Bir Kıyamet Senaryosu, Edebiyat, Ülker GÜNDOĞDU

Bir Kıyamet Senaryosu yazısını ve Ülker GÜNDOĞDU yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Bir Kıyamet Senaryosu

26.07.2021 09:00 - Ülker GÜNDOĞDU
Bir Kıyamet Senaryosu

“Zamanı Tanrı yaşar

İnsanoğlu hep ölmek için türemiş.”

Orhun Yazıtları

Önümüzdeki süreçlerde günlük hayatımızda yerini alacak gelişmeler hayatımızı bugünden çok daha farklı hale getirecek. Peki, geleceğin insanlığı nasıl olacak? İnsanlık, yaşamı muhafaza edebilecek mi? İnsanlık, yok oluşunu kendi elleriyle hazırlıyor. Peki, her şeyin sonu neyin başlangıcı olacak? Biz inanıyoruz ki: İnsanın sadece ruhu değil, ruhuyla birlikte maddî vücudu da dirilecek ve öteki dünyada yeni bir hayata başlayacaktır. Zira dünya hayatında insanoğlu, yaptığı her şeyi, maddî vücudu ve ruhuyla birlikte yapmaktadır.

Bizim bu dünyadaki konumumuz aslında tıpkı annesinin rahmindeki sınırlı hayatı geride bırakmakta olan cenin gibidir. Ceninin aklı ve zekâsının olduğu farz edilse dahi güneş, ay, rüzgâr, alımlı çiçekler, denizdeki dalgaların kükreyişi gibi rahim dışındaki hayatın gerçeklerini anlayabilmesi, elbette ki mümkün olmayacaktır. Ahiret hayatına göre dünya hayatının konumu; tıpkı dünya hayatına göre ana rahmindeki ceninin konumu gibi düşünebiliriz. Bu düşünceye elbette belirli kıyametler yani kişinin bir başlangıç ve sonuç eklenmelidir. Çünkü nokta, cümlenin başlangıcı anlamına da gelir. Bu sonlar çeşitli değişimler ve dönüşümleri de beraberinde getirmektedir. Kıyamet sonrası, Nuh Tufanı sonrasında olduğu gibi kutuplar yer değiştirerek dünya yeniden yaşama hazır hale gelebilir mi? Sonrasında yaşam sevgi dünyasına açılabilir mi? Benim duam ve umudum bu yönde gelişmektedir. İnsan kendi yaratılışı ve sonrasını düşünmekten asla vazgeçememektedir.

“İnsanları ilk kez topraktan yaratan (Allah) bunu da yapmaya kadirdir." Yasin Suresi 79. Ayet

Yaşanan küresel ya da ulusal bir felaket sonrasında insanların genelinde umudun ve yaşama isteğinin kalmadığı karanlık geleceğin kıyısında durmaktayız. İnsanlık, kendi sonunu kurarken olası geleceğini neden kuramaz? İnsanlık için son kaçınılmaz mı? Kıyamet sonrası insanlığın, nasıl olacağını hiç düşündünüz mü? Zaman hangi zaman olacak, mekân hangi mekân olacak. Biz, inanlar olarak kıyametimizi ölümle başlatanlarız. Her insanın kıyameti kendi ölümüyle başlar. Büyük kıyamet ise İsrafil’in sur’a üflemesiyle gerçekleşecek. Ardından her şeyin yıkılışı, gök kubbenin düşüşü, yok oluş, son buluş. Her şeyin son buluşunda ezeli ve ebedî olan tek gerçek kalacak. O da Allah c.c. Ardından tekrardan sur’a üflenecek ve yeniden bir diriliş, bütün insanlık, yeniden ayaklanacak. Bu diriliş, bir öncekinin hesabı için, bu diriliş, bir önceki dünya hayatının sağlamasının yapılacağı an için… Bu bitiş ve yeniden diriliş, çeşitli kutsal kitaplarda, mitolojilerde, efsanelerde çeşitli biçimlerde kurgulanarak veyahut direkt aktarılarak anlatılmaktadır. Her inanç biçiminde bir tür son buluş mevcuttur, bu son buluş, çeşitli şekillerde hesaplaşmayı da beraberinde getirir. Bu durum bu konuda çalışan bir çok yazara ilham vermiş, çeşitli kurgu ve distopik eserlere de konu almıştır. Bu eserlerden biri de Yeşim Aslan’ın Geçmiş, gelecek ve günümüzün bambaşka bir distopyasıyla kurgulanan bir ütopya hayali ile harmanlanmış olduğu eseridir.

İnsanlık, kıyamet ve sonrası nasıl olurdu?

“Yeryüzünü çekirdeğinden sarsan bir depremle başladı kopan kıyamet.

Kor şelaleler gökyüzünden sicim gibi aktı.

Okyanusların tüm suyunu taşıran dev dalgalar karaları yuttu.

Toprak bir yaprak gibi yırtıldı ve o güne kadar gömülmüş bütün cesetler topraktan fışkırdı.

Her şey, eskilerin anlattığı kıyamet tasvirlerindeki gibiydi...

Belki daha da fazlasıydı.

Sonra göklerdeki boşluktan korkunç bir ses duyuldu.

Ve vaat edilen kıyamet sonunda koptu.

Kıyamet sonraki sessizlikte yeryüzü ne kadar yalnız kaldı, bilinmiyor.

Ama bir süre sonra hayatta kalanlar, saklandıkları yerlerden bir bir çıktı.

Büyük bir hiçlik duygusu çöktü üzerlerine.

İnsanlıkları ellerinden alınmış gibi hissettiler.

Bildikleri yeryüzünü unutarak, her şeye yeniden başlamak zorunda kaldılar.

Kıyametin onları neden geride bıraktığını anlamalarıysa yıllar sürdü.”

Yeşim Aslan, 1980 yılında Ankara’da doğdu. Üniversite yıllarında kısa filmler çekti ve sinema üzerine yazılar yazdı. Başkent Üniversitesi Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünden mezun olduktan sonra, 2003-2012 yılları arasında uluslararası sivil toplum kuruluşlarında iletişim koordinatörlüğü ve fotoğraf dalında reklam yapımcılığı görevlerini üstlendi. 2012 yılından bu yana senaryo yazarlığı yapmaktadır.

Yeşim Aslan, oldukça çarpıcı bir biçimde ele aldığı kıyamet sonrasında olası yaşamı; İsli Çocuklar Maya adlı eseri üzerinden okura yeni bir hayal penceresi açarak sunmaktadır. Yazar, yaşamın mayasının gücüyle yeni bir ütopya kurması için okura hayal kırıntıları bırakır. Ayrıntılı dili sayesinde okuru yeni düşünce oluşumlarıyla dilediği çıkarımlara ustalıkla ulaştırmaktadır. Bölümler arası kurulan her türlü irtibatı okurun çıkarımına bırakmaktadır. Yeşim Aslan’ın fantastik hayal dünyasını keyifle okura canlandırma olanağı sunduğu İsli Çocuklar Maya, yazarın senaryo yazma kabiliyetine bağlanabilir.

“Maya, hayatın anahtarı. Maya, bizi biz yapan çamur. Yani cismimizin, etimizin, tenimizin, hamurumuzun özü. Kıyametle birlikte kaybolan kutsal kitapları hatırla... onların hepsi bir çamurdan söz ediyordu. İnsanın, toprağın yapıldığı kutsal Maya. Biz işte onu küstürdük. O insanlığın gelecek için tek umuduydu.” (s307)

Kıyamet sonrası hayatta kalmış insanların suyla, toprakla ve havayla kurdukları etkileşim sonucu birbirlerinden ayrışmış toplulukların, aralarındaki ezeli ve ebedi hayatta kalma savaşını; zihinsel titizliğiyle İsli Çocuklar Maya eserinde kurgulamaktadır Yeşim Aslan. Yaşamın mayasının korunması önceliğiyle dünyayı yeniden yaşanılabilir kılan Maya’nın gücünün peşine düşen insanlığı fantastik ve distopik öğeler kullanarak anlatmaktadır. Çocuk büyücüler yetiştiren Dualık dergâhının ulusu Şah Bilge’nin elinde olan Maya’nın tılsımı sönmüştür. Kıtlık başlamıştır. Böylelikle Doğu İmparatorluğu’nun koruyucusu Dualık ve Şah Bilge’ye olan güven sarsılınca yerine kardeşi Deli Bakır geçmesi beklenirken, Şah Bilge genç bir kızı işaret ederek Maya’yı Nazar’a verir. Eski düşmanlıklar, katliamlar ve ihanetler ile örülen olaylar düğümü birbiri ardına okura soluk aldırmadan devam eder. İnsanın kadim zamanlarından bu yana dünyayı tarumar edişi ve bitmez tükenmez arzu dolu iktidar hırsıyla o döngüye kapıldığınızı anlamayacaksınız. İçindeki güce inanan bir genç kadının, düzenini doğanın saatine göre ayarlayarak; yürüdüğü yoldan şartlar ne olursa olsun dönmeyen Nazar’ın etkileyici serüvenidir.

Yeter ki, onursuz olmasın insanlık. İnsanlığımızın sonunu kendi ellerimizle getirdiğimizde olabilecekler nelerdir? İnsanlığımızın yaşam mayası var mı? Tezahür etmiş âlem, insanın yaşadığı fiziksel âlemin bir hayal, bir aldanmadan ibaret mi? Gerçekte var olmayan, gerçek olmayan saydamlığıyla yaşamı korumak mümkün mü? Hayalilik üzerinden farklı bir bakış açısıyla ele alınan eser aracılığıyla çoğalan sorulara hayal gücünüzü zorlayarak cevap aratmaktadır Maya.

İnsanlığın, geçmişi, bugünü ve geleceği olabildiğince umutsuz ve karanlık bir şekilde resmedilmektedir. Felaketler, kıtlık, sonucu toplumlar karanlık bir yapıya bürünmüştür. Zorba ve baskıcı bir yönetim altında, temel hak ve özgürlükleri kısıtlanmış ya da tamamen elinden alınmış toplumun, gelecekte olabilecek olumsuz geleceğine dikkat çekmektedir Maya. İnsanlığın gidişatından yola çıkarak gelecekte olabilecek olumsuz toplumları tanımlamayı özveriyle yaratıcı bakış açısından değerlendirmektedir. Otoriter ve baskıcı bir sistem olumsuz bir geleceği, kötü bir hayatı ifade etmektedir. Toplumlar özellikle gelecek zamanlarda geçen hikâyelerden çarpıcı bir perspektif ile Maya’da yer vermektedir Yeşim Aslan.

İsli Çocuklar Maya

Yeşim Aslan

İlk Baskı Nisan 2021

Sayfa 391

Mundi Kitap


Yazar: Ülker GÜNDOĞDU - Yayın Tarihi: 26.07.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 24.07.2021 14:18
3654

Ülker GÜNDOĞDU Hakkında

Ülker GÜNDOĞDU

1977 yılının Ocak ayında Konya Ereğli’de dünyaya geldi.  Ereğli Lisesi’nde eğitimini tamamladıktan sonra iş hayatına; Ankara’da IBM Bilgisayar Satış Temsilcisi olarak atıldı. İstanbul’da kendi şirketlerini kurana dek çeşitli işlerde çalıştı. İstanbul’da yaşamakta. Kütüphanesini oluşturduğu yirmi üzeri alandaki, beş bini aşkın kitabının anlamını, canına okudu. 

Bilgisayar, dil, gitar, estetisyenlik alanlarında eğitimler aldı. Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yirmi şehri, kültürel gezme imkanı buldu. Kitaplara, yazmaya, tablolara, eski ve yeni objelere, tüm renklere ve dört sitil yüzmeye tutkun. “O kadar derinim ki” diyen okyanusu kıskanmakta.

18.08.2020 tarihinde Kitap Haber ailesine katıldı. Kitap Haber Kültür Sanat Editörü olarak biteviye yazmaya devam etmekte. Kitap Haber Dergisi, Yolcu Dergisi, Şehir ve Kültür Dergisi, Teferrüc Dergisi, Aydos Edebiyat Dergisi’nde yazdı ve yazmakta. İlk yazmaya amatör olarak bir roman ile başladı. Şu ana kadar bir roman, bir deneme, bir öykü, bir Kadıköy’ün Semtleri, iki değerlendirme dosyaları; en güzel haliyle gün yüzüne çıkmak için naçizane enikonu hazırlanmakta. 

1998’de evlendi. Bir oğul ve bir kız evladı var. Ailesi ve kitaplarıyla huzurlu bir yaşamın diğerkâm ve müptezel yolcusu. Bibliyomani değil sadece bir kitap daha okuyacak…

Ülker GÜNDOĞDU ismine kayıtlı 140 yazı bulunmaktadır.

Twitter Instagram LinkedIn Kişisel