Bir Duygudaşlık Örneği: İşaretlerin Dansı, Çocuk, Merve YURTSEVER

Bir Duygudaşlık Örneği: İşaretlerin Dansı yazısını ve Merve YURTSEVER yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Bir Duygudaşlık Örneği: İşaretlerin Dansı

28.04.2025 09:00 - Merve YURTSEVER
Bir Duygudaşlık Örneği: İşaretlerin Dansı

Hayat bizim sahip olduklarımız dışında aksaydı nasıl olurdu?

...

Durup düşünmek gerek bazen. Hız çağında yaşadığımız gerçeğiyle düşünürsek durmak öyle kolay bir mesele değil aslında. Bu yüzden insanı durmaya, düşünmeye ve anlamaya iten kitaplar oldukça önemli diye düşünüyorum. Evreka Çocuk Yayınları, çıkardığı her yeni eserle, farklı özellikleri olan bireyleri çocuklarımıza tanıtmak, fark ettirmek, hassasiyetlerini korumak açısından önemli işlere imza atıyor. Bunlardan biri de son yayımlanan eserleri olan Emine Kıvcı Biçim kaleminden çıkan İşaretlerin Dansı isimli kitap. Biçim, işitme engelli çocukların hayatına ışık tutan oldukça önemli bir çalışmanın ürününü okurlarına sunmuş. İşitme engelli bir anne-babanın çocuğu olan yazar, kendini bildiğinden beri hayatında var olan işaret dilini meslek seçiminde de kulanmış, tecrübesini işaret dili öğretmeni ve tercümanı olarak bütünleştirmiş, meslek hayatına katmıştır. Onların yaşadıklarına her yönüyle şahit olan bir kalemden çıkması İşaretlerin Dansı'nı ayrıca kıymetli yapıyor.

İşitme engelliler açısından toplumsal tarihe bakıldığında, bu kişilerin toplum dışında bırakıldığı, kabul görmediği uzun bir zaman dilimi ile karşılaşırız. İlk ve Orta Çağ'da uğursuz sayılan, küçük yaşlarda sokağa atılan bireyler olmuşlardır. Sokrates, Cratylus adlı eserinde sağırların kullandığı işaretlerden bahsetmiş ve mükemmel doğduğu halde konuşamayan kişilerin zekâ belirtisi göstermediğini söyleyerek doğuştan gelen zekâyı tartışmıştır. Aynı zamanda sağırlığın günah olduğuna inanılmış ve Aziz Augustine, sağır çocukların, Tanrı'nın öfke duyduğu ebeveynlere bir işareti olduğunu söylemiştir. Orta Çağ'dan sonra uğursuz olmadıklarına kanaat getirilse de yine en zor işlerde kullanılan kişiler olarak var olabilmişlerdir. Asıl sorunlarının konuşamamak olduğunun anlaşılması ise 15 yy. sonlarına doğru olmuştur. Rönesans dönemi ile birlikte işitme engellilerin de eğitilebileceğinin farkına varılmıştır. Türk toplum tarihine baktığımızda hiçbir zaman batıda olduğu kadar acımasız davranılmasa da hayatları yeteri kadar kolaylaşmamıştır. Osmanlı döneminde "Bîzebân" olarak adlandırılan sağır ve dilsizler, konuşulanların dışarı sızmaması için saraya görevli olarak alınmıştır. Cumhuriyetin ilanından sonra Atatürk'ün imzaladığı Cenevre Çocuk Hakları Bildirgesi ile de engelli çocuklar için büyük adımlar atılmaya başlanmıştır. Kısa notlarla işitme engellilerin geçtiği serüvene değinmemin nedeni, bugün de ülkemiz için önemli adımlardan birinin tarihe geçmesindendir. İşitme engellilerin yaşadığı sıkıntıları çocuk kitabı formunda ve gerçek yaşanmış bir olay üzerinden kurgulayarak okura sunan ilk eser Emine Kıvcı Biçim'in kaleme aldığı İşaretlerin Dansı'dır.

"Aaa o da ne? Kulağında bir şey vardı. Şaşırdım. Bir cihazdı bu. Belki de bizi duyması içindi. Evet evet öyle olmalıydı. Sanırım bozuktu. Çünkü bana cevap verememişti. Tabii ya birden hatırladım. Geçenlerde babamla beraber izlediğim bir filmde görmüştüm. İşitme engelliler duyamadıkları için konuşamıyordu da. Bu yüzden de işaret dilini kullanıyorlardı." (s. 12)

Kitabın oldukça dikkat çekici ve eğlenceli bir ismi var. Toplam 64 sayfadan oluşuyor, böylece küçük yaş grubunun sıkılmadan bilinçlenmesinin yolunu açıyor. İşaretlerin Dansı'nın giriş bölümünde, Uzm. Psikolog Ayça Balkanlı'nın eserin yol gösterici nitelikte olduğu vurgusuyla sunuş yazını görüyoruz.

Yazar, ana meseleden uzaklaşmadan hikâyesini dokuz bölüme ayırmış. Sınıflarına işitme engelli bir öğrencinin gelmesiyle empati yapmaya başlayan, hayatın farklı zorluklarına şahit olan çocukların yaşadıklarını satırlara döken Emine Kıvcı Biçim, hem yetişkinlere hem de küçük yaş grubundaki okurlarına güçlü bir yardımlaşma ve duygudaşlık hikâyesi sunuyor.

"Öğretmenim öğretmenim! Ben bu işaret dilini öğrenmeyi çok istiyorum. Bunu sizinle konuşmuştuk. Ama Aslı'yı anlamak, onunla konuşmak için sınıf arkadaşlarımla birlikte sizden ders alamaz mıyız? Hepimiz işaret dilini öğrenirsek Aslı da kendini sınıfta yalnız hissetmez." (s. 48)

İşaretlerin Dansı'nda, oldukça güçlü bulduğum ve en çok takdir ettiğim kısım ise tüm sınıfın ve öğretmenlerinin de dâhil olduğu işaret dili eğitimi. Sınıftaki tek işitme engelli arkadaşları için bütün öğrenciler işaret dili öğreniyor. Onu anlamak ve kendilerini anlatabilmek için yaptıkları bu eylem aslında o çocukların tüm hayatı boyunca birçok akranına kıyasla bir adım önde olmalarına olanak sağlayacaktır. Esasen engelli bireylerle aynı sınıfta okumak engelli olan çocuktan çok diğerleri için bir şanstır. Şöyle ki, o sınıftan çıkacak bir mimarın tasarladığı bina, başka bir sınıfta okuyan arkadaşının tasarımından çok daha kapsamlı olacak ve kuvvetle muhtemeldir ki kabul edilen proje olacaktır. Çünkü o çocuk, işitme engelli bir bireyin yaşam içinde nelere ihtiyaç duyduğuna şahit olarak büyüdü. Dolayısıyla tasarımını yaptığı projede engelli bireylerin de ihtiyaçlarına duyarlı bir bakış açısına sahip olacak ve bunu yansıtacaktır.

Biçim, İşaretlerin Dansı isimli kitabında akıcı bir dil kullanmış. Böylece, -eserin içinde bir takım işitme engeline dair akademik bilgiler olsa da- çocuk okurlarını sıkmadan, konuyu ilgi çekici hâle getirmeyi başarmış. Kitabı okuyan çocuklar, duygusal farkındalık kazanmanın yanı sıra merhamet göstermek, iş birliği yapmanın gücü, paylaşmanın mutluluğu, problem çözme odaklı düşünmek, karar alma, iletişim becerisi gibi duygusal ve sosyal kazanımları elde edebileceklerdir. Emine Kıvcı Biçim'in, İşaretlerin Dansı isimli kitabı, eğitimin sadece akademik bilgi birikiminden ibaret olmadığının resmidir.

Yolu açık, okuru bol olsun.

Emine Kıvcı Biçim

İşaretlerin Dansı

Evreka Çocuk Yayınları

64 Sayfa


Yazar: Merve YURTSEVER - Yayın Tarihi: 28.04.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 17.04.2025 09:13
730

Merve YURTSEVER Hakkında

Merve YURTSEVER

1985 yılının eylül ayında Ankara’da doğdu. İlkokul, ortaokul ve lise eğitimlerini Ankara’da tamamladı. Yerleştiği Gazi üniversitesini yarım bıraktı. 2005 yılında evlenerek Bursa’ya yerleşti. Üç çocuk annesidir.

Yarım bıraktığı üniversite hayatına geri dönerek şu anda İstanbul Üniversitesi Sosyal Hizmetler bölümünde okumaktadır. Aile koçluğu ve öğrenci koçluğu eğitimleri aldı. Aktif olarak birçok aile ve öğrencilerle çalışmaktadır. Küçük oğlunun aldığı özgül öğrenme güçlüğü tanısının ardından disleksi ile tanıştı. Önce kendi çocuğuna, sonra diğer çocuklara ve ailelere yardımcı olabilmek adına disleksi eğitici eğitmenliği eğitimini aldı. Birçok çocuğun tanı almasına ve hayatlarının kolaylaştığına vesile olmak motivasyon kaynağı haline geldi.

Kâğıt rölyef tablolar yapmayı, resim yapmayı, çeşitli el sanatlarıyla uğraşmayı seviyor. Onu tanıyanlar içinde sönmeyen bir öğrenme aşkı olduğunu vurgularlar. En büyük tutkusu ise yazmak. Nadir görebileceğiniz sinirli anlarında bilinir ki o gün bir şeyler yazmamıştır. Yazı hayatına Edebiyat Daima ile başladı. Şu an da çeşitli dergilerde yayınlanmış altmış öykü ve beş kitap tanıtım yazısı bulunmaktadır. 2022 yılı eylül ayı itibariyle Kitap Haber’ in başlattığı okuma hareketinin Bursa koordinatörlüğünü yapmaktadır.

Disleksili çocukların yaşadıkları sıkıntılara yakından şahit olması onu bu çocuklar için daha fazla ne yapabilirim sorusuna götürmüştür. Onların anlaşılabilmeleri, seslerini duyurabilmeleri için gerçek yaşanmış hikâyelerden oluşan Disleksinin Sesi isimli bir kitap çıkarmıştır. Okumak, yeni bilgiler edinmek, her gün bir öncekinden bir adım daha ilerlemeye çabalamak, hedefleri doğrultusunda hayatına yön vermek onu mutlu ediyor. Yeni kitap çalışmaları ise devam etmektedir.   

Yayınlanmış Kitapları

- Kelimelerin Gücü Adına, Evreka Çocuk, 2024
- Disleksinin Sesi, Truva Yayınları, 2022

Merve YURTSEVER ismine kayıtlı 32 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 2 kitap bulunmaktadır.

Twitter Instagram Kitap Satış Sitesi Kitapyurdu.com