Böyle Görsün Görmek İsteyen: Görürken İşittiklerimiz

Edebiyat, büyük bir çalışma alanı olarak yazarların deney odalarıyla dolu, farklı denemeler, yanılmalar, düşmeler ve çıkmalarla dolu çetrefilli bir yolculuğun adıdır. Yazar ve şairler, edebiyat alanında eserler üretirken yaşadığı olay ve olgularla birlikte duygu ve düşüncelerini de bu alana dâhil ederler. Bu bakımdan edebiyat, hayatın kendisini kendisine odak noktası seçmiş, kurgu da olsa gerçeklikler üzerinden hareket eden, hayata karşı bir duruş ve düşünce biçiminin geliştirildiği yegâne alanlardan biridir. Edebiyat, çoğu zaman bir yaşam biçimi olarak da ele alınabilir. Çünkü yazar ve şairler, yazacakları yahut anlatıya konu edinecekleri unsurları hayatın içinden seçip çıkartırlar. Burada hayatı bir olgular bütünlüğü olarak da ele alabiliriz. Fakat farklı bakış açılarıyla hayatı kategorize edebiliriz. Bunlar sosyal, kültürel, dini, ekonomik, psikolojik, sosyolojik vb. gibi gözlüklerle hayata baktığımızda gözlüğümüze uygun unsurları seçip çıkartmamız çok kolay olacaktır. İzlemeyi ve okumayı bilen herkes için bu unsurlar birer yöntemdir. Edebiyat bu yöntemlerin hepsini içerisine dâhil edebilecek bir usulü kendisiyle birlikte ortaya çıkartır. Bu bakımdan edebî eserler, çok yönlü irdelemeye müsait veriler sunmaktadır. Edebî eserlerin bu yönü, çeşitli çalışma alanlarını doğurarak, farklı çalışmaların yapılmasına kapı aralamıştır. Örneğin edebiyat sosyolojisi, edebiyat psikolojisi, dilbilim, toplumsal dilbilim vs. gibi alanlar edebiyatın araladığı kapıdan sızarak, edebî eserlerde söz konusu edilen konular hakkında kendi anabilim dalı üzerinden genişlemelerle edebiyatı masaya yatırır. Bu durum edebiyatın da yararına olur, edebiyat, salt edebî bir unsur olmaktan kurtulur, ona yeni ufuklar açar.
Edebiyat, insanlık için bütünlüklü bir tarihin anlatısıdır. Anlatının belirli bir düzen ve kurgu içerisinde kurulması edebiyatın ilk örneklerini ortaya çıkarırken, dinleme becerilerinin de yerleşmesine katkı sunmaktadır. Edebiyat, tamamen bir anlatıdır demek bu bakımdan hiç de yanıltıcı bir bilgi olmayacaktır. Çünkü insanlar her daim birbirine bir şeyleri anlatmıştır. Sözlü anlatı biçimlerinden yazılı anlatı biçimlerine geçişler uzun sürse de anlatı, kendi varlığını her daim devam ettirmiştir. Edebiyat, bir şeyleri anlatma ihtiyacının sanata bürünmüş hali, belirli temalar ekseninde irdelenmesinin neticesidir. Anlatıyı bir bağ olarak alırsak, dünya edebiyatı da bu bağ etrafında sımsıkı kenetlenmektedir.
Macar Edebiyatına Bir Giriş
Edebiyat üzerine yaptığım çalışmaların genellikle teorik çerçevede ilerlediğini gördüğüm şu yıllarda dönem dönem dünya edebiyatında neler olup bittiğine dair de meraklanmalarımın artması beni ülke ülke edebiyat çalışmalarına yöneltti. Tam da bu zamanlarda elime geçen Böyle Görsün Görmek İsteyen (Csoori, 2024) Macar Edebiyatı üzerine küçük de olsa bir gezintiye çıkmamı sağladı.
Ne biliyordum Macar Edebiyatı ve Macarlar hakkında? Birkaç isim, birkaç eser, birkaç tarihsel mesele. Yine yakın zamanda bir vesile ile tanışıp birlikte bir program vesilesiyle tanıştığımız Dursun Ayan ve Edit Tasnadi'nin hazırladığı eserle (Ayan & Tasnadi, 2022) Macar Edebiyatı ve Macaristan üzerine eğilmemi sağladı. Macaristan ile ilişkilerimiz çok eski tarihlere değin uzanmakla birlikte Osmanlı'nın iki yüzyıl boyunca burada egemenlik kurması, 1800'lü yıllarda Macarların Avusturya'ya karşı verdiği bağımsızlık mücadelesinde kendisine sığınan Macarları himaye etmesi [1], 1.Dünya Savaşı'nda Müttefik ülkelerden olması, Gül Baba gibi önemli unsurlar Macaristan denilince aklımıza ilk gelenler. Bununla birlikte Türkçe ve Macarca arasında binleri bulan kelime benzerlikleri hem tarihsel hem de coğrafik olarak birbirine yakın iki toplumun birbirinden etkilenmesi sonucu olarak okunabilmektedir.
Sandor Csoori'nin Böyle Görsün Görmek İsteyen isimli eseri, sanat, edebiyat, kültür, sinema ve şiir üzerine düşünceleriyle birlikte ortaya konulmuş bir derleme eser. Kitap, ilk bölümünde Csoori'nin düz yazılarıyla okuru karşılar. Bu düzyazılarında Csoori'nin geniş bir şekilde sanat hakkında ve düşünce yaklaşımını görmek mümkün. Macaristan'ın modernleşme serüveninin izleklerini de okuyabildiğimiz eserde Csoori, muhalif yaklaşımıyla kendini göstermektedir. Bunu şu ifadeleriyle görmek mümkün;
"Tepeden tırnağa modernleşmek, bizim inatla dilimize doladığımız Rimbaud sloganımızdı. Muhalliflik ve gecikmişlik duygusuyla modernleşmek… Mizahla ve sadeleştirme karşıtlığı tutkusuyla modernleşmek… Tüm kapalı fikirli siyasetçilere karşı siyasetin kendisiyle modernleşmek… On beş yılın ardından, bütün bunlar sıcak geliyor, birazcık da ironik. İnatçılığımızı görünürde teşvik eden hiçbir şey yoktu. Modernite. Çevremizde ne moderndi ki? En fazla elektirikli süpürge, buzdolabı…" (Csoori, 2024, s. 47).
Csoori, düz yazıları ve şiirlerinde ayrıntılı bakış ile hayatı sorgulama, hayata şiirsel bir pencere açıp o pencereden bakmaya çalışan biri. Düz yazıları özelinde birçok farklı yaklaşımın harmanlanarak sunulması, onun entelektüel birikiminin bir sonucu olarak okunabilmektedir. Şiirlerindeki çarpıcı nesne – insan ilişkilerine dair imgelemleri şiirlerindeki dikkat çekici unsur olarak görünmektedir:
- "ve puro dumanı anarşisinde/uluslar yok oluyor" s.141
- "ette gezinen bir kıymık misali, içinde taşıyorsun yıkıntılarını" s.143
- "Geçitler, tapınaklar, tahta köprüler ve intiharcıların/ormanda yolunu şaşırmış ayakkpları gelirdi benimle" s.145
- "Gözlerim heykellerin yüzünden/bugün de kulelerin yüzüne göç ediyor" s.207
- "ve trenler gibi çarpmaz birbirine saatler" s.209
Derleme olarak hazırlanan eser, Csoori'nin sesli düşündükleriyle birlikte, geziler, beslendiği kaynaklar, yerel ifadeler ve yerel kültürel öğelerle bezenmiş metinlerden oluşan pasajlarla devam etmektedir. Macaristan'ın kültür, tarih ve sanatına dair derin düşünceleri olan Csoori, anlatıya konu olacak olay yahut olguyu yetiştiği kültürel dokuya uygun olarak aktarırken, ara ara düşünce kopukluklarıyla yansıtsa da eser, yaşadığı coğrafyaya derin bağlarla bağlı olan bir yazar, şair ve sanatçının içselleştirdiği meselelerle doludur.
Başvurular
Ayan, D., & Tasnadi, E. (2022). Sandor Petofi. İstanbul: Kitabevi Yayınları.
Csoori, S. (2024). Böyle Görsün Görmek İsteyen. (J. Balogh, Dü., & B. Yılmaz, Çev.) İstanbul: Telemak Kitap.
[1] Lajos Kossuth bunlardan biridir, 2 yıl civarında Kütahya'da kalmıştır, bu gün kaldığı ev Kossuth Müzesi olarak kullanılmaktadır.
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 06.05.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 03.05.2024 14:52