Anlam Dünyamızın Ayrılış Noktası: Yollar
Şuurumuz, nefesimiz gibi her an capcanlıdır. Nefesle bedenimiz işlevlerini yerine getirdiği gibi şuurumuzla da düşünmeyi, anlamayı, idrak etmeyi gerçekleştiririz. Düşünmekle, anlamakla, idrak etmekle kalbimiz şekillenir. Kalbimizi şekillendiren bu işlevlerin her birinin kendine göre bir yolu var. İnsan kendi payına düşün sadece bir yol vardır. Anlam dünyamızın yollarını canlı bir geleceğe doğru ancak, kendi kudretimizle oluştururuz.
Leopolde Weiss doğum isminden Muhammed Esed’e benimsediği bu ismiyle o, Doğu Galiçya bölgesinde Lvov şehrinde, Yahudi bir ailenin çocuğu olarak 2 Temmuz 1900 yılında doğdu. Viyana Üniversitesinde Sanat Tarihi okuyan Muhammed Esed, 1921 senesinde United Telegraph gazetesinde muhabir oldu. 1922 senesinde Kudüs’e gitti ve bu tarihten sonra defalarca Orta Doğu’nun çeşitli ülkelerine seyahatlerde bulundu. O'nun deyimiyle 1922 gezisi, bir arayıştan daha çok Avrupa’dan kaçıştı. Muhammed Esed, 1922 ile 1927 seneleri arasında dönemi gazetecilik vazifesi sayesinde Orta Doğu’nun din, dil, kültür, sosyal yaşantı gibi her alanda yaşayarak öğrenme deneyimine sahip oldu.
Ürdün’de Müslümanlar ve bölgesel sorunlara dair uzun konuşma ve tartışmalar yaptığı Emîr Abdullah ve Rızâ Tevfik, Muhammed Esed için Müslüman bir liderle ilk karşılaşması ve siyasi ve dini konularda ilk konuşması oldu. Muhammed Esed, gezdiği yerlerde sadece siyasî gelişmelere takılıp kalmamış; Arapları tanıma, sevme ve İslâm’ın varoluşsal anlamda, manevî derinlik ve içsel barış olarak bütün hayatlarını nasıl etkilediğini yakından gözleme imkânı bulmuştur. Bunun neticesinde Esed, 1927 senesinde İslâmiyet'in hâk din olduğuna kanaat getirip Müslüman oldu.
Kur'an Mesajı, Mekkeye Giden Yol, İslâm’da Yönetim Biçimi gibi kitapların yazarı Muhammed Esed, “Yolların Ayrılış Noktasında İslâm” kitabıyla Müslümanların varoluş yolu bulmasına rehberlik etmektedir.
“Yolların Ayrılış Noktasında İslâm” kitabı, Muhammed Esed’in kısa biyografisi, önsözü, Doğu ve Batı hakkındaki bilgileriyle üç başlık, itikat konularından oluşan beş başlık ile son olarak İslâmî bir devlet yönetimi nasıl olmalı konusunda verdiği bilgiler de beş başlıkla; on beş başlık mevcuttur.
Esed, Ortadoğu da ömrünün çoğunu geçirmiş, tecrübe etmiş bir sima. Benimsediği ve içselleştiği İslâm dini hakkında bireyin iç dünyasından, toplumun kültürüne kadar geniş bir yelpazeyle temsili ve savunuculuğunu yaptığı inancı birleştirici ve ayrıştırıcı konuları dile getirmekten geri durmadı. Karşılaştığı birçok farklı yollarda İslâm’ın tek olan yolunu bulmaya çalıştı. Yolların ayrılış noktasında İslâm’ın beklediğini ve çağırdığını ruhunun derinliklerinde hissetti. Kitabında “İslâm'ın Yolu” insanda ruhi ve hayati hâllerinin sonucunda dinî düşünüş ve davranış sonucunda ortaya çıktığı yoldur. Bu yolda âlemi idare eden, yüksek ve eşsiz bir kudretin varlığını bulma yoludur. Amel yolu, dünyevî hayat çerçevesi içinde, bilincinde ve varlığında iş ve fikir birliği, yine bu yolla sağlanır. Esed, İslâm'ın Yolunu şöyle açıklar: Allah’ın yarattıkları içinde koyduğu kanunlara uygun bir hayat tarzı ve yoludur. Bu yol ile insanın maddî ve manevî hayatı arasında tam bir uyum meydana getirmektir.
“İslâm'ın Yolu” ile kitapta dünyevî bir yolun manevî bir yola geçişin adımlarını göstermekte. Bir adımla İslâm'ın yeryüzü ile onun yaratıcısı arasındaki metafizik ilgileri düzenlemekle kalmayıp, fert ile onun sosyal çevresi arasındaki münasebetlerin nasıl olacağını da gösteriyor. Bu yolda İslâm, bütün kuvvetiyle ilan ediyor: İnsan, dünya hayatında kemâle ulaşabilir. Bunun yolu, kendi hayatında dünyalık imkânların hepsinden tam manasıyla faydalanarak suretiyle olacaktır.
Yolların ayrıldığı yerlerde maddî ve manevî sahada İslâm'ın Yolu tektir. Bu yol sarsılmaz, hakikat yoludur. Kitabın ilk kısmı bu yol maddî ve manevî birçok yönüyle anlatıldı. Peki! İslam’ın yoluna karşı hangi yollar var. Çünkü tüm yollar aynı menzile gitmiyor, her yolun kendi gideceği menzili vardır. Kitapta İslâm'ın Yolunu bozan, kesen birçok yoldan biri olan “Garp Yolu”ndan bahseder.
Esed, Allah'ın Kur’an’da Âdem ve zürriyeti hakkında şöyle buyurur: “Ben, yeryüzünde bir halîfe (bana vekâleten ona hükmeden) yaratacağım.” (Bakara:30) Bu ayet, insan için dünyada hâkim olma ve ilerlemenin mukadder olduğunu anlatır. Kitapta bu görüş noktasını İslâm ile Garp açısından ne gibi bir farklılığa sahip olduğunu anlatır. “Dînî düşünce ve yöneliş” İslâm’da mutlak, manevî, kapsamı geniş bir kanun var, bizler bu kanunun gereklerine uymalıyız. Buna karşılık Garp'ta ise ulusal, sosyal ve iktisadi gereklerden başka hiçbir şeye uymayı ve tâbi olmayı lüzumlu görmez. Başka bir deyişle onun gerçek ma'bûdu, ruhani çeşitten olmayıp maddî refahtan ibarettir.
Leopold Weiss (Muhammed Esed), “Yolların Ayrılış Noktasında İslâm” Müslüman olarak yazdığı bu ilk kitabında, Müslümanların bu hayatta bir kavşak noktası olduğunu, karşılarında iki seçenek olduğunu söyler: Birisi Batı medeniyetine giden yol, diğeri de gerçek İslam’a giden yoldur. İnsan hangisini tercih ederse onun göreceği sonuca göre hayatı şekil alacaktır.
Muhammed Esed, Yolların Ayrılış Noktasında İslâm, çev. Hayrettin Karaman, İz Yayınları, 18. Baskı, İstanbul, 2017, 136 sayfa.
Yazar: Yunus ÖZDEMİR - Yayın Tarihi: 15.09.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.09.2021 22:54