Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin İlknur Salman?
Bilinçli, nitel, kayda değer, saklanmaya değer ilk çiziminizi hatırlıyor musunuz? Ne zaman, nerde, ne çizmiştiniz? Şimdi nerde, ona ne oldu?
Esasında çizim ile ilgili geçmişim çok eskilere, 5-6 yaşlarıma dayanıyor; o günden bu yana çizim yapmadığım gün sayısı yok denecek kadar azdır. İlkokul dönemlerimde çizdiğim resimler okul panolarında sergilenirdi. İlk kez görüyormuşçasına defalarca panonun önünden geçer incelerdim. Keşke şu an hala elimde olsalardı. Bunların dışında lise yıllarımda okul dergisinde çizimlerim oldu ve devamında da üniversitede sergim olmuştu. Sergide yayımlanan çizimlerimi arkadaşlarıma anı olarak hediye etmiştim. Saklıyor olduklarını düşünüyorum.
Yeteneğinizi nasıl geliştirdiniz? Çocuk kitaplarına çizimlerinizle katılma fikri/fırsatı nasıl doğdu? Kendinizi bu piyasaya nasıl kabul ettirdiniz?
Yeteneğim benimle birlilkte doğmuş en yakın arkadaşım aslında ve evet büyürken onu da büyüttüm ve geliştirmek için elimden geleni yaptım. Maalesef resim eğitimi alma fırsatım olmadı. Bu sebeple çokça araştırma, çokça deneme, çokça farklı çizerlerin çizimlerini inceleme yoluyla, ki bunu hala yapıyorum, kendimi geliştirme fırsatım oldu.
Hayalim hep resim çizerek yolumu bulmak üzerineydi. Üniversitede bilgisayar bölümünde okudum. 4 yıl Bilgisayar öğretmenliği yaptım ama aklım hep çocuk kitabı resimlemekteydi. Kararımı verdiğim aşamada 1 yıl eve kapanıp bu işi nasıl yaparım, nereden başlarım dedim ve çizer arkadaşlara e-postalar yazmaya başladım. Sorular sordum, maalesef hiçbirinden dönüş olmadı.:) O sırada dijital olarak nasıl çizim yapabileceğimi araştırıp öğrenmeye çalışırken (mouse ile çizmeye çalışıyordum) bir yandan da bir tarz oluşturdum. Renkleri nasıl uyumlu kullanırım, nasıl detaylar eklerim derken elimde dijital olarak çizdiğim tek bir çizim vardı ve bunu bir çok yayınevine gönderdim. Bir dergiden dönüş aldım. Birlikte çalıştıkları çizerin ofisine yönlendirildim. Kısa sürede çizimlerim fark edilip övgüler almaya başladı. Bu esnada ortamı tanımak, işin esasında nereden başlayacağını ve nasıl yapılacağını öğrenmek büyük artılar kattı bana. 4 ay kadar çalıştıktan sonra bir eğitim seti için çizerlerden biri olarak teklif aldığımdaki heyecanımı asla unutamam. Yoğun bir süreç olacağı için çalışmaya evden devam etmeye karar verdim. Çizimler bitip kitaplar basıldıktan sonra bir yayınevi tarafından çizimlerim beğenilip görüşmeye çağrıldım. İlk basılı kitabım diyebileceğim 'İstanbullu Masallar' kitabının çizimlerini yapmak üzere tüm emeğimi ve heyecanımı yansıttım. Sonuç tahminimden çok daha güzel olmuştu ve bu kitap sayesinde çok güzel bir fırsat yakalamış oldum.
Piyasaya kabul edilmemdeki en büyük faktör, resim yapmayı çok seviyor olmakla birlikte sanırım tarzımın ve çizimlerimin sevilmiş olmasıydı.
Çizdiğiniz bir çocuk kitabını elinize aldığınızda kendinizi eserin neresinde hissedersiniz? Mesela kitabı bir film gibi düşünsek, rolünüzü nasıl tanımlarsınız?
Çizdiğim kitapların her birini kendime ait hissediyorum. Çocuk kitaplarında metin ile resimlerin birbirleri için olmazsa olmaz bir durumu var. Film olsaydı, oyuncuların seçimi, giysilerin tasarımı, mekanların tasarımı, sahnelerin bakış açıları, sanırım bir çok rolü var çizerin.
Yöntemlerinizden ve prensiplerinizden biraz bahseder misiniz? Bir proje önünüze geldiğinde hangi şartları öne sürersiniz? Ya da size sunulduğunda kabul etmediğiniz şartlar nelerdir?
Öncelikle bir duruşunuzun olması ve çalıştığınız yerlerin sizi böyle tanıması ve bunları bilerek sizinle çalışması her iki taraf için de büyük rahatlık. Tabii ki duruşunuzun oluşması kolay olmuyor. Acemilik yıllarınızda eleştirileri ciddiye almak, hatalarımızın farkına varıp gerekli iyileştirmeleri yapmak gelişmeniz açısından büyük avantaj. Sonrasında belirlediğiniz yolda ilerlerken heybenize yeni şeyler katarak yürüyorsunuz. Bir süre sonra metnin tamamen size emanet edildiğini göreceksiniz, tarzınızla güven oluşturmuşsunuzdur.
Öne sürdüğüm şartlar demek ne kadar doğru olur bilemiyorum ama tarzıma müdahale edilmesinden, kullanacağım renklemelere yada detaylara (çizimler açısından) müdahale edilmesinden pek hoşlanmıyorum diyebilirim. Metne uygun olmadığı düşünülen durumlarda elbette ki, her türlü yoruma ve eleştiriye açığım. Ama gözünü şöyle mi çizsen, ya da kurdelesinin modelini mi değiştirsen dendiğinde bunu pek anlayamıyorum.:) Yani bakıldığında benim elimden çıktığı belli olmayan hiçbir şeyi kabul etmeyi düşünmüyorum. Ki bu tarz durumları aslında çok sık yaşamıyorum ama olduğu dönemlerde de aynı düşüncedeydim. Bırakın çizerlerin hayal dünyasını kısıtlamayın, onlara güvenin…
Yazarak derdini anlatanlara çizerek destek veriyorsunuz. Yaptığınız iş kimi zaman hayali somutlaştırmak, kimi zaman gerçeği soyutlaştırmak. İlk adımıysa sanırım görünmeyeni görebilmek. Dolayısıyla çocuk edebiyatına baktığınızda bizim göremediğimiz ama sizin gördüğünüz sorunlar var mıdır diye merak ediyorum. Gerek okur açısından, gerek yazar veya çizer açısından sizce neler iyi gidiyor, nerelerde aksıyoruz?
Çizimlerin çocuk kitapları ve çocuklar açısından ne kadar önemli ve öncelikli olduğunu artık hepimiz biliyoruz. 7 ve 3 yaşlarında 2 oğlum var, onlara kitap okuduğumda görsellerdeki her detaya derinlemesine bakıyorlar, bazen anlatılan metinden çok daha fazlasını gördüklerinden bu sayfaya ek 2-3 sayfa daha çıkarmış diye düşünüyorum. Bu sebeple bazen maalesef ki resim çizerken ne kadar kısıtlandığımızı düşünüyorum. Sadece konuyu anlatmakla yetinen çizimler yapmanız bekleniyor ya da ilk akla gelen şekilde resmetmeniz istenebiliyor. Neden? Çizerler elbette bir çok kişiden daha farklı bir bakış açısına sahip olacaklardır. Bu, işin en güzel yanlarından biri. Hele ki bazen çocuklara sadece mesajlar vermeye odaklı, hayal kurmaktan uzak metinlerin resimlerle ciddi dokunuşlara ihtiyacı olabiliyor. Kitap alırken çoğu zaman sadece çizimlerine göz atarak aldığım doğrudur.:) Okuduktan sonra ciddi hayal kırıklığı yaşadığım çok zaman oluyor. Ama hem hikayesiyle hem de resimleriyle bütünleşip biz yetişkinleri dahi başka başka diyarlara götüren kitaplar da oluyor ki hazine bulmuş gibi seviniyorum. Bence bir çocuk kitabı hazırlanırken herkes birbiriyle yarışmalı, herkes o an kendine düşen görevi en iyi ben yapacağım diye başlayıp tatlı bir serüvene dönüştürmeli.
Yazarlarla aranız nasıl? Çizimini yaptığınız eserin sahibi ile hangi düzeyde bir iletişim kurarsınız? Hangi kafa yapısındaki yazarlarla çalışmak kolay, hangileriyle çalışmak zordur?
Hepsine derin bir saygım var. Aynı amaca hizmet ediyoruz. Genelde metin elime ulaştığında mümkün olduğunca odaklanıp en güzel şekilde resimlemeye çalışırım. Yayınevleri genelde yazar ile çizeri ortak bir noktada buluşturmuyor. Tecrübe edindikçe bir yerde olması gereken bu diye düşünüyorum. Yazar, metni yazarken muhakkak bir şeyler hayal ediyor, çizer de okuduğu an birşeyler hayal ediyor, her bir sahne için her bir karakter için bir şeyler tasarlıyor ve çoğu zaman çizerin hayali yazarın hayali ile örtüşmüyor. Bu durumda aslında ortak bir paydada buluşmaya çalışmak bazen işleri zorlaştırabiliyor. Örneğin, yaşadığım olaylardan yola çıkarak, çizimlerini yapacağım kitaplardan birinde ana karakteri çalıştım ve yayınevine sundum. Yazarımız ise çok farklı bir şey hayal etmiş; onu da resimledim. Kıyaslama yapıldığında benim tasarladığım karakter daha fazla beğenildi ve kitap basıldıktan sonra okuyuculara ulaştığında karakterin kitap üzerinde büyük etkisi olduğu görüldü. Elbette herkesin içine sinen ve yazarın da eline aldığında mutlu olacağı bir iş yapmış olmak beni de çok mutlu ediyor. Bu konuda hep güzel dönüşler aldığım için doğru yolda olduğumu düşünüyorum. "Bırakın ressam işini yapsın" diyebilen yazarlarla çalışmak daha kolay olur diye düşünüyorum.
Yayınevleri ile aranız nasıl? Muhatabınızdan ne bekler, ona ne avantajlar sunarsınız?
Yayınevleri ile aram iyidir. Genelde sakin ve sabırlı davranmayı tercih ediyorum. İşimi istenilen tarihte teslim etmek ve hassasiyetlerine özen göstermek önemlidir benim için. Resimlediğim kitabın her sayfasına aynı özeni göstermeye gayret ediyorum. Karşı taraftan da aynı hassasiyeti beklerim elbette. Özellikle de bin bir emekle işlediğim resimlerin baskı kalitesinin güzel olması en büyük beklentilerimden biri. Zaman zaman çizdiğinizden farklı, solmuş ve kararmış renklerle elinize aldığınız kitabın verdiği mutsuzluk tüm emekleriniz hiçe sayılmış gibi hissettiriyor.
Çocuklarla aranız nasıl? Onlardan fikir alır mısınız?
Çocukları, çocuklarımı ve çocukluğu çok seviyorum. İçimde bir çocuk olmasaydı nasıl yapardım bunca resmi bilemiyorum. Sadece iş olarak görmek yeterli olur muydu; pek sanmıyorum. Çocuklardan ilham almamak büyük eksiklik olur, onlar için çizdiğiniz resimleri onları tanımadan yapamazsınız. Herşeyden öte kendi çocukluğunuz en büyük kılavuzunuz olabiliyor bazen.
Bir çocuk kitabını çizerken hedefiniz nedir, hangi konularda kendinizi sorumlu hissedersiniz?
Çok sevilsin, çok beğenilsin isterim elbette. Resimlerine defalarca bakılsın, baka baka çizilsin isterim. Odalara asılsın, ne güzel olur. Bunun yanı sıra okunduğunda çocuğun görmek istediği her şeyi karşılasın isterim, eksiksiz hatta fazlasıyla.
İyi bir okur musunuz? Çizime başlamadan önce metni nasıl okursunuz? Sonrasında işiniz bitene kadar, kaç defa daha okursunuz? Bu işi yapıyor olmak okuma alışkanlıklarınızı etkiledi mi?
Kitap okumayı çok seviyorum. Çizime başlamadan önce metni hikayeyi anlamak için okurum, sonrasında detaylandırmak için bir kaç kez daha okumak gerekir. Karekterler ile ilgili verilen detaylar bazen ilk sayfalarda verilebileceği gibi, son sayfalarda da eklemeler yapılabiliyor, gözden kaçırmamak gerek. Normal yaşantımda da okumayı sevdiğim için, hayatımın bir parçası olması çok güzel. Bunların yanı sıra çocuklarımla günlük okuma rutinimiz de var; resimlerle, kitaplarla, renklerle dolu bir evdeyiz.
Çocuk kitaplarını çizerken sizi en çok zorlayan nedir? Tıkandığınız olur mu, sizi neler besler?
Kalabalık insan topluluğu çizmeyi nedense hiç sevemedim. Sınıf ortamı mesela.:) Bazen bir sınıf ortamını çizmek için saatlerce ekrana hiçbir şey yapmadan baktığım oluyor. Bakınca kendi kendine çizilecek diye düşünüyorum sanırım. Keşke olsa. 1-2 kez çizilecekse motive olmaya çalışıyorum ama süreklilik var ise tıkandığımı hissediyorum. Bazen çok sevdiğim halde bu sebeple çizmekten uzak durduğum işler olmadı değil.
Okuyup çizmemeye karar verdiğiniz ya da istemeyerek çizdiğiniz metinler oldu mu? Olduysa size bunu hissettiren neydi?
Yaptığım bütün kitapları severek ve mümkün olduğunca kendimden birşeyler katmaya çalışarak resimledim. Maalesef ki büyük bir mutlulukla başladığım ama bir türlü bitmek bilmeyen bir kitap olmuştu evet.:) Sayısını bilmediğim bir grup tarafından her bir resmim için neredeyse birer sayfa revize talebi geliyordu. 15 yıllık çizerlik hayatım boyunca toplamda bu kadar revize yapmamıştım desem yeridir. Bunun dışında iş yoğunluğum yada teslim süresinin kısa olması gibi durumlardan dolayı çok sevdiğim halde çizemediğim kitaplar da oldu maalesef.
Bugüne kadarki en iyi işinizi görmek istesek bize hangi kitabın ismini verirsiniz?
İlk kitabım olan "İstanbullu Masallar" diyebilirim. Şu an baktığımda çizimlerimi acemice bulmuş olsam da içeriği, baskı kalitesi ve benim için büyük bir fırsat olması açısından hâlâ çok değerlidir.
Hayalinizdeki proje/iş ya da mesleğinize dair en büyük hayaliniz nedir? "Ben yapsaydım" dediğiniz işler oldu mu? Hadi aksini de düşünelim; işinizin geleceğine dair endişeleriniz var mı?
Çocuklarımın da gurur duyacağı, dünyaya daha rahat açılabileceğim işler yapmayı çok isterim. Kendi yazdığım ve kendi resimlediğim kitaplarımı yapmak, bütünüyle bana ait olmasını istediğim işlere imza atmak istiyorum. Zaman zaman evet, ben çizseydim nasıl olurdu acaba diye düşündüğüm işler oldu.
En büyük endişem, herhangi bir sebepten dolayı artık çizim yapamayacak olmak. Yaşlanıp torunlarını seven bir nine olduğumda da resim yapıyor olmak isterim.
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 01.02.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 06.03.2024 09:17