15 Maddede Evliya Çelebi

1. Asıl ismi bilinmiyor. Evliya Çelebi ismiyle dünyanın köşe bucaklarını gezmiş, bu şekilde bilinir olmuştur. İstanbul/Unkapanı'nda 1611 yılında dünyaya gelir, baba tarafı itibariyle Kütahyalı'dır. Dedesi Yavuz Er Bey'in Fatih'in sancaktarlığını yaptığı ifade edilir. Babası saray-ı amire kuyumcubaşısı Derviş Mehmet Zılli Efendidir.
2.Çocukluğu saray çevresinde geçmiştir. Doğumu dolayısıyla kulağına ilk ezanı okuyan dönemin Şeyhulislamı Sunullah Efendi'dir. Akika Kurbanı Mevlevi Şeyhi İsmail Efendi'nin dergahında kesilmiştir. Kasımpaşa Mevlevihanesi postnişisti Divani Abdi Dede, ağzından çıkardığı ekmeği "fukara lokmasıyla büyüsün" diyerek ağzına kor. Yenikapı Mevlevihanesi postşinisti Doğani Dede, Evliya'yı kucağına alıp havaya atarak "bu oğlan bizim uçurmamız olsun" duasında bulunmuştur. Bu dua kabul olmuş olacak ki Evliya, 25 milyon kilometrekarelik bir alanı gezmiş, kimi zaman kuşbakışı resmini çeker gibi anlatmış, farklı iklimleri solumuş, farklı krallıklarda dolaşmış, Seyyah-ı azam unvanına erişmiştir.
3. 7 iklim 18 padişahlık, 256 büyük şehir, 7062 kale görmüştür. Tüm bunları 4600 sayfalık 10 ciltlik seyahatname eserinde toplamıştır.
4. Avrupa Konseyi tarafından insanlık tarihinin en önemli 20 ismi arasına dahil edilir. 2011 yılı, doğumunun 400. Yılı olması nedeniyle Unesco tarafından Evliya Çelebi yılı olarak ilan edilmiştir.
5. IV. Murad'ın savaş muhabirliğini yapmıştır. Hatta denilebilir ki tarihteki ilk savaş muhabirlerindendir. Padişahın fermanıyla "Uçan kuştan bile haberim olacak, sakın ola eksik malumat ile huzuruma gelmeyesin" savaş bölgesine gider ve bütün malumatları harfiyen anlatır.
6. Tarihçi, coğrafyacı, toplum bilimci, antropolog, arabulucu, elçi, vergi tahsildarı, savaşçı gibi görevleriyle birlikte dönemin bilginleri arasından sayılmaktadır. Bunda Enderun çevresinde eğitim görmesinin etkisi de olmuştur. Şeyhülislam Hamit Efendi Medresesi'nde 7 yıl eğitim görmüş, Müderris Ahfeş Efendi'den özel ders almış, Sadizade Darül Kurra'sında okuyarak hafız olmuştur. Derviş Ömer Efendi'den musiki, babasından hakkaklık öğrenmiş, ayrıca hat sanatıyla da ilgilenmiştir.
7. IV. Murad'ın musahipliğini yapmış, onunla güreş tutmuş, sohbetlerinde bulunmuş ve yine birlikte yolculuklar yapmıştır. Fakat bir dönem unutulmuştur. Göz ardı edilmiş, yazdığı seyahatname hafife alınmıştır. Fakat altın çamura düşmekle değer kaybetmez. Evliya Çelebi'nin de değeri tekrardan anlaşılmıştır. Bu konuda Tanpınar önemli bir yere sahiptir. Ahmet Hamdi Tanpınar, Beş Şehir'de, "Ben Evliya Çelebi'yi tenkit etmek için değil, ona inanmak için okurum ve bu yüzden de her zaman haklı çıkarım". İfadesini kullanmıştır.
8. Nerede ne zaman öldüğü hakkında kesin bir bilgi yoktur.
9. Evliya Çelebi'nin gezdiği ve yürüdüğü yolların toplamının 25 milyon kilometrekarelik bir alana yayıldığı ifade edilir. Gezdiği coğrafya üzerinden bugün 40'tan fazla küçüklü büyüklü devletler kurulmuştur.
10. Evliya Çelebi günümüzün ifadesiyle bir "vloger"dır. Fakat onu bugünün "vloger"larından ayıran birçok husus vardır, o da gezip gördüğü yerleri bütün ayrıntılarıyla ortaya koymaya çalışmasıdır. Kendisine bir gezi şablonu çıkartmıştır. Gezdiği yerlerde nelere dikkat etmesi hususundaki dikkatleri şu şekilde özetlemek mümkün:
- Bir şehre vardığında önce oranın tarihini
- Kalesi varsa kalesinin tarihi, kaç adım olduğu, genişliği, büyüklüğü
- Mahalleler, saraylar, darülkurralar, darülhadisler, çocuk mektepleri, tekkeler, çeşmeler, sebiller, kervansaraylar, hanlar, çarşıpazar gibi mekânlara büyük önem verir.
- İnsanların yüz renkleri
- Şehrin ileri gelenleri, sevilenleri, seçkinleri, ermişleri, tabipler, cerrahlar, meczuplar, şairleri
- Yörenin kılık kıyafeti, giysi biçimleri
- İmar çalışmaları
- Su kaynakları; nehir, göl, dere
- Kullanılan insan isimleri
- Yetiştirilen ürünler; hububat, meyve sebzeleri
- El sanatları, zanaatlar
- Yemek kültürü
- Mesire yerleri; bağlar, bahçeler, dağlar, ovalar
- Orada meftun bulunan kişiler
- İlginçlikler, olaylar, efsaneler, mitler, panayırlar, eğlenceler
11. Evliya Çelebi dönemin entelektüel bakış açısını da seyahatnameye işler. İyi bir gözlemci olmasının yanı sıra eleştirel bakış açısıyla da en yakın dostlarını hatta padişahı bile eleştirmekten kaçınmamıştır.
12. Hac Yolculuğu Seyahatnamenin en dikkat çekici bölümüdür. Bu yolculuğuna eserinin bir cildini ayırmıştır. 3 yıl süren Girit fethine katıldıktan sonra Manya üzerinden İstanbul'a döner. Yanında çalıştığı, birlikte sohbet ettiği arkadaşlarının çoğunun vefat etmesinden dolayı derin bir yalnızlık duyar. Bu durum onda hayat-memat sorgusunu da beraberinde getirir. 6 ay süren bu hâl neticesinde her daim içerisinde bir ukde olarak kalan Hac görevini yerine getirmek ister. Bu yolculuk zor ve çetindir. Hem maddi hem de manevi güç için Kadir gecesi Hz. Eyüp El- Ensari hazretlerinin merkad-ı şerifini ziyaret eder, kendisine manevi bir işaret arar. Duayla, istiğfarla hüzünlü bir şekilde uykuya dalar. Aradığı manevi işaret rüyasında görünür. Rüyasında kamil ve mükemmil insan kurra sahibi Hafız Evliya Efendi ile babası Derviş Mehmed Zıllî Efendi'yi görür. Evliya Efendi ile babası çeşitli ayetler okuyarak, çeşitli öğütlerde bulundan sonra kendisine dua ederler. Çelebi bu durumu kendi lisanı ile şöyle aktarır: "Babam mübarek ellerini vücudumun her yerine, bütün uzuvlarıma sürüp bedenime üfürdüler. Ve yine babam, sıkı çekip ebced okuyan mektep çocuğu gibi enseme bir pehlivan tokadı vurdu ki kafatasım Nahcivan demiri gibi çın çın ses verdi"… ve Üstadı Hafız Evliya Efendi de "Yürü, âlem-i beden sıhhati ile gezip dolaşıp yardımcın Malik-ül Mülk olsun" buyurduklarını ve bu rüyanın etkisiyle hemen uyanıp dostu Sâili Çelebi'nin yanına gittiğini ve onun da teşviki ve desteği ile "evvel refik badel tarik" diyerek 3 can dostu, 8 kölesi 15 baş küheylan atıyla birlikte yola çıkarlar.
13. Çelebi'nin Hac yolcuğulu İstanbul'dan son ayrılışıdır. Bursa yolu üzerinden baba yurdu Kütahya'ya gelir. Daha önce göremediği Anadolu şehirlerini ziyaret eder. Bu yolculuğun yarı resmi bir görevli şekilde olduğunu ifade edenler de vardır. Yol güvenliği nedeniyle de bu şekilde bir rota izlendiğini ifade edilmektedir. Kütahya'dan Uşak'a, Manisa, İzmir, Muğla, Antalya, Karaman, Tarsus, Adana akabinde Halep, Şam, Kudüs, Akabe, Medine ve Mekke. Ferdi olarak başlayan Hac yolculuğunu Şam'da sonlandırılarak Hac kafilesine dahil olur.
14. Evliya Çelebi'nin Hac yolculuğu, unutulmuş, geçmişte anılan fakat pek bilinmeyen eserlere değinmesi bakımından da bir tarihi vesikadır. Seyahatnameyi yazarken birçok disiplinden faydalanır. Bu bakımdan Seyahatname, didaktik bir eser özelliği gösterir. Ziyaretlerini daha sonra ziyaret edecekler için rehber olarak sunmuştur. Hafız olduğu için yazdıklarını ayetlerle desteklemiştir. Bu eser sayesinde Osmanlı'nın Kutsal beldelere yaptığı eserlerin bir çeşit envanterini de görmek mümkündür. Hicri 1082, miladi 1671 yılında 60 yaşında Hac farizasını yerine getirdiğini düştüğü notunda şöyle açıklar: "Hamd olsun bu tertip üzere garip, zayıf ve çaresiz seyyah-ı âlem Evliya 1082 tarihinde hac farizasını yerine getirip tamamladık. Âlimane nice bin şartları kayıtları vardır. Ama bu hakir ve âşıkâne ve sadıkâne etek toplayıp var kuvveti pazuya getirip tam ihtimamla iki yerden gayret kemerin kuşanıp böyle ziyaret tavafı ettik. Allah kabul edip 7 kere kısmet eyle."
15. Hac yolculukları Müslüman seyyahlar için büyük önem arz etmektedir. Seyyah-ı Azam Evliya Çelebi için de Hac önemli bir yere sahiptir. Hac seyahatlerinin yazılı bir şekilde aktarılması uygulaması Evliya Çelebi ile birlikte daha da yaygınlık kazanmış, böylelikle kutsal beldelerdeki değişim ve dönüşümü izlemek, usul ve esasları, nerede ne yapılması gerektiği, uygulamaları, faaliyetleri irdelemek mümkün hale gelmiştir.
Katoliklerin de Hac yolculuğu olduğu bilinmektedir. Kendi rotalarındaki değişim ve dönüşümleri Hac kafilesinin başındaki papaz yahut seçilmiş kişi tarafından bu yolculuğun notlandırılması, yazılı hale getirilmesi ve rapor şeklinde sunulması istenmektedir. Böylelikle seneler içindeki hac güzergâhlarındaki değişimler ve dönüşümler ayrıntılı bir şekilde incelenebilmektedir.
Müslümanların hac yolculuklarının ise yazılı bir şekilde seyahatnamelerde yer edinmesinin çok fazla bir geçmişi olmasa da Evliya Çelebi ile birlikte bu durum bir ilerleme kaydetmiş, daha sonra seyyahlar bu hususta ayrıntılı veriler paylaşmıştır.
öyle idi Allah-u Alem
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 02.06.2025 09:53 - Güncelleme Tarihi: 02.06.2025 15:44