Ayfer Savaş Aydın’la ❝Rıza❞ Romanı Üzerine
Ayfer Savaş Aydın'la Destek Yayınları etiketiyle okurla buluşan romanı "Rıza" hakkında konuştuk.
Ayfer Hanım kitabınızın adıyla başlayalım: "Rıza". Geçmiş, anılar, duygular ve olaylar… Dayınızın yaşadığı zamanı içeren Türkiye tarihi hikâyesinde bu başlığın neye karşılık geldiği meselesiyle başlayalım. Dayınızın hikâyesi üzerinden gerçekten yalın biçimde neler oldu sizce bu süre zarfında ve geriye neler kaldı?
Dayımın yaşadığı dönem 80 İhtilali öncesi. Dayım devrimci mücadelenin içinde yer almış. Okuduğum kitaplardan o sürece ilişkin yorumuma kitapta yer vermeye çalıştım. Amacım dönem romanı yazmak değildi. O yüzden dayımın mücadelesinin nedenlerinin anlaşılacağı kadar bilgi vermeye çalıştım. O dönem gençliği; sağcısı, solcusu okuyan, sorgulayan, merak eden, taşın altına elini koyup inandığı yolda mücadele eden bir nesilmiş. Dayımın hastalık süreci bile onu mücadelesinden koparamamış. Son anına kadar etrafını fikirleriyle, bilgisiyle aydınlatma çabasındaymış. Kitaptan sonra bana ulaşan birçok kişiden bunları doğrulayıcı anıları dinledim. Hastalığının şiddetlendiği dönemlerde enfeksiyon için korumaya çalışmaları sonucu eve ziyaretçilerini alamadıklarında bile dayım cama yaklaşıp oradan gelenlerle sohbet edermiş.
İhtilal öncesi ve sonrası yaşananlardan geriye korkular, kayıplar, acılar kalmış. En çarpıcı örneğini de çocukluk yıllarımda ansiklopediler hariç kitaplardan uzak tutularak ben yaşadım. Aileler o günleri tekrar yaşamamak adına, kendi bildikleri yöntemlerle çocuklarını korumaya çalışmışlar.
Dayınızın hikâyesini neden roman türünde yazmayı seçtiniz?
Sadece biyografi yazarsam ulaşacağım kitlenin sınırlı olacağını düşündüm. Amacım dayımın hikâyesini daha çok kişiye ulaştırabilmekti. Bu nedenle 'RIZA'da sadece dayım yok. Her evde olan yaşanmışlıklar, acılar, mücadele, yüzleşme, travmalarla baş etme çabası ve içsel yolculuklar var.
Ayfer Hanım, dışarıdan kendinize bakmanız, hatırlama, belli anılara odaklanma gibi duran mesafeli bakış açınız; anılarınızdaki sevgi, şükür, merak, mücadele ve üretim aşkıyla dengeleniyor, bunu nasıl başardınız?
Hiç kolay olmadı. Acılarımla yüzleşmek, kendi içsel yolculuğuma çıkışım, orada karşılaştığım minik Ayfer, yüzleşmelerim bunları kimseyi kırmadan, incitmeden yazma çabam kolay değildi. Gözyaşlarıyla dolu aylar geçirdim.
Yazarken farklı bir boyuta geçiyorum. Kalbimden çıkan duygularım elimde şekilleniyor. İnanın çoğu şey planlı ve şekilsel değil, içten gelen duygularım. Çerçeve planlı evet ama yazılanlar hemen hemen hepsi ruhumdan akan şeylerdi. İçimdeki dayıma çok benzeyen mücadeleci ruhum en büyük destekçimdi. İçsel motivasyonum hep yüksektir, bunun yanında dışsal motivasyon kaynaklarım da etrafımı sarıp sarmalayınca bana sadece onları satır aralarına dökmek kaldı. Üstelik yazdıklarımı okuyup üçüncü kişilere duygularımı nasıl aktardığımı görebildiğim sevgili Hakan Hocamın rehberliği ve birlikte yol aldığım arkadaşlarım sayesinde emin adımlarla ilerledim.
Romanınızı yazma sürecinde karşılaştığınız en büyük zorluk neydi? Bir tür yüzleşme diyebilir miyiz?
En büyük zorluk annemin, teyzemin ve yengemin duygu durumlarını kontrol edip, sağlıklarına bir şeyler olmadan süreci atlatma çabamdı. Anma gününde bile en çok onlar için endişelendim. Anma gününe kırktan fazla kişi katılım sağladı. 'RIZA'nın içindeki yaşanmışlıkların görsellerinden oluşan sunumu yaparken salonun içinden annemin hıçkırıkları yankılanıyordu. Ağlamak şifadır. Yıllardır sadece dualarında yaşattığı kardeşinin anılması, tekrar yaşatma çabam annemi inanılmaz mutlu etti. 'RIZA' hepimize iyi geldi.
Anlatmadıklarınızı bir gün yazacak mısınız?
'RIZA'nın devamını kastediyorsanız henüz o konuyu netleştirmedim. Fatoş'un Rıza'dan sonraki yaşamını yazmamı isteyenler çok oldu. Ayrıca kendi hayatını yazmamı rica edenler de. Aslında önceliğim "RIZA"nın senaryosunu yazmak. Bunun için araştırmalarım devam ediyor. Bir taraftan da başka konular üzerinde düşünüyorum.
Uzun zaman çalıştıktan sonra nasıl bir hisle son noktayı koydunuz romanınıza? Hatırlarken yeni şeyler keşfettiniz mi; duygu, düşünce dünyanıza kitabınızın ne gibi katkıları oldu?
Romanımı yazma sürecim çok uzun olmadı aslında. Yazma kararını 2022 Eylül ayında vermiştim. Ön araştırma ve bilgileri toparlama sürecim bittiğinde sanırım Şubat-Nisan arası yoğun yazma dönemine başladım. Haftada beş ya da on bin kelime arasında yazıyordum. Ancak yayımlama süreci de ciddi uğraşlar gerektirdi. Ağustos başı kitabım yayımlandı. Yayınevine karar verip gönderme sürecinde haziran ayında dayımın ölüm yıldönümü vardı. Kitap sürecinde ulaştığım bütün arkadaşlarını davet ederek mezarının olduğu memleketi Kastamonu'nun Araç ilçesinde anma gecesi düzenledik. Türkiye'nin dört bir tarafından katılım oldu. Gelemeyenlerin zoom üzerinden gecemize katılmalarını sağladık. Mezarının başında dualar okuyup karanfillerle süsledik, yemekler yendi ve ilerleyen saatlerde ateş yakıldı. Her an 'RIZA' gözyaşlarımızda, gülümsememizde, hislerimizle aramızdaydı. Anma gününden sonra Temmuz ayında 'RIZA'yı yayınevine gönderdim. Ağustos başında yayımlandı. Sonraki süreçte yoğun stresli bir dönemden çıkmanın yorgunluğu ve yayınlanma sürecini beklemenin heyecanı sarıp sarmaladı beni. Bir müddet kitap dahi okuyamadım. Yüzleşmelerin yorgunluğu olsa da hem bana hem de ailemize 'RIZA' çok iyi geldi. Artık dayımı konuşabiliyor, yaşatabiliyoruz.
Zorlu ancak şifa verdiğini düşündüğüm bu özgün deneyiminizden hareketle anı-roman yazmayı planlayan ancak bir türlü harekete geçemeyen okurlarınıza neler önerirsiniz?
Yazma yolu herkes için ayrı bir süreç bence. Yazma sürecine ilişkin aldığım eğitimlerin yanında süreci anlatan çok kitap okudum ve net bir matematiği olmadığını gördüm. Kendinize iyi gelen, sizi üretmeye iten yol en doğru yol oluyor. Her yazılan eserin de okuru bulunuyor. Ama az ama çok.
Yapım gereği, yaptığım işin hakkını vermek isterim. Bana göre yazmak hem cesaret hem de birikim gerektiren bir iş. Birikim derken altyapı için çok okumak, araştırmak, eğitimler almak ve kendini hazır hissetmek. Üniversitelerde okumaya bu yüzden başladım. Yazma altyapımı desteklemek için. Doğru zaman geldiğinde zaten içinizden akan kelimelere engel olamıyorsunuz.
Katıldığım yazı akademileri bana çok güzel rehberlik etti. Apayrı bir dünyanın içinde buldum kendimi. Yıllardır teknik, hukuki konularla uğraşırken edebiyat, sanat, psikoloji gibi apayrı kulvarlarda yol aldım. Öğretilen teknikler olaylara bakış açınızı, olayları ele alış şeklinizi farklılaştırıyor. Akademilerin en güzel yönü de sizinle aynı dili konuşan insanlarla geçirilen saatlerden aldığınız keyif. Doğru rehberi bulduğunuzda ki ben kendi adıma bulduğuma eminim, o zaman akış daha hızlı, güvenli ve sağlam oluyor.
Kitap yazmak benim için bir projeydi. Proje çalışmalarında konuya karar verdikten sonra hazırlık için nasıl önceden fizibilite çalışmaları yapıyorsak kitap için de benzer süreçleri yaşadım. Çalışmaların analizi ayrı bir süreç oldu. Bir de yazdığınız olaylar aslında hayatınızdaki travmalarsa yüzleşmeler çok sancılı olabiliyor. 'RIZA'nın her satırında gözyaşı var. Sadece benim değil derslerde yazdıklarımı dinleyen arkadaşlarımın, hocamın herkesin gözyaşı var. Umarım her damlası şifa olarak döner herkese.
Yazma konusunda, içsel motivasyonu olanların doğru zaman geldiğinde başaracağına inanıyorum.
Yazar: Serkan PARLAK - Yayın Tarihi: 08.03.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 05.03.2024 03:03