Arif Ay Şiirindeki Şehirler
Şair nedir, şiiri yoğuran. Uzun cümleler peşinde sürüklenen aklımızı hangi kısa nidalara yükleyip de daha etkili bir vuruş sergileyebileceğiz bu dünyada. Şiir ve şairin not defteri olarak kendini gösteren şiir kitapları, kendi dinginliğinde bir sessizlik sunar insana. Bu dinginlik kimi zaman çöl gecelerinde mehtabı izleyen bir bedevinin hissettiği duygular da olabilir kimi zaman kutuplarda ışık dansını izleyen bir eskimonun duyduğu haz da. Şiir sadece haz için midir?
Düşüncenin ekseninde cümleye duran kelimeler beyin yanılsamalarında hep bir tarafı eksik kalmıştı. Oysa denilmişti "Akıl, aşkın açıklamasında çamura düşmüş merkep gibi aciz kaldı" O vakit şairin işi sadece akılla olamazdı. Çünkü aşkla yoğrulan kelimeler şiire düştüğünde akıl sadece bunun bir yanını işleyebilir. Gönül ile arası hoş olmayan şair ne aşkı anlatabilir ne de meşki.
Şair kimdir sorusu uzun sürelerdir konuşulan bir soru olarak süregeldi. Bu soru ekseninde birçok tanım boy göstererek şairin kim ve ne olduğu hakkında sayısız görüş ortaya atıldı. Şu muhakkaktı ki her şiir yazana şair denilmezdi ve şair ekseriyat şiiri kendinde işleyen önce duyan sonra bu duyduğunu kalp ve akıl ekseninde birleştirerek yazan kişi olarak belirginleşti.
Arif Ay, Nuri Pakdil yönetimiyle başlayan Edebiyat Dergisinde ilk şiirinin yayınlanmasıyla birlikte uzun dönem bu dergide emek vermiş, dergiyle haşır neşir olmuş, hem duruşuyla, hem yazdıklarıyla Edebiyat"ın Edep"ini kurmuş bir şairdir. Söyledikleri bizim toplumsal gerçekliğimize nazire yaparak bizi "biz" olmanın gerekliliğine çağırmaktı. Kudüs dediyse bu şehir isminin sadece bir isim olmadığını, bu şehrin isimden öte farklı bir anlam taşıdığını göstermekti. Bağdat demişse keza öyle. Çünkü şehirlerin de anası olan Medine"den sonra bizim önemli vasfettiğimiz şehirler onda daha farklı anlamlar taşıyordu.
Şiirimin Şehirleri içindeki şiirler Bağdat"ın yakılıp yıkıldığı, işgal edildiği günlerde yazılmaya başlanan şiirlerle İslam"a başkentlik yapmış şehirler Bağdat"ın acısına ortak edilerek konuşturmasıyla oluşturulan ve buna ek olarak Bağdat"la aynı kaderi paylaşan Bosna ve Grozni de dahil edilerek 15 şiirden oluşmuştur.
"Ben İstanbul
omurgası tarihin
hem şarkın hem garp
bende gömüldü Bizans
bende dirildi Endülüs
bende doğdu güneş bende battı
ben ki "bî-misl ü bahâ" (syf 11)
Arif Ay şiirindeki şehirler bahsedildiği gibi bir zamanlar İslam"a başkentlik yapmış şehirlerdir. Bunlar; İstanbul, Semerkand, Buhara, Şam, Kudüs, Mekke, Medine, Kahire, Bağdat ve ortak acının mirası olan iki şehir: Bosna ve Grozni olmak üzere 11 şehirdir. Arif Ay bunları konuşturma(intak) yoluyla şiirlerine işlemiştir.
Şiirlerinde ötelerin sesini, manevi duyarlılıkla işleyip tarihe direk bakarak değil onunla hesaplaşarak ve bunu derinleştirerek işleyen Arif Ay kelimelere sadece zihinde bıraktığı ilk etkiyle değil yankılanacak bir şekilde yaklaşmıştır. Evrensel olanın gözlemlenebilmesi için evrensel olmayı değil kendi değerlerinin sahipliğiyle bu evrensel olgulara kendi evinden bakan şair işlediği şiirlerle de bir davayı, misyonu, bir kültürel ve tarihsel bekçiliği olduğunu ispatlamıştır.
"ey sebillerinde zamanı dinlendiren
aşk kuşlarının inip kalktığı Semerkand
Bağdat sana böyle seslenir
Şam böyle ünler seni
İstanbul"un bitmeyen hasreti
dilimi biledim ve sustum
sildim pasını kalbimin
ey şehirlerin evliyası
kapına geldim" (syf 19)
Şiirimin Şehirleri
Arif Ay
Okur Kitaplığı
96 sayfa
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 17.02.2015 14:08 - Güncelleme Tarihi: 07.12.2015 16:45