Bilim Tarihini Romanlaştırmak
Charles Darwin'in evrim teorisinin, hikâyeleştirilerek nasıl gerçekleştiği hakkında bizlere fikirler sunarak anlatılan bu edebi kurgu; Darwin'in evrim teorisinin ortaya çıkmasından elli yıl sonra 1906'da Jack London tarafından yazılmıştır.
Eser, insanlık tarihine arkeolojik bir yaklaşım biçimi sergilemektedir. Tarihle bilim ve insanlık tarihiyle pozitivist bir anlayışla bakışın bir romanı olarak karşımızda durmaktadır en önemli arketipimiz olan Hz. Âdem'den Önce. Karakterimizin, rüyalarında başından geçenler düşüncelerin hayallerle süslenerek anlatılışı mücadelenin, gaddarlığın, çatışmanın hayat mücadelesinde ilişkinin önemine dayandırılarak anlatılmış halidir. Tarih öncesi çağda Amerikalı çocuk karakterimizin değindiğine göre, üç ayrı insan türünün hayatta kalma maceraları vardır. Ateş İnsanları, gelişmiş türdür. Konuşma, alet yapma, alet kullanma, ateş yakma becerileri yanı sıra soykırımcıdırlar. Ağaç İnsanları, ilkel türdür. Konuşamazlar, alet kullanamazlar, ağaçlarda yaşarlar, hayatlarına korku yön verir ve ilkel görünüme sahipler. Halk insanları, ağaçtan yere inerek hayatta kalmayı başarmış insan türüdür. Mağaralarda yaşayan orta insan türüdür.
Eser, üç insansı türün hayatta kalma mücadelesinde birbirleriyle kurdukları ilişki üzerinedir. Dolayısıyla bu eser evrim teorisi bağlamında kaleme alınan bir eserdir. Tarih öncesi çağlardan bugünü aydınlatmakta. Beni en etkileyen bölümleri genetik mirasımızın köklerimizden günümüze ışık tutarak açıklamaya çalıştığı bölümlerdi. Mesela karanlık, yükseklik, ölüm gibi hala en canlı biçimiyle hissettiğimiz korkularımızın tarih öncesi çağlardan beri bize eşlik etmesiyle korkularımız ifade edilmekteydi. Bu manada etkileyici olayların; tarih öncesi çağlardan günümüze bakmasıyla geleceğe çıkarımlar yapılması beklentisine sürükledi. Birkaç konu ile değinmesi daha çok beklenti oluşturduğu için kaynağı görememiş olmak biraz hayal kırıklığına uğrattı. Her şeye rağmen bekleneni karşılayan Jack London'ın diğer eserlerinde beklenenin fazlasına alıştırmış olmasını fark ettim. Dönemine ait kısıtlı bilimsel verileri hayal gücüyle zenginleştirerek insanın, evrilmesini Darwin'in evrim teorisiyle yakinen kurgulamış olması gelecek öngörüsündeki başarısının kanıtı olduğu için takdir edilmektedir.
Modern insan, zamana ayak uydurmasına uydurdu da bu zamana gelene dek nasıl zorluklar çektiğini, mücadelesinde cehaletinin her an yakasına yapıştığını ve diğer canlılarla aramızdaki hâkimiyet mücadelesinin ölçülerini birebir yansıtarak heyecanı ve çaresizliği hissettirmekle kalmaz London, mücadelenize güçte vermek istemektedir. Edebi, sade ve anlaşılır dildeki bu eser ihtivasıyla çabucak bitirme olanağı sağlıyor. Yani sıkmadan, sıkılmadan okuyabileceğiniz bir eser. Özellikle isimler eğlenceliydi ve Sarkıkkulak, Tezcanlı, Kocadiş'in kendilerini rahatlatmak için ritüelleri olan Car Car Meclisi gibi bir de çıkardıkları sesleri okumak farklı hissettirmekteydi.
Sonuç olarak, 1906 ve 1907 yılları arasında yazan London, edebi kurgu ile önemli bir adım atmaktadır edebiyat dünyasına. Erken bir insansı canlı örneği yaşamı kurgulanmış eserde. Evrenin ilk halinin hayal gücü fotoğrafı çekilmiş gibi. Hikâye mağarada yaşayan Sarkıkkulak'ın dostluğunu, Ağaçta yaşayan Tezcanlı'nın sıcacık cazibesini, Ateş insanı Kızılgöz'ün şehveti size çarpıcı bir bağdaşmazlığın içinde carcar meclisleriyle sarp kayaların huzursuzluğunu dindiren serin mağara huzuru ile ağaçların acı ısırığını hiç tatmamışsanız okuyun diyorum.
Mağara İnsanları, gelişmiş Ateş İnsanları ve daha hayvana benzeyen Ağaç İnsanları aynı zamanda soyu tükenen bir kedi gibi şu anda olmayan bazı geçmiş canlı türleriyle London, geçen 120 yılda çoğu şeyin değişmeyeceğini öngörmektedir. Bildiğiniz üzere sık paylaşılan erkek dişisini öldürür klişesi feminist bir cümle olarak paylaşılır. Şiddetin mağduru kadındır, erkekte şiddeti gerçekleştiren genellemesi fazla gayri samimi ve de realist durmamaktadır. Erkek de olsa, kadın da olsa insan iyi mi, kötü mü iyilikte taşı yoldan kaldırıyor mu ya da çöpünü çöp kutusuna atarak insanlığında iyiliğin bir adım ötesine geçebilmiş mi? Yoksa taşı görüp temizleyemeyenleri ifşa ediyor da yoldan alınan taşların temizliğine verilen emeği övemiyor mu? İnsanlığını hangi seviyeye taşıdı insan? Yola taş döşeyen mi, yoldan taşı alan mı, taşı ifşa eden mi? Hangisi insanlığın iyilik ya da kötülük seviyesi ayırt ediyor mu? Belki taşa yol aldıran ustalar bunu bilir.
Levent Cinemre'nin çevirisini diğer çevirilere tercih ediyorum. Eserlerinde hataya yer yok. Eş anlamlı kelimeleri kullanımda zengin. Eser konu olarak okuru günümüzden üç milyon yıl öncesine götürüyor. Yazar yazdığı dönem olarak bir asır ötesine götürüyor. Bilgi tamamen edebiyatın bir parçası, olay yol haritası çizmesi konusunda eserlerine yansıttığı en belirgin özelliğidir London'ın. Bilimsel veriler ışığında döneminde sahip olduğu gelişmeler çerçevesinde bir yol haritası sunmaktadır London bu eserinde. Bilimin bu romana konu edinmesi ise yazıldığı çağ açısından gayet orijinal bir fikir olsa gerektir. Prehistoric Fiction adında ve Türkçemize de Tarih Öncesi Kurgu diye çevrilen yeni bir edebiyat akımı doğurması bakımından önem arz eden bir eser olmuştur.
London'ın eserlerine yazdığım mektup dizimi bitirince yine bu kurguda öncü isimlerden olan H. G. Wells ile devam edeceğim. Rüya ve ilkel ataların bıraktığı miras bağdaştırması önemliydi. Kocadiş başkahramanımız, türler arasındaki geçişleriyle kendini geliştirebilen nadir bir insansıdır. Sarıkkulak'ta Kocadiş'in en yakın yol arkadaşıdır. Sandal ve yüzme gibi eğitimleri ilk olarak birlikte öğrendiler. Kızılgöz'de şiddete meyilli canavar vari bir insansıdır. En önemli mesaj; insanların savaş aleti bulduğu anda yaptıklarının öldürmek olması avcılık daha sonra gelmesiydi. Eserin, bu ilkel hayat kurgusunda atalarımız aynı şu anda da bizim yaptığımız şeyi seçerek insanlığı öldürüyor kısır döngü içerisinde olduğumuzu düşündürüyor.
Olay örgüsünde evrim temasından bahsedilmiş. Toplumda cehaleti sürdürmeye devam eden türlerden süregelen ve çağımızda da devam eden insanlık dışı olarak kabul ettiğimiz davranışlar. İlkel insanların bilinçsizce diğer türleri ve uzaktan akrabalarını sistematik bir şekilde soykırımı konu edilmiş. Şimdiki zamanda da yine insanoğlu sistematik şekilde toplu katliamlar yapmaya devam etmekle, gücüyle korku salan ve çevresine göre daha hayvansı hareketleri olan Kızılgöz, halkına zulmüyle tiranlaşan diktatör, çevresine tecavüz eden, eşlerini öldüren kötülüğü temsil eden bir karakter.
İnsanlığın atası Âdem Peygamber, bilim tarihçileri kendilerine göre bir tarih yazarken, ilahi dinler; seni hep insanlığın atası olarak andı. Kimileri de senden önce ve senden sonra diye bölümlemeler yaptı. Biz, bize bildirilenler dışında senin hakkında çok şey bilmiyoruz ama genlerimizde senin izin var. Ruhuna üflenen ruhlarımız bir. Günümüzün farklı olması gerekirdi. Özür dileyerek insanlığımızın iyiliğini çoğaltamadık Sevgili Hz. Âdem a.s., senin kurduğun insan ilişkilerini kurarak yaşamak umuduyla.
Adem'den Önce
Jack London
Çeviri: Levent Cinemre
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Şubat 2019
Modern Klasikler Dizis
Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 02.10.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 12.10.2023 14:07
Elinize sağlık Ülker hanım.