Bana Çocuk Edebiyatının Resmini Çizer misin Özden Sayın?
Bilinçli, nitel, kayda değer, saklanmaya değer ilk çiziminizi hatırlıyor musunuz? Ne zaman, nerde, ne çizmiştiniz? Şimdi nerde, ona ne oldu?
Aslında anlamlı ilk çizimim 3,5 yaşındayken çizdiğim boynunda stetoskopu ile bir doktor ve kucağında bebek olan bir hemşire resmiydi. Anneciğimin benim için saklayıp sonradan bana verdiği o resimler, çizdiğimi hatırlamasam da "İlk resminiz neydi?" diye sorulduğunda aklıma ilk gelenler. Resimler şu anda çalışma masamın üzerinde çerçeve içinde bana ilham olmaya devam ediyor.
Yeteneğinizi nasıl geliştirdiniz? Çocuk kitaplarına çizimlerinizle katılma fikri/fırsatı nasıl doğdu? Kendinizi bu piyasaya nasıl kabul ettirdiniz?
Yeteneklerimiz biz daha küçücükken kendini belli ediyor aslında. Anne-babamız ve öğretmenimiz iyi birer gözlemci ise yeteneklerimizi keşfedip doğru meslek alanına bizi yönlendiriyorlar. Ama bazen akan suyun yola girmesinin uzun sürmesi gibi gerçekte ne yapmak istediğimizi kendimize sesli olarak söylememiz, yıllarımızı alabiliyor.
Ben de yeteneklerim ve ilgi alanlarım doğrultusunda bir meslek seçmek isterken kendimi diş hekimi olarak buldum. Sonrasında esas yapmak istediğim işin ne olduğunu sordum kendime. Bu çok zor bir karardı çünkü zorlu bir eğitim sürecinden geçiyorsunuz diş hekimi olmak için. Ardından yakın çevrenizin sizden bir beklentisi oluyor. Bu aşamalarda iç sesimi dinleyerek yoluma devam ettim. Ailemin ve özellikle eşimin desteği ile şu an çok severek yaptığım çizerlik alanında çalışmalarıma devam ediyorum.
Sorunuza cevaben, sürekli çizerek geliştiğimi görüyorum. Yeteneğiniz olsa bile derinleşmediğiniz her konuda köreliyorsunuz. Ama ilgilendiğiniz alanda sürekli çalışmak sizi hem besliyor hem de geliştiriyor. Yazmak ve çizmek benim için kendimi ifade ettiğim iki alan. Birinde kelimelerin dünyasından kendi dünyanıza bir kapı aralayıp oradan kendinizi seyredersiniz. Diğerinde de çizgileri ve renkleri kullanarak kendinizi ifade edersiniz. İç dünyanızın çeşitli yansımalarıyla bazen kelimelerin kanadına tutunursunuz bazen de çizgilerden kendinizi okur ve okutursunuz.
Çocuk kitaplarına çizgilerimle dâhil olmak fikri ve fırsatı ilk olarak Güvenilir Çocuk Dergisi ile oldu. Genel Yayın Yönetmenliği görevi ile birlikte aynı zamanda yazıp çizeceğim sayfalar ile bu alanda çalışma fırsatı bana verildiğinde işin mutfağında buldum kendimi. Aylık bir dergi çıkarmak, sizi sürekli geliştiren bir çalışmadır. Her sayıda kendinizi yenileyerek ve geliştirerek yolunuza devam edersiniz. Bende de böyle oldu. Çalışırken insan eksiklerini de görmeye başlıyor. Bilmediğim ama sonrasında öğrenmek için can attığım birçok konu ile karşılaştım. Çok sevdiğim bir söz vardır "Göç yolda düzelir" diye. Ben de bu alanda yola düşünce önüme birçok imkân çıktığını, güzel insanlarla yollarımın kesiştiğini gördüm. Akabinde kendimi geliştireceğim birçok atölyeye katıldım. Hala da katılmaya devam ediyorum çünkü öğrenmek ömür boyunca devam edecek olan harika bir süreç. Öğrendiklerimizi uyguladığımız, dergi ve kitap çalışmaları da bu anlamda çok kıymetli. Her alanda olduğu gibi çalışmalarınız ile kendinizi kabul ettiriyorsunuz. Çalışma disiplininiz, özgünlüğünüz ve çizginizden sizi belli eden tarzınız, çizer olarak sizi görünür kılıyor.
Çizdiğiniz bir çocuk kitabını elinize aldığınızda kendinizi eserin neresinde hissedersiniz? Mesela kitabı bir film gibi düşünsek, rolünüzü nasıl tanımlarsınız?
Eserin içinde hissederim. Özgürce çizgilerin içinde dolaşan, nefes alıp veren, onu yaşayan bir karakter olurum. Aksi halde duyguyu hissetmeden o hissi çizgiye tesir edecek şekilde dökemez insan. Hissetmeden çizilen her şey, görselden yazıyı okuyana yavan gelir. Çizerken ise yazarın yazmayıp devamını okuyucunun hayal dünyasına bıraktıklarının bir kısmıyla benim dünyamda şekillenen kısmını kompoze ederek hikayeye dahil olurum.
Yöntemlerinizden ve prensiplerinizden biraz bahseder misiniz? Bir proje önünüze geldiğinde hangi şartları öne sürersiniz? Ya da size sunulduğunda kabul etmediğiniz şartlar nelerdir?
Proje önüme geldiğinde bunun gerçekten güvenilir bir kanaldan gelmesi yani bir editör veya yayınevinin benimle irtibata geçmesi, benim için en önemli birinci şart.
Projenin içeriği, benden istenenler, çalışmak için bana verilen süre ve sözleşme maddeleri. Bunların hepsi bir işi sağlıklı şekilde yürütmenin basamakları. Bunların her hangi birinde uyuşmazlık olursa projeyi kabul etmiyorum.
Yazarak derdini anlatanlara çizerek destek veriyorsunuz. Yaptığınız iş kimi zaman hayali somutlaştırmak, kimi zaman gerçeği soyutlaştırmak. İlk adımıysa sanırım görünmeyeni görebilmek. Dolayısıyla çocuk edebiyatına baktığınızda bizim göremediğimiz ama sizin gördüğünüz sorunlar var mıdır diye merak ediyorum. Gerek okur açısından, gerek yazar veya çizer açısından sizce neler iyi gidiyor, nerelerde aksıyoruz?
Çocuk edebiyatı çalışma açısından bence titizlik gösterilmesi gereken en önemli alan. Yazılan ve çizilen her şey, insanların kabul ettiğinin de ötesinde bir etkiye sahip bence. Yazılanın görünür hale gelmesinde elbette ki çizerin iç dünyası, kaleminin tarzı ve yorumlaması metni çok farklı yerlere taşıyacaktır. Bu anlamda yazı ile çizginin uyumu önemli. Her metni her çizer yorumlayabilir ama en etkili, en farklı ve en özgün şekilde onu resmedecek olanı seçmek önemli bir karar. Bu anlamda yazar ve çizer arasındaki bağı kuran editörlere büyük görev düştüğü kanaatindeyim. Proje için en uygun çizgiye sahip çizeri bulmak, eserin okunur olmasında çok önemli bir paya sahip. Yazar, editör, çizer, grafik tasarımcı ve sanat yönetmeni ne kadar uyumlu şekilde çalışırsa ortaya çıkan eser o kadar kalıcı oluyor bence.
Yazarlarla aranız nasıl? Çizimini yaptığınız eserin sahibi ile hangi düzeyde bir iletişim kurarsınız? Hangi kafa yapısındaki yazarlarla çalışmak kolay, hangileriyle çalışmak zordur?
Dergilerde çizdiğim köşelerin yazarları ile irtibatım oluyor. Ama çizdiğim birçok kitapta yazar ile editörlerim vasıtasıyla iletişimde oldum. Yazarın da çizerken benden beklentisi benim için önemli. Onun dünyasından metne bakmak ve istediği sahneleri çalışmak önceliklerim arasında. Ama çok fazla müdahale ve tekrarlanan revizeler biz çizerleri zorlayan unsurlar. Özellikle eskiz aşamasında onaylanan ve sonrasında renklendirme yaptığımız sahnelerin revize olması yıpratıcı. Bu anlamda projenin onaylı şekilde ilerlemesi önemli.
Yayınevleri ile aranız nasıl? Muhatabınızdan ne bekler, ona ne avantajlar sunarsınız?
Çalıştığım yayınevleri ile hiçbir problem yaşamadım. Sözleşme maddelerine karşılıklı olarak uymak, işin her iki taraf açısından da güzel şekilde neticelenmesine katkı sağlıyor. İşe başlamadan önce tarafların şeffaf bir şekilde şartlarını dile getirmesi ve anlaşması önemli. Bu anlamda muhatabımdan anlaşmanın gereğine uymasını beklerim. Ben de aynı şekilde projeyi vaktinde, en güzel şekilde teslim ederim.
Çocuklarla aranız nasıl? Onlardan fikir alır mısınız?
Çocuklarla aram çok iyidir. Onların bu dünyadaki varlıkları yaşama sevincimiz, umut kaynağımız. Onlardan çok şey öğreniyoruz. Onların tertemiz dünyalarından olayları yorumlamaları, hayata dâhil olmaları, fikirleri, hayalleri, oyunları, üzüntüleri, sevinçleri, kavgaları, kaygıları, çabaları… Hepsi bizi bize anlatıyor. Yeri geliyor en büyük öğüdü onlardan alıyoruz.
Çizdiğim bazı sayfaları özellikle de kapak çalışmalarını önce kendi çocuklarıma gösteririm. Onların fikirleri benim için çok önemli. Eğer yorumları benim çizmek istediklerimle örtüşüyorsa, çalışmama onay veririm. Değilse çalışmaya devam ederim.
Bir çocuk kitabını çizerken hedefiniz nedir, hangi konularda kendinizi sorumlu hissedersiniz?
Çizerken hedefim: Okurun, metni görsellerden okumaya devam etmesini sağlayacak şekilde çizmek, onu sınırlandırmamak, hayal etmesini desteklemek. Detay çalışmayı seviyorum ama okurun yorumlamaya devam etmesine yardımcı olmak için çizgiyi bir yerlerde bırakmak gerekiyor. Her şeyi çizmek okuyucuyu sınırlandırır. Onu merak ile resme çekmek ve resimde kendi dünyasından izler bulmasına yardımcı olmak, bir çizer olarak istediğim bir şey.
Çizgilerimle düşünmeye ve yorumlamaya bir yol açıyorsam kendimi mutlu sayıyorum. Kalemin ve çizginin gücünün farkındayım. Sayfalarca anlatılan bir konuyu tek bir çizgiyle anlatabilmek büyük meseledir.
İyi bir okur musunuz? Çizime başlamadan önce metni nasıl okursunuz? Sonrasında işiniz bitene kadar, kaç defa daha okursunuz? Bu işi yapıyor olmak okuma alışkanlıklarınızı etkiledi mi?
Evet, iyi bir okurum. Siz elbette kitapları kastediyorsunuz ama kitap dışında da okuduğum şeyler var. Kendimi okumak, doğayı okumak, insanları okumak. Bu bağlamda yazıya dökülen kitaplarda, oldum olası okuma hususunda hassas tercihlerim vardı. Okuduğum her şey beni bana anlatmalı. Bana bir şey katmalı. Kendimi tanıma ve kendimi keşfetme yolcuğumda bana ışık olan her kitabın yeri bende ayrı, bu anlamda seçici bir okuyucuyum.
Çizime başlamadan önce metni birçok defa okurum. Okumalar esnasında zihnimin sade olması, çalıştığım ortamın sessiz olması önemlidir. İşim bitene kadar çok kez okuduğumu bilirim aynı metni, metindeki bir cümleyi. Çalıştığım sahnenin öncesini ve sonrasını da tekrar okurum, ayrıntıları yakalamak ve en etkili sahneyi çizmek için metinle ve özellikle karakterle çok zaman geçirmek gerektiğini düşünüyorum.
Bu işi yapmak okuma alışkanlıklarımı değiştirdi tabii. Çocuk edebiyatını çok daha yakından takip ediyorum. Bu alanda çalıştığımdan beri kütüphanemi zenginleştirmeye devam ediyorum. Sanırım en büyük yatırımım bu alan. Böylece metinleri ve görselleri daha detaylı inceliyorum. Bu da çok zevkli bir süreç.
Çocuk kitaplarını çizerken sizi en çok zorlayan nedir? Tıkandığınız olur mu, sizi neler besler?
Üzücü sahneleri çizmek yerine olayın akışında yer alan ve insanın yüzünde tebessüme sebep olan bir sahneyi çizmek tercihimdir. İlk çizdiğim çocuk kitabı 5'li bir seriydi. Ve içinde çocuğun yaşadığı üzücü bir olay vardı. Annesini kaybediyordu. Çocuğu bu hüzünlü hali ile değil akabinde annesinden hatıra kalan kedisine sarılırken çizmiştim.
Üretmekte zorlandığım, tıkanıklıklar yaşadığım, ilham perimin uğramadığı vakitler oluyor elbette. O zamanlarda çizimden azıcık uzaklaşıp başka alanlarda çalışarak dinleniyorum. Bol bol gözlem yapıyorum. Bunlar insanı besliyor. Tekrar işimin başına döndüğümde daha rahat ilerleme kaydediyorum.
Okuyup çizmemeye karar verdiğiniz ya da istemeyerek çizdiğiniz metinler oldu mu? Olduysa size bunu hissettiren neydi?
Evet, bu sene metni okuduğumda asla içinde adımın geçmesini istemediğim bir proje oldu ve uygun bir dil ile işi geri çevirdim. Çalışmak istemediğim, içime sinmeyen bir işi kabul etmiyorum.
Hayatta elbette ki her şey zıttı ile kaim. Elbette olumsuz durumlar, acılar da var hayat içinde. Ama bu büyük bir ustalıkla anlatılmalı. Okuyan umutsuzluğa düşmemeli. Olumsuzun, yanlışın reklamı o kadar çok yapılıyor ki, sanki güzellikler yokmuş, dünyada hiç iyilik kalmamış gibi. Halbuki her ikisi de var ama neyi anlatırsanız orası çoğalıyor insanların zihninde ve kalbinde. İyinin, güzelin ve olumlunun çoğalması için hep bir güzellik bulmak zorundayız anlattıklarımızın içinde. Hepinizin bildiğidir, Peygamberimizin ölü bir köpek gördüğünde sergilediği tutum. Dişlerinin güzelliğine dikkat çekip, yayılan o kokudan bahsetmeden hemen gereğinin yapılıp onun gömülmesi. Sosyal sorumluluklarımız da böyle. Bir güzelliği büyütüp, üzerimize düşeni insanlığımıza yakışır şekilde yapmak. Benim tercihim daima yapıcılıktan yana. Bu bağlamda da sanatta ve edebiyatta vurguladığınız temalar güzelden yana olmalı. Çünkü ne ile alakalanırsanız orayı büyütürsünüz. Olumlu mesajlar veren, ustalıkla yazılmış metinler, çizim ile dâhil olmak istediğim işler içinde ilk sırada.
Bugüne kadarki en iyi işinizi görmek istesek bize hangi kitabın ismini verirsiniz?
Aslında her işim bir öncekinden daha çok içime siniyor. Çünkü sürekli çizmek, insanı geliştiren, yerinde saymasına engel olan ve onu besleyen bir eylem. Bu anlamda dergi çizimlerinden kendimi çok net izleyebiliyorum. Güvenilir Çocuk Dergisi'nde yazıp çizdiğim bir köşem var; "Kuşların Dilinden". Bu köşeyi söyleyebilirim.
Çizdiğim kitaplardan da ilk olması sebebiyle "Bizim Mahalle" serisinin yeri bende ayrı. 2022 yılında son olarak çizdiğim "Türk'ün Atası Oğuz Kağan"ı da söylemeden geçemeyeceğim. Oğuz Kağan, Tarih Yazan Çocuklar serisinden bir kitap. Karakteri çok severek çizdim. Ayrıca içinde bolca at çizme fırsatı bulduğum için keyifle çalıştığım bir proje oldu. (Atlara düşkünlüğümü yakın çevrem çok iyi bilir.)
Son olarak kendi yazıp çizdiğim ve baskıdan yeni çıkan kitabım "Hikâye Kumbaram".
Metinlerinden en çok keyif aldığınız yazarlar, çizimlerini en çok beğendiğiniz çizerler kimlerdir?
Çocuk edebiyatı dalında Ayşe Sevim, Ayşe Gül Gürbüz, Yaşar Koca, Tuğba Coşkuner, Melih Tuğtağ, Şermin Yaşar, Bestami Yazgan, Merve Safa Likoğlu ilk aklıma gelenler. Hem yazıp hem çizen Nur Dombaycı, Elif Yemenici. Çizerler arasında da M. Ahmet Demir, Hüseyin Sönmezay, Fatma Betül Alp Yıldız, Hilal Dağ Avşar, Ümran Aşkın Aydın, Özlem Güneş, Hüma Kaya, Aynur Erol Özbay, Sıdıka Tasa, Feyza Yorulmaz, Nurdan Fenerci, Gökhan Özdemir, Zeynep Begüm Şen, Ayşe Betül Abiş İşeri, Rümeysa Abiş, Rabia Özcan, Rubeyya Yalçın, Ayşegül Uyan, Tekmile Gedikoğlu, Esra Uygun. Çalışmalarını sevdiğim daha birçok çizer var ama hepsi çok uzun bir liste olur sanırım.
Hayalinizdeki proje/iş ya da mesleğinize dair en büyük hayaliniz nedir? "Ben yapsaydım" dediğiniz işler oldu mu? Hadi aksini de düşünelim; işinizin geleceğine dair endişeleriniz var mı?
Kalıcı bir eser bırakmak en büyük dileğim.
Ben yapsaydım dediğim bir iş olmadı ama bunu yapmalıyım, dediğim işler var.
İşimizin geleceğine dair endişe taşımıyorum. İnsan var olduğu müddetçe kitaplar bir şekilde var olacak. Bilinmeyen ile ilgili olasılıklar üretmek ve gereksiz kaygı duymak enerjimizi soğuran bir durum. Değişen her şart beraberinde yeni alternatifler getiriyor. O yüzden işimizin geleceğine dair kaygım yok, şu ana odaklanıp işimi en güzel şeklide yapmaya çalışıyorum.
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 29.03.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 06.03.2024 09:16