Kitaplar ve Kediler Ekseninde Bir Okuma Deneyimi, Edebiyat, Ülker GÜNDOĞDU

Kitaplar ve Kediler Ekseninde Bir Okuma Deneyimi yazısını ve Ülker GÜNDOĞDU yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Kitaplar ve Kediler Ekseninde Bir Okuma Deneyimi

11.10.2021 09:00 - Ülker GÜNDOĞDU
Kitaplar ve Kediler Ekseninde Bir Okuma Deneyimi

“Ona bakıyorum. Susuyor. Önüne bakıyor. Çocukluğundan beri bu oyunu oynar: Gözetleme oyununu. Önceleri belki bir suçluluk duygusuydu bu: Kendisine dikilen göz Tanrının, anasının, büyüklerden birinin, sevmediği birinin gözü olur, kınardı o anda yaptığını. Adı konmadan yaşanırdı bu suçluluk. Şimdi ise gerçekten bir oyun: kimi dakikayı, „bakan, gören varmış gibi yaşamak‟... Karasu kendi kendine bir şeyler anlatır, gözetleme oyunu da o sıra oynanır. Bakan göz o anlatılanın dinlemektedir. Nasıl gözse!.. İşte bundan ötürü bakıyorum ona. Baktığımı biliyor, susuyor, önüne bakıyor. Ne düşündüğünü bildiğimi biliyor.” (s.92)

Anlam, anlam diyoruz peki anlam nedir? Biliyor muyuz? Siz nelerde anlam buluyorsunuz? Anlamlandırmalar nasıl olmalı? Neleri anlamlandırmalı? Bu sorulara cevabı olan Bilge Karasu, düşüncelerini Ne Kitapsız Ne Kedisiz adlı eseriyle okura kazandırmaktadır. Anlamlar ve anlamlandırmalar olarak iki bölüme ayırabilirim. Eserinde ele aldığı Ne Kitaplı Ne Kitapsız, İmge Üretiminde Roman Hâlâ İlk Sırada, İletişimin Güçlükleri Üzerine Yerli Yersiz Sözler, “Yeni” Dediğimiz Üzerine, Cinayetin Azı Çoğu, Bir Hayvanla Yaşamak, “Dostlarım Üzerine” Diye Söze Girişerek... Konuları ve son olarak kendi hakkında olan bir bölüm; Bilge Karasu Adlı Birinin 50. Yaşı Üzerine Metin Taslağı denemelerini bu konu başlıkları altında toplamaktadır. İmge, iletişim ve yeni üzerine olan unsurlar dengeleyici ve bağlayıcı fikirlerle bütünleşerek okuru donatmaktadır.

İnsan okumaya meraklıysa, birçok kitabı okumak ister. Edinir. Onsuzluk, sizin de bir parça ölümünüzdür. Oysa kitaptan anladığınız ölçüde yetinebilirsiniz. Temel ilkesi herhangi bir kitabı herhangi bir anda, istediği için, istek duyduğu için okumaktır. Nasıl okumak gerektiğini, gerekebileceğini durmaksızın araştıran, öğrenmeye çalışan, biraz olsun öğrendiğini düşünebilecek hale gelmiş okur, gerçek okurdur. Okumanın anlam kazanması ancak bu türlü irdelendiğinde aslına yaklaşmaktadır okur, yazar. Her yazı, ulaşılması çok güç bir karşı yaka gibi görünmektedir. İster romanı ister yazıyı anlatmak olsun karşımızdakine içimizdekini iletebilmek için imge, metnin bütünlüğüdür. Okuduklarımızın imge üretme gücü ölçüsünde, gerçekte bir bozma, yeniden kurma süreci olan bu değişme küçük ya da büyük metnin anlam dünyasında değişimlere neden olacaktır. Okuma yaşantısı diyebileceğimiz süreçtir bu. Bir “dünyanın” betimi bir bakışın da betimidir. Bu bakışı bir imgeler dizinimi, oluşturabilir. Okumanın ve yazmanın aslına varanın karşısına çıkan imge, böylece anlam ve inşası olarak okurun ve yazarın kazancı olarak anlam kazanır.

Neler neleri kurarken okumuşluğumuz, düşünürlüğümüz, aydınlığımız en incelmiş yöntemlerini, tekniklerini, aletlerini kullanarak, işi sağlam tutmuşuzdur. Bunların en altındakini, yani kendimizden ayırt edemediğimizi araştırmak aklımızın köşesinden bile geçmemiştir. Bir dili bilmek, o dilde düşünebilmektir. Yani; ana dilimizi kullanırken o dilde düşünmenin de zirvesini elde edebilmeliyiz. Tadına varmak karşılaştırmalar yapabilmektir, tarih bilmektir. Nerelerden nerelere geldiğini bildiğimiz bir dil, hangi dünyayı dile getirmekle başlayıp bugüne nasıl ulaştığını, bugün hangi dünyayı ne ölçüde dile getirmekte olduğunu bildiğimiz bir dil... Dili, durmadan, kurmak zorundayız. Yaşamla, düşünceyle sürekli etkileşim içinde olan, var ettiğimiz, bizi var eden bu aracı durgu durak bilmeden kurmak zorundayız. Bilmekle yetinemeyişimiz de bundandır. Okurun okumayı sevmesinin başlıca nedeni okurken dilden aldığı tattır. İlgiden, istekten başlayarak bilgiye, görgüye uzanan birçok etmen, bu “anlama”yı ya güçleştirir ya olanaklı kılar ya da engeller. Anlayamam ya da anlayabileceğim bir şey değil demek, ben her şeyi anlarım demekten öteye gidebilmektir. Ben her şeyi anlarım sayıltısıyla düşünen okurlar, kendilerine bu anlamadıkları yazıyı sunanlara kızmakta haklı değiller mi? Anlamadıkları nokta şu; donanımları onları her şeyi anlar kılmaz, olsa olsa, pek çok şeyi anlaya bilir kılar. Bu donanım onları bildiklerinden yola çıkarak bilmediklerini öğrenmeğe yatkın kılar; o kadar. Yoksa hangi donanım hem her bildiği kuşatabilir hem de her bildiğin yol olabileceği her sonucu, her daha bilinmeyeni bildik kılabilir ki? İşte böyle, tabi; eser hakkında yazmak istediğim öyle çok done var ki. Siz de kitabı okuduğunuzda kazanımınız önceki okumalarınızdan çok farklı olacaktır.

Kitaplar okuru donatır. Edindiğiniz kazanım anlama, anlamlandırma imgeleme ve yeni bir bakış ile yeniden kurma, yani yazıya dökme dizimin kendiliğinden yerli yerine yerleştirmektir. Donanım yazım dilini yen bir bakış ile yeniden kurmayı sağlar. Donanım, yazı ve yeni ile dilin inşası sağlanır. Zenginleşen imge anlam ve anlamlandırma olanağı sağlar.

İnsana anlamı kazandıran bir hayvanla yaşam olabilir mi? Oğlumun armağanı olan, yavru sokak kedisini sahiplenmiş biri olarak kesinlikle diyebilirim ki; kedi, insana anlam ve anlamlandırma duyusu kazandırır. Kitapla bağı olan her insanı gözlemlediğinizde kedilerle olan bağı da dikkatinize mazhar olur. Kitap donatır, yazı yeniler, bir hayvanla yaşamak dünyaya dair anlamı öğretir ve insan anlamlandırma duyusuna kedilerle vakıf olarak donanım kazanır. Dostluktan söz ediyorum kurduğumuz ilişkilerin bir taşıyıcısı olduğunu söylüyorum. Bu alışverişin de bir imgeler alışverişi, imge dizileri arası bir alışveriş olduğunu dile getirmeğe çalışan Bilge Karasu, düşünceleri üzerinden Ne Kitapsız Ne Kedisiz eserini anlam ve anlamlandırmanın önemini vurgulamaktadır. Okurun donanımını yeni bir dünya bakışıyla ile anlamlandırmasını dile getirmeye çalışacağım bir başka yazıya...

Ne Kitapsız Ne Kedisiz

Bilge Karasu

Metis Yayınları

Basım Mayıs 1994

100 sayfa


Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 11.10.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 10.10.2021 22:41
1101

Ülker GÜNDOĞDU Hakkında

Ülker GÜNDOĞDU

1977 yılının Ocak ayında Konya Ereğli’de dünyaya geldi.  Ereğli Lisesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra iş hayatına; Ankara’da IBM Bilgisayar Satış Temsilcisi olarak atıldı. İstanbul’da kendi şirketlerini kurana dek çeşitli işlerde çalıştı. İstanbul’da yaşamakta. Kütüphanesini oluşturduğu yirmi üzeri alandaki, beş bini aşkın kitabının anlamını, canına okudu. 

Bilgisayar, dil, gitar, estetisyenlik alanlarında eğitimler aldı. Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yirmi şehri, kültürel gezme imkanı buldu. Kitaplara, yazmaya, tablolara, eski ve yeni objelere, tüm renklere ve dört sitil yüzmeye tutkun. “O kadar derinim ki” diyen okyanusu kıskanmakta.

18.08.2020 tarihinde Kitap Haber ailesine katıldı. Kitap Haber Kültür Sanat Editörü olarak biteviye yazmaya devam etmekte. Kitap Haber Dergisi, Yolcu Dergisi, Şehir ve Kültür Dergisi, Teferrüc Dergisi, Aydos Edebiyat Dergisi’nde yazdı ve yazmakta. İlk yazmaya amatör olarak bir roman ile başladı. Şu ana kadar bir roman, bir deneme, bir öykü, bir Kadıköy’ün Semtleri, iki değerlendirme dosyaları; en güzel haliyle gün yüzüne çıkmak için naçizane enikonu hazırlanmakta. 

1998’de evlendi. Bir oğul ve bir kız evladı var. Ailesi ve kitaplarıyla huzurlu bir yaşamın diğerkâm ve müptezel yolcusu. Bibliyomani değil sadece bir kitap daha okuyacak…

Ülker GÜNDOĞDU ismine kayıtlı 140 yazı bulunmaktadır.

Twitter Instagram LinkedIn Kişisel