“Anlatmayı Çok Düşündüm” ve Kızların Derin Düşünceleri

Kızlar ve kızı olanlar bilir ki kızlar arasındaki arkadaşlıklar ancak girift duyguların baskısı altında olgunlaşabilirse dostluğa dönüşür. Bu zorlu süreç kız çocuklarını birçok sınamadan geçirir. Erkeklerinki kadar düz ve şeffaf ilişkiler kurmayan kızların birbirlerine dost diyebilmeleri pek kolay olmaz. Nehir Aydın Gökduman, son kitabı "Anlatmayı Çok Düşündüm"de okurlarına iyi bildiği bu psikolojiden bir hikâyeyle seslenmiş. 2022'nin Eylül ayında çıkan bu kitabı Ekim başında okuyup listemize aldım çünkü sorunlu bir alanda önemli bir seçenek olduğuna inanıyorum.
Önce bu sorunlu alanı tespit ederek başlayayım. Özellikle dijital yayın platformlarından çocuklarımıza ulaşan diziler arasında "kızlar dayanışması" kategorisi dikkatinizi çekmiştir. Henüz çekmediyse mutlaka çekmelidir. Bu kategori altında yayımlanan dizilerin hemen hemen tamamında, bir sanat okulunda dans, müzik ve eğlence "eğitimi" ile harmanlanmış organize bir kötülük göze çarpmaktadır. Dayanışan kızların ortak amaçları diğer kız gruplarının kuyusunu kazmak, öğretmenlerinden erkek arkadaşlarına kadar herkesi alt etmek, mümkünse ortamda bir tahakküm kurmak gibi amaçlardır. Eğer kızlarımızı hedef alan ve uzun vadede toplumsal yapımızda gedikler açacak olan bu art niyetli yayınların karşısına iyiliğe yönelen hikâyeler koyamazsak zamanla kötücül hayat hikâyelerinin nesnesi olmamız kaçınılmazdır. Dolayısıyla insanî ilişkileri olumlayan yönüyle "Anlatmayı Çok Düşündüm" kızlarımızın dünyasına katkıda bulunacak, meydanı boş bırakmayacak bir hikâye. İlaveten, çirkin detayları didiklemeksizin, ölçülü bir yordamla çocuk istismarı konusuna değiniyor ve bu alanda tavizsiz adalet talebini vurguluyor. Bu niyetle yazılmış ama ölçüyü kaçıran kitapları eleştirmektense ölçüyü tutturan kitapları desteklemenin ve ailelere doğru seçeneği göstermenin daha verimli olacağını da belirtmek istiyorum.
Kurguya göz atacak olursak; ana karakter Asya, yeni eğitim yılıyla birlikte ikiz kardeşler olan Lina ve Alin'le tanışır. Her iki tarafın da Fransa'yla ilgili zaafları nedeniyle pek sıcak olmayan bu tanışmayı birbirlerini anlamaya çalıştıkları uzunca bir süreç izleyecektir. Asya'nın hiç hatırlamadığı babası Paris'te yaşamaktadır; Lina ise yaşadığı korkunç bir olay sonrasında Paris'ten âdeta kaçmış, ailesiyle birlikte Türkiye'ye gelip Asya'nın okuluna başlamıştır. Okulun düzenleyeceği bir Paris seyahati Fransa'yla ilgili bu iki düğümün de çözülmesini sağlayacaktır ancak hem geziye katılmak hem de olayları çözmek için Asya ile Lina'nın tereddütsüz bir işbirliği içerisinde olmaları şarttır.
Eser okuru baş karakterlerin bilinmezleri peşinde sürüklerken ergen dünyasının önemli konularına da nüfuz ediyor. Boşanma ve ebeveynlerin yeni eşlerle evlenmeleri durumları çocuk dünyasındaki ağır geçişlerin başında gelir. Bu konudaki tek mantıklı çözüm olan sulh-sükunet odaklı bakışı işliyor olması kitaba değer katıyor. Karakterlerin iç dünyalarındaki çatışmaları davranışlarına yansıtmamaları ve özellikle Asya'nın ağabeyi Akın'ın olaylar karşısındaki mutedil ve özverili duruşu olgunluk kavramını okura geçiriyor. Bu olgunlukla bezenmiş güzel bir sabır, büyük haksızlık gibi görünen tavırların ardında henüz fark edilmemiş sebepler yatabileceğini görmemizi sağlıyor. Asya'nın ağabeyi Akın ile Lina'nın ikizi Alin, kardeşliğin kazanımlarını hissettiren paralel karakterler olarak hikâyede yer alıyorlar. Her ikisi de sağduyulu ve korumacı ancak rolleri abartılı değil. Yıpranan bir bireyin etrafında kenetlenen aile dayanışması boyutunda. Ve Allah herkese böyle kardeşler nasip etsin diyeceğimiz cinsten.
Eserin Dili ve Yapısı
Yazarın dili bu eserde oldukça akıcı ve güncel. Hikâyeyi Asya'nın ağzından anlatıyor. Bu tür 1. tekil şahıs anlatılarında kullanılan dil, doğrudan karakterin o hikâyedeki yaşından değil, daha ileri bir yaştan geriye bakış şeklinde yapılandırılabilir. Yani hikayesini biraz daha yetişkin bir ağızdan dinliyor olabiliriz. Yazar da kısmen öyle yapıyor ama cümlelerinde çocuk/genç dilinden uzaklaştığını nadiren görüyoruz ve dolayısıyla okur açısından önemli bir kaymaya sebep olmuyor.
Kitabın Asya, Lina ve Eyfel'li kapağı hikâyeyle özdeş ve sade. Kısa zamanda geleceğine inandığım yeni baskılarda metnin kusursuz olması için 59, 156, 175, 177, 181, 188. sayfalardaki çok ufak pürüzlerin gözden geçirilmesini tavsiye edeceğim. İç çizimler içermeyen, otuz bölüme ayrılmış kitabımızın mizanpajı ferah. Timaş'ın her zaman takıldığım üçlemelerine yine takılayım ki içerik hakkında biraz daha bilgi vermiş olayım; "İçinde Ne Var?" piramitindeki cesaret, adalet, dostluk ifadelerine kardeşlik ve güveni de eklerdim. "Azim" de hikâyenin bunlarla eşdeğer ağırlığa sahip son ayağı olabilir. İyilikte dayanışan kızlara hayırlı dayanışmalar, bu dayanışmaları okuyan okurlara keyifli zamanlar dilerim.
Nehir Aydın Gökduman
Anlatmayı Çok Düşündüm
Timaş Genç
2022 Eylül
270 sayfa
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 07.11.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 07.11.2022 16:38