Aromaterapi; Koku Bilimi

Yaşadığımız dünyayı duyularla kavrar ve yine duyular üzerinden anlamlandırmaya çalışırız. Karşılaştığımız her şey bir duyunun aracılığıyla vücudumuza taşınır ve kodlanan verilerle birleşerek bizi anlama kavuşturur. Vücudumuzun her biri birbirinden kıymetli duyu organlarından, diğerlerine nazaran en çok kullandıklarımızdan biri de koku duyusudur. Koku duyusunun organı olan burnumuz günlük en az yirmi bin defa aldığımız nefesle beraber, kullanmadığımız zaman hayatta kalabilmemiz mümkün olmayan bir organdır.
Kokunun diğer duyulara nazaran beyinle kurduğu ilişki ekseninde farlı bir durumu vardır. Koku beyin ile bağlantısı direk olan bir duyudur. Talamusa iletilen koku duyusunun limbik sistemden geçerek bir anlama kavuştuğuna dair çalışmalar mevcuttur. Limbik sistemi, merkezi sinir sisteminin en karmaşık bölümü olarak tarif edebiliriz. Duygusal olaylara tepkiler, hafıza, motivasyon ve uyku-uyanıklık döngüsü gibi birçok temel işlev burada gerçekleşir. Koku duyusu vücut için önemli işlevlerin kontrol edildiği bu bölgede anlama kavuşturulur.
Eski çağlardan bugüne kokunun etkisi tecrübe edilmiş ve farklı kokulu bitki ve baharatlara yoğunlaşılarak tedavi süreçleriyle ilgili birikimler elde edilmeye çalışılmıştır. Dini törenlerde güzel kokulu bitkilerden elde edilen yağlar ve tütsüler kullanılarak tanrılar memnun edilmeye çalışılmıştır. Bitkisel çaylar, yağlar ve tentürler birçok alanda kullanılırken kokuyla tedavi yöntemi olan aromaterapi de disiplinli bir sistematiğe döküldü. Türkiye'de bu konuda bilimsel çalışmalara öncü olan Uzman Eczacı Hülya Kayhan, Kokuların Gücü Adına adlı eserle de saha çalışmalarının bir kısmını yazılı metin olarak okurlarına sunmaktadır.
Aromaterapi genel olarak, insan vücudundaki rahatsızlıklar veya ruhi rahatlıklar amacıyla bitkilerin çiçekleri, yaprakları, kökleri veya kabukları gibi yerlerinden çıkarılan yağların çeşitli yöntemlerle kullanılmasını ifade etmektedir. Kişiden kişiye etkileri farklı olabilen bu yöntemle, bitkilerin sabit ve uçucu yağları formüle edilerek en uygun yöntemle kullanılabilmesi hedefe alınmaktadır. Eserin kapağından alıntıyla ifade edersek aromaterapi: "Bitki Yağlarıyla Beden-Zihin ve Ruh Şifası" anlamına gelmektedir.
Dört bölümden müteşekkil eser, öncelikle aromaterapinin ne olduğunu ve bitkilerdeki uçucu yağların elde edilme yöntemlerinden bahsederek konuya bir girizgâh yapmaktadır. İkinci bölümde özellikle bitkilerin sabit ve uçucu yağlara göre tasnifi yapılarak, bu yağların hangi rahatsızlıklara iyi geldiği hakkında okuyuculara bilgiler verilmektedir. Öncelikle karanfil, nane, lavanta, ıtır, bergamot, limon, nioli, paçuli gibi uçucu yağlardan konuya başlayan Eczacı Kayhan, uçucu yağları elde etmek için yüzlerce kilo bitkiler kullanılıp sadece bir kilo uçucu yağ elde edildiğini hatırlatır. Bu yüzden doğrudan cilde uygulamanın yanlış olduğunu belirterek bu yağların seyreltilerek kullanılması gerektiğini ifade eder.
Yağların diğer çeşidi olan sabit yağlar aynı zamanda taşıyıcı yağ olarak da isimlendirilir. Aromaterapiye uygun olmayan ama vücut için iyi/dost bakteriler hususunda büyük işlevi olan bu yağlar ile vücuttaki birçok rahatsızlığı giderebilmek mümkündür. Tamanu, Hindistan cevizi, zeytinyağı, aynı sefa, kantaron yağı gibi yağ çeşitleri sabit yağ olarak adlandırılırlar. Bu yağlarla yapılan reçeteler hem bağırsak düzenine katkı sağlar, hem cilt problemlerine iyi gelir, hem de yara-yanık gibi durumlar için kullanılabilir. Eserin bu bölümünde her yağ ile ilgili bir reçete sunularak bu yağların doğru kullanımı ile ilgili bir sistematik de ortaya konulmaktadır.
Eser yağları tanıttıktan sonra hastalıklara ve bu hastalıklara göre aromaterapinin kullanım yöntemlerine odaklanmaktadır. Tanıdığımız bitkileri yine sıklıkla karşılaştığımız rahatsızlıklarda hangi yöntem ve miktarla kullanacağımızı bize gösteren bu bölüm aynı zamanda doğru tedavi için doğru dozlamanın neden gerekli olduğunu da ifade etmektedir. Soğuk algınlığı için sık kullanılan nane, okaliptüs, nioli; seyahatlerde uçak korkusu için lavanta ve portakal, bacak şişmesi için bademyağı ve lavanta, araç tutması için nane yağı; dikkat eksikliği için lavanta, sedir, vetiver ve nioli; otizm için lavanta, frankincense, vetiver ve nioli; sınava hazırlık için lavanta, bergamot, sedir gibi yağların hem özellikleri hem de kullanım yöntemleri müstakil bölümler halinde okuyucuya sunulmaktadır.
Hülya Kayhan bu eseriyle organik ve tıbbi bitki yağlarının kullanımının önemli olduğunu sık sık hatırlatarak tıbbi olmayan bitki yağlarıyla yeterli verim alınamayacağını da belirtmektedir. Konuyla ilgili yıllarca araştırma yapan Eczacı Kayhan, insan vücuduna ve bitkilerle tedaviye bütüncül bir bakış açısının kazandırılması anlamında çalışmalarını saha verileriyle de birleştirerek bu reçeteleri oluşturduğu görülmektedir. Eseri dışında eczacı-hekim eğitimleriyle de bitkilerle tedavi hususunda önemli bir yer kaplayan aromaterapinin ülkemiz sağlık alanına kazandırılması için çalışmalarına devam etmektedir.
Eserde bilimsel verilerle desteklenen çalışmalar yine ayrıntılı bilgilerle donatılarak okuru yormayacak bir üslupla aktarılmaktadır. Bazı önemli kısımlar çerçeve içinde dikkatlere celbedilirken, reçetelikler açık bir biçimde meraklılar için paylaşılmıştır. Eserin sonunda yer alan uçucu yağ rehberiyle de eser boyunca işlenilen yağların latince ismi, kullanım alanları ve anahtar kavramlarla ilişkisi detaylıca aktarılmaktadır. Konuya ilgi gösteren herkesin detaylı araştırma yapmasına imkan sağlayan bu bölüm, bitkilerin de diğer canlılar gibi detaylıca tanınması gerektiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bitki yağları konusunda rehber niteliğinde olan eser, her evde bulunması gereken bir başucu destek kitabı mahiyetindedir.
Hülya Kayhan
Kokuların Gücü Adına
Destek Yayınları
256 Sayfa
Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 09.05.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 25.04.2025 15:40