Barut İmparatorluğunun Askeri Savaşçıları

Umut İdiz yazdı...
Türkler, tarih boyunca çeşitli devletler kurmuşlardır. Bağımsızlıklarına düşkün olan Türk milletinin en önemli özelliklerinden biri savaşçı olmalarıydı. Türkler; at üstünde düşmanına kılıç sallayan ve kimsesizlere sahip çıkarak sosyal devlet anlayışına sahip büyük bir devlet olabilmeyi başarabilmişlerdir. Anadolu fetihlerine akınlar ve seferler düzenleyen nice komutanların askeri strateji, istihbarat ve coğrafi bilgileri sayesinde Türk milleti Anadolu topraklarını yurt edinmişlerdir. Sultan Alparslan döneminde ve bizzat kendisinin de ön saflarda yer alarak savaşarak Bizans komutanı olan IV. Romanos Diogenes (Romen Diyojen)'in kaybettiği Malazgirt Muharebesi sonucunda Anadolu'ya akın akın eden Türkler, İslam dinini yaymak (Gaza ve Cihat) amacıyla yapılan faaliyetler sonucunda Anadolu'da yurt edinmişlerdir. Böylece Türklerin tarihte yıllar boyu savaşçı kavim olarak anılmasına yol açmıştır.
R.Murphey'in, Osmanlı Savaşırken adlı eserinde Osmanlı Devleti'nin askeri yapısını kaynaklara dayalı hem yerli hem de yabancı kaynaklara başvurması sonucunda okuyuculara akademik bir üslupla kaleme almıştır. Osmanlı'nın Sefer Organizasyonu, Askeri Harcamaları ve Avrupalı Devletlerle ilişkilerini anlatan R. Murphey o dönemin kaynaklarından yararlanmıştır. Osmanlı'nın Sefer Planlarını ve Osmanlı Devleti'nde yaşanmış olan Askeri İsyanları eserinde yer veren R. Murphey Osmanlı savaş makinası olarak bilinen Yeniçerileri farklı bir şekilde ele almıştır. Batı'da Habsburglar Doğu'da ise Safevi Devletlerin bulunmuş olduğu coğrafi ve Askeri yapılarını inceleme ve araştırma fırsatı bulan R. Murphey, okuyucularına çeşitli bilgiler aracılığıyla aktarmıştır. Osmanlı'nın taktiksel ve siyasi boyutlarını farklı bir tarzla anlatan R. Murphey, savaş makinası olarak adlandırılan Yeniçerilerin kuruluşundan ve kapatılmasına kadar ahvalini anlatmakla beraber o dönemin kaynaklarını akademik ilgiyi doğru bir şekilde tahlil etmiştir.
R.Murphey'in kaleme aldığı Osmanlı Savaşırken adlı eseri Osmanlı askeri olan Yeniçerilerin psikolojik ve motive girişimlerini şu şekilde yer vermiştir. '' Çoğu zaman savaşların kökeni ve içsel motivasyonu olarak sunulan şeyin -yani dindarlığın- dinin devletin yayılmacı dış savaşlar yoluyla yeni topraklar kazanma çabalarına devlet ideolojisinde bir payanda olarak kullanılması (istismarı) ve ex post facto bir meşrulaştırma aracı olması şeklinde tanımlanması daha doğru olacaktır.''[1] Osmanlı' nın askeri yapısı (1453-1596) güçlü bir durumda olsa da zaman içeresinde devlet yönetimi tarafından alınan yanlış kararlar sebebiyle devletin askeri yapısı güçsüz olarak kalmıştır. Osmanlı Devleti'nin askeri yapısını anlatan Sutton şu şekilde ifadeye yer vermiştir: ''Türkler Prut'u geçtikten sonra Tatarlar ile onları (Moskofları yani Büyük Petro'nun ordusunu) öyle bir şekilde kuşattılar ki, Türkler onlara daha henüz saldırmadan yiyecek ve su ihtiyacı sebebiyle kendi kendilerine teslim olmak zorunda kalmış olmalıdır. [2] Moskoflar, Osmanlı ordusu ile henüz karşılaşmadan önce bazılarına göre açlık ve hastalık sebebiyle 5.000, bazılarına göre daha fazla asker kaybetmişlerdi. Aynı şekilde çok sayıda at ya yem ihtiyacından telef olmuş ya da etraflarında mütemadiyen dolaşarak yiyecek toplayıcılarına saldıran Tatarlar tarafından ele geçirilmişlerdir. [3] Moskofların saldırılarda 800'den fazla asker kaybetmediği söyleniyor ancak aralarındaki hastalık o kadar büyüktü ki her gün 300 veya 400 kişi ölüyordu.''[4] Osmanlı'nın askeri güç zamanla zayıflaması nedeniyle orduda bulunulan disiplinsizlik sonucunda asayişte olumsuz bir etki bırakmıştır.
Sonuç olarak Osmanlı'da bulunan askeri yapı sayesinde ihtişamlı yıllarını yaşamış olan Türk milleti, zamanla Anadolu'da çıkmış olan başıbozuk kimseler tarafından isyan ve liyakatsizlik yüzünden asayişleri büyük bir tehdit altında kaldı. Türkler, tarih boyunca savaşçı bir kimliğe bürünen bir kavimdir. Osmanlı'nın askeri yapısını derinlemesine incelemiş olan R. Murphey, güçlü kalemi sayesinde genç tarihçilere Osmanlı Askeri Tarih Yazıcılığında bir rehber olmuştur.
Rhoads Murphey
Osmanlı Savaşırken
Ketebe Yayınları
İstanbul, Ağustos 2023
404 sayfa
[1] Dinin rolü için (bir tarihî nedensellik kaynağı olmasından ayrı olarak propaganda amaçlı ve meşrulaştırıcı rolü çerçevesinde) için bkz. Bozdemir'in makalesi ''Sources Historiques de l'armee Turque'' in Review of the Faculty of Political Sciences: Ankara Üniversitesi, Pt. 1, C.33 (1978), s. 163-71 ve Pt.2, C.34 (1978) s.147-75. Bozdemir şu görüşü öne sürmektedir (bkz. Pt.2, s.158): ''La religion tient evidemment un place importante au sein de l'Etat, mais (…) plutot qu'ume veritable ideologie, la religion fait figüre de slogan belliqueux pour suivre les guerres exterieures.'' R. Murphey, Osmanlı Savaşırken, Ketebe Yayınları, 1.Baskı Ağustos 2023 İstanbul, s.276-317.
[2] Nurî, Feth-i Bağdad, vr.156b, 160a, 163a-164a; Mustafa b. Molla Rıdvan, Tevârîh-i Fethnâme -i Bağdad, Oxford: Bodleian Ktp.,OR, nr.276, vr.261b; Londra: British Library, Add., nr..9704, vr.39b. R. Murphey, Osmanlı Savaşırken, Ketebe Yayınları, 1.Baskı Ağustos 2023 İstanbul, s. 232-256.
[3] Tasvir, Ahmed Nakşî tarafından resmedilen Nâdirî'nin toplu şiirlerinden alınmıştır. Bkz. TSMK, Hazine, nr.889, vr. 14a. Ahmed Nakşî'nin çalışmasıyla ilgili olarak bkz. Esin Atil, Turkısh Art, s.215, Washington 1980. R. Murphey, Osmanlı Savaşırken, Ketebe Yayınları, 1.Baskı Ağustos 2023 İstanbul, s.232-256.
[4] Nurî,Feth-i Bağdad, vr.163a. R. Murphey, Osmanlı Savaşırken, Ketebe Yayınları, 1.Baskı Ağustos 2023 İstanbul, s.232-256.
Rhoads Murphey
13 Ağustos 1919'da Pensilvanya eyaletine bağlı Philadelphia'de doğan Rhoads Murphey, eğitim hayatını 1950 yılında Harvard Üniversitesinde tamamlamıştır. Akademik Danışmanı Halil İnalcık aracılığıyla akademik hayatını sürdürmüştür. Harvard Üniversitesindeki akademik çalışmalarına devam etmektedir.
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 31.01.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 31.01.2024 15:02