Bir Çöplük Hikâyesi, Edebiyat, Serkan PARLAK

Bir Çöplük Hikâyesi yazısını ve Serkan PARLAK yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Bir Çöplük Hikâyesi

19.02.2016 09:00 - Serkan PARLAK
Bir Çöplük Hikâyesi

Kitabın yazarı Andy Mulligan Güney Londra’da büyüdü. Oxford Üniversitesi’nde eğitim gördü. On yıl boyunca tiyatro yönetmenliğiyle uğraştıktan sonra, Asya’ya yaptığı yolculukların ardından öğretmen olmaya karar verdi. İngiltere, Hindistan, Brezilya ve Filipinler’de İngilizce ve drama öğretmenliği yaptı. “Yaşam Tehlikelidir” ve “ Okula Dönüş” dizisiyle 2011 Guardiyan Çocuk Edebiyatı Ödülü’nü kazandı. Şu sıralar vaktinin bir kısmını Londra’da, bir kısmını da Manila’da geçiriyor. Yazar romanın son sayfasında yer alan teşekkür yazısında “Behela Çöplüğü, Manila’da yaşarken ziyaret ettiğim bir yerden esinlenildi. Orada gerçekten de bir okul ve sonsuza kadar çöp karıştıracak çocuklar var. Eğer yolunuz Filipinler’e düşerse, siz de Olivia’nın yaptığını yapın. Her şeyi görün ve âşık olun. Kitabın karakterleri ve konusu ise tabii ki hayal ürünü.” diyor. Üç çöp toplayıcısı çocuk Raphael, Gardo ve Sıçan’ın para ve gücü elinde tutan başkan yardımcısı senatöre karşı mücadelesi polisiye diyebileceğimiz bir tonda anlatılmış. Yirmi beş dile çevrilen ve sinemaya uyarlanan etkileyici, sürükleyici ve aynı zamanda politik bir hikâye.

Raphael bir çöplükte yaşar. Çöp toplayıcılığı yapan bir çocuktur. Çöpleri karıştırırken buldukları şey hep aynıdır: stuppa yani insan dışkısı. Bunun nedeni yaşadıkları yerde su ve tuvaletin çok zor bulunmasıdır. Ayrıca insanların hemen hepsi kutularda yaşar. Bu yüzden tuvalet kâğıda yapılır ve katlanıp çöpe atılır. Sonra çöpler toplanır, el arabaları, kamyon ve trenlerle çöplüğe taşınır. Raphael onları ayırmaya başlar. Atık diyarının adı Behala’dır. Çöp yığınları dağ gibidir. Rıhtımdan sazlıklara kadar uzanır. Raphael bu işi yaklaşık üç yaşından beri yapmaktadır. Çöpten iyi para eden araba lastiği, plastik, kâğıt, karton, teneke ve metal kutular, cam şişe, bez ve kumaş türünden her şey toplarlar. Bazen bulduklarını giyer. Ayakkabı giymez. Çöplüğe hazır yiyecek artıkları da gelir. İşe yarayan çöpler çuvallara doldurulur, kamyonlara yüklenir, yeniden şehre götürülür ve satılır. Günlük yaşanır. Hasta olmamaya çalışılır. Çöpleri karıştırmak için kullanılan kanca çok önemlidir. Ona göz kulak olan ortağı Gardo ile birlikte çalışırlar. Yedi saat farkla doğarlar. Gardo’nun en dikkat çekici kişilik özelliği ciddi ve acımasız olmasıdır.

Bir perşembe günüdür, yine Gardo’yla çöplüğü karıştırırlar. Yakınlarında çöp paleti vardır. Çöpler önce kamyonlardan boşaltılır, buldozerler onları palete yükler ve sonunda hepsi çöp dağlarının üzerine yıkılır. Çöpleri önce karıştırmak için tehlikeyi göze alıp dağın üzerinde beklenebilir. O gün zenginlerin yaşadığı bölgeden gelen açılmamış bir torba-spesiyal- bulurlar. İçinden önce işe yaramayacak bir sürü ıvır zıvır çıkar. Ama sonra deri bir el çantası avuçlarına düşer. İçinden cüzdan, harita ve anahtar çıkar. Cüzdanın içinden iyi para çıkar. İki ortak çok sevinirler. Parayı bölüşürler. Cüzdandan bir kimlik kartı da çıkar. Otuz üç yaşındaki kâhya Jose Angelico’ya aittir. Küçük bir kızın iki fotoğrafı da vardır. Anahtarlığın üzerinde 101 yazar. Haritaysa şehrindir. Her şeyi yeniden çantaya koyarlar. Raphael, çantayı tişörtünün içine sokar. Çok heyecanlanırlar.

Geceleyin beş polis gelir. Genelde cinayet işlendiğinde ve seçim dönemlerinde politikacıları korumak için gelmektedirler. Ailecek ocakta tavuk pişirirler. Polisler geldiğinde herkes işini bırakır. Sorun çözülürse herkese para vaat ederler. Kaybolan çantanın içinde bir olayı aydınlatmalarına yarayacak bilgiler vardır. Çanta çöpe yanlışlıkla atılmıştır. Raphael çantayı bulduğunu son anda açıklamaktan vazgeçer, ödül olarak verilecek parayı artırmanın peşindedir. Teyzesi söyler ancak Raphael lafı değiştirir, ayakkabı bulduğunu söyler. Geri geleceklerini söylerler. Polisler gidince teyzesi yalan söylediği için Raphael’e çok kızar, doğruyu söylemesini ister. Siyah polis cipi bir süre sonra yine gelir, çöplüğü dolaşır ve gider. Teyzesi Raphael’i hayal kırıklığına uğratmıştır, bu ayrılmasını kolaylaştırır. Derme çatma gecekondularına girerler. Kuzenleriyle yattığı odadaki kişisel eşyalarını karıştırırlar. Olay yaratan çanta kot pantolona sarılıdır. Cüzdandaki kimliğe bir kez daha bakarlar. Polislerin geri geleceğini bildiklerinden çantayı bir an önce iyi bir saklayıcı olan ve bir delikte yaşayan Sıçan’a vermeyi düşünürler.

Sıçan Raphael’den üç dört yaş küçük bir oğlandır. Çok zayıftır. Kimsesizdir. Uzaklardan gelmiştir. Evden çıkıp yürürlerken kimse onlarla ilgilenmez. Etraflarında gece ortaya çıkan sıçanlar vardır. Çöp kamyonları hala çalışmaktadır. Dev metal iskeletten ibaret olan paletin yanına gelirler. Ayakların gömüldüğü beton kalıpların ortasındaki deliğe alçak sesle Sıçan diye seslenirler. Cıyaklama sesleri gelir. Sonunda buluşurlar ve ondan yardım isterler. Nemli, karanlık, çöküntü tehlikesi olan bu yer ürkütücüdür. İlgi ve merakla Raphael ve Gardo’yu dinler. Çantayı açarlar. Sıçan, saklayabileceğini ancak cüzdan, harita ve anahtarı bir süre sonra sıçanların yiyebileceğini söyler. Bir yere atmak da çözüm değildir. Ödül parası dağıtılacağına da inanmazlar. Para karşılığı anlaşırlar. Sıçan haritaya ve kimlikteki fotoğrafa bakar. Adamı bulmaları gerektiğini söyler. Sıçan biraz daha para karşılığında anahtarın Merkez İstasyonundaki emanet dolaplarından birine ait olduğunu, adamın da oraya bir şey bırakmış olabileceğini söyler. Oraya birlikte gidebileceklerini söyler.

Heyecan kasırgası burada başlıyor ve tempo hiç düşmeden sonuna kadar sürüyor. Merak duygusu her bölümde canlı tutuluyor. Çocuklar hedefe ulaşmak için adeta birçok labirentten geçiyor. Peşlerindeki polislerden kaynaklanan korkular ise gerilimi besleyerek okuma hızını artırıyor. Bu bir yolculuk, yolculuğun sonunda gerçekten büyüyorlar.

Romanın en göze çarpan biçim özelliğine değinmeden geçmek olmaz. Yazar her bölümde 1. tekil kişi anlatıcı konumunu roman kişileri üzerinden değiştiriyor. Ağırlıklı olarak tabiî ki hikâyenin üç kahramanı Raphael, Gardo ve Sıçan baş rollerde. Ancak bana göre bu yöntemde tek bir sorun var: anlatıcılar değiştiğinde ortaya çıkması gereken üslup farklılıkları yeterince belirginleşmiyor. Bunun iki temel nedeni var: Birincisi 1. tekil kişi anlatıcı seçildiğinde eğer geçmişte olup biten olaylar anlatılıyorsa bunun nispeten yazarın işini daha da kolaylaştırmasıdır. Yazar bunu yapıyor. Ancak şimdiki zamanda anlattırsaydı işi daha da zorlaşacak, kişilerin üslup farklılıkları daha belirgin olabilecekti. Olmasa bile okuyucunun bu yönde bir beklentisi oluşabilirdi. Öteki nedenin ise bu metnin bir çocuk romanı olması ve onun gereklerine göre yazılmasından kaynaklandığını düşünüyorum.

Roman başkişilerinin duygu ve davranışlarının başlarından geçen olaylara bağlı olarak iyi geliştirildiği; bunun anlatıcı ve üslup farklılığı denemeleriyle zenginleştirilmeye çalışıldığı, polisiye tatlar barındıran, aynı zamanda ciddi politik göndermeleri de bulunan nitelikli bir çocuk romanıyla karşı karşıyayız. Aldığı ödüller ve baskı sayıları da bunu fazlasıyla kanıtlıyor.

Çöplük, Andy Mulligan, Tudem Yayınları, Türkçeleştiren: Arif Cem Ünver 4. Baskı, İzmir, Eylül 2015.


Yazar: Serkan PARLAK - Yayın Tarihi: 19.02.2016 09:00 - Güncelleme Tarihi: 16.02.2016 13:25
48448
Yorumlar
  • Sensiz Ben 2017.01.12 19:26

    peki bu kitaptan çıkarmamız gereken sonuç nedir?

  • Kitap Kurdu 2017.08.03 11:10

    Hiç kimsenin bir imkansızı yoktur. Yeri geldiğinde bir sokak çocuğu bile polisleri atlatıp iz sürmeyi bilir.

  • Size Ne?!? 2017.11.08 21:27

    Bu özeti yazanın ellerinden öpüyorum

  • Adriana Lima 2017.12.05 21:07

    kitaptan çok özet

  • Adrainna 2018.01.04 21:44

    Şükran cezilen

  • Blmm 2018.01.04 21:45

    Çooook teşekkürler

  • Deli Kitap 2018.11.07 20:14

    Biraz daha kısa olsaydı bayram edecektim ha

  • Eda Parlak 2018.11.18 22:48

    biraz daha detaylı anlatılabilirdi ayrıca metinim konusu ve ana fikirine deyinle bilebilirdi teşekkürler eda parlak

  • Asena 2018.11.20 15:00

    iyiki yazdın sana çok ama çok teşekkür ederim

  • Kitap Severler 2018.11.22 19:38

    Biraz daha fazla bilgi verilse daha güzel olurdu

  • Kitapların Prensesi 2019.01.09 21:18

    Ben bu kitabı okudum çok ama çok beğendim herkese tavsiye ederim

  • Bilinmez Kişi 2019.02.24 12:18

    Kitabı okudum efsane herkes okumalı bence

  • Ödeve Muhtaç Biri1 2019.03.18 22:55

    Size çok ama çok teşekkür ederim beni ödevden kurtardınız

  • Esin Ucar 2019.04.11 21:19

    Hikaye eksik ve sonu yok. Ayrıca san ozet diyoruz iyice detayla demiyoruz ki çabuk devamini yazarsan sevinirim

  • Ali Berat 2019.04.26 08:12

    Özetin sonu olmaması çok kötü ve saçma Bi iş yapacaksanız doğru düzgün yapın bu kitabın özetini sonunu bulmak için yarım saattir uğraşıyorum

  • Yağmur 2019.11.10 19:53

    yazdıklarınızı okudum gidip kitabı aldım vallah canınız soul olsun

  • Yavuzalp Özçelik 2019.11.21 16:50

    ÇOK GÜZEL OLMUŞ ELİNE SAĞLIK YAZANDAN

  • Bir Kişi 2020.01.08 20:11

    Çokkkkk güzel olmuşşş

  • Bilsemden Biri 2021.03.04 18:44

    hocam zaten eskiden yazdığınız bir özet ama yorumlarda genellikle kitabın tamamını isteyen ve özetten anlamayan arkadaşlar yazmış tam olarak anlamını bilmeyen arkadaşlar için açıklamasını yapayım özette kitabın sonu söylenmez özet okurları kitaba teşvik etmek için ve az çok fikirlerinin oluşması için yapılan bir yazıdır.

Serkan PARLAK Hakkında

Serkan PARLAK

1975 yılında Bilecik'te doğdu. Ankara Üniversitesi D.T.C.F. Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdi.

Derlediği "Başka Semtin Öyküleri" adlı öykü kitabı Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi, ilk romanı “Ormanın Kıyısı” Roza Yayınları , “Kasabadan Kente Doğru, Cemil Kavukçu Öykücülüğü” adlı derleme deneme-inceleme kitabı ise Günce Yayınları tarafından yayımlandı. Editör ve düzeltmen olarak yaklaşık kırk kitabı yayına hazırladı.

Gazete kitap tanıtım eklerinde -Radikal Kitap, Akşam Kitap- dergilerde -Notos, Varlık, Roman Kahramanları- 2015 sonrasında ağırlıklı olarak dijital mecralarda -Oggito, edebiyathaber, kitaphaber, literaedebiyat, k24kitap, edebiyatburada- kitap tanıtım, eleştiri, inceleme, deneme ve çağdaş sanat yazıları yazdı.

Halen İstanbul’da yaşıyor, MEB’de Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olarak çalışıyor. Defne’nin babası.

Serkan PARLAK ismine kayıtlı 106 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 3 kitap bulunmaktadır.

Twitter Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com