Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Feyza Ay?
Bilinçli, nitel, kayda değer, saklanmaya değer ilk çiziminizi hatırlıyor musunuz? Ne zaman, nerde, ne çizmiştiniz? Şimdi nerde, ona ne oldu?
Kendi ürününü ortaya koyan insanların biraz nostaljik davrandığını düşünürüm. Yazar ya da çizer olması fark etmez, çocukluğundan beri o alana dair bir şeyler yapmış olma gerçeğine ruhen sıkı sıkıya bağlıdırlar. Nedenini bilmiyorum ancak bunun bana hissettirdiği şey özgüven. Belki yaratımın verdiği gizli bir kibir de söz konusudur. Aynı zamanda muhatabına da güven vermek isteyen bir altını çizme durumu. "Merak etmeyin, bana güvenin, ben hep bunu yapıyordum."un üstü kapalı açıklaması. O yüzden insanlarla tanışır tanışmaz söylediğimiz şeyi söyleyeceğim, kendimi bildim bileli çizim yapıyorum. Ben ve ailem bunları bir yerlerde sakladık. Kendi gelişimimi gözlemlemeyi seviyorum ve bunu sürdürüyorum. O yüzden bir yandan gözüm bu çalışmalarda. Teknik olarak iyi diyebileceğim ilk çizimimi ortaokulda, resim dersinde yaptım. Ben resim öğretmenleri konusunda eğitim hayatım boyunca hep şanslıydım, bu basamaklarda öğretmenlerimin her birine çok şey borçluyum. Çizimlerimin yer aldığı dosyalarım evde duruyor. Aralarından öne çıkanlarının dijital yedekleri de bulunuyor. İhtiyaç duyduğumda biraz da nostalji ruhuyla onlara bakıyorum.
Yeteneğinizi nasıl geliştirdiniz? Çocuk kitaplarına çizimlerinizle katılma fikri/fırsatı nasıl doğdu? Kendinizi bu piyasaya nasıl kabul ettirdiniz?
Çizim yapmak öyle ya da böyle hayatımda kesintiye uğramayan tek ilgim. Bir nevi adanmışlık. Gelişimi de buna bağlı oldu. Bıkkınlıkla takip ettiğim, zorladığım bir süreçtense içsel bir dürtü ışığında inandığım şeyi yapıp heyecanımı yitirmeden bu tutkunun peşinden koştuğumda kendiliğinden gelişip büyüdüğünü izledim. Benimle birlikte büyüyen bu var olma biçimini gururla seyrediyor, itiraf edeyim aslında bu adımları takip ederek ilerliyorum.
Beni çocuk kitaplarına götüren de onlardı. İnternet daha hayatıma girmemişken televizyonda Studio Ghibli ile tanıştım. Yetişkinlerin çizgi film, anime diye adlandıracağı ama benim bunu hiçbir zaman yürekten kabul edemeyeceğim o rüya dünyası beni çocuk çizimleriyle buluşturdu. Burada aslında çocuklarla kısıtlamak istemiyorum çünkü bu filmlerin yatay ve dikey düzlemde uçsuz bir etkiye sahip olduklarını zamanla gördüm. Miyazaki'ye hayranlığım tomurcuklanırken diğer taraftan uçarı hayallerimin, hiç bilmediğim bir yerdeki başka insanlarda benzer etkileri uyandırması heyecanı sürekli yeni köklerden boy veriyor. Sanıyorum bu durdurulabilir bir şey değil, sonlu olmasını da istemem. Hâl böyleyken günün birinde çocuk kitapları çizeceğimi biliyordum. Bunun için "henüz daha erken" hissinden uzun süre kurtulamayabilirdim ama hem katıldığım bir atölyede piyasada hatırı sayılır çizerlerin cesaretlendirmesi hem de ayağıma gelen fırsatı değerlendirme isteğinden dolayı şimdiden iki çocuk kitabının çizerliğini yapmış bulunuyorum.
Daha somut olarak bahsetmek gerekirse çizimlerimi sosyal medya hesabımda uzun zamandır paylaşıyorum, görsel iletişim daha etkili olduğu için bunlar bir şekilde akılda kalıyor. Benzer bir ihtiyaçtan yakın zamanda sadece çizimlerime ait acher.art hesabını açtım. Kendisi de bir öykücü olan Hüseyin Ahmet Çelik vesilesiyle ismim bir çocuk kitabı editörüne önerildi, onlar konuştuktan sonra haberdar edildim ancak ilk etapta olası gelmedi. Sonraki süreç çizerlerin bileceği şekilde ilerledi. Portfolyomu gönderdim, örnek bir çizim yapmam istendi. Çalışmalarım yeterli görülmüş olacak anlaşma için bir telefon aldım, ardından tarafıma kitap dosyası gönderildi. İkinci kitabın çizerliğinde de aynı yayıneviyle çalıştım.
Çizdiğiniz bir çocuk kitabını elinize aldığınızda kendinizi eserin neresinde hissedersiniz? Mesela kitabı bir film gibi düşünsek, rolünüzü nasıl tanımlarsınız?
Öykü yazarıyım ve bunun üzerine yıllardır ritmini kaybetmeden çalışıyorum. Yazarlığın ne kadar emek harcanan bir alan olduğunu, bizzat dâhil olduğumdan, gayet iyi biliyorum. Bu yüzden hem yazar hem de çizer olarak duruma aynı anda farklı noktalardan bakma şansım var. Yazara verdiğim değer ve duyduğum saygıdan dolayı rol çalmaktan kaçınıyor, yazarın gölgede kalma hissinin kaygısını taşıyorum. Diğer yandan çizerliğe ve çizerlere olan saygım sebebiyle de çizerin geri plana atılmaması gerektiğini düşünüyorum. Bu dengenin yayınevi dahil herkesçe kurulmasını diliyorum. Dolayısıyla çizimini yaptığım kitabı elime aldığımda hem hayatla hesabını görmüş, bir kenarda usulca nefes alıp veren yaşlı bir kadının tebessümünü hem de hayretini çığlıklarına karıştıran küçücük bir çocuğun kahkahalarını yüzümde aynı anda hissediyorum. Bu karaktere filmin baş rollerinden biri mi yoksa yan rol olmak mı düşer bilmiyorum ama neresinde olursa olsun güzel bir filmde yer aldığı için memnuniyet hissettiğine inanıyorum.
Yöntemlerinizden ve prensiplerinizden biraz bahseder misiniz? Bir proje önünüze geldiğinde hangi şartları öne sürersiniz? Ya da size sunulduğunda kabul etmediğiniz şartlar nelerdir?
Çizerlik, kariyerim olacaksa şayet henüz bu yolun başındayım. Reddetmemi gerektiren bir teklifle karşılaşmadığımı itiraf edeyim. Yine de şunları söyleyebilirim. Çizimin teknik yönünü bilen bir editör oldukça önemli. Sektördeki çizerleri en çok yıpratan konu revizeler. Çalışmalara, taslak ya da tamamlanma aşamasında yapılan dönüşler oldukça yorucu olabiliyor. Bu noktada ete kemiğe bürünemeyen, teknik alt yapıyla desteklenmeyen istekler pek de ikna edici değil.
Belki bunu söylemek biraz lüks ama inanmadığım bir projede yer almak istemem. Peki beni projeye ne inandırır? Önce kitap dosyasıyla karşılaşıyorsam iyi hikâye, nitelikli metin başlı başına büyük bir itici güç. Fakat metin idare eder düzeyde olabilir, bu aşamada yazarın heyecanı devreye girer, bu da yeterli olur. Aslında hepsinden önce yayınevi ve yazarın isimlerine dikkat ediyorum, bir şekilde haklarında bilgi sahibi değilsem diğer çalışmalarına göz atıyorum. Nitelik benim için red ve kabul noktasında her zaman belirleyici oluyor.
Yazarlarla aranız nasıl? Çizimini yaptığınız eserin sahibi ile hangi düzeyde bir iletişim kurarsınız? Hangi kafa yapısındaki yazarlarla çalışmak kolay, hangileriyle çalışmak zordur?
Genel olarak yazarlarla aram iyi. Kalabalık denebilecek bir yazar çevrem var, çoğuyla bir şekilde iletişim kurabilecek konumdayım. Başka alanlarda olabilir, yaratıcılık ve üretim kaygısı taşımaya saygı duyuyorum. Çizerliğini yapacağım kitabın yazarıyla iletişime geçtiğimde önceliğim yazarın kendini anlatması. Hayallerini, isteklerini içinden geldiği gibi ifade etmesini beklerim. Formları, çizim türlerini, renkleri sorarım, kitabını yazarken zihninde dönüp duran dünyayı onun gördüğü gibi görmeye çalışırım. Bu yüzden yazılı iletişimdense bir kez de olsa sesini, cümlelerini duymak isterim. Şimdiye kadar bu anlamda iletişime açık kişilerle yolum kesiştiği için yazar ve çizer olarak elimizden geleni yaptığımız işler ortaya koyduk diyebiliyorum. Çok daha fazlası için her zaman hazır bir çizer olarak söyleyebilirim ki hayal kurmanın heyecanını hisseden, çocukluk ruhunu taşıyan yazar ve editörlerle çalışmak, süreci çok daha keyifli kılıyor. Kitapları raflarımızda, herhangi bir kitapçıda, fuarda gördüğümüzde hepimizin olumlu duygular hissetmesini umuyorum. Bunun yolu sadece pembe düşlerden değil elbette karşılıklı güven ve saygıdan geçiyor. Müdahale edilip edilemeyecek sınırların korunmasını önemsiyorum. İstediği şeyin neden gerçekleşmeyeceğine ikna edilmeyi bekleyen bir yazar profili benim için çalışılması zor biri demek. Kafa yapısı demektense böyle bir anlayış ortaya koymuş olalım.
Yayınevleri ile aranız nasıl? Muhatabınızdan ne bekler, ona ne avantajlar sunarsınız?
Özellikle 4-6 yaş için hazırlanan hacmi büyük, resimli çocuk kitapları okur olarak da ilgimi çekiyor. Dolayısıyla böyle eserler yayımlayan yayınevleri daha çok odağımda. Yine de genel anlamda çocuk yayıncılığını takip etmeye çalışıyorum. Yayınevlerini iletişim kurduğum kişiler bazlı düşündüğüm için ilk etapta kurumlar aklıma gelmiyor, editörlerle aram iyi ancak yayınevi çeşitliliği anlamında çok geniş bir çerçevem olduğu söylenemez. Son zamanlarda düşündüğüm bir şey bu. İletişim ağımı yeni çalışmalarla genişletmeyi ve güçlendirmeyi umuyorum.
Benim için teslim tarihi önemlidir. Bitiş çizgisinden önce tüm çalışmayı tamamlamayı önemsiyorum, yazı ve iş hayatımda da dikkat ettiğim bir disiplin bu. Bazen muhataplarımdan daha fazla ciddiye aldığım oluyor. Nihayetinde süreç ne kadar stresli olursa olsun dosyayı teslim ederken tüm kötü duyguları alıp götürüyor.
Çizim üslubu ve bakış açısı olarak birbirini tekrar etmeyen eserler ortaya koyabiliyor olmamı en büyük avantajım olarak görüyorum. Bu çok yönlülüğe yayın çizgimizde ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Yayınevleri birbirinin aynı çizimler görmek istemeyecektir. Yeniden çizer arayışına girmektense farklı üsluplara açık bir çizerle çalışıyor olmak, yayınevlerinin konforu olacaktır.
Çocuklarla aranız nasıl?
Sosyal hayattan, tüm mecburiyet ve sorumluluklarımızdan bağımsız olarak çocukları, çocukluğu varoluşsal bir kutsallıkla görüyorum. Onlarla aramda derinden akan bir bağın olduğunu düşünüyorum. Bu bağa göz kırpan küçük anların kıymetini bilmeye, paylaşım anlarını çoğaltmaya çalışıyorum. Ortaokul öğretmeni olarak çocuklarla iletişim kurma şansım çoğu insana göre hayli yüksek. Kendimi onların arasında daha iyi hissediyorum, bir yönümle çok daha kendim olabiliyorum. Çocuklarlayken beni en çok hayrete düşüren şey, işler istediğimiz gibi gitmediğinde, bir şekilde kırgın hissettiğimizde çok geçmeden, gün sona ermeden bile değil birkaç dakika içinde birbirimizi affettiğimiz bambaşka bir dünyamızın olması. Yetişkinlerin de böyle samimi özür ve af dolu bir hayatta yaşama şansı olmasını isterdim. Yetişkin dünyasının kasvetinden sıyrılıp çocukların kurallarına göre onların arasına karıştığınızda, bulutların üstünde yaşamak çoğu sorunun çözümüymüş gibi geliyor. Cevap olaraksa çocuklara saygı duyuyorum ve sanırım aramız iyi.
Bir çocuk kitabını çizerken hangi konularda kendinizi sorumlu hissedersiniz?
Tüm hayalleri ve eğlenmeleri bir kenara bırakalım. Çocukların yazdığımız, çizdiğimiz kitapları okurken nelere dikkat ettiğini, sorularının bizzat muhatabı olduğumda anladım, sorumluluk dediğimiz şey zannettiğimizden çok daha büyük bir mesele. Yazarların sosyal, kültürel, hayat tarzlarıyla ilgili tercihleriyle çocukların yönlendirilmeye çalışıldığı kitaplar görüyorum. Sektörün ve kitapların araç olarak kullanıldığı, arka planda gerçekleşen savaş beni korkutuyor. Kendi çizerliğimi böyle bir faaliyetin parçası olarak bulmak istemiyorum. Yetişkinlere değil çocuklara karşı sorumluyum. Onların kendilerini, hayal dünyalarını keşfetmeleri için doğru kapılar açacak dokunuşlar yapmaya çalışıyorum. Çocukluğun o muhteşem yapılarını bozacak, deforme edecek, belki de yıkılmasına sebep olacak herhangi bir unsur oluşturmaktan çekiniyorum.
İyi bir okur musunuz? Çizime başlamadan önce metni nasıl okursunuz? Sonrasında işiniz bitene kadar, kaç defa daha okursunuz?
İyi okur olmanın yanında okuduğum metne eleştirel bakabilen bir okurum. Yazarlıkla beraber değişen okuma yöntemim editörlük ve kitap eleştiri yazıları hayatıma girdikten sonra öncekinden farklı bir sisteme evrildi. Dokuz yaş üstü metinlerde çizim yapacağım zaman birkaç tekrar zaman kaybına sebep olur. Bu yüzden ilk andan itibaren işe koyulur, metin üzerine belli notlar alarak ilerlerim. Karaktere, mekâna, atmosfere dair, görsele yansıttığımda etkili olabilecek ipuçlarını yakalamaya çalışırım. Tekrar okumalarda metne aşinalık olacağı için muhtemelen bunlar gözden kaçacaktır. Görsellerin kitaptaki yerleşimleri belirlendiyse birkaç sayfa önce ve sonraki çağrışımları dikkate alırım, bazı çizimlerde anlık etkinin yansıtılması bazılarında kapsamlı bir sahne çizilmesi okurda kucaklayıcı bir etki bırakır. Bunları yakalayana kadar bölümleri, sayfaları tekrar tekrar çevirdiğim oluyor.
Çocuk kitaplarını çizerken sizi en çok zorlayan nedir?
Kitabın ruhunu bulma süreci benim için en önemli dolayısıyla en zor aşama. Karakterler, üslup, çizim ve boyama tekniği bunların hepsi kitaptaki cümlelerle aynı ruhu taşımalı. Metin ve görseller farklı sesler çıkarıp farklı şeyler söylediklerinde okura sesini duyuramayacak, onu hikâyesine dahil edemeyecektir. Buna sebep olacak yapay bir yakıştırma beni rahatsız eder, inanmadığım bir işe dönüşür ve kitap bir türlü tamamlanmak bilmez. Kapağı açınca tereddüt ettirmeyen, zihinsel boşluklar oluşturmayan, kendiliğinden öyle olduklarına dair bir bütünlük hissettiren çalışmaların kendi varlıklarını ortaya koyduklarını düşünüyorum.
Okuyup çizmemeye karar verdiğiniz ya da istemeyerek çizdiğiniz metinler oldu mu? Olduysa size bunu hissettiren neydi?
Projeyi kabul ettikten sonra kitabı okuyup metni çok sevemediğimde istemeyerek çizdiğim oldu çünkü baştan olur demiştim. Böyle bir durumda sadece görsellerime odaklanıp onları içime sinecek şekilde bitirmek üzere bir motivasyon geliştirmeye çalışıyorum.
Bugüne kadarki en iyi işinizi görmek istesek bize hangi kitabın ismini verirsiniz?
Merve Çakır'ın yazdığı Nevdün'den Yuvarlanan Masal, önce okumaktan sonra çizmekten çok keyif aldığım bir kitap aynı zamanda resimlediğim ilk çocuk kitabı. Fantastik, keyifli, etkileyici bir dünyaya adım atmak isteyenlere öneririm. Mecaz Yayınları bizi bu projede bir araya getirdi, bu yüzden yayınevine de müteşekkirim.
Metinlerinden en çok keyif aldığınız yazarlar kimlerdir?
Bir metni tekrar tekrar okumak ya da bir filmi belli aralıklarla izlemek normalde beni neredeyse rahatsız eden bir uygulama. Böyle bir alışkanlığa sahip değilim ama bazı istisnalarım var onlar tam da bu sorunun cevabı gibiler. Michael Ende, Momo, benim için okurken keyif almaktan daha fazlası, zaman zaman özlediğim bir kitap. Oğuz Atay'ı, özellikle Korkuyu Beklerken'i dil ve kurgu hayranlığıyla okuyorum. Varoluşçu felsefeyi benimseyen yazarlar, ele aldıkları konu ve yaklaşım itibariyle dikkatimi cezbediyor, benim için Sartre bunların en önemlisi.
Hayalinizdeki proje/iş ya da mesleğinize dair en büyük hayaliniz nedir? "Ben yapsaydım" dediğiniz işler oldu mu?
En büyük hayalim, yola başladığım yerde gizli. El çizimiyle yapılmış bir animasyon filmi oluşturmak, bir adım daha fazlası Studio Ghibli çizerlerinden biri olma hayalini her zaman içimde taşıyorum.
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 25.01.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 09.01.2023 23:15