Al-qalandar, Edebiyat, Yunus ÖZDEMİR

Al-qalandar yazısını ve Yunus ÖZDEMİR yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Al-qalandar

23.01.2016 09:00 - Yunus ÖZDEMİR
Al-qalandar

“Bir yolculuktu bu ve yolun sonunda

Ulaşmak istediğim kendimdi

Yalnızlığımın parmak izlerini

Bırakarak geçtiğim yollara.”

Ataol BEHRAMOĞLU

  1. Giriş

Genç Adam, romanın başkahramanıdır. Dört yüz yirmi iki sayfalık bir kitap. Gülcamal’in kaleminde şehir yaşantısının günlük alışkanlıklarını resmedildiği bir portre... Zengin bir anlatım tarzının, zengin bir kültürel yaşam çeşitliliğini okuyucusuna sunar. Diliyle zengin bir anlatımın yanında mekânsal, kültürel çeşitlilik katarak zevksel bir tat verir.

  1. Mekân

Sabit tek bir yerden oluşan bir mekân yoktur. Değişen, farklı farklı yerlerden mekânlardan oluşan bir çeşitlilik var. Okuyucu, okudukça satırlardan yol yapar kendine böylece bir yolculuğa çıkar şehir şehir gezer. Kendini Üsküdar açıklarından Kabataş İskelesi’ne genç adamlarla yol alırken, önce Firuz Ağa Camii’ yeoradan Sıraselviler Caddesi’nin altında ki Cihangir Camii ’ye genç gezginlerin gördüklerinden, yaşadıklarından görüp yaşayacak.

  1. Kitapçı Kafe

Kitaplardan dört duvarlı bir mekânın olduğu bir karanfilin güneşle dokunuşu gibi sessiz bir huzurun ayak seslerini duyar gibi olur sevgili okuyucu, Al-qalandar kitabın bu başlığını okuduğunda.Cemil Meriç’in dediği gibi: “Meçhule açılan bir kapıdır kitap. Meçhule, yani masala, esrara, sonsuza.

Gülcemal, kitap ile mekân tasvirîni etkileyici boyalarla çizim yaparak resmetmiştir. Sevgili okuyucu bu resmin büyüleyici havasında ki huzuru solukladığında yüreğinde bir aşkla; elinde bir kitap,gölgesi olan bir ağaç ya da masasında bir fincan kahve olan sessiz bir kafenin yolcusu olacaktır. Cemil Meriç’in sesinden sevgili okuyucuya: “Okumak, iki ruh arasında âşıkane bir mülakattır.” Okumanın yaşandığı yerlerde kitap kafeler, kitap bahçeler, kitap evler... Velhasıl kitaba dair her yerdir.

  1. Beykoz Çayırı ve Yuşa Hazretleri

Yuşa Hazretlerinin Türbesi ve Camii’si, İstanbul’un Anadolu Kavağında Beykoz ilçesinde bulunan bir tepede yer alır. Rivayete göre Yuşa Peygamber, Musa Peygamberle birlikte Mecmeul-Bayreyn’ (Boğaziçi) gelmiş bir süre sonra burada yaşayıp vefat edince buraya gömülmüştür.

Genç Adam İstanbul’da ki gezilerini ayaklarının götürdüğü, gözlerinin aradığı bir merakın neticesiyle semtlerin köşelerine saklanmış güzelliklerini keşfederek bulur. Vardığı bir tepede bir ziyarete, misafirliğe gider zamanın eskimeyen misafir sahibi olan Yuşa Hazretlerine. Bir Ensar’ın beklediği ile Muhacir’in kavuştuğu bir günün güzelliğiydi her şey. Böyle bir günde Genç Adam kabrin uzunluğuna akıl erdirmeye çalışırken gözleri kapandı, uyudu. Rüyasında Yuşa Hazretlerinin ellerinden su içtiğini gördü. Böylece ilk görüşmeden sonra son görüşmede Yuşa Hazretlerinin ortadan kaybolduğunu anladı.

C Anadolu’ya Geçiş

Gülcemal bu dünyanın saltanatını Gülmuş Valide Sultana bile kalmadığını, yirmi yıllık Valide Sultanlığında sadece arkasında Üsküdar’daki Yeni Valide Camii ile türbe bırakıp gittiğini bu cümlelerle anlatır:“Zihnimizde hesap ettik ki şu dünyanın saltanatının bir manası yok.” (Sayfa-41)

Gülcemal’in kaleminden dökülen her bir mürekkep bir kente acılan ve diğer başka bir kente giden yolların devam edildiği genç bir adamın gözünde ki farklı ışıltıların geniş bir boyuttaki süzgecidir. Yalova, Gökçedere, Bursa, Seyitgazi, Konya, Sulucakarahöyük, Sivas, Halep, Şam, Tebriz, Save

Genç Adam, Armutlu yarımadasından Samanlı dağlarının eteklerinden yola koyulur Seyit Battal Gazinin destan masalından Tanpınar’ın beş şehirli sokaklarından dördüncü sokağında Osman Gazi, Orhan Gazilerinin karşıladıkları bir misafirperverlikle Genç Adamı karşılarlar. Mevlana’nın huzurlu ikliminde Kubbe-i Hadra’nıngökkübbesinin altında soluklanmanın tadına varmanın mutluluk namelerini ruhunda hisseder. Bozkırın geniş seher vaktinin yıldızları altında kendinden geçmiş, kendini Sivas’ın yollarına atmış genç bir adamın varlığına, yüreğinde ki sesin sessizliği bozan haykırışlarına şahit olurlar.

Genç Adam, Sivas’tan Kilis’e ortan Halep’e geçmek için “Türkülerden şiirlerden hatta romanlardan derlenmiş bir buharlı tren”le yanında ki arkadaşı İlyas’la yola çıkıyorlar. (Sayfa-284)

Halep’in beyaz taşlı binalarının arasında Âşık Ömer ses verir: “İşte geldim gidiyorum şen olasın Halep şehri.” Bir aynanın İstanbul, Bursa, Konya şehirlerinin yansımasıdır Halep şehri. Kültüründe ki zenginliğinin farklı milletlerinin çeşitliliğiyapbozlarda ki uyumları kadar iç içe bir düzenin hâkimiyeti mevcuttur Halep sokaklarında. Zamanın solmayan efsanelerinde Kerem’in Aslı’nın aşk ateşinin Halep’te yanıp kül olması, “âşıklar diyarı” kimliğini kazandırmıştır. Lakin tarihin sesine bir kez daha kulak verdiğimizde Âşık Emrah, seveceği yâri Halep’te aramıştır.

Şam’ın Kasyun Dağı’nın eteklerinde Habil ile Kabil olayının yaşandığı, kültürleri ve medeniyetleri etrafına toplayan bir merkez haline gelen şehrin önem boyutu ölçülemeyecek büyüklükte ki bir derecededir.

Genç Adam, “Zaman ve mekân değiştirilen bir uzay çağı tatiline çıkmış gibi” bir halde olarak Şam şehrine ulaşıyor. (Sayfa-302) Sonra tarihin kalıntısı olan farklı özellikleri ve çeşitliliğiyle yapılar çıkıyor, Genç Adamın yollarına. Emeviye Camii’sine yakın Osmanlının bir eseri Şam’ın ünlü Ayn-ı Dimaşk Hamamını görür ve girmeye niyetlidir Genç Adam. Hamamın tarihi duvarlarında niyetini gerçekleştirmenin mutluluğuyla güzelce yıkanır. Kendi tarihinin havasını içine hayranlıkla çekmektedir Bilal Habeşi’nin, Selahattin Eyyubi’nin ayak tozlarını...

Şam’dan elveda demenin mırıltılarıyla Van Gölü ile Ağrı Dağı’nın hayranlığıyla Tebriz şehrine uçakla gelişinin merhabası mırıldadı, Genç Adam. Tebriz gezintisini otel odalarıyla başlayan, resepsiyonistlerinin karşılamalarıyla mezar anıt ziyaretleriyleyol hikâyesini Save şehrinden bitirir. Save Şehristanı, Hz. Peygamberin doğduğu kutlu gecede kutsal bir gölün kuruduğu rivayetiyle Genç Adam düşüncelerinden Dergezin şehrine yol almanın kararını verir. Genç Adam, Dergezin şehri Save’ye göre daha etkileyici olarak bulur.

  1. Sonuç Olarak Al-qalandar

Al-qalandar, kitabın arka kapağında ki son cümlelerin sesinde ki tanımlayıcı bir o kadarda iki seçenek sunan tanım önerisinin gelen sesine kulak verdiğimizde: “Al-qalandar bir kaçışın, bir arayışın öyküsü, bir bilgelik anlatısı ya da bunların hepsiyle dalgasını gecen kocaman bir parodi...” Diye bitirilen bir kitabın değil, bir kaçış ile arayış fikri arasında kalan genç bir adamın yol hikâyesidir.

Gülcemal

Al-qalandar

İthaki Yayınları, Haziran 2015.

Not: Ayraç Dergisinin 72. sayısında Ekim 2015’te yayınlandı.


Yazar: Yunus ÖZDEMİR - Yayın Tarihi: 23.01.2016 09:00 - Güncelleme Tarihi: 18.01.2016 11:49
4363

Yunus ÖZDEMİR Hakkında

Yunus ÖZDEMİR

1992, Ağrı Taşlıçay Balık Göl doğumlu. İlkokul ve liseyi Ağrı'da tamamladı. Tarih lisans mezunu.

Tarih alanında İslam Bilim Tarihi, alan dışı Nörobilim ve İslam İktisat Düşüncesi konularında birikim yapmakta.

Yunus ÖZDEMİR ismine kayıtlı 49 yazı bulunmaktadır.