Anadolu Yakası

Son dönem hikayeciliğinin mihenk taşlarından birisi haline gelmiş olan Mustafa Kutlu'nun her sene sabırsızlıkla beklenmekte olan yeni kitabının ismi belli oldu...
"Anadolu Yakası"...
2000 yılından itibaren süregelen hikaye geleneğini bu yıl da bozmayarak devam ettirmiş olan Mustafa Kutlu, zamanın sinesinde dinlendirmiş olduğu kalemine yeni düşler ekleyerek hikayelerine bu yıl da kaldığı yerden devam etmiştir. Ve noktayla neticelendirdiği "Hayat Güzeldir" kitabındaki hikayelerin izlerini, muhayyilesindeki "hikmet" ve "ahenk"e bitiştirerek; düşlerine, yeni bir hicret yolunu sürmüştür.
Mustafa Kutlu'nun kaleminden dökülen bu düşlerin aheste yolculuğu ise bu yıl "Anadolu Yakası" adıyla her zamankinden farklı olarak hem beklenenden erken bir tarihte hem de "nehir söyleşi formatında uzun bir hikâye" ile okurlarının karşısına çıkmıştır. Genel olarak kitaplarında toplumsal yapıyı sorgulamakta olan yazarımız; bu kitabında da Anadoluculuk izlerini sürdürmeye devam ettirmiş ve kültürel emperyalizmle kabuk bağlayan düşüncelerimizi kanatarak farklı bir açıdan köy-kent çatışmasını ele almıştır.
Özellikle, üzerine Anadoluluk tortusu çökmüş insanların mecrasından anlatmaya çalışmıştır onları. İç dünyalarının geleneksel anlayışla yoğrulduğu; acılarının, umutlarının, korkularının ve kavgalarının olduğu gibi yansıtıldığı aynanın siluetiyle tasvir etmeye çalışmıştır yaşanılanları. Anadolu insanının renkli dünyası da bu nedenle suretten ziyade hal tercümesiyle anlam kazanmıştır onun cümlelerinde. Tıpkı Muzo Gönül'ün nehir söyleşisi gibi...
Kitap öncelikli olarak, modern dünyada kendi gibi kalabilmeye çalışan yerel bir televizyon kanalı sahibi Muzo Gönül'ün, kanalında çıkan bir taciz olayı haberiyle başlar. Reyting düşünceleriyle başlayan bu yolculuk; olayın asılsız çıkması üzerine hızla değişen bir dünyanın (medya dünyasının) anlam kayması ve kirlenen değerleri arasından sıyrılarak bambaşka bir cenahta yol almaya devam eder. Bunun neticesi olarak da haber yapmak isteyen gazeteci(iç muhasebesi sonucu), ünlü ve medyatik kişilerin haberini yapmak yerine, modernitenin şaşalı yaşantısından uzaklarda büyümüş ve yerel bir televizyon kanalı sahibi olmuş Muzo Gönül ile nehir söyleşi yapmaya karar vermiştir.
(Mustafa Kutlu, gazetecinin bu davranışıyla medya camiasının çarpık düzeni karşısında alınması gereken tavrı sergilemiştir aslında. Bir anlamda hedef tahtası haline getirilmiş olan ahlaki savunma mekanizmamızı muhafaza edebilmenin yollarını irdelemiştir. Nitekim kapitalist düzenin çıkarlara dayalı rantiyecilik anlayışının en büyük dayanağı haline getirilmiş olan şöhretli kişiler, bizlerinse en büyük zaafı haline getirilmeye çalışılmaktadır.)
Kitabın ilerleyen bölümlerine geldiğimizde ise günün belli zaman dilimlerinde nehir söyleşi yapmak üzere bir araya gelen gazeteci ile Muzo Gönül'ün keyifli sohbetleri yer almaktadır. Sohbet koyulaştıkça daha içten ve samimi bir hâl alan söyleşi, Muzo Gönül'ün yaşam öyküsü ile sürükleyici bir serüvene dönüşüverir. Ve sıradan bir insanın başarı öyküsü, Mustafa Kutlu'nun kalemiyle hegemonya dünyasının geleneksel düşünce yapısını yansıtan bir tutum sergilemeye başlar. Hem de sansasyon yaratacak bir olayı dahi olmamasına rağmen...
Medya camiasının işleyişine aykırı olarak gelişmeğe devam etmekte olan kitabımız, ilerleyen sayfalarında ise geleneğin beslediği sıradan olayları satırlarının bereketli topraklarına saçmaya devam eder. Ve kısır döngü içerisine sıkışıp kalmış hayatların sınırlarını aşarak, okuyucusuna modern dünyada Anadoluluk hissi uyandırır.
İletişimde yerlileşme fikrinin temelleri olarak da nitelendirebileceğimiz bu düşüncenin arka planını ise Muzo Gönül'ün televizyonculuk sevdasına tutulduğu ortaokul dönemleri oluşturmaktadır. Şehir ve taşranın kesiştiği bir dönemi kapsamakta olan bu zaman dilimi, Kutlu okuyucuları için tarihçesi ihmal edilmiş başarı öyküleri üzerinde yükselen memleket muhafazakârlığı anlamına gelmektedir. Öyle ki "Anadolu Yakası" adı da bu nedenle hem medya dünyasını hem de geleneksel anlayışı temsil eden değer yargılarını içermektedir.
Ve son olarak, Avrupa Birliğine girme çalışmalarımızın reyting rekorları kırdığı şu dönemde nehirlerin tersine aktığı bir üslup içerisinde Anadolu yakasına sürüklenmek; farklı denizlere yelken açmak olabilir ne dersiniz?
Anadolu Yakası
Mustafa Kutlu
Dergâh Yayınları
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 08.04.2013 10:03 - Güncelleme Tarihi: 03.12.2021 11:22