Bizim Dünyamızdan Çoklu Evrene Bir Bakış, Sinema, Misafir Köşesi

Bizim Dünyamızdan Çoklu Evrene Bir Bakış yazısını ve Misafir Köşesi yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsiniz.

Bizim Dünyamızdan Çoklu Evrene Bir Bakış

11.06.2024 10:29 - Misafir Köşesi
Bizim Dünyamızdan Çoklu Evrene Bir Bakış

Ali KARA yazdı...

Yakın zamanda beyaz perdede yansıtılmaya başlayan ve hala devam etmekte olan Teorem Filmi, yaşadığımız dünyada anlam veremediğimiz konulardan biri olan ve kendi gizemini içinde taşıyan kayıp insanlar konusunu, ilk kez Hugh Everett (1930-1982) tarafından ortaya atılan kuantum fiziğinin çoklu dünyalar yorumuna ve bunun Stephan Hawking(1942-2018) tarafından geliştirilmesiyle ortaya çıkan M teorisi (Membran ya da daha bilindik ifadesiyle Sicim Kuramı) ne dayandırmaktadır.

Eser, son zamanların gözde konularından olan Paralel Evrenler veya Çoklu Evrenler Kuramı'nın bizim sahip olduğumuz ve bilinçaltımızda taşıdığımız değerlerle işlenerek, beyaz perdede bu şekilde sahneye çıkması açısından önemlidir.

Filmde mekân olarak, başta İzmir olmak üzere İstanbul ve Amasra'nın çeşitli yerleri göze çarpmakta ve değişik açı çekimleriyle görselliği ön plana çıkarmaktadır. Paralel evrenler kavramını kurgularken yani kişinin yaşadığı hayata alternatif yaşam modellerini oluştururken mekân ve kişileri sabit bırakmış, değişkeni daha ziyade kişilerin yaşama biçiminde olabilecek alternatifler olarak ele almıştır. Çoklu evren teorisini bu yaklaşımla ele almak, yaşadığımız coğrafyanın yaygın inanışı olan kader kavramının bilinçaltımızda taşıdığımız etkisi olarak düşünülebilir mi?

Kader inancı ya da kader kavramı, en inançlı insanlar tarafından dahi anlaşılması güç bir olgu olarak kabul edilmektedir. İnsanların özgür iradeleriyle yapacaklarını Allah'ın önceden bilmesi ve düzenlemesi anlamına gelen kader kavramı işte bu noktada sahip olduğumuz algı spektrumunun sınırlarını zorlamaktadır. Meydana getirilen eylem; zaman, mekân ve meydana geliş şekli açısından önceden belirlenmiş ve düzenlenmiş ise, bu eylemin, olabilmesi mümkün sonuçlar arasından insana verilmiş olan özgür irade ile seçildiğini söylemek mümkün müdür? Daha da irdelemek gerekirse bu eylemin başından sonuna kadar her anında gerçekleşmesi mümkün olan sebep sonuç seçeneklerine sahip olduğunu düşünürsek, bunların da kombinasyonu ile sonsuz sayıda mümkün sonuç seçeneği ile karşılaşacağımız açıktır.

Çoklu evrenler teoremine bu yönüyle bakmak da, bu kavramları farklı yaklaşımlar açısından değerlendirmemizi sağlayacağından düşünmeye değerdir. İnsanın özgür iradesiyle sebebini oluşturabileceği sonsuz sayıda sonuç ve bunlarında meydana getirebileceği eylemler silsilesi, bizi M teorisi olarak da adlandırılabilen membran teorisindeki çoklu evren ya da paralel evren kuramına götürebilir. Teoriye bu düşünceyle yaklaşacak olursak, Her şeyi bildiğine ve düzenlediğine inandığımız Büyük Yaratıcı' nın olması mümkün olan çoklu evrenlerdeki bütün sonuçları bildiği ve düzenlediği sonucunu çıkarmak kulağa oldukça mantıklı gelmektedir. Bu da özgür irade ile yapılabilecek belirsiz ve sonsuz sayıdaki olayın oluşturduğu evren ile bir Yaratıcı tarafından belirlenmiş ve düzenlenmiş evren çelişkisine daha anlaşılabilir bir yaklaşım getirebilecektir.

Tekrar filme dönecek olursak filmin ana karakteri olan Cem, güzel ve sıradan diyebileceğimiz bir hayat yaşarken, ilerleyen sahnelerde kendini anlamlandırmakta zorlandığı bir gizemin içinde bulmaktadır. Bilim kurgu türündeki bu eser, konunun belirli soruları akılda bırakarak ilerlemesi ile gizem ve gerilim türüne de yaklaşmaktadır. Başrol karakteri olan Cem, kendini hiç var olmadığı veya olmuşsa da nerede olduğunu bilmediği, fakat önceki hayatından tanıdığı insanlardan oluşan bir dünyada bulmaktadır. Kendini içine sıkıştığı ve akıl erdiremediği bu durumdan kurtarmaya çalışırken, daha önceki hayatından tanıdığı ve bir fakültede öğretim görevlisi olan Fizikçi arkadaşından yardım istemektedir. Arkadaşıyla el ele vererek bilimsel yaklaşımlarla sorununu çözüp ait olduğu yaşama dönmeye çalışan ama başarısızlıklarla umutsuzluğa düşen Cem'i ilerleyen sahnelerde bir camide bir hoca efendiyle çaresizliğini paylaşırken görüyoruz. Ayrıca dikkatli bir gözle bakıldığında filmin geri planında kilise ve sinagog figürlerinin de kullanıldığı dikkat çekmektedir. Toparlamak gerekirse, bilim kurgu –gerilim türünde yapılmış ve yapımcının ilk filmi olan bu eseri bilinçaltımıza vurgu yapan ve sahip olduğumuz değerleri yansıtan yapısıyla değerlendirmek önemlidir.

Kurgu baştan sona kadar, denklemin çözümüne bizi odaklarken üzerimizde bir gerilim ve sorunu çözme isteği yaratmaktadır. Problemin çözülüp çözülemediği ise seyircinin yorumuna bırakılmış gibi gözükmektedir. Bu yönüyle kesin bir sonuç bekleyen bir kesim izleyici tarafından eleştirilebilecek gibi gözükse de, bir yandan da devam filmi gelip gelmeyeceği sorusunu akla getirmektedir.

Sonuç olarak, bilim kurgu türünün ülkemizdeki gelişimi açısından, gerek oyuncu kadrosunun gerekse kamera arkası ekibinin yolun çok başında olmasına rağmen büyük bir özveri ve motivasyonla oluşturulduğunun gözle görülebilir olduğu bu filmin izlenmeye değer olduğu kanaatindeyim.

Yönetmen: Erman Er

Senaryo: Erman Er

Oyuncular: Sadi Celil Cengiz, Gencer Güvercin, Doğa Ekin Yavuz, Ayhan Taş, Ferhat Mete, Baran Akkuş, Dilan Kart, Alkan Akkuş, Ali Balkan Avcı, Sevtap Parlak…

Yıl ve süre: 2024 - 1 saat 27 dakika


Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 11.06.2024 10:29 - Güncelleme Tarihi: 11.06.2024 10:32
250

Misafir Köşesi Hakkında

Misafir Köşesi

Kitaphaber ailesine misafir olmuş konuk yazarların yazılarını bu profilde bulabilirsiniz.

Misafir Köşesi ismine kayıtlı 1103 yazı bulunmaktadır.