Aileʼden Topluma Sağlık, Düşünce, Mustafa ATALAY

Aileʼden Topluma Sağlık yazısını ve Mustafa ATALAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Aileʼden Topluma Sağlık

12.04.2025 09:00 - Mustafa ATALAY
Aileʼden Topluma Sağlık

Biyolojik bir varlık olarak insan, içindeki sınırsız coğrafyada birbiriyle uyumlu organizmaların hassas işleyişinden müteşekkildir. Bu hassas işleyiş başta stres, düzensiz beslenme ve disiplinli bir hareketin olmaması nedeniyle bozulmalara uğrar. Buna genetik faktörler, doğal olmayan yaşam tarzı ve biyolojik saate uygun olmayan gece-gündüz sekanslarındaki uyumsuzluklar da eklenince sağlık durumu hızla bozulmaya doğru gitmektedir.

İş temposu, günlük hayattaki sıkıntılar, sigara, hava kirlilikleri ve insanın kendine vakit ayırmaması sonucu bünyesinde biriken atıkların düzenli bir taşıyıcı ile vücuttan uzaklaşması mümkün olmadığında sağlıkla ilgili aksaklıklar sık yaşanır. Bağışıklık sistemi dediğimiz insanın vücudunu sarmalayan savunma kalkanı, yukarıda ifade ettiğimiz olumsuzluklar sonucu delinmeye başlar ve böylece sık rahatsızlıklar sonucu insan vücudu sağlıklı halini kaybeder.

Bireysel bozulmalarla mücadeleyi yine bireysel düzlemde sürdürmeye çalışmak, insanı ruhsal olarak da bir krizin kapısına getirir. Toplum içindeki dairelerden olan aile, bu krizlerin konuşulduğu ve aşılmaya çalışıldığı bir sistemi ifade eder. Bireysel mücadelenin yetersiz olduğu durumlarda devreye giren aile kurumu, sağlıklı bir birey oluşumuna sağlıklı bir aile yapısıyla katkıda bulunur.

Aile bir geçmişi paylaşan, duygusal bir bağla birbirine bağlı, bugünü ve geleceği planlayan, bireylerin oluşumundan müteşekkil bir kompleks yapıdır. Aile içindeki bireylerin birbiriyle ilişkileri, bu ilişkilerin her türlü alanı kapsayan yönde bir strateji planlamasına sahne olması bu aile içindeki bağların kuvvetini de ortaya çıkarmaktadır. Sağlıklı bir ailede ilişkiler gerçekçi bir düzlemde değerlendirilir, duyguları paylaşırken yargılama yapılmaz, iş birliği geliştirirken aile bireyleri arasında ayrımcılık yapılmaz, manevi birliktelik de aynı maddi birliktelik gibi ortak bir çizgide sürdürülür ve yaşam için gerekli adımlar hep birlikte atılmaya çalışılır. Bu planlama ruhi anlamda da insanı olgunlaştırır ve güvenli bir toplumun oluşumuna hizmet eder.

Bireylerin sağlık koşullarına dikkatsizliği sonucu oluşan bozulma da yine aile kurumu içinde onarılabilecek bir potansiyeli içinde barındırır. Hijyen, beslenme, yeterli bakım ve özgüven sağlayan aile kurumu, üyelerinin daha sağlıklı olmasını sağlayabilir. Yine yeterli sevgi, aile içi iyi iletişim ve olumlu duygusal aktarımlar sonucu psikolojik olarak da sağlıklı bir birey oluşumu desteklenebilir. Tam tersi bir tabloda bireysel olumluluk durumu, ailenin sağlıklı olmaması sonucu bozulmalara uğrar ve bu bozulma sağlıklı olmaya çalışan bireyi de sonunda olumsuz etkiler. Son zamanlarda artan manevi boşluklar, bunalımlar, yetersizlikler, özgüven kaybı, aile içi şiddet vb. durumlar toplumda sağlıklı bir aile kurumunun kaybedildiğini gösteren verilerdir.

Depresyon sonucu yaşanabilen intihar durumları veya kalkışmaları ise aile kurumunun tamamen iflasını resmetmektedir. Bireysel olarak iyi olarak tanımlanan insanların, aile kurumu içindeki pozisyonlarını kaybetmesi sonucu karşılaşılan durum oldukça ağır olmaktadır. Sağlıklı bir aile tanımı sadece iyi insanlardan oluşan bir yapıyı resmetmemekte, aile içi ilişkiler ağındaki iyilik halini de yansıtmaktadır. Aile nasıl ki bütün öğeleriyle bölünmez bir bütün oluşturuyorsa, yukarıda ifade ettiğimiz sağlıklı aile yapısı da bütün maddelerin birbiriyle ilişkisini ortaya koyduğunda oluşabilir.

Aile içindeki figürlerin rol model olma yönünde tutarlı bir çizgi sergilemeleri de sağlıklı bir aile yapısına hizmet eder. Söylemle eylemin bütünleştiği bu nokta, aile içindeki bireylerin birbirleriyle kurduğu ilişkinin sağlıklı olmasına hizmet etmektedir. Aile reisinin veya ebeveynlerin birbiri ile ve çevreleriyle ilişki kurarken söylemleriyle uyumlu bir ilişki kurmaları ailenin daha sağlam bir zemine oturmasına yardımcı olur. Sanayileşme sonrasında değişen ve her bireyi aniden toplumsallaşmak zorunda kalan aile yapısının modern bir çizgiye gelmesi, aile içindeki rol model karmaşasını da başka bir veçheye taşımıştır. Herkesin kendi alanında sergilediği mücadele ailenin bir arada kalmasını sağlayan bağların göz ardı edilmesini de beraberinde getirmiştir.

İnsandan topluma uzanan yolda bir aracı olan ve bir rehabilite görevi gören aile kurumunun yapısı bozuldukça toplumu oluşturan dinamiklerin durumu da değişime uğrar. Birbiriyle kopmaz bir ilişkiye sahip bu bağlar yıkıldıkça toplum kimliğinde deformasyon başlar. Bireylerin hem sağlık hem de ruhi anlamda bozulmaları toplumda da aynı bozukluğun oluşmasına zemin hazırlamaktadır. Sadece sosyolojik olarak değil, bir bünye olarak kabul edersek biyolojik ve psikolojik bir bozulmanın da eşiğine yaklaşılır. Hastalığın bir bünyeye girmesinden sonra vücudun verdiği tepki misali, toplum da içine giren etmenlerle bozulmalara ilk başta sert tepkiler verir. Sonra zamanla insan vücudunun alıştığı gibi toplum da bu duruma alışır. Bu da bozulmanın kokuşmaya doğru gittiği ilk adımdır.

Ailelerin bireyselleşmeye başladığı günümüzde, artık ilişkiler tekdüze bir şekle bürünmektedir. Farklılıklarımızla zenginleştiğimizin bilincini kaybettiğimizden bu yana, kendi içimizdeki dünyaya odaklanarak dışarının korkutuculuğu daha da büyütüldü. Karakterimizi kazandığımız aile müessesesi, artık hepimizin kabul edeceği bir çizgiye getiren nedenlerden ötürü anne-baba-çocuk yani çekirdek aile olarak kaldı. Geniş aile kimliğini kaybeden aile bireyleri sorumluluklarını sadece anne-babaları üzerinden okumaya çalıştı. Bu da anne babanın evdeki rolüne göre kırılmaları beraberinde getirdi. Yoğun iş temposu içindeki anne-babalar evlerine yeteri kadar vakit ayıramadıkları ve geniş aile bilinci de yitirildiği için evdeki çocuklar kendilerine dışarıdan bir model seçmek zorunda kaldılar. Kendi doğrularını aile bağları içinde oluşturamayan nesiller dış dünyadaki verileri bir süzgeçleri olmaksızın kabul etmek durumunda kaldılar. Kontrol edilemeyen aile yapısı bozuldukça kontrol edilemeyen bireyler de çoğalmış oldu. Günümüzde artmaya başlayan boşanma sayılarını da bu minvalde değerlendirirsek, büyüdükleri ailede sorumluluk verilmeyen ve üzerinde durulmayan aile bireylerinin, yeni bir aile kurumu kurmaya ve sürdürmeye yönelik sorumluluğu karşısında bir bocalama geçirdiklerini gösteriyor.

Sağlıklı bireyler sağlıklı aileyi, sağlıklı aile de sağlıklı toplum yapısını oluşturur. Bugün bireyselleşmenin yoğunlaştığı, iş yeri/cinsiyet mobbinglerinin öne çıktığı, çalışma koşullarındaki ağırlığın arttığı ve ekonomik zorlukların fazlalaştığı günümüzde hem sosyolojik hem de biyolojik açıdan sağlığını kaybetmiş bir toplum yapısıyla karşı karşıyayız. Anadolu irfanıyla yoğrulan ve aile bireylerinin sorumluluklarını fark ettirecek o aile yapısına tekrardan dönmemiz gerekmektedir. Bu dünyadaki anlamımızı, sorumluluklarımızı ve geleceği yorumlama kapasitemizi artıracak şeyi aile kurumu içinde her zaman bulabilmemiz mümkün olacaktır.


Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 12.04.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.03.2025 11:29
993

Mustafa ATALAY Hakkında

Mustafa ATALAY

Bir gölün kıyısında 88 yılının Temmuz sıcağında hayata gözlerini açtı. Eğitiminin büyük bölümünü burada geçirdi. Bir denizin kıyısında 2007-2012 yılları arası Üniversite eğitimiyle birlikte hayat eğitimi de aldı.

Bir gölün kıyısına döndüğü yaşamını, 2012 Ağustos'undan bu yana 'Lale'lerle bezeli düşüncelerle 'Eczane'sinde devam ettiriyor.

Okuyor, yazıyor, çalışıyor ve başka alanlarda eğitimine devam ediyor.

Daha önce Üniversite bünyesinde çıkarılan Sentez Dergisi'nin editörlük ve yazı işleri sorumluluğu görevlerini üstlendi. Kardelen Derneği Bülteni'nin editörlüğünü yaptı. Dernek ve Vakıf bültenlerinde ara ara göründü, Alıntılar Mektebi'nde talebe oldu, Yolcu Dergisi'nde nefeslendi, on5yirmi5.com'da uzun bir serencamı oldu. Kitaphaber.com.tr'yi ise evi gibi görüyor...

Mustafa ATALAY ismine kayıtlı 122 yazı bulunmaktadır.

Twitter Facebook Kişisel