Bozkırda 66
S. Çelebi kaleme aldı...
Kitaplar arasında, Ara Güler'e ait fotoğraflı kapağıyla 'ben kaliteli bir kitabım' diye göz kırpıyordu adeta Bozkırda Altmışaltı.
İletişim Yayınları referansını da görünce Mustafa Çiftci ile tanışmak için iyi bir seçim olacağını düşünerek ekledim sepetime Bozkırda Altmışaltı'yı.
Sözlüklerde yer almayan ancak annemin, teyzelerimin, yengelerimin duygularını ifade etmek, durumları tanımlamak için kullandığı sözcüklerle karşılaştım kitapta.
Tebessüm ederek, sadece bizim çevredekilerin kullandığını sandığım kelimeleri bir kitapta görüyor oluşuma şaşırarak ve kitapla sıcak bir bağ kurarak başlamış oldum kitaba.
Elbette kuru bir hemşehricilik taassubundan kaynaklanan bir beğeni değildi bu.
Kitabı sevmek için pek çok sebep sıralanabilir ancak benim için esas dikkat çekici olan yazarın bakış açısı oldu.
Gündelik hayatta da takdir edip imrendiğim bir tutum sezdim yazarın kişileri ve olayları değerlendiriş biçiminde.
'Yargılamadan kabullenmek.'
Yazdığı karakterlere saygılı Çiftci. Dolayısıyla onları yazmak için ilham aldığı, gözlemlediği ve birlikte yaşadığı insanlara da saygılı olduğu anlamına geliyor olmalıydı bu.
İnsanların her birinin ayrı kişilikleri, yaraları, hisleri, toylukları, sevdaları olduğunun, olabileceğinin farkında yazar.
Ukala Tina'nın oryantalist tutumlarını bile sağduyuyla eleştiriyor. Hadsizlik etti diye tek kalemde silmiyor, tutulur yanlarından yakalayıp devam ettirebiliyor karakterini yola.
Babasıyla çatışma yaşayan Şahin'in de babasının da tarafını tutmadan ikisinin de de öfkelerini, beklentilerini, fikirlerini aktarabiliyor, üstelik hissiz bir tarafsızlıkla da değil duygusunu okuyucuya geçirerek yapıyor bunu.
Etrafındakilerce dalgaya alınan, çoğumuzun çevresinde yaşadığı takdirde ciddiye almayacağı bir Sadi'si var mesela Çiftci'nin.
Sadiler'e gülüp geçmemiş, arkalarından istihza ile çekiştirmemiş yazarımız.
Pek çoklarının 'lüzumsuz' bulduğu bir adamın nasıl da toplumda 'makbul' kabul edilen başka bir karaktere 'yaşamayı' öğretebileceğini gösteriyor.
Bakmayı, yemeyi, gülmeyi, boş vermeyi, yeniden başlamayı ve o güne değin 'eğitimli, kariyer sahibi makbul birey'in' hiç tatmadığı başka olağanlıkları.
Ve Altmışaltı Yozgat.
Yazar tüm bu insan hikâyelerinin zeminine yerleştirdiği memleketi Yozgat'ın da diğer tüm şehirlerimiz gibi hayatın iyisiyle kötüsüyle acısıyla tatlısıyla yaşandığı bir diyar olduğunu gösteriyor.
Herhangi bir şeyi ispat etmeye çalışmadan, hikâyelerinde olduğu gibi, olduğu gibi...
Bozkırda Altmışaltı
Mustafa Çiftci
İletişim Yayınları
160 sf.
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 22.07.2020 12:18 - Güncelleme Tarihi: 14.07.2023 21:13