Anlatıda Her Fenomen Ana Düşünceye Hizmet Eder., Edebiyat, Ethem ERDOĞAN

Anlatıda Her Fenomen Ana Düşünceye Hizmet Eder. yazısını ve Ethem ERDOĞAN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Anlatıda Her Fenomen Ana Düşünceye Hizmet Eder.

25.10.2024 09:00 - Ethem ERDOĞAN
Anlatıda Her Fenomen Ana Düşünceye Hizmet Eder.

Zaten insan rüyadadır. Sayfa 138.

Bir roman okudum ve Walter Benjamin'in "okuru romana çeken, ürpertilerle dolu hayatını okuduğu bir ölümle ısıtma umududur", sözü aklıma geldi. Bu roman Ramazan Ekici'nin "Kış Geceleri ve Kuğular" adlı romanı. Uzam yayınlarından 2024 Şubat ayında çıkmış.

Modernizmin ayrıştırdığı ve tanımladığı haliyle bilimi ve bilgi birikimini içselleştirmeden kimseyi hem kendi kültür çevresinde aydın sayamazsınız hem de evrensel değerlere uyum sağlayan şekilde bir entelektüel… Evrensel anlamda bir gelişim –malum son çeyrek asrın trend söylemidir.- diğerkâm olmayı şart koşacak aslında. Bu ontolojik bir duruşu da işaret ediyor bize. Dolayısıyla insan edebiyatla, edebiyatın ürettiği bütünlüklü bakışla bir çeşit terbiyeden geçirilmesi gerekiyor. Romanları bu bağlamda bir okuma sürecinin hatta eğitim etkinliğinin parçası hâline getirmek gerekir. Bu bağlamda hem diğerkâm olmak hem de eğitimciliğin bir gereği olarak okuduğum bir eserle ilgili gördüğüm ve düşündüğüm şeyleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

"Kış Geceleri ve Kuğular", Paris'ten İstanbul'a dönen roman kahramanı Hüseyin Burak'ın, ölümcül bir hastalığın pençesinde ölümü bekleme psikolojisiyle geçmişi düşünerek oradan devşirdiği çocukluğu, gençliği ve modern hayatla hesaplaşması üzerine inşa edilmiş bir roman… "Kış Geceleri ve Kuğular" romanında niyetsiz yürünen bir yolun pişmanlığa çıkması, bazı günahların gölgesinde gelişen hikâyelerin başka hikâyeleri tetiklemesine, şiirin ve son asır Türk şiirinin geniş bir çerçeveden görülmesiyle birlikte, modernizmi bir şekilde hayatın merkezi yapan insanların nasıl ona sığınması gerektiğine dair güçlü doneler sunuyor. Çocukluğunun Malatya'sında kayısı bahçelerinde, İstanbul'da, Burgazada'da, Yassıada'da dolaşıyor kahramanımız.

Romanı oluşturan anlatılar sanırım yazarın çocukluk hatıraları. Buradaki en güçlü anlatı da uzun kış gecelerinde anlatılan iki kuğu hikâyesi… Bu belki bir halk hikâyesi, söylence ya da efsanedir. Bu hikâye özellikle Mantık'ut Tayr gibi geleneğimizin en güçlü anlatılarından birinden süzülüp gelmedir. Bu iki kuğunun hikâyesi; kuşların Hüthüt liderliğinde Simurg'a ulaşma çabalarına da ışık tutmaktadır. Bu anlayış Vahdet-i Vücut anlayışıdır. Kuşların kendinde buldukları şeylerden dolayı yolculuğu bitirmeleri, romandaki iki kuğunun birleşimi ile anlatıya farklı bir bakış getirmiştir. Konu kuşlar, 30 kuş vb bir şekilde Feridüddin Attar'a bağlandığı için kısa bir not alalım buraya: Attar'ı "… Yalnız Mevlânâ aşabilmiştir. Gazelleri tasavvuf zevkini, özellikle vahdet-i vücûd telakkisini, ilâhî yolculuk için gerekli kabul ettiği aşkı ve âşıklığı dile getirir." (https://islamansiklopedisi. org.tr/attar-feriduddin)

Hüseyin Burak ilginç bir tip olmuş. Çocukluğu ve gençliğe ne kadar tutarlı – sağlam ise sonraki dönemi o kadar dağınık ve tutarsız. Gördüğüm kadarıyla bağlandıklarının hemen hepsinden vazgeçmiş durumda. Koca bir boşlukla yaşıyor. Belki de yazar bu tipi üretirken boş bıraktığı alanlara sebep olarak amansız bir hastalığı gösterir. Yani aslında hastalıktan dolayı tip üzerinde boşluklar vardır. Aslında kahramanın gençliği bir miktar karaktere yakındı. Ama şu haliyle tip gibi duruyor.

Ali Dayı tipi de karaktere yakın işlenmiş. Yazarın özel önem verdiği belli oluyor. Anlatıyı bir bakıma Ali Dayı üzerinden kotarıyor. Kitapta başta 1960 Darbesi olmak üzere, 1980 Darbesi ve 6-7 Eylül Olayları gibi kimi tarihi meselelere de değinilmiş. Sadece 6-7 Eylül Olaylarına Asya üzerinden değinmiş yazar. Diğer önemli olaylar Ali Dayı etrafında şekilleniyor. Onun defterleri marifetiyle düğüm atılıp görece çözüm üretiliyor. Anlatıya temel teşkil eden ikinci önemli fenomen kitaba da ismini veren kuğular… Romanın post modern anlatıya dönük yüzü, bir metafor olarak kuğuların masalsı anlatımı… Daha romanın başlarında yer alıyor bu anlatı. Üçüncü olarak da Hüseyin Burak'ın gençlik aşkı Henna etrafında anlattıkları. Bunlar Hüseyin Burak'ın zihnindeki hatıraların arasından seçiliyor.

Romanı önemli kılan hususlardan birisi de aslında güzel bir okuma haritası sunuyor oluşu. İsmet Özel'den Hilmi Yavuz'a, Sait Faik'ten Attar'a, Bülent Parlak'tan Nuri Bilge Ceylan'a, Edip Cansever'den Tanpınar'a, Cemal Süreya'dan İkinci Bahar dizisine ve Şener Şen'e İlhan Berk'ten Nazım'a, Metin Erksan'dan Peyami Safa'ya, Cahit Sıtkı'dan Samet Ağaoğlu'na, G. G Markuez'den, Hemingvey'e, türkülerden binbir gece masallarına, Menderes ve Fatin Rüştü'den Hitler'e kadar geniş bir sosyal ve kültürel atlas sunuyor.

Romanda olanları iki gruba ayırmak gerekiyor sonuçta. İyi olanlar ve olması gerekenler. İyi olan kısımda en başta metnin dili geliyor. Yazar temiz bir yaşayan Türkçe örneği vermiş. Anlatım özellikle geleneksel anlatıdan beslenmiş. Dolayısıyla çoğu yerde metaforlar üzerinden anlıyorsunuz meramı. Aynı zamanda ülke gerçekleri (mesela mevsimlik işçi gerçeği…) anlatının içine zerk edilmiş ve hiç sırıtmıyor. Bu kısımda bir iki sıkıntılı kullanım var sanırım gözden kaçmış. Davut bin Süleyman gibi, Hayat sonsuz tekrar ve tekerrürdür, gibi.

Bizler her metin için plan yaparız. Çünkü her metnin bir yazılma amacı vardır. Bu amaç nesneye bir cümle de olsa mesaj göndermektir. Çünkü her anlatı iletişim esnasında temsil gereği, misal gereği anlatılır. Öteki türlü zorla birine bir şeyler anlatma durumu oluşur. Dolayısıyla önce net olarak verilmek istenen düşünce belirlenir. Yardımcı olacak her düşünce için de farklı bir kurgulamak iktiza eder. Bunu normalde tipler üzerinden yapmak en doğrusudur. Özetle her bölüm ana düşünceyi daha çok öne çıkarmaya yönelik olmalıdır. Neyse. Asya ve Aylin figürlerini bu amaç doğrultusuna hizmet eder halde göremediğimi ifade edeyim.

Hâsılı iyi bir yazardan iyi roman okudum. Naçizane önerim iki kuğunun dilinden süzülen yeni bir anlam çerçevesi kurulması. Çünkü benim bu romanda kalmama sebep olan (ürperti) kuğuların gerçeğiydi. Gerisi okurun meselesi. Tabi aynı zamanda yazarın.

Ramazan Ekici

Kış Geceleri ve Kuğular

Uzam Yayınları


Yazar: Ethem ERDOĞAN - Yayın Tarihi: 25.10.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 23.10.2024 23:19
1083

Ethem ERDOĞAN Hakkında

Ethem ERDOĞAN

Kütahya doğumlu. 1995 yılında Alkım edebiyat dergisini bir grup arkadaşıyla beraber çıkardı. Yazı ve şiirlerini Alkım, Kırağı, İpek Dili, Edebiyat Ortamı, Hece ve Yediiklim edebiyat dergilerinde yayınladı.

Yayınlanmış Kitapları

- Cari Şiir: Modern Şiir İncelemeleri, Hece Yayınları, 2025
- Türkçe'nin Çığlığı, Çıra Yayınları, 2024
- Hastalıklı Hikayeler, Hece Yayınları, 2024

- Modernite ve Beyaz Bayrak, Çıra Yayınları, 2024
- Anlatıya Giriş; Roman/Hikaye Öykü İncelemeleri, Ahenk Kitap, 2024
- Şiirden Şaire, Çıra Yayınları, 2021
- Şiirden Şuura, İzdiham Yayınları, 2021
- Ela Bentleri, Yedi İklim, 2017
- Yakaza-n / II Kılıçarslan, Mana Kitap, 2017

Ethem ERDOĞAN ismine kayıtlı 186 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 9 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitapyurdu.com