Salgınlar ve Tercihler, Edebiyat, Mustafa ATALAY

Salgınlar ve Tercihler yazısını ve Mustafa ATALAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Salgınlar ve Tercihler

24.05.2021 09:00 - Mustafa ATALAY
Salgınlar ve Tercihler

Salgın hastalık dönemlerinde, ön planda genellikle hastalığın bir an önce yıkıcı etkilerini giderme ve bunlarla mücadele yer almaktadır. Hastanelerde yoğunluk oluşmasını azaltarak, hastaları olabildiğince en kısa zamanda izolasyona alıp, toplumun genelinden uzaklaştırmak hedeflenmektedir. Bu durum sağlıklı kişilerin hastalanıncaya kadar gündemi takip edip, hastalık kendisine bulaştıktan sonra gündem oluşunu takibiyle devam eder. Her hasta özel olduğu gibi her hastanın hikayesi de özeldir. Oysa bu özel hikayeler genelde gizli kalır veya sadece o kişinin çevresiyle kısıtlı bir muhit sakinlerince bilinir.

Philip Roth ele aldığı eseri Nemesis ile salgının hayatlarını etkilediği belki nice gençten sadece birini kaleme alarak, bir hayatın hikayesindeki gizli gerçeklere kapı aralamaktadır. Salgından öncesi ve sonrası ile eseri bir bütünlük içinde sunarak okuyucuya bütün aşamaları göstermektedir. Bu elbette okuyucunun empati kurmasını kolaylaştıracak bir anlatıyı da desteklemektedir.

Her salgın eserinde olduğu gibi kusursuzca işlenmiş salgın haberleriyle konuya girerek; öncelikle salgının ismi, konusu, yılı ve etkilediği yerleri bir ön veri olarak okuyucu ile paylaşmaktadır. Alınan tedbirler, hastalığın salgın haline dönüşme boyutu, insanların kendince aldıkları önlemler ve yerel idarecilerin açıklamaları bu bölümde detaylıca aktarılmaktadır.

Eser üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde genellikle eserin kahramanının hayatına odaklanılırken, ikinci bölümde hastalık seyrine mukabil gerçekleşen tercihlerin insanın kaderini örmesi üzerinde durulmaktadır. Son bölüm ise bütün düğümlerin çözülüp, hastalığın yıkıcı etkisinin öznesi olan eserin kahramanı üzerinden, yaşananların sis perdesiyle örtülü boyutu ortaya konulmaktadır.

Nemesis

Antik Yunan inancında Tanrıların huzurunda kibirlilik durumunda olan kişilere(hubris) uygulanan ilahi cezanın ruhu olarak tabir edilir. Yunanca bir kelime, “nemein” “hak ettiğini vermek” ve nem “dağıtmak” kavramlarından gelir. Nyx’in kızı tanrıça Nemesis, her bireye eylemlerinin hak ettiği kaderi vererek, insan ilişkilerinin dengesini ayarlayan gücü temsil eder. Ayrıca Nemesis’e göre hiç kimse çok fazla iyi olmamalıdır ve sayısız yetenekler bahşedilmiş kişiler her zaman lanetlenmelidir.

Bu anlamda eserin kahramanının kendi tercihleriyle kaderinin ağlarını ördüğü ve bunun sonunda başka bir cezaya kalmadan yine kendi kendisini cezalandırması eserin temel vurgusudur.

Eserin İçi; Önce Mr. Cantor ve Polio

Mr. Bucky Cantor yirmi üç yaşında çevik, atletik ve güçlü bir beden eğitimi öğretmenidir. Annesini daha doğarken kaybetmiş, babası bir hırsız olan Cantor, dedesi ve anneannesinin yanında hayata tutunmaya başlar. Bütün varlığını bu iki insandan alan Cantor, Amerika’nın savaşa girdiği dönemde arkadaşları savaşa katılırken, gözlerinin keskinliğini ancak iki cam ile sağlaması nedeniyle bundan mahrum kalır. Bu hayatında bir kırılma oluştursa da, Cantor bakımını üstlendiği anneannesi ve sevgili Marcia için hayata tutunmalıdır.

Bir okulda yaz döneminde çocukları eğitirken, bu (hiç hoş olmayan) günden yirmi sekiz yıl önce de yaşanan ve şimdi tekrar ortaya çıkan “poliomiyetilis” rahatsızlığının yayılması ile karşılaşılır. 1940’lı yıllara tekabül eden bu hadise, kısaca polio denilen ve genellikle çocuklara bulaşan; ateş, boğaz ağrısı, boyun tutulması, eklem ağrısı ile karakterize belirtilerle ortaya çıkmaktadır.

Mr. Cantor kendi muhitlerinde bu rahatsızlığın ortaya çıkmamasından hoşnutken, İtalyan bir ekibin mahalleye gelerek hastalığı bu Yahudi yerleşim yerine taşımaya çalışmak adına çirkefçe tutumlarıyla karşılaşır. Bunu engellemek için karşı çıkışını gösterse de, o günden sonraki zamanlarda hastalık çocuklarda görünmeye başlar. Aileler Mr. Cantor’a eğitim yapmaması için baskı yaparken bu aşamada ilk çocuk ölümü gerçekleşir.

Mr. Cantor ve Marcia

Mr. Cantor bu ölüm ve hastalıklardan sonra Pansilvanya’da bir yaz kampında bulunan kız arkadaşının ısrarı üzerine, bulunduğu görevden ayrılır. Orada bir ihtiyaç olan yüzme öğretmeni eksikliğini tamamlamak için kampa katılır. İlk zamanlar okul bahçesini bırakmanın içindeki yarasında tükenen Cantor, zamanla okulda salgının yayılması ve bahçenin kapanması üzerine vicdanen bir rahatlama hisseder.

Mr. Cantor rahatlama hissetse de bir iki hafta içinde kendi kaldığı bölümden birinin daha bu hastalığa yakalanması ile karşılaşır. Kız arkadaşına evlenme teklif edip nişanlanma aşamasında, hem de her şey bu kadar iyiyken karşılaştığı bu durum oldukça can sıkıcıdır. Bir de olaylar son zamanlarda kampa kendisinden başka kimsenin gelmemiş olması ile birleşince iyice içinden çıkılmaz bir durumu beraberinde getirir. Mr. Cantor doktorun yanına gider ve omuriliğinden alınan numuneyle hiçbir belirti olmamasına rağmen polio hastası olduğu açığa çıkar.

Mr. Cantor ve Anlatıcı

Birkaç gün içinde durumu kötüleşir, Marcia birkaç kez ziyaretine gelmesine rağmen kimseyi görmek istemez. Hastanede uzun bir tedavi dönemi geçirir. Ameliyatlar, fizik tedavi süreçlerine rağmen sol ayak ve elini tam anlamıyla kullanamaz.

Zaman 1971’de akmaya devam ederken, Cantor ile anlatıcının karşılaşması gerçekleşir. İlk ölen çocuk olan Alan’ın en yakın arkadaşı olan, Arnold Mesnikoff’tu bu anlatıcı. Cantor’u uzaktan görmüş ve kendisine seslenerek ona kendisini tanıştırmış ve bir zamanlar öğretmeni olan bu adam ile uzun uzun konuşmaya başlamışlardı. Ve hikâye böylece en ince ayrıntısına kadar anlatıcıya ulaşmıştı.

Salgın ve Tercihler

Covid-19 pandemisini hala yaşamaya devam ettiğimiz bu süreçte, yakınlarını pandemiden dolayı kaybedenlerin taşıyıcı olma hususunda kendi vicdanlarında hissettikleri sorumluluk duygusunu onarmak adına toplumda hiçbir çabanın gelişmediğini görmekteyiz. Ölüme karşı kaderci bakış açımız ile bu olayı çözmeye çalışsak da, bu olayın toplum dinamiklerinde tanımlanması ve bu kişilerin hayata tekrar kazandırılması hususunda çalışılması gerektiği de önümüzde duran bir gerçektir.

Elimizdeki eserde Mr. Cantor bir hastalığa kendisini mahkûm ederek, ömrünü olabildiğince vicdan azabı içinde geçirip, kendisini yaşadığı rahatsızlık yüzünden çok sevdiği Marcia’sı ve gelecek güzel hayatından mahrum bırakmaktadır. Anneannesiyle yaşayan Mr. Cantor için bu süreç, kendisini eksik ve suçlu görmesi üzerine, ciğerleri yerine kalbine geçirdiği metal kalkandan çıkan sözlerini dışarıdakilere balyoz olarak indirmesiyle sonuçlanır. Küflenmiş bir kalp, kırılmış onca kalp ve tükenmiş hayat ise elinde kalan şeydir.

Sonsöz

Eserin son bölümünde insan-tercihleri-tanrının varlığını sorgulama-sevdiğini kendinden fazla düşünme üzerine tahlil ve analizlerle eserin ne amaçla kaleme alındığı ortaya çıkmaktadır. Salgının Tanrının gazabını yansıtması fikrine karşı, çocukların ne suçunun olduğunun örnek verilmesi ve onların masumiyetlerine vurgu yapılmasının yerinde olduğunu ifade etmeliyiz.

Bir de anlatıcı Arnold’un bir yıl tekerlekli sandalyeye mahkûm olması, sonrasında biraz iyileşse bile ek desteklerle ayağa kalkması ve benzer süreçlerden geçmesine rağmen mutlu bir hayatının olması, tercihler-hayatlar ikileminde bir kıyasın kıyısına getirmektedir okurları.

İnsan kendi cehennemini yüreğinde taşımaktadır. Ne olursa olsun, bu cehennemi cennete çevirmek yine kendi ellerindedir. Suçlu bulmak kolaydır. İnsan bir kere kendisini suçlu gördüğü zaman kendisine acımasızlığı da oldukça fazladır. Hayat ise hiç olmadığı kadar iniş-çıkışlı da olsa seyrinde akmaya devam etmektedir. Aynen Mr. Cantor’un okulun bahçesine gelip, atletik vücuduyla bütün çocuklara olan örnekliği ve attığı cirit kadar…

Çevirinin güzelliği, yazarın dil ve üslubunun eserin genelinde hissedilmesi, salgının haber boyutu detaylarına inilmeden öz olarak eserde bir dip akıntı şeklinde devam etmesi ve olay örgülerinin betimlemelere kurban edilmeme adına kısa tutulması eserin başarılı yönleri olarak göze çarpmaktadır.

Nemesis

Philiph Roth

Çeviren: Deniz Koç

Yapı Kredi Yayınları

171 Sayfa


Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 24.05.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.05.2021 11:47
933

Mustafa ATALAY Hakkında

Mustafa ATALAY

Bir gölün kıyısında 88 yılının Temmuz sıcağında hayata gözlerini açtı. Eğitiminin büyük bölümünü burada geçirdi. Bir denizin kıyısında 2007-2012 yılları arası Üniversite eğitimiyle birlikte hayat eğitimi de aldı.

Bir gölün kıyısına döndüğü yaşamını, 2012 Ağustos'undan bu yana 'Lale'lerle bezeli düşüncelerle 'Eczane'sinde devam ettiriyor.

Okuyor, yazıyor, çalışıyor ve başka alanlarda eğitimine devam ediyor.

Daha önce Üniversite bünyesinde çıkarılan Sentez Dergisi'nin editörlük ve yazı işleri sorumluluğu görevlerini üstlendi. Kardelen Derneği Bülteni'nin editörlüğünü yaptı. Dernek ve Vakıf bültenlerinde ara ara göründü, Alıntılar Mektebi'nde talebe oldu, Yolcu Dergisi'nde nefeslendi, on5yirmi5.com'da uzun bir serencamı oldu. Kitaphaber.com.tr'yi ise evi gibi görüyor...

Mustafa ATALAY ismine kayıtlı 115 yazı bulunmaktadır.

Twitter Facebook Kişisel