Anonim Bir Bizans Kroniğinde Sultanlar ve İmparatorlar

Umut İdiz yazdı….
Anonim bir eseri günümüz Türkçesine çeviren Hüseyin Uçar, anlatımları sadeleştirerek tarihsel bir katkıda bulunmuştur. Eser, patrikhane görevinde bulunan bir kişi tarafından birincil sözlü anlatımlara dayandırılmış ve Kilise Tarihçiliği'nin önde gelen isimleri Damaskenos ve Malaxos'un metinleriyle desteklenerek önemli bir çalışma haline gelmiştir.
Kilise tarihçiliği geleneğinde önemli bir yere sahip olan bu metin, yalnızca Osmanlı tarihiyle sınırlı kalmayıp, dönemin Bizans perspektifinden de zengin anlatılar sunmaktadır. Bu bağlamda, eserin Osmanlı-Bizans ilişkilerini konu alan kısımlarında tarihsel olayların tarafsız bir şekilde yansıtıldığı görülmektedir. Yazar, Fetret Devrinin son dönemlerinden I. Selim'in Mısır Seferine kadar uzanan kısa bir tarihçe olarak okura sunmuştur. Anadolu ve Balkan topraklarında Gaza faaliyetleriyle aralıksız mücadele eden Osmanlılar, kısa sürede donanımlı bir devlet haline gelmiş ve düşmanlarının korkulu rüyası olmuştur. 1444 tarihinde Edirne-Segedin Antlaşması, Osmanlılar ile Haçlılar arasında imzalanan bir antlaşmadır. Bu antlaşma sonucunda Sultan II. Murad, oğlu Alaeddin'in ölümünün tesiriyle tahtı diğer oğlu Şehzade II. Mehmed'e bırakarak Manisa'da Sarayına çekilmiştir. Tahta küçük yaşta geçen Sultan II. Mehmed'in haberini alan Papalık, 10 yıllık antlaşmayı bozarak Osmanlı'ya savaş açmıştır. Sonuç olarak Sultan II. Murad, yaşanan olumsuz gelişmeler karşısında yeniden tahta geçmiştir. Varna Muharebesi'nin hazırlıklarını tamamlayan Osmanlı Ordusu, bu savaştan galip gelen tarafta olmuştur.
Varna Muharebesi hakkında ilginç bir meseleyi aktarır yazar: ''Sultan II. Murad kaçmak istediyse de yeniçerileri buna izin vermeyip şöyle dediler:
''Bizimle birlikte ölmelisiniz.''
Kral, bir geçit bulup savaş düzenine girmeksizin hükümdara yaklaştı. Hamza adındaki yeniçerilerden biri elindeki baltayla atının ön ayaklarını keserek kralı yere düşürdü. Onu yakalayıp kafasını kestiler ve bir mızrağın ucuna takıp zafer naraları attılar. Kralın ordusu derhâl arkalarını dönüp kaçtı. Kaçanlar takip edildi, bazıları öldürüldü, bazıları da esir alındı. Çoğunluğu ise kaçışları sırasında Varna yakınlarındaki gölde boğuldu.''[1]
Bir ara
Sultan II. Mehmed'in tahta geçişi, yalnızca Osmanlı Devleti'nin değil, aynı zamanda Doğu Roma'nın da kaderini etkileyecek bir dönemin başlangıcı olmuştur. İstanbul'un fethiyle sonuçlanan bu süreç hem Osmanlı'nın gücünü pekiştirmiş hem de Bizans'ın sonunu getirmiştir. Sultan II. Mehmed'in İstanbul şehrini fethetmesi sonucunda oluşan korku ve endişe, İstanbul halkını büyük bir ümitsizliğe düşürmüştür. İstanbul, güzel ve nadide yapısıyla insanları büyülemiştir. Gaza faaliyetlerine devam eden Sultan II. Mehmed, topraklarını genişletmiştir. İstanbul'un Fethi hakkında anonim yazar tarafından okurlara şu şekilde dile getirmektedir: ''Konstantinopolisler ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteydi. Bu kadar çok kişiye karşı (neredeyse bin kişiye bir adam düşüyordu) yapabilecekleri hiçbir şey yoktu. Yıkılan bölgeye herhangi bir kalabalığın yaklaşmamasıyla Konstantinopolisliler bir sonraki gün kuvvetli bir saldırı başlatılacağını fark ettiler. Büyük surların yakınına gelmekten çekindikleri için dış surlara geldiler. Türkler saldırıya geçtiler, yıkılan bölgeye girdiler, büyük surlara hücum ettiler ve sancakları kulelerde yükseldi. Fakat şehrin ordusu dışarıdaydı. Bağırış çağırışları duyup kulelerdeki sancakları gördükleri zaman Türkleri geri püskürtmek için Kharsia Kapısı'ndan içeri sökün ettiler. Girişi tıkayan ölmüş bedenler nedeniyle içeriye giremeyip baskı altında perişan oldular (Kharsia ve Aziz Romanos kapıları kemerlerine kadar tıkanmıştı). Kadın ve çocuklardan esirler dışarıya çıkarılamadı ancak iplerle surlardan aşağı indirmek zorunda kaldılar. 1453 yılının 29 Mayıs Salı sabahında şehri ele geçirdiler.''[2]
Eser, tek bölümden oluşur canlı anlatımıyla dikkat çekmektedir. Eserde tarih açısından önemli bilgi hataları da mevcuttur. Örneğin Sultan İkinci Bayezid, Sultan Üçüncü Bayezid olarak zikredilmiştir.[3] Eseri değerli kılan unsurlardan biri, döneme dair ilginç bilgiler içermesidir. Sultan II. Bayezid ile Şehzade I. Selim arasında geçen çarpışmayı yazar, okurlara şu şekilde nakleder: ''Her iki taraf da karşılıklı konuşlandığında yeniçeri ağası arabaya doğru işaret verdi ve saldırıyı başlattı. Eğer sultan isteseydi onun ölüm emrini verebilirdi. Ancak yeniçeriler ona yol verip aralarından geçmesine izin verdiler. Şiddetli bir çarpışmanın ardından Sultan Selim ve beraberindekilerin birçoğu kaçtı.''[4] Eserde, Osmanlı Devleti'nde yaşanan taht kavgalarına dair bilgiler yer verilmiştir.
Sonuç olarak, eser dönemin şartlarına göre kaleme alınmış faydalı bir çalışmadır. Hüseyin Uçar tarafından Türkçeye Çevrilen ''Sultanlar ve İmparatorlar: Bir Bizanslının Gözünden Osmanlılar'' adlı bu eser hem okurlara hem de tarih alanında kendini geliştirmek isteyenlere yönelik hazırlanan bir çalışmadır.
Sultanlar ve İmparatorlar: Bir Bizanslının Gözünden Osmanlılar
Çev. Hüseyin Uçar
Timaş Yayınları
Eylül 2024, İstanbul
79 s.
[1] ''10 Kasım 1444 Osmanlı Devleti ve Macar Krallığı arasında vuku bulan Varna Muharebesi.'' Sultanlar ve İmparatorlar: Bir Bizanslının Gözünden Osmanlılar, Hüseyin Uçar, Timaş Yayınları, 1. Baskı, Eylül 2024, s. 22.
[2] A.g.e., s.28.
[3] A.g.e., s.51.
[4] A.g.e., s.60.
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 03.02.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.12.2024 15:00