Balkanlarda Gayrinizami Bir Harp
Gayrinizami Harp, savaşlarda tarafların birbirlerine karşı güçlü orduya karşı küçük grupların vur kaç taktiği kullandığı yöntemin adıdır. Stratejik savaş düşüncesi, gayrinizami harp konseptinin tarih boyunca varlığından haber verir. Şartlar zayıfın güçlüye karşı kullanılacak en etkili silahın gayrinizami harp usulü olduğunu göstermesinin yanında güçlünün de zayıfa ya da dengine karşı kullanabileceğini gösteriyor. Bu bağlamda gayrinizami harp konsepti savaş tarihindeki yeri önemli olduğu aşikardır. Son dönemlerin Vietnam ve Afganistan savaşları bu duruma örnektir.
Gayrinizami Harp, akademik literatürde özel harp, olarak adlandırılır. Genel harp, Mevzi harp ve Soğuk harp dışında kalarak, konumu belirlenir. Bu yöntemin üç çeşidini dillendirirsek, gerilla kuvvetleri, yer altı teşkilâtı ve yardımcı kuvvetlerden mürekkep bir yöntemden müteşekkildir. Harekât tipleri ise gerilla harekâtı, yıkıcı faaliyetler ve kurtarma-kaçırma harekâtı şeklindedir.
Osmanlı’nın çok uluslu yapıdan ulus devlet şekline dönüşmesi, Balkan coğrafyasını kaybetmesiyle başladı. Buna takiben Arap milletlerin, Osmanlı hâkimiyetinden çıkmalarıyla tamamlandı. XIX. Yüzyıl Avrupa ve Ortadoğu’nun ‘ulus devlet' ideolojilerin ortaya çıktığı ve Osmanlı, Avusturya gibi çok uluslu devletlerin parçalandığı bir dönemdir.
Balkan coğrafyasının yapısal çeşitliliği, günümüze kadar gelecek toplumsal sorunların, siyasi çatışmaların arenası haline getirdi. Osmanlı’nın Balkan coğrafyasındaki hakimiyeti, Avrupalı devletler tarafından bölme/ayırma politikalarıyla XVIII ile XIX yüzyıllarını kapsayarak şekillendi. İdeolojik söylemlerin isyanlara dönüşmesi, yeni devletlerin kurulmasına ve sınırların değişmesine kadar gitti. Bu noktada Ali Güneş’in Balkan coğrafyasının kaderinin şekillendiği önemli yıllarından 1912 ile 1913 kapsamında komita ve çete faaliyetlerine ışık tutan “Gayrinizami Harp” kitabı anlattığım bütün bu mevzulara ışık tutacak bir kitap. Gayrinizami Harp usulü çerçevesinde konuya Osmanlı gayrinizami harp tecrübesinin hususlarını açıklamaktadır.
Balkan Harbî
Güneş, Gayrinizami Harp teşkilatının Balkan Savaşındaki durumunu kapsamasına müteakip, okura fikir verilmesi açsından, savaşın seyri ve cepheleri hakkında genel bilgi vermektedir. Bu bilgilerle 1912’nin Şubat ayında Balkan ülkeleri, Osmanlıya karşı bir dizi antlaşma ve askerî sözleşmeler imzalamıştır. Oluşan bu siyasi ittifaka; Balkan İttifakı, diyoruz. İlkinde Bulgaristan ve Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan ittifak yaparak, son olarak Karadağ’ın katılmasıyla tamamlandı.
Balkan İttifakı, Osmanlıya karşı ilk Gayrinizami Harp yapmaya çalışmasıyla kendilerini haklı çıkartacak bir savaşın başlanmasına çalıştılar. Bu sebeple Osmanlı topraklarına çete faaliyetlerine giriştiler. Bu durum karşısında Osmanlı Gücü, ayaklanmalar, asayiş problemleri ve muhtemel çete eylemleri nedeniyle İmparatorluk topraklarının dört bir yanına dağılmış vaziyetteydi.
Balkan Savaşında Osmanlı’nın yayınladığı sefer ve seferberlik planın yalnız Gayrinizami Harp ile ilgili kısmını aktaran Güneş; işleyiş sırasına göre sefer planlarının ilki çete taarruzlarına karşı demir yollarını korumak, Rodop ve Kırcaali taraflarına askeri birlik bırakılarak halkı korumak ve silahlandırmak olduğunu kaynaklara dayanarak açıklamaktadır. Bu savunma seferleri yanında hareket planlarında ise düşman memleketleri içerisine çeteler sokulacak, ulaştırma hatlarının kesilmesi ve geri hizmetlerinin aksatılmasıyla, düşmanın hareketini sekteye uğratılması amaçlanmıştır.
8 Ekim 1912’de Karadağ Hükümeti, sık sık yapılan sınır çatışmalarını sebep göstererek Osmanlı Devletine savaş ilan etti.
Balkan İttifakı devletleri, 13 Ekim 1912’de Bab-ı Ali'ye ağır bir nota vererek kabulü olanaksız birçok taleplerle birlikte, seferberlik emrinin geri alınmasını istediler. Osmanlı’nın İtalya ile Trablusgarp savaşı sürüyor iken 15 Ekim 1912’de çarçabuk barış yaptı. Buna karşılık Osmanlı, diplomatik ilişkileri keserek 16 Ekim’de harp ilan etti. Sırplar 15 Ekimde, Bulgarlar 17 Ekimde ve Yunanlar 18 Ekim 1912’de Osmanlı’ya savaş ilan ettiler.
Bu şekilde başlayan Balkan Harbi, iki dönem sürdü. Birincisi, Osmanlı ile Balkan İttifakı devletleri arasında Ekim 1912'den başlayıp 30 Mayıs 1913’te Londra’da imzalanan antlaşmayla son bulmasıdır. İkincisi, Romanya’nın da dâhil olduğu, Balkan İttifakı devletlerin Bulgaristan’a savaş açtıkları 29 Haziran 1913’te başlayan bir aylık savaştır.
Osmanlı gücü, Birinci Balkan Savaşı’nda iki ana cephede savaştı. Rumeli’de Abdullah Paşa Şark ordusuyla Bulgarlara karşı savaşırken, Makedonya ve Arnavutluk bölgesinde Ali Rıza Paşa Garp Ordusu ile Yunan, Karadağ ve Sırplarla mücadele ettiler.
İki haftalık savaşta, Osmanlı hezimete uğramış, bütün Rumeli toprakları kaybedilmişti. Sadece üç şehrin kuşatması kalmıştı. Yanya-Yunanlılar, Edirne- Bulgarlar ve İşkodra şehri ise Karadağlıların kuşatması altında kalmıştı. Bu süreci, olayın seyrine göre ayrıntılı bir biçimde anlatan Ali Güneş, bu hezimetin sebeplerini şöyle sıralar: seferberlikte yapılan hatalar, orduda eğitim ve disiplin eksikliği, dönemin insan kalitesi, iç siyasi durum, ordunun siyasete bulaşması ve bunun gibi.
Ali Güneş, Osmanlının Balkan savaşında yaptığı seferberlik planları ile ordu ve kolordu emirlerinde her şeyin kusursuz planladığını ifade etmektedir. Kâğıt üstünde her şey mükemmeldi. Güneş, çok önemli bir tespitte bulunarak; uygulama safhasına geçildiğinde hiçbir şey planlandığı gibi gitmediğini söyler. Geylan Müfrezesi ve gayrinizami harp vazifeleri ile görevlendirilen diğer müfrezelerde olduğu gibi, dönemin insan kalitesi, martini tüfeklerinin yetersizliği, çete harbine alışık olan müfreze personelinin daha yıkıcı olan konvansiyonel bir harbin şiddeti karşısında şaşkınlık ve korkuya düşmesi ve bunların başına buyruk hareket etmeye meyilli tavırları gibi nedenler, kusursuz gibi görünen plan ve emirlerin suya düşmesine sebep olduğunu söyler.
Ali Güneş, Gayrinizami Harp teşkilatının lojistik faaliyetleri ile Balkan Harbî esnasındaki görevlerinden bahsettikten sonra, ders niteliğinde açıklamalarda bulunur. Tarihçi ve profesyonel askeri personel acısında istifade edilebilecek bir alan olduğuna dikkatleri çeker. Ancak, bazı sorunlardan bahsederek; gayrinizami harp ile Osmanlı gayrinizami harp tecrübesi şimdiye kadar ana bir araştırma alanı haline getirilmediğini belirtir. Bunun yanında mevcut global literatürdeki bilgi kirliliği ve kavram çokluğundan kaynaklı, gayrinizami harbin Türkiye’de askeri çevreler dışında yeterince anlaşılmamış olmasının da etkisi vardır. Güneş, bu konuda bilgi seviyemizin, mikro seviyede analizi acısında çok zayıf olduğunu söyler.
Ali Güneş, Gayrinizami Harp, Kronik Kitap, 1. Baskı, Ocak 2020, İstanbul.
Yazar: Yunus ÖZDEMİR - Yayın Tarihi: 03.06.2020 09:54 - Güncelleme Tarihi: 03.06.2020 09:54