Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Fatma Betül, Söyleşi, A. Erkan AKAY

Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Fatma Betül Alp Yıldız? yazısını ve A. Erkan AKAY yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizd

Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Fatma Betül Alp Yıldız?

17.05.2023 09:00 - A. Erkan AKAY
Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Fatma Betül Alp Yıldız?

Bilinçli, nitel, kayda değer, saklanmaya değer ilk çiziminizi hatırlıyor musunuz? Ne zaman, nerde, ne çizmiştiniz? Şimdi nerde, ona ne oldu?

Ailem ve arkadaş çevremde hatırlanan en eski, saklanmaya değer bulduğum çizimim muhtemelen kardeşimin severek biriktirdiği pokemon tasolarından birinin üzerine çizdiğim charmander karakteriydi. Tasonun orijinal resmi silinmişti. Amacım sadece kardeşimin üzüntüsünü gidermekti. Çizimim neredeyse orijinal çizim olup olmadığını sorgulatacak derecede güzel olmuştu. Benim de beklediğim bir sonuç değildi. Fakat herkesin ilgisini çekmeyi başarmıştı. Muhtemelen 12-13 yaşlarındaydım. Hala bahsi geçer.

Yeteneğinizi nasıl geliştirdiniz? Çocuk kitaplarına çizimlerinizle katılma fikri/fırsatı nasıl doğdu? Kendinizi bu piyasaya nasıl kabul ettirdiniz?

Aslında küçük yaşlarımdan bu yana iyi çizim yaptığım hep bilinen bir şeydi. Bu konuda kimse beni yönlendirmemişti. Ortaokul yıllarımda şehir ve ülke çapında düzenlenen iki resim yarışmasına katılmıştım. Her ikisinden de birincilik ödülü aldım. Bununla birlikte iyi resim yapabiliyor olmam resmiyetle taçlanmıştı. Bu yıllarda seri hikayeler çizer, haftalık köşe olarak sınıf panomuzda paylaşırdım. Okul dergileri ve basılı yayın çalışmalarında hep bir yerim vardı. Bu konuda bir eğitim almamıştım fakat tabiri caiz ise alaylı olarak kendimi yetiştirmeyi başardığımı düşünüyorum. Hobi olarak gördüğüm "sürekli çiziyor olmak" durumu bir yerden sonra bu piyasada yazan çizen tayfa tarafından fark edilmeye başlanmamı sağladı. İlk iş teklifini de üniversite öğrencilerinin kendi bütçeleri ile fotokopi dergi olarak çıkardıkları Çıt Mizah dergisinde yer alan çizimlerimden sonra aldım. Bu teklifle beraber zaten ilgi duyup sürekli kurcaladığım photoshop programında kendimi çizim yaparken buldum. Her yeni durumda olduğu gibi dijital çizim sürecimde de bana büyük katkıları olan abim Muhammed İkbal Alp'e teşekkürü borç bilirim.

fr1 İlk kitabımın çıkması ile birlikte, yeni kapılar yeni iş teklifleri oluştu. Böylece sürekli gelişerek ve yeni şeyler öğrenerek çizerliğe devam ettim. Her iş bir sonraki için referans olmuş oldu. Tabi 13 yıllık çizerlik hayatımda birçok kez farklı teknikler üzerine eğitimler alarak işimi desteklemeyi de ihmal etmedim. Bu konu özellikle alaylı çizerler için ihmal edilmemesi gereken bir konu diye düşünüyorum.

Çizdiğiniz bir çocuk kitabını elinize aldığınızda kendinizi eserin neresinde hissedersiniz? Mesela kitabı bir film gibi düşünsek, rolünüzü nasıl tanımlarsınız?

Özellikle çocuk kitapları söz konusu olduğunda görsellik gerçekten ön plana çıkıyor. Temelde bir kurgu ve metne göre çizim yapıyor olsak bile aslında çok özgür ve kritik bir görevimiz olduğunu düşünüyorum. Çoğu zaman bir sahne yönetmeni gibi, yazarın yazdığı metindeki duyguları çizdiğimiz karakterlere giydiririz. Yeri geldiğinde bir sahne dekoru tasarımcısı gibi sahnelerin ışık gölge oyunlarına kadar dekorlarını yaparız. Kimi zaman oyuncu seçimi bize kalır. Kimi zaman kostümcü oluruz. Velhasıl bir kitap çizimi yaparken birden fazla kritik görevi yöneterek kendi işimizin yönetmeni de oluruz. Ben çizdiğim bir kitabı elime aldığımda birden fazla role sahip olduğumu düşünürüm. Ve her eser bir sonraki işimde daha iyi yapabileceklerim listesinin dökümünü oluşturur.

f2

Yöntemlerinizden ve prensiplerinizden biraz bahseder misiniz? Bir proje önünüze geldiğinde hangi şartları öne sürersiniz? Ya da size sunulduğunda kabul etmediğiniz şartlar nelerdir?

Yaptığım işi bir meslekten çok daha fazlası olarak görüyorum. Bence herkes yaptığı işi ruhuna taşıyabilmeli. Bunun bereketi ve hazzı çok başka oluyor. O sebeple sevdiğim, takdir ettiğim bir yayıncı ile, metnin hakkını verdiğini düşündüğüm bir yazar ile çalışıyor olmak iş verimliliğini artıran en önemli konu. Bence sanatsal alanlarda çalışan herkes bu konularda seçim yapabilmeli. Bunun dışında iyi, deneyimli, nezaketli bir editörle çalışıyor olmak pastanın kreması. Tüm bu şartlar sağlandığında yayıncı tarafından önünüze iyi bir sözleşme metni gelir. Ya da iyi bir editör gereksiz revize isteklerini size taşımadan çözer. İşin işleyişini hızlandırır. İyi bir yazar yenilik ve değişim fikirlerine açıktır. Önüme bir iş geldiğinde bu şartların sağlanmış olması, işi benimsememe ve ilerlerken keyif almama sebep olur.

İşin yetişmeyeceği belli olan bir tarihte teslim edilmesinin istenmesi veya çizimde hiç inisiyatif alamamak gibi konular kabulü mümkün olmayan konuların başında geliyor. Bu gibi durumlarda yayıncı ile ortak bir yerde anlaşamıyorsam işi kabul etmem. Ya da milli ve dini değerlere zarar verdiğini düşündüğüm içerikteki bir eseri de resimlemek istemem.

Yazarak derdini anlatanlara çizerek destek veriyorsunuz. Yaptığınız iş kimi zaman hayali somutlaştırmak, kimi zaman gerçeği soyutlaştırmak. İlk adımıysa sanırım görünmeyeni görebilmek. Dolayısıyla çocuk edebiyatına baktığınızda bizim göremediğimiz ama sizin gördüğünüz sorunlar var mıdır diye merak ediyorum. Gerek okur açısından, gerek yazar veya çizer açısından sizce neler iyi gidiyor, nerelerde aksıyoruz?

fr2 Yazar, çizer ve editörün uyumu kesinlikle kitaplara yansıyan bir enerji. Bu konuda işini iyi yapan yazar ve editörle çalışıyor olmak sorunları minimuma indiriyor. Ben genellikle eserlerin yazara mal edilmesi konusuna takılıyorum. Evet metni yazarın yazması eseri eser yapan şey muhakkak. Fakat özellikle çocuk kitaplarında yazardan daha etkin biri varsa o da çizerdir diye düşünüyorum. Bir çocuk kitabı almaya kalktığımızda hepimizin ilk dikkatini çeken, o kitabı diğerlerinden ayrı kılmayı sağlayan şey nedir? Bu aşamada henüz kitabın metni hakkında bir fikre sahip değilken bile, kitaba karşı yakınlık ve hayranlık besleme sebebimiz görsel lezzet değil midir? Demem o ki eserler yazarın olduğu kadar çizerin de emeğini taşır. Bu aşikâr olduğu halde hâlâ yazarın isminin yanına çizerin ismini aynı puntolarla yazmayan yayınevlerinin olması gerçekten büyük bir sorunun göstergesidir. Umarım bunları dile getiriyor olmamız, bu sorunların çözümüne katkı sağlar.

Çocuk edebiyatı alanında çok boşluklar olduğunu düşünüyorum. Çocuk şiirlerinin, farklı sanat dallarının, kültürel miraslarımızın, evrensel bir dil yapısı ile, standart kalıpları aşarak çocuk edebiyatının bir parçası olması gerektiğini düşünüyorum. Bazı yayıncıların bu konular üzerine çalışmaya başladığını görmek çok güzel. Zamanla bu çalışmalar raflara taşınacaktır.


Yazarlarla aranız nasıl? Çizimini yaptığınız eserin sahibi ile hangi düzeyde bir iletişim kurarsınız? Hangi kafa yapısındaki yazarlarla çalışmak kolay, hangileriyle çalışmak zordur?

fr3

Anlaşamadığım bir yazarla hiç çalışmadım. Sanıyorum bu sebeple çok şanslıyım. Ama kritik noktanın, yazar ve çizer arasında köprü vazifesi gören editör olduğunu düşünüyorum. Editör işinin ehli olduğunda ve proje yönetimini iyi yaptığında esnek ya da değil, her yazarla bir şekilde uzlaşılacağını düşünüyorum. Çalışırken zorlanacağımı düşündüğüm yazar tipi muhtemelen kendi kurguladığı görseli birebir çizmem için bana dayatmada bulunacak, asla esneme payı bırakmayacak tipte yazardır.

Yayınevleri ile aranız nasıl? Muhatabınızdan ne bekler, ona ne avantajlar sunarsınız?

13 yıldır çok farklı yayınevleri ile çalışma fırsatı bulmuş bir çizer olarak pek sorun yaşadığım yayınevi olmadı. İşimi olması gereken özenle yaparım. Planlıyımdır. Kitabın taslağından itibaren çalıştığım yayınevinden onay alarak ilerlerim. Bu sebeple revizeler işin sonunda değil işin ilerleme kısmında zaten halledilmiş olur. Sizin özenli çalışmanız her zaman yeterli olmayabiliyor maalesef. Yayıncı sizin işinize olan özeninizi ve özverinizi görmediğinde, takdir etmediğinde yaptığınız işe karşı kırılmalar yaşanabiliyor. Muhatabımdan emeğimi görmesini, değer vermesini, saygı çerçevesinde bir ilişki kurmasını bekler aynı özenli davranışları ben de muhatabıma gösteririm. Muhatabım güven verdiği sürece işin işleyişi konusunda yaşanılan aksaklıklarda esnek davranabilirim. Bunun iş ahlakına uygun bir davranış olduğunu düşünüyorum.

Çocuklarla aranız nasıl? Onlardan fikir alır mısınız?

İki çocuk annesiyim. Ayrıca geçmişte öğretmenlik yaptığım beş yıl var. Formasyon almış, çocuk pedagojisinden anlayan insanların çocuk ile ilgili alanlarda etkin olmasını olumlu buluyorum. Ben de çocuklarla buluşup çizim atölyeleri ve sanatsal faaliyetler yapmayı seviyorum. Çocuk tarafımızı kaybetmemek bu işin en önemli motivasyonu. Metinde geçen sevinci, hüznü, yine çocuk tarafımızla karşılayabilmeyi, orada özümseyip süzgeçten geçenleri kağıda aktarmayı gerekli buluyorum. Çocukların arasında kalarak çocuk yanımızı kaybetmemek çok daha kolay. Çocuklardan sıklıkla besleniyorum.

Bir çocuk kitabını çizerken hedefiniz nedir, hangi konularda kendinizi sorumlu hissedersiniz?

Genel hedefim çocuklar tarafından sevilen, benimsenen, fark edilen bir eser ortaya çıkarabilmek. Bunun dışında şahsi hedeflerim arasında daha önce çizdiğim eserlerden daha nitelikli çizimler yapabilmek de var. Bu konuya genel bir bakış yaptığımda çizimlerimin, geleneksel desenler barındırması, milli ve dini dokular taşıması, bizim içimizden bizim yaşantımızdan parçalar barındırması, okuyucuya yabancılık hissi yaşatmaması konularında kendimi sorumlu görüyorum.

İyi bir okur musunuz? Çizime başlamadan önce metni nasıl okursunuz? Sonrasında işiniz bitene kadar, kaç defa daha okursunuz? Bu işi yapıyor olmak okuma alışkanlıklarınızı etkiledi mi?

İyi bir okuyucu olduğumu düşünüyorum. Metinlerle ve kelimelerle aram iyidir. Yakın bir vakitte kendi yazıp çizdiğim kitabım da raflarda okurlarına kavuşmayı bekliyor olacak. Aslında çizerlik okurluğu, okurluk çizerliği besleyen iki dal. İkisini birbirinden ayırt edemiyorum.

Bu meslek bana bir metni tek defada nitelikli bir şekilde okuma alışkanlığını kazandırdı diyebilirim. Çünkü metni bir yandan okuyor, diğer yandan da görsel tasarımını hafızamda oluşturuyorum. Aslında metni çizime aktarma kısmının ilk adımı, metni ilk okuduğum zaman gerçekleşiyor.

Çizimine başladığım metni, her yeni bölüme geçişimde tekrar okuyorum. Böylece çizimi yapılan her bölüm birden fazla, hatta epeyce fazla okunmuş oluyor. Bu işi uzun süre yapan çizerlerin, inceliklerini bilmeseler bile bir metni eleştirebilecek kadar uzmanlaştığını düşünüyorum. Sonuçta metinlerle bütünleşiyoruz. Hayal dünyamızı metinle süsleyip kağıda geçiriyoruz. Metinle bu kadar içli dışlı bir ilişki kurmuş olmak elbette okuma alışkanlığımı çok değiştirdi.

Çocuk kitaplarını çizerken sizi en çok zorlayan nedir? Tıkandığınız olur mu, sizi neler besler?

Metni samimi ve sıcak bulmadıysam, benimseyemediysem elbette çizime aktarma konusu zorlayıcı olabilir. Sevmediğiniz bir yemeği yemek gibi düşünebilirsiniz. Her lokma ağzınızda büyür, büyür.. Nihayetinde yutamayacağınız bir hal alır ve tıkanırsınız. Bu sebeple sevip benimsediğim bir metni çalışmak daha ideal ve olması gereken bir seçimdir. Seçebilmeliyiz.

Okuyup çizmemeye karar verdiğiniz ya da istemeyerek çizdiğiniz metinler oldu mu? Olduysa size bunu hissettiren neydi?

Okuyup çizmeme kararı verdiğim metinler oldu. Değerlerime aykırı bulduğum, kendimden ödün veriyor hissettiren ya da kendimden bir parça bulamadığım metinleri çizmenin doğru olmadığını düşünüyorum. Benimseyemediğim bir metni çizmenin geride hiç bitmeyen bir sancı bıraktığını biliyorum. Henüz işin başındayken istemeden çizdiğim metinler olmuştu. Bunun doğru bir yaklaşım olmadığını yaşayarak öğrenmiş oldum.

Bugüne kadarki en iyi işinizi görmek istesek bize hangi kitabın ismini verirsiniz?

Açıkçası bütün kitaplarımı severek çizdiğim için böyle bir ayrımı düşünemiyorum. Fakat her yeni kitap bir öncekinden daha iyi daha verimli çizilmiş oluyor muhakkak. Birkaç kitap ismi vermem gerekirse TDV Yayınlarından "Arkadaş Arayan Köpek" ilk kitaplarım arasında en sevdiğim. Yine Türkiye Yazarlar Birliği 2020 Çocuk Yayınları Ödülünü kazanan set içinden "Hapşıran Tıksıran Kedi", "Dolan Biber Ağlayan Kek", "Şemsiye Olmak İsteyen Kız" kitaplarım benim için kıymetlidir. Erkam Yayınlarından çıkan oyun seti "Haydi Oyuna", çizimlerini yeni yaptığım, henüz raflara konmamış olan Torun Yayınları bünyesinden çıkacak olan "The Lion Cub and Its Hiccups" kitabımı da görmenizi isterim.

Metinlerinden en çok keyif aldığınız yazarlar, çizimlerini en çok beğendiğiniz çizerler kimlerdir?

Elbette metinlerini okumaktan keyif duyduğum yazarlar, çizimlerinden beslenip ilham aldığım çizerler var. Herkesin yetkin olduğunu düşündüğüm farklı alanları var. Mesela karikatür dendiğinde başka bir çizer, çizgi roman dendiğinde bambaşka bir isim verebilirim. O sebeple burada kimisinden söz edip kimisini unutmuş olmak bana çok doğru gelmiyor.

Hayalinizdeki proje/iş ya da mesleğinize dair en büyük hayaliniz nedir? "Ben yapsaydım" dediğiniz işler oldu mu? Hadi aksini de düşünelim; işinizin geleceğine dair endişeleriniz var mı?

Sanatsal bir alanda binlerce hayal kurulabilir. Belli kalıpları ve çerçeveleri yok ne de olsa. Bu işi yaptığım sürece hep daha iyi daha verimli çalışmak isteğim var. Bu çalışmaları daha iyi şartlara taşıyabilmek her çizer için geçerli bir hedef. Ama asıl hayalim animasyon alanında ilerleyip dijital kitap çerçevesinde, kitapları iki ya da üç boyuta taşıyabilmek. Bu konuda da çalışmalarım devam ediyor.

Ben yapsaydım dediğim bir iş olmadı. Ben nasip kavramına inanan bir insanım. Nasibimde olanı heyecanla bekler, aynı heyecanla karşılar ve uğurlarım. Ama yapılan işlerden çok sevdiğim takdir ettiğim işler muhakkak vardır.

Mesleğime dair kaygılarım yok. Bence her yeni dönemde çizerlik başka boyutlar kazanacak meslekler arasında. Ama bundan daha önemlisi, sanatçı kimliği taşıyan insanların genelde birden çok dalda kendini geliştirmeye yatkın olması. Bu sebeple nasibimizde ne varsa onu yaşayacağımızı bilerek geleceğe bakmak gerektiğine inanıyorum.


Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 17.05.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.04.2023 00:02
1.327

A. Erkan AKAY Hakkında

A. Erkan AKAY

1981 İstanbul doğumludur. İstanbul Teknik Üniversitesi Gıda Mühendisliği bölümünden mezun olmuştur. 2008 yılından bu yana Konya'da yaşamaktadır. İki evlat babası, iki evlat amcası, ikisinin de eniştesidir.

Spora, edebiyata ve küçükleri eğlemeye ilgisi çocukluğundan beri devam etmektedir. 2012-2020 yılları arasında Bilgin Atıcılık Spor Kulübü Kurucu Yönetim Kurulu Üyeliği, 2015-2020 yılları arasında Türkiye Atıcılık Federasyonu Teknik Kurul Başkanlığı, 2017-2020 yılları arasında Türkiye Olimpiyatlara Hazırlık Merkezleri Atıcılık Komisyonu Üyeliği ve İl Branş Sorumluluğu görevlerini yürüterek ulusal ve uluslararası düzeyde başarıya ulaşmış birçok sporcunun yetişmesine katkıda bulunmuştur. Destek AFAD gönüllüsüdür.

2017 yılında, kardeşinin bir hayali olan “Hayallerin Karın Doyursun” isimli kitaba katkılarından sonra, hep arzuladığı çocuk kitapları yazımının önü açılmıştır. Yayımlanmış 14 kitabı bulunmaktadır. Edebistan, Eğitim Her Yerde, Dilhane, Masal Dergisi gibi çeşitli sanal dergilerde, Hece ve MEB Özel Eğitim Çocuk Dergisi gibi matbu dergilerde deneme, makale ve şiirleri yayımlanmıştır.

Farkındadır ki her yazılan okunmaz ama okunanlar da ancak yazılanlardır. Yaşadıkça anlamını kaybeden sonsuz sözler arasından zarurî olanlara tutunuyor.

Dualarınızı bekler.

Yayınlanmış Kitapları

- Yüzyılın Nefesi, Tulu Kitap, 2024
- Sundarban, Tulu Kitap, 2023
- Perdem Yelken Olsa, TDV Yayınları, 2023
- Bambaşka Bir Sabah, TDV Yayınları, 2023
- Sıfır Atık, TDV Yayınları, 2023
- Helalühoş, Tıfıl Kitap, 2021
- Sağlıklı Beslenme Hikayeleri Seti (5 Kitap), Hayy Kitap, 2020
- Kara Kapan, 2019, Morena Yayınları
- II. Abdulhamidʼin Hafiyeleri, Hayy Kitap, 2018
- Hayallerin Karın Doyursun, Çizgi Kitabevi, 2017

A. Erkan AKAY ismine kayıtlı 160 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 10 kitap bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram mastodon/Threads LinkedIn YouTube Kişisel Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com