Artık Sadece Hikâye Değil, Edebiyat, Misafir Köşesi

Artık Sadece Hikâye Değil yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Artık Sadece Hikâye Değil

29.07.2022 09:00 - Misafir Köşesi
Artık Sadece Hikâye Değil

Sena Alper yazdı...

Son zamanlarda, kendim de yazdığım için, okumalarımda hikâye kitaplarına öncelik veriyorum. Artık güncel hikâye kitaplarını okuduğumda onların artık sadece hikâye değil, bazen şiire yaklaşan bazen sinematografik bazense destanı çağrıştıran özellikler taşıdığını gördüğümde aslında bunun belki de kavramları birbirine karıştıran, akışkan çağın bir tezahürü olarak okumak gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle başlık olarak bunu seçtim. hikâye artık birçok şey. Ya da artık her şeyin içinde bir hikâye gizleniyor. Veyahut artık "şey"lerin hikâyelerini daha çok merak ediyoruz.

"Hayattaki gerçeğin kurgular olduğuna inanan" Şeyda Başer Eroğlu'nun ilk hikâye kitabı Huzurun Tarifi Yok. Daha önce Yedi İklim, Dil ve Edebiyat, Notos, Öykü Gazetesi, Ze Dergi, Olağan Hikâye, Post Öykü, Edebiyat Ortamı dergilerinde(güncel edebiyatın özellikle hikâye türündeki neredeyse bütün kanon dergilerinde) hikâyelerini yayımlamış bir hikâyeci.

Huzurun Tarifi Yok, iki bölümden oluşuyor: "Zamanın Dışında" ve "Zamanın İçinde" Birinci bölümde örtük, gizemli bir anlatı var. Biraz da destansı, epik bir üslup var. Adı üstünde zamanı parçalayan ve yeniden kurgulayan bir anlatım hakim. İkinci bölüm ise ilk bölümün aksine hayatın içinden gelen daha bildik anlatılardan oluşuyor. Şeyda Başer'in iddialı bir dili var. Destana göz kırpan bir üslup görmek mümkün. Hikâyelerinin hacmi küçük, kitapta toplam on sekiz hikâye var. Kısa ve devrik fiil cümlelerinin ağırlıkta olduğu bir anlatımı var. Bu yapıdaki cümleler sahne sekansları gibi birleşiyor ve senaryovari bir anlatıma göz kırpıyor. Hikâyeleri okurken en rahatlatıcı şey ise, dolgu anlatımlar yok. Yani hikâyelerdeki her cümlenin, her kelimenin kurguya dair bir işlevi olduğundan hikâyeler örtülü fakat özlü, bir solukta okunabilecek kıvamda.

Sultan Vahdettin'in tarihimizde bir utanç vesikası olarak duran hazin ölümünün anlatıldığı "Zamanın Geri Alınamazlığı"ndan sinematografik anlatıya bir örnek verecek olursak "Giriş kapısı. Kemerli. Yakın plan. Kapı kendiğinden açılır. Kamera ilerler. Ortada oval bir masa. Örtüsüz." Ya da "Urukça"da aynı anlatımın, kısa ve kesik cümlelerle oluşturulan sahne sekanslarının hikâyenin ritmini artırdığını görüyoruz. Özellikle fiillerle yüklü oluşu sürekli bir devinimin olduğunu ispatlıyor gibi. "Birbirimize yalnız kelimelerle dokunuyorduk. 'Urukçaaa,' diyordum. Sesim bana geri dönüyordu. Gök dalgalanıyor, gölgeler 'Kaç,' diyor, 'Pusu,' diyordu. Kaçmıyordum. 'Urukçaaa,' diyordum. Sesim kayboluyordu. Bir karaltı. Uzakta. Elimde tek ağızlı kama. Bekliyordum."

"Koç Düğümü" ve "Apartman Kapısı" hikâyelerinde çocuk bakışından ve üslubundan bir anlatım var. "Apartman Kapısı"nda hem azar ve dayakla ailesi tarafından istismar edilen hem de apartmandaki bir komşunun cinsel yolla istismar ettiği bir çocuğun ruhsal durumu, korkuları ve telaşı anlatılıyor. "Canımıza Okuyanlar" adlı hikâyede ise adliyede duruşmasına girene kadar geçtiği her yeri büyük bir adalet iştiyakıyla tasvir eden, bu tasvirlerle psikolojik durumunu da açığa çıkaran cinsel istismarına uğradığı adamla evlenmek zorunda kalan bir kadın anlatılıyor. Bu kesik tasvirler durumun trajikliği ve anlatının ritmini yükseltmesi açısından oldukça başarılı bir kurgu tekniği. "Kamenica Tepesi" Srebrenitsa'yı anan bir hikâye. İnsan kanıyla sulandığı için gür olan bir ormanda sahipsiz insan kemiklerini arayan bir karakteri okuyoruz. Böylece Şeyda Başer'in güncel problemlere, yakın tarihe bigâne kalamadığını da söylemek mümkün.

Kısacası, Huzurun Tarifi Yok gerçekle kurgunun iç içe olduğu, dert ettiği meseleleri olan ve bunları gündemleştiren, üstkurmacadan faydalanan, sinematografik anlatının ön planda olduğu anlatımıyla okuruna farklı insan psikolojileri sunup farklı temleri işleyerek bir solukta katedilebilecek keyifli bir yolculuk sunuyor.

Huzurun Tarifi Yok

Şeyda Başer Eroğlu

Epona Yayıncılık

111 s.

2022 İstanbul


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 29.07.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.12.2023 11:37
670

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1210 yazı bulunmaktadır.