Bir Peygamber Yadigârı Olarak Hz. Hüseyin Portresi, Edebiyat, Yunus ÖZDEMİR

Bir Peygamber Yadigârı Olarak Hz. Hüseyin Portresi yazısını ve Yunus ÖZDEMİR yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Bir Peygamber Yadigârı Olarak Hz. Hüseyin Portresi

10.08.2016 09:00 - Yunus ÖZDEMİR
Bir Peygamber Yadigârı Olarak Hz. Hüseyin Portresi

“Cebrail var haber ver Sultan-ı Enbiyaya.

Düştü Hüseyin atından sahra-yı Kerbelaya.”

Kazım

Kerbela kanayan yaramızdı, yüreğimizde ki volkanın haykırışıydı, İslam ümmetinin hiç unutulmayan tarihi, acısı hiç iyileşmeyen yarasıdır. Habil’de ki şefkat ve masum yüreğiyle, Kabil’de ki taş ve alevli yüreğinde ki sırs, kin, nefretin güçsüzü mazlumu öldürmenin bir aynasıdır Kerbela olayı. Sinan Yağmur, “Kerbela Hz. Hüseyin” kitabıyla bir duanın resmedildiği bir kitap kapağıyla karşımıza çıkar. Yağmur, dilin akıcı rahatlığıyla, şiirsel boyuttaki sözcüklerin çeşitliliğiyle bir genişlik ve bu sözcük genişliğiyle olaylara duygusal bir his katmaktadır. Okuyucu olayların acısını gözlerinde ki yaşlarla ıslanarak yaşar, bazen ağlamaklı bazen de tebessümlü olur. Okuyucu tarihin masumiyetini, acısını, tatlısını, sevincini, feryadını, kimi yerde peygamberin çileli zorluklarında kimi yerde Fatıma’nın “Babasının annesi” lakabıyla babasının yüreğine kendi yüreğine katmıştır, yanında olmuştur.

Kerbelada ki mazlumun onurlu başkaldırışı, tarihin görülmemiş bir feryadın sesine tanıklık oldu. Ve insanlık Kerbelada insanlık kanına susamış olan Yezid’in karşısında ki kılıcını kanla güneşin ışığını söndüren zalime,karşıydı. Ve yine insanlık Kerbelada son nefesini vererek tarihte görülmemiş bir ders verdi canıyla, kanıyla...

Geçmiş Anıların Deryasında Kendinden Kendisi Olan BirHüseyin Portresi

“Hüseyin benden, ben Hüseyin’denim, Allah Hüseyin’i seveni sever...”

Hz. Muhammed (sav)

Yağmur, Hz. Hüseyin’inin yazdığı romanında, kullandığı anlatım bakış acısı, kahraman bakış acısıdır ve Hz. Hüseyin’i gözünden, hislerinden anlatmıştır.

Hz. Hüseyin, ölümün kendisinden korktuğu Hz. Hamza nidasında, bir şehidin sancağı tutarken Mus’abın gözünde ki inancı, sağıyor gözlerine, adını ananBilal’in diline akmasıyla, dizlerinin üstüne düşmesiyle, çağlayan gözün nidasını duyar,,,Rahmana giden Burak atının bahtiyarlığını yaşama sevincinde, Taif teki taşlardan talihsizi olmamış kendini bir tarafa atmış taşın şükründe, gözlerden, kulaklardan hareketle çağlayan geçmiş anıların gönüllere yol almanın yolculuğunu yaşıyordu Hz. Hüseyin.

Kim bir bardak su içerse, beni hatırlasın.”Diyen Hz. Hüseyin, derdi olan bir insandı.Şehitlerin yolunda olmanın derdindeydi. Canını ortaya koyarak, kanını dökerek yaşayan bir Peygamber torununun portresi olan, Hz. Hüseyin eziyet görerek gaflete karşı hakikatin mihmandarı olmuştu.

Kerbela

Düşmanın cinayet sahnesinden her zaman zaferle dönersin ama dostun ihanet çadırında hile eliyle boğulursun.” (sayfa-172) Kerbela olayın bir acının, hüznünün, ihanetinin en acı sesiyle ve en çirkin yüzüyle karşıladı Hz. Hüseyin’i ile yanında ki yetmiş bir kişiyi. Tarihin 10 Ekiminde, yılın 680 de, Irak’ın Kerbela denen bölgesinde Peygamber torunu Hz. Fatıma’nın oğlu Hz. Hüseyin’i ve beraberindekileri yaşanan acımaz bir katliamla feryadın, çölün uçsuz bucaksız kum denizinde ki, karanlığında insanlık ile zalimin, Habil ile Kabil’in savaşı oldu. Savaşta katledilen Hz. Hüseyin’le beraber insanlık şehit oldu. Adı unutulmayan bir olay, gözlerin görüp de unutamadığı bir tablo, seslerin hiç bitmediği bir feryadı figan çığlıkları ve gönüllerde iyileşmeyen hep kanayan bir yürek olarak kaldı.

İbn-i Haldun’a göre Hz. Hüseyin akıl ve içtihat sahibidir. Ayetleri ile hadisleri çok iyi anlamaya ve yorumlamaya muktedirdir. Onun düşüncesine göre Yezid gibi adaletli bir halife olmadığı için safında savaşmak caiz değildir. Ve Hz. Hüseyin’e karşı asker gönderdiği için fasıklığını çok net bir şekilde göstermiş, Hz. Hüseyin’in şehit, ecirli ve sevaplı olduğunu belirtir.

“Hiç”lik Makamı

Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”

Hoca: “Hiç” demiş. “Hiç kimseyim.”

Hoca, adamın kendisini önemsemediğini görünce sormuş: “Sen kimsin?”

“Mutasarrıf” demiş adam, kabara kabara...

“Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.

“Herhalde vali olurum.” Diye cevaplamış adam...

“Daha sonra?” diye üstelenmiş Hoca.

“Vezir” demiş adam.

“Daha daha sonra ne olacaksın?”

“Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”

“Peki, ondan sonra?”

Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.”

“Daha niye kabarıyorsun be adam ben şimdiden senin yıllar sonra geleceğin makamdayım: ‘Hiç’lik Makamında!’”

“Şeytan insana ilk sorusu şu oldu: ‘Allah size ne vaad etti?’ Âdem cevap verdi: ‘Hiç...’ şeytan, verilen cevaptan bir şey anlamamış, kendi kendine mırıldanarak oradan uzaklaşıyordu: ‘Hiç ne ki?’” (Sayfa-6) Yağmur’un kitabında bizi karşılayan ilk cümleler bunlardır. “Hiçlik Makamı”nın geçmiş tarihi böyledir. İnsan yaratılışından beri Allah’a boyun eğen, kul olmanın bir doğası olmuştur. Bütün varlıklarda Hiçlik makamı vardır ve bu makama ulaşan Kemale ulaşan kişidir, bu kişi ise Allaha en yakın olan kişidir. Hiç olunca var oluruz. Yani hiç’lik makamı varlık makamıdır.

Ben Hiç’im demek, benlik hissine karşı siperlenip savaşmaktır. Hiç’lik ben olmaktan çıkıp herkes olmaktır.

Sonuç

Sinan Yağmur, kitabının kahraman bakış acısıyla anlatarak, olaylara durumlara Hz. Hüseyin’in bakışla, düşünceleriyle, bakar. Bir Peygamber yadigârının hissiyatının gök kubbeye yükselişinin şahadet anıtının muştusu, şehidi, İslam sancaktarı olmanın derdini çok güzel bir dille anlatılmıştır. Tarihe sığmayan bir kahramanlık tablosunu, Yağmur yazdığı kitabıyla rengârenk resmetmiş, ecdadımızın destansı yüreğinin yere göğe sığmayan haykırışını ve bu haykırışı öteler ötesine bize duyurarak, anlatılan güzel bir baş eser olabilecek bir kitap yapmaya azmetmiştir. Kitabı okurken dudaklarınızda “âminler” eksik olmayacak, bir iz düşüm olarak, yer yer zaman zaman hem okunacak, hem de dua edilecek. Son duamız, kitabın son duasında ki cümleler olsun: “Rabbim! Müslümanları İslam’la tanıştır!” (sayfa-235)

Vesselam...

Sinan Yağmur

Kerbela Hz. Hüseyin

Hayykitap

Not: Bu yazı Ayraç Aylık Kitap Tahlili ve Eleştiri Dergisi Kasım 2015’da 78. sayıda yayınlandı.


Yazar: Yunus ÖZDEMİR - Yayın Tarihi: 10.08.2016 09:00 - Güncelleme Tarihi: 04.08.2016 14:07
4503

Yunus ÖZDEMİR Hakkında

Yunus ÖZDEMİR

1992, Ağrı Taşlıçay Balık Göl doğumlu. İlkokul ve liseyi Ağrı'da tamamladı. Tarih lisans mezunu.

Tarih alanında İslam Bilim Tarihi, alan dışı Nörobilim ve İslam İktisat Düşüncesi konularında birikim yapmakta.

Yunus ÖZDEMİR ismine kayıtlı 51 yazı bulunmaktadır.