiştir. Modern insanın handikapları arasında görülen ve kendini dinsiz olarak algılayan ateist yaklaşımlarda bile bir tür iç tepiye neden olan bu eylemler bütünlüğü, bir tür kendini suçlu hissetme duygusu ile yansımakta, bu durum da ya tövbe edip yaptığı bu hatadan dolayı pişmanlık duyup bir daha o hatayı işlememek ile giderilir ya da bilimsel aktarımla bir “sağaltma” yoluna girilerek giderilmeye çalışılmaktadır. Sağaltma uygulaması daha sonra psikanalistler tarafından kullanılan bir yöntem olarak insanların işlemiş oldukları günahlara karşı duyulan rahatsızlığı gidermek için -seküler yaklaşımda günah “suç” kavramıyla anılmaktadır- psikologlar ve psikiyatrlar karşısında itiraf edip telkinler dinleyerek yahut ilaçlar kullanarak giderilmeye çalışılacak, bu sayede rahatlama gerçekleştirilecektir (Yıldırım, 2020, s. 56).

Eserin üçüncü bölümünde “İnsan-Tanrı düşüncesini antropolojik, teolojik ve felsefik kökenlerine inerek irdeleyen Yıldırım, Hegel’in tarihselci yaklaşımındaki Tanrı olgusunu ele alır. Hegel’den sonra, öğrencisi olan Feuerbach ile hem Hegel’in Tanrı anlayışını hem de Feuerbach’ın Hegel’den devraldığı felsefi antropolojinin izlerini sürerek yeni bir teoloji inşasını nasıl kurguladığını aktarır. Modern düşüncenin yaslandığı isimlerden olan Hegel, “Tanrı, ben bilincinin ve aklın eseridir yaklaşımını benimser. Efendi-köle diyalektiği üzerine giderek bunu tarihselci yaklaşımla üç döneme ayırıp inceler; İlk Çağ’da Tanrı, Orta Çağ’da Tanrı, Modern Çağ’da Tanrı…. (Yıldırım, 2020, s. 67). İnsanlığın Mutlak Olan’ı unuttuğunda kendine yeni tanrılar icat etmesi gibi bir yöntem olan bu durum, çoğu zaman eleştirilen bir tutum olarak görülmektedir. Her çağın tanrısı o çağa özgüdür yaklaşımı üzerinden bir anlatımla insanlığın sanki tanrılar üreten bir varlık olarak değerlendirilmesine sebebiyet verilir. İnsanlığın tanrı kurgusu, tanrı üretimi, put tecimevleri benzeri bir yaklaşımla kendini göstermektedir.

Postmodernin Tanrı Arayışı ve Postmodern Bir Kaçık: Harari

İnsan-Tanrı icadının kökenlerini Feuerbach’a dayandıran Yıldırım, Feuerbach’ın kiliselerin ortaya çıkardığı tanrı modeline karşı gelse de tanrının varlığını tamamen inkâr etmediğini belirtir. Feuerbach’ın bu çabası, modern zihnin bir ürünü olarak kendinden sonra gelenlerin konuyu daha abartlı bir zeminde tartışmasına neden olmuştur. Bu gün bu konudaki popüler bir isim olan Harari’nin yaklaşımı çarpıtılmış bir aktarım olarak postmodern bir açıklama, dil oyunu ve kaotik bir açıklamanın ürünü olarak değerlendirilmektedir.

Harari’nin bakış açısı “evrimci” bakıştır. Tarihin ilerlemeci ve her zaman daha iyiye götüreceği yaklaşımı tartışmalı bir alan olarak kendini göstermektedir. Bu gün transhümanist düşüncenin yaslandığı ve daha acısız bir yaşam ile insanların robotlaşmaya yönlendirilmesi, insanilikten uzak bir yaklaşım biçimi olarak kendini göstermektedir. Yıldırım, Harari’nin Homodeus eseri bağlamında ortaya koyduğu biyolojik tanrısına karşı onun postmodern bir kaçık olduğunu ifade eder. Harari’nin “insan korkuları dolayısıyla tanrıya yönelir” yaklaşımının bilime yaslanarak, bilim ilerledikçe korkularımızın azalacağı yönündeki yaklaşımının birçok yönden sorunlu bir yaklaşım olduğunu geniş bir biçimde ele alan Yıldırım, bu yaklaşımı eleştirerek İlahi dinlerdeki “sevgi” unsuruyla buna açıklık getirir. Özellikle İslam’da azaptan çok (Celal sıfatı), güzelliğin ve sevginin (Cemal sıfatı) öne çıktığını belirtir.

Modern çağ, örselenmiş ve birbirine grift bir biçimde bağlanmış olgularla bütünleşmiş bir çağdır. Kişisel ve kimi zaman toplumsal menfaatler dolayısıyla insanlık onurunu zedeleyici unsurlar/eylemler ortaya çıkmıştır. Yaratıcıyı/Tanrıyı red ederek, kendini tanrısını üreten modernizm; bilimi bir din, bilim adamlarını da bu dinin peygamberleri olarak görmüştür. Aguste Comte ile başlayan pozitivist serüven bu gün doruk noktasına ulaşmıştır. Bilimsel çalışmalarla, uzay ve gen teknolojileriyle kâinattaki muhteşem nizamı görememek körlüğün başka bir boyutu olarak isimlendirilebilir. Fakat bu çalışmalar ne yazık ki insanlık onurunu zedeleyici bir hale bürünmüştür. Hizmetçi insan prototipi ile sadece hizmet odaklı insanın imali ile savaşa odaklı insan prototipi ile robot insanların imal edilme çalışmaları insanlığa kara bir leke olarak yetecek sözde bilimsel çalışmalardır.

Yıldırım, E. (2020). Üç Tanrı Anlayışı: Tanrı İnsan, İnsan Tanrı, Allah. İstanbul: Beyan Yayınları.


Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 26.02.2021 08:00 - Güncelleme Tarihi: 25.02.2021 22:01
2076
Yorumlar
  • Halil Kutahyavi 2021.02.26 11:33

    Bilal kardeşim yazında belirtmişşin ya kainattaki muntazam nizami görmemek körlüktür diye, ilim ilerledikce bu nizamdakı mükemmellik görülerek Allah ın varliğinı kabul etmeleri gerekirken şeytana yoldaş oluyorlar

Bilal CAN Hakkında

Bilal CAN

Dumlupınar Üniversitesi Sosyoloji lisansını tamamladıktan sonra yüksek lisansını da aynı üniversitede tamamladı. Sosyolojik çalışmaları mekân, kent, şehir ve edebiyat sosyolojisi üzerine yoğunlaşmıştır. Şiirleri, denemeleri, kitap değerlendirmeleri ve eleştirileri bir çok dergide yer aldı.

Kitaphaber.com.tr sitesinin kurucuları arasında yer alıyor ve 2015'ten itibaren genel yayın yönetmenliğini yapıyor. Evli ve 2 çocuk sahibidir. 

Yayınlanmış Kitapları

Bir Kuşu Taşlarla Bu Çöle Bağladılar, Hece Yayınları, 2023.

Zaman İçinde Mekân, Hece Yayınları, 2021. (TYB 2021 Şehir Kitabı Ödülü)

İnsanlığın Ağlama Tarihine Bir Giriş, Hece Yayınları, 2021.

Kebikeç, İzdiham Yayınları, 2019.

Kentle Kavga: Mustafa Kutlu Öykücülüğünde Mekân, İzdiham Yayınları, 2017.

Bilal CAN ismine kayıtlı 323 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 5 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com