Bir Kış Günü Öğlen Uykusu

Yeni doğmuş bir martı yavrusunun, kırık dökük bir çatının üzerinde hayata tutunma süreci birileri için önemliyken, bir başkaları için hiç de önemli olmayan bir meseledir. Oysa insanın yaşama arzusu gibi, yavru bir martının yaşama arzusuna da gebedir dünya. Dünya. Birileri için önemli meseleler, diğerleri için önemsiz yığınlar mekânı. İnsanın kendisini keşfetmesi kadar ilginçtir düşünce odalarını keşfetmesi. İzleri silinmeye başlayan düşüncelerini bir arada bulma ve tutma mücadelesi, insanı kendi kavgasının başrolü yapar. İnsan kimi zaman iyi, kimi zaman kötü rolün zirvesine tutunmaya çalışır. Fakat bunun ötesinde insan, kendisini her zaman iyiye yorar, ne kadar kötü olursa olsun…
İbrahim Paşalı, insana dair ne varsa tüketmeye meraklı düşünceleri bir çatı katında uyku molasına davet ediyor. Bulanık zihinleri berraklaştıracak, dağılan dikkatleri toparlayacak bir nebevi öğretiye; “Öğle Uykusu”na… Eserde “insan” var öncelikle. İnsancıl yazarlardan çok İslamcı yazarlar var, hakikatle hurafe var, sevmekten çok neyi sevdiğimiz var, sevaptan çok günah, hayal kırıklığından çok umut var. İslam dünyası kadar da Batı dünyası var. Eserde balık var denizden sakınan, yağmur var güneşten korkan, sevgi var hüzünden ürken, sessizlik var gürültüden kaçan… Yine Endülüs var gözyaşlarıyla sulanan, Osmanlı var hayırla yâd edilen. Ve Kudüs var sadece dua olan...
Birbirinden bağımsız görünen, fakat bir bütün olarak değerlendirdiğimizde birbiriyle irtibatlı denemelerden oluşuyor eserimiz. Bir zamanlar Milli Gazete’de yayımlanmış olan denemelerin kıymeti satırlar üzerinde tüterken, zaman mefhumuna yenik düşmeyen içeriği de dikkatleri celbeden bir başka yönü.Yazar, modernizmin çelik ağlarına takılmış insanlığımızın ezilen yanlarını onarmaya çalışıyor. Hümanizm çığlığıyla koşturan nefeslerin, kapitalist düzen arasında yamamak için mücadele verdikleri vicdanlarının, merhameti nasıl tükettiğini haykırıyor.
Feyruz’u, Nizar Kabbani’yi, Ümmü Gülsüm’ü okutturuyor ve dinlettiriyor yazar. Arabistan’dan Kanada’ya, Lübnan’dan Filistin’e, Mısır’dan Türkiye’ye, Beyrut’tan İstanbul’açeşitli ülke ve şehirlere sefer yaptırıyor. Bavulsuz kabul etmiyor. Günübirlik seyahatleri sevmiyor. Anlık fikirlere tahammülü yok artık.“Benimle bulunmaya, yürümeye sabredemezsin” diyen bir kulu temsil eden Paşalı, eleştirilerini isimler üzerinden değil olay ve olgular üzerinden yapmayı bir görev biliyor. Aklımızla alay edenleri balığın canlandığı ve iki denizin birleştiği yere davet ediyor. İrfan ile şeriatın birleştiği noktaya. Ve “İrfan’a”… Küf tutan düşünceleri yeşertmeye…
Yazar mekânlar kadar dilleri de önemser. Zira çeşmeler kadar naiftir kelimeler. İnsan yaşadığının fazlası, konuştuğunun eksiğidir. Aklını yitirmeden, her türlü niceliğin otoritesine başkaldırmak en büyük devrimdir. Noktalama işaretinin yitiğidir insan. Nakaratın başını yasladığı notaların hakikatidir…Var ya da yok gibi olan insana, var ile yoktan seslenir eser. “Ne var ol, ne de yok” der. Sadece “insan olarak kendini hisset” der. Tenini, gizlini, saklını… “Uykudan, bir rüyayla uyanacaksın”, “rüyana sahip çık” diye seslenir eser. Rüyalar önemlidir Paşalı’ya göre. Başa dönersek, bir yavru martının bir çatı katında hayata tutunma mücadelesinin bir hülasasıdır eserimiz. Bunu önemseyenleri önemser ve onlarla uykuya yolculuk etmeyi sever…
Meraklısına Not:
Feyruz’dan; Habbeytak Bessayf, Ana le habibi, Sa’altak Habibi
Ümmü Gülsüm’den;Taleal Bedru Aleyna, Ente Omri, Leyh Telewini, Ercaği La Elfe Leyla
Nizar Kabbani’den; Resim Dersi, Allah’a Sorular, Kudüs,Halid Bin Velid’in İşten Çıkarıldığının Resmidir
Ezcümle, yukarıdaki eserleri ve nicelerini vakit bulursanız dinleyiniz ve okuyunuz efendim…
İbrahim Paşalı
Öğle Uykusu
Profil Yayınları
158 sayfa
Yazar: Mustafa ATALAY - Yayın Tarihi: 08.02.2016 09:26 - Güncelleme Tarihi: 08.02.2016 09:26