Zeynüddîn Hâfî ve Tasavvufî Görüşleri - Bekir Köle, İlahiyat, Misafir Köşesi

Zeynüddîn Hâfî ve Tasavvufî Görüşleri - Bekir Köle yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabili

Zeynüddîn Hâfî ve Tasavvufî Görüşleri - Bekir Köle

04.11.2011 15:35 - Misafir Köşesi
Zeynüddîn Hâfî ve Tasavvufî Görüşleri - Bekir Köle

Ömer Asım, kitaphaber için kaleme aldı.

"Kitabın önsözünde yazar der ki; İslam dininin alemşümûl bir din haline gelmesinde mutasavvıfların rolü oldukça büyük olmuştur." Öyledir çünkü tasavvuf ekolleri kişiye dini aşkla yaşamayı öğretir. Aşık aşkından onuşmak ister, maşukunu anlatmak ister hep, sözü dönüp dolaştırıp hep cânânına getirir. Sevdiğinin rızasından daha değerli hiç bir metâ yoktur aşık için. Sevdiğinin çizdiği yol sırat köprüsü gibi dahi olsa başka yol aramayandır.

Zeynüddîn Hâfî de bu aşıklardan. Horasan bölgesinin Bûşenc ile Zevzen arasında yer alan Haf şehrinde 15 Rebîülevvel 757 / 19 Mart 1356'da doğmuştur. Bu şehre nispetle kendisine Hafî denir. Vefatı Herat'ta olması sebebiyle, Herevî de denmiştir.

Herkes gibi ilim tahsiline önce zâhirî ilimlerden başlar ve bu amaçla bir çok yere seyahatlerde bulunur Hafî. Mâverâünnehir, Irak, Azerbaycan, Şam, Mısır ve Hicaz bunlardan bir kısmı. Bu yerlere bir de seyahati esnasınsa el-Vasâyâ'l-Kudsiyye'yi yazdığı Kudüs'ü de eklemek gerekir.

Daha sonra Hafî Mısır'da Abdurrahmân el-Mısrî ile tanışır ve kendisine intisâb eder. Kısa sürede tarîkat edep ve erkânını talim eden Hafî'ye şeyhi insanları irşad etmesi için izin verir. Şeyhi Abdurrahmân el-Mısrî'den icazet aldıktan sonra memleketi Hâf şehrinin Berâbâd köyüne döner ve burada bir hankâh ile bir ribat yaptırır. İrşad faaliyetlerini orada sürdürür.

Yeni yeni doğmakta olan Osmanlı Deleti'nde Zeyniyye'nin ortaya çıkmasına önemli derecede katkı oluşturan irtibatlar olur 24 Zilhicce 822'de. Fakat Hâfî'nin Anadolu'ya hiç uğramaması aktif hale gelecek irtibatları zayıflatır.

Yazma eser kütüphanelerinden yazarın tesbit ettiği Zeynüddîn Hâfî'nin eserleri onbeş tanedir. Dördü Farsça diğerleri Arapça telîf edilmiş eserlerdir. Kütüphanelerde bulunamayn oniki eserle birlikte bütün eserleri yirmiyediye ulaşır.

Hâfî'nin özetle hayatı bu şekilde. Kitap, yaşadığı dönemde şehirlerin her açıdan durumlarını ve eserleri hakkında da bilgiler içermekte. Yani ki; benim özetle geçmeye çalıştığım bu kısım Hâfî'nin hayatının anlatıldığı kitabın uzun bir dibâcesidir.

Sonrasında Hâfî'nin içtihadlarından neş'et eden Zeynîliğin yayılışı ve Hâfî'nin halifeleri ele alınır. Halîfelerin doğup büyüdükleri ve irşâd faaliyetinde bulundukları yerlerin de bilgisi sunulur.

Kitabın ikinci bölümünde Hâfî'nin bizi en çok ilgilendiren bölümü tasavvufî düşünceleri işlenmekte. Hâfî ve diğer velîlerin ibadetler ve sosyal hayat hakkındaki yorumları gerçekten bizim idrâkimizin çok üstünde olabiliyor. Misâl vermek gerekirse bizim helâl diye yaptığımız bir çok şeyden onlar kaçınırlar. Ve ihlas da burda başlar. Her an Hakk'ın huzurundaymış gibi hareket etmek onların şiarı olmuştur. Ara ara hatırlayan biz gibilerin idrâklerimizi aşan halleri bu sebepledir.

Kitapta ezber bozacak ve yepyeni doğuşlar açacak bir çok konudan bazıları; tevbe, zikir, zühd ve zühdü temin etme yolları, halvet ve uzlet, sıdk ve ihlâs, rıza, havf ve reca, ihsan, takva. Ayrıca ubûdiyyete engel afetler başlığı altında bir kaç konuyla birlikte en dikkat çeken şirk ve şiire dalanlar hakkında Hâfî'nin yorumları.

Şirk konusundaki görüşü tek bir kelimeyle özetlenecek olsa, o cümle yazarın "Kulun ibadetlerinde, Allah dışında taşıdığı her türlü niyet, O'na ortak koşmak anlamına gelmektedir" der ve Kehf sûresinin 110. ayetini referans verir. "..Artık kim Rabbine ahirette kavuşacağını umuyorsa, makbul ve güzel işler işlesin ve sakın Rabbine ibadetinde hiçbir şeyi ortak koşmasın." Cennet için ve ya cehennem ateşinden korktuğu için ibadet edenin de ya da hem bu iki sebepten, hem de Allah rızası için ibadet edenin yine şirke bulaştığını söyler.

Şiire dalanlar mevzuunda yine kendimize çeki düzen vermemiz gereken uyarılarda bulunuyor Hâfî kitabın ağzıyla. Önce "Şâirlere gelince onlara da azgınlar uyar" ayetini naklettikten sonra, Şâir Senâî'nin şiirleri hakkında şu değerlendirmeyi yapar. "Arap ve Acem şâirlerden ve sûfilerden en güzel şiirler, Senâî'nin şiirleridir. Ancak onun şiirlerindeki sözlerin çoğunda hezeyân, doğru yoldan sapma ve cehâlet vardır. Şayet Senâî, şiirlerin, beyitlerin ve kasidelerin tertibiyle uğraşmasaydı; tarîkat yolunda yürümekle meşgul olur, sonunda şeyhlerin makâmlarından önemli makâmlara ulaşırdı." Kendisi de şiir yazan Hâfî, şiirin iyi ve sahih bilgiye dayanan bir mesaj taşıması gerektiğini, gayrısının kişiyi Hakk'a ulaşmakta eğlendiren bir uğraş olduğunu söyler.

Kitabın üçüncü bölümü Hâfî'nin âdâblar hakkında hatırlatmaları ve yeni edepler kazanmamızı netice verecek bir bölüm. Allah'a karşı âdâbtan yeme-içme âdâbına, ibâdet âdâbından uyku âdâbına kişiyi parmak uçlarında yürümeye davet eden bir irfân sunuyor.

Zeynüddîn Hâfî'nin şahsında gerçek bir sûfînin nasıl biri olduğunu bütün yönleriyle sunan bir kitap. Meraklısına muhabbetle tavsiye olunur.

Zeynüddîn Hâfî ve Tasavvufî Görüşleri
Bekir Köle
İnsan Yayınları


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 04.11.2011 15:35 - Güncelleme Tarihi: 03.12.2021 10:13
3173

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1014 yazı bulunmaktadır.