İpek Mendil’e Bağlanan Dilekler, Edebiyat, Ülker GÜNDOĞDU

İpek Mendil’e Bağlanan Dilekler yazısını ve Ülker GÜNDOĞDU yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

İpek Mendil’e Bağlanan Dilekler

30.08.2021 09:00 - Ülker GÜNDOĞDU
İpek Mendil’e Bağlanan Dilekler

“Bir Müslüman kardeşimin bana yaptığı kötülükten dolayı, ne olursa olsun onun felaketine seyirci kalırsam Allah'a hesap veremem!” (Yangın isimli öykü karakteri Nedim Baba’ya ait bir söz (s51))

Çağdaş insanın günlük yaşamında ve öte yaşamında, düşlerinde, bilinçli ve özellikle bilinçsiz yaşamında kendini etkileyen sorunlarına ve sıkıntılarına ışık tutan İpek Mendil eserindeki öyküleriyle Abdurrezzak Aydın, vicdani adalet duyarlılığıyla İlahi Adaletin tecellisinden alınan ibretin insanlığa yol gösterdiğini savunmaktadır. Hayatın gerçeklerinden kesitlerle iç sızlatan bu hikâyelerin yabancısı değiliz. Abdurrezzak Aydın, İpek Mendil eserindeki öyküleri aracılığı ile diğergamlık duygusunun izleklerini okurlarla paylaşır. Bu sayede de unutulan, modern insanın literatüründe olmayan bir kavramın günümüzde tekrardan konuşulmasına katkı sağlar. Kendinden önce başkasını önceleme… diğergamlık, etimolojiye girmeden, birini kendindne önce görmek, kendisi için istediğinin belki de daha iyisini başkası için istmek..

Öykü karakterleri üzerinden, ortaya çıkan kargaşalarda korkuya kapılan insanlara, olayın ardında gördükleri düşmanca tehlikeyle nasıl başa çıkıldığını olağandışı vicdani tepkilerini ortaya koyarak adaletin birçok yönüyle değerlendirerek göstermektedir Abdurrezzak Aydın. İnancımız paylaşılmadığında nasıl da saldırganlaşırız! Güzel dediğimize, yahut güzel bulduğumuza aynı duygularla yaklaşmayanlara kırılırız. Düşüncelerimize uygun düşünmeyeni hemen kovuştururuz; başkasını düşüncesini, bir başkasına zorla kabul ettirmek isteriz; kendimizce gerçekleri dikta etmeye kalkışır, kendi doğrumuzun asıl doğrular olduğunda ısrarcı oluruz. kendi inanışımızla tek başımıza yüz yüze kalmaktan büyük bir korku duyarız. Bunların üstesinden gelebileceğimiz insanlığın başlangıcında, bugünkü bireysel bilincimizin yerini tutan bir topluluk ruhu vardı; aşamalı olarak kayboldu.

Abdurrezzak Aydın, yok olan birliktelik ruhunun ortaya çıkarttığı sorunlar üzerine eğilerek yaşanan sorunları merkeze alıyor. Bunda modern insanın iç çatışmaları da mevcut. Bireysel ve toplumsallık bağlamında bir nevi özelden genele doğru bir çıkarımda bulunuyor.

Düzene/uyuma karşı gerçekleşmiş uyumsuzluğun düşmanca tavrı, evrensel bütünlüğün dağılması demek olduğuna dikkatleri çekmek istemektedir yazar. Ayrıştırıcı kötülüğün kaynağı, tüm kötülüklerin en güçlüsü ve tek nedeni olan yanlış inancın neden olduğu, her kötülükte bir iyiliğin bulunduğunu böylece hastalığın tedavi yollarını da beraberinde getirdiği, evrensel bir sevgiyi İpek Mendil eserindeki öyküleri aracılığıyla işlemektedir. Duaya olan ihtiyacımızın git gide zayıflaması sadece zamanın bir sonucu mu, yoksa insanın kendini unutması mı? Sorumluklarımızın ne derece bilincindeyiz, aklımız ve kalbimiz ne yöne doğru savruluyor…

İpek Mendil

Şehirde her yıl yapılan Kakava şenlikleri için insanlar dereye akın etmiş durumdaydı. Göz alabildiğince geniş bu alanın her tarafında dumanlar tütüyordu. Genç kızlar en güzel elbiselerini giymiş guruplar halinde dolaşıyorlardı. Erkekler daha ziyade mangal hazırlığındaydı. Bir kısım yerli halk tarafından şeytan deresi denilen bu yerin bir tarafında yeşile boyanmış taş bir yapı göze çarpmaktaydı. Bu taş yapının yanında bulunan ceviz ağacına herkes dileğine göre bir bez parçasını bağlıyordu. Kendilerini uyaran kimseleri de evliya düşmanı olmakla suçluyorlardı. Bazıları ise benim dileğim gerçekleşti diyerek daha ileri gidiyordu. (s11)

Her an, can sıkacak birçok olayla burun buruna gelen ahali… Kimi hadiseler bir operasyonla çözülecekken, kimi de meçhul bir hale bürünecekti... Hayat; arsızların ve kanaatkârların zıtlığında sürüp gidecekti böylece. Kazdıkları Kuyudan Geçinenler adlı öykü, konusunda ele aldığı unsurlarla/konularla; birlikteliğin, toplumsal uyumun izleklerini sunar. Bir kültür yok etmez, ancak meydana getirir. Kültürel unsurlarla süslü bu öykü, folklorik öğeler de taşımaktadır.

Garip Bir Hortlak ve Öyküleyici Bir Anlatım Örneği

Zifiri karanlıkta güç bela gördüğüm kadarıyla bir adam vardı. Bu saatte mezarlıkta ne işi olabilirdi? Biraz dikkatlice bakınca eliyle beni yanına çağırır gibi bir işaret çaktı. Gözlerime inanamıyordum. Beyazlar içinde kolları yanlara açık bir adam duruyordu. Enseme doğru vuran bir sıcaklık hissettim. Soğuk soğuk terliyordum. Önce bağırmak, sesimi birilerine duyurmak istedim ancak bağıramadım. Kendimi zorlayıp mümkün olduğu kadar hızlı yürümeye çalışırken bir taraftan da bildiğim bütün duaları okuyordum. Mezarlık duvarının ortalarına yaklaştığım zaman, korkarak bir daha baktım, ısrarla beni çağırıyordu. Tekrar tekrar baktım. Hep aynı... Heyecan ve korkudan boğazım kurumuştu. Bu saatlerde sadece köpek seslerinin duyulabileceği bu yerde kulağımı tuhaf sesler tırmalıyordu. Yol kenarındaki gölgeler durmadan şekil değiştiriyor, binaların toprak damlarında gölgeler oynaşıyordu. Mezarlığı bir an önce geçmek istedikçe ayaklarım birbirine dolaşıyor sanki karanlıkta bir duvara toslar gibi oluyordum. Belki çocukken dinlediğim hikâyeler bilinçaltından çıkıyor, ölümün soğuk ve ürpertici nefesini hissettiriyordu bana. Köpek sesi duyunca bu kadar sevindiğim olmamıştır. Köylük yerde, geceleyin korkudan arkalarına teneke bağlayıp gezenleri hatırladım böylece. Bu eylem korkuyu bastırıyordu. Ses, sessizliği örterken, korkudan ikiye yarılmak üzere olan kişiye de kol kanat geriyordu. Hayır olsun ben de bu gece gördüğüm rüyamda geniş kanatlara sahip gri bir kuştum, sensizliğe uçtum.

Eser, genel olarak modern bireyin zaman içerisinde karşılaştığı sorunlara içsel bir yaklaşımla yaklaşarak çeşitli açılardan insanı irdelemektedir. İnsanın bu dünya sahnesinde karşılaştığı olay ve olguların bir çeşitlemesini sunan eser, içerdiği öğeler açısından zengin bir örnek sunmaktadır. Bu da yazarın öykü dilinin geniş yelpazeden beslendiğinin göstergesi.

Yazar hakkında: Abbdurrezzak Aydın 1952 yılında Kars ili Sarıkamış ilçesinde doğdu. İlk ve orta tahsilini burada yaptıktan sonra liseyi Erzurum’da okudu. İstanbul Hukuk Fakültesini bitirdikten sonra yurdun değişik yerlerinde Cumhuriyet Savcısı olarak görev yaptı ve halen İstanbul Cumhuriyet Savcısı olarak mesleğini sürdürmektedir. Bazı dergilerde yayımlanmış şiir ve hikâyeleri vardır.

İpek Mendil

Abdurrezzak Aydın

Eşik Yayınları

2016, İstanbul

72 Sayfa


Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 30.08.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 28.08.2021 16:27
1629

Ülker GÜNDOĞDU Hakkında

Ülker GÜNDOĞDU

1977 yılının Ocak ayında Konya Ereğli’de dünyaya geldi.  Ereğli Lisesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra iş hayatına; Ankara’da IBM Bilgisayar Satış Temsilcisi olarak atıldı. İstanbul’da kendi şirketlerini kurana dek çeşitli işlerde çalıştı. İstanbul’da yaşamakta. Kütüphanesini oluşturduğu yirmi üzeri alandaki, beş bini aşkın kitabının anlamını, canına okudu. 

Bilgisayar, dil, gitar, estetisyenlik alanlarında eğitimler aldı. Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yirmi şehri, kültürel gezme imkanı buldu. Kitaplara, yazmaya, tablolara, eski ve yeni objelere, tüm renklere ve dört sitil yüzmeye tutkun. “O kadar derinim ki” diyen okyanusu kıskanmakta.

18.08.2020 tarihinde Kitap Haber ailesine katıldı. Kitap Haber Kültür Sanat Editörü olarak biteviye yazmaya devam etmekte. Kitap Haber Dergisi, Yolcu Dergisi, Şehir ve Kültür Dergisi, Teferrüc Dergisi, Aydos Edebiyat Dergisi’nde yazdı ve yazmakta. İlk yazmaya amatör olarak bir roman ile başladı. Şu ana kadar bir roman, bir deneme, bir öykü, bir Kadıköy’ün Semtleri, iki değerlendirme dosyaları; en güzel haliyle gün yüzüne çıkmak için naçizane enikonu hazırlanmakta. 

1998’de evlendi. Bir oğul ve bir kız evladı var. Ailesi ve kitaplarıyla huzurlu bir yaşamın diğerkâm ve müptezel yolcusu. Bibliyomani değil sadece bir kitap daha okuyacak…

Ülker GÜNDOĞDU ismine kayıtlı 140 yazı bulunmaktadır.

Twitter Instagram LinkedIn Kişisel