15 Temmuz Dosyası
15 Temmuz 2016 tarihi, yakın geçmişimiz içinde ülkemizde kollektif anlamda en büyük olayın yaşandığı bir gündür. Tarih yaprakları bu günü bir darbe kalkışmasının yaşandığı gün olarak anarken ayrıca Demokrasi ve Milli Birlik Günü olarak yaşatmaya devam edecek. 15 Temmuz, büyük bir bela, kara bir bulut gibi ülkemize musallat olan kanserli hücrenin metastaz yaptığı gündür. Bu yayılmayı kalıcı hale getirmek için girişilen çok yönlü hareket alanı milletimiz tarafından önlenmiş, akabinde de neşterle kazınmaya başlanmıştır. Bu kazıma işlemleri aradan geçen 8 yıllık süreç itibariyle de devam etmekte, bir müddet daha da devam edeceğe benzemektedir.
15 Temmuz "bazen bir yüzyıl eder bir gece" ifadesiyle açıklanabilir. Bazı geceler öyledir çünkü. Uzundur, geçmek bilmezdir, yoğundur, telaş içinde bulunma halidir, kalabalıklar içinde bir yalnızlıktır, korku ve tedirginlik, öfke ve sinir, hüzün ve acı, ağrı ve sevinç, gözyaşı ve çığlık ile birlikte yoğun bir duygu ayaklanmasının imanla buluşması ve kahramanca direnişin gecesidir. 15 Temmuz öyle bir gecedir. İçine Anadolu'nun toprağını çekmiş insanların Toroslar gibi set çekmesidir korkuya, Ağrı Dağı gibi heybetli duruş sergilemesidir karanlığa.
Türkiye'nin tarihi okumasında yaşanmış en önemli toplumsal, sosyal ve siyasal bir realitedir 15 Temmuz. O gece yaşananlara biraz göz atmak gerekirse saat saat, işlenmiş kötü emelli bir planın kahramanca direniş gösteren millet tarafından nasıl savuşturulduğunu da göreceklerdir. Tarihler 15 Temmuz 2016'yı gösterdiğinde saat 16.00 sularında 3 helikopterin bir faaliyet icra edildiği Mit'e bildirildi. Saat 03.00'de yapılması hedeflenen hareket işler ters gidince 21.00'a çekildi. Saat 22.00'da Ankara'da savaş uçakları alçak uçuşa başladı. Genelkurmay, Trt binaları bir grup cuntacı tarafından ele geçirildi. Bir grup cuntacı da İstanbul'da FSM ve Boğaziçi köprülerini geçişlere kapattı. Ardından havalimanları, kamu kurumları, askeri bölgeler cuntacılar tarafından işgal edildi, halka kurşun sıkıldı, bomba atıldı, uçaklarla alçak inişlerle korkutulmaya çalışıldı. Evet halka kurşun sıkıldı, halka bomba atıldı. Ve milletin iradesinin yansıması olan TBMM binasına saldırılar gerçekleşti. Bu olaylar neticesinde son veriye göre 252 şehit, 2.700'e yakın yaralı olurken toplumsal anlamda da bir şok dalgası toplum arasında yayıldı.
15 Temmuz'u ortaya çıkartan temel argümanlar incelendiğinde devlet içinde devlet gibi hareket eden kötü emelli Fetö yapılandırmasının ne kadar güçlendiği görüldü, dini bir cemaat-cemiyet şeklinde bir profil çizerek muhip kazanan bu yapılanma, güçlendikçe tevarüs ettiği alanlarını genişletti. Yaptığı çalışmalarla sözde milli ve manevi değerleri önemsediğini gösterdi. Yaptıkları faaliyetlerini büyük bir reklamcılık stratejisiyle tüm basın-yayın-kültür-sanat-ekonomik alanlarını kullanarak Nazilerin Gobels örnekliğiyle duyurdular. Kendi gazetelerini, kendi tv kanallarını, kendi kültür sanat platformlarını, kendi sanatçılarını ve düşünce adamlarını, kendi yurtlarını, camilerini, mekânlarını kurgulayarak ülkemizi parça parça işgal etmeye devam ettiler. 15 Temmuz'a kadarki süreçte devlet içinde o kadar ayrı bir devlet yapılanmasına büründüler ki, asıl devletin kendileri olduğunu, kendi menfaatleri doğrultusunda hareket etmeyen hiçbir astın ve üstün görevde kalamayacağını, kendileri hakkında olumsuz bir söylemin hiçbir zaman mümkün olamayacağını o zamanlar gösterdiler. Fakat 15 Temmuz'da bu yapılanmanın Anadolu irfanı ve cesareti ile feraseti ve isabetli hareketiyle nasıl yerle bir olduğu görüldü. Bu gün 15 Temmuz 2016'dan yıllar sonra, 15 Temmuz'u halen konuşuyoruz, konuşmaya da devam edeceğiz. Konuştukça devletin ve milletin geleceği için, selameti için darbelere ve boyunduruğa karşı olduğumuzu haykıracağız. Bu gün 15 Temmuz 2016'dan yıllar sonra 15 Temmuz örnekliğinin aslında yeni bir şeyleri de ortaya çıkarttığını görmekteyiz. Bu da halkın/milletin gücü. Tarihler 27.06.2024'ü gösterirken askeri kanadın Bolivya'daki hükümeti devirmek için darbeye girişmesi, Bolivya halkının sokaklara inmesi ile birlikte engellendi. Bu usul, bize hiç de yabancı gelmedi. 15 Temmuzvari hareket bir nevi dünya gündemine girdi.
15 Temmuz'un yıl dönümüne günler kala oluşan bir dosya yapma fikri, aradan geçen yıllarla birlikte neyin, nasıl, neden değiştiğini görmek istedik. Ayrıca halen bu olaya bir "tiyatro olarak bakan", "biz bu konuda konuşmayalım, yarın hükümet değişirse başımıza iş açmış oluruz" diyenlerin varlığı din, devlet, millet, vatan, bayrak gibi konularda sorgulamalarımızı arttırmaktadır.
Fetö yapılanmaları halen çeşitli şekillerde kendini çeşitli yerlerde göstermektedir. Tüm bu yapılanmalara karşı olduğumuzu tekraren bildiririz. Amacımız; aklını kiraya vermeden, uyuşuk bir zihin, ölmüş bir kalp, konfora batmış bir beden ile değil, her yönüyle diri kalarak, konfor alanlarını terk ederek, bireysel ve toplumsal meselelerde bir "rahatsız olarak kalarak", insanı insana karşı savunmak, milli ve manevi değerlerin ayaklar altına alınmasına müsaade etmemektir.
Dosyamızın farklı bakış açılarıyla ufuklar açmasını diliyoruz. Katkı sağlayan tüm yazarlarımıza teşekkürler.
1. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Gazi Ömer Faruk Cansız
2. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: 15 Temmuzdan Nasıl Bir Sonuç Çıkarmalıyız?
3. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Tarihi Olaylar ve 15 Temmuz Darbesi
4. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Unutma, Unutulursun!
5. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: İnce Çizgi
6. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: O Gece
7. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: 80 Darbesinin Gölgesindeki Çocukluk
8. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Kalkışmayı Merkezde Karşılamak
9. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Bendeki 15 Temmuz
10. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Al Bayrağın Örttüğü Kadın: Ülkü Sayın
11. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Her Dönemin Kazananları
12. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Modern Zamanda Toplumsal Kıyam
13. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Zaman Gazetesi
14. Yazı: 15 Temmuz Dosyası: Sabri Ünalʼın Öyküsü
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 08.07.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 23.07.2024 11:54