Bükre Sena Sait’in Üçüncü Kitabı: ‘Kam ve Kurt’, Edebiyat, Necla DURSUN

Bükre Sena Sait’in Üçüncü Kitabı: ‘Kam ve Kurt’ yazısını ve Necla DURSUN yazarına ait tüm yazıları Kitaphaber.com.tr sitemizden okuyabilirsin

Bükre Sena Sait’in Üçüncü Kitabı: ‘Kam ve Kurt’

01.11.2024 09:00 - Necla DURSUN
Bükre Sena Sait’in Üçüncü Kitabı: ‘Kam ve Kurt’

-Kanka sana bi'şey anlatmam lazım fakat burası çok kalabalık, napsak ki?

- Ee hadi bizim dile geçelim o zaman.

-Aa tabii ya nasıl düşünemedim, 'geeçegelim' hadi.

Anladığınız üzere diyalogda geçen 'bizim dil' Kuş Dili 'dir. Çoğunlukla şifreli konuşulacağı zaman tercih edilen bu dil bazen de eğlencesine konuşulur. Anlaması çok zor olmamakla birlikte kanımca tam olarak anlayabilmek için dikkatli dinlemeyi gerektirir. Örneklemek için bir cümle kuracak olursam eğer; 'Begen, sigizege bugugügün Kuguş Digiliginigi ögöregetegecegeğigim.' dersem rahatlıkla anlaşılır demek istediğim. Çünkü o Türkçe'den türetilmiş bir konuşma şeklidir. Temelde sesli sözcüklerin arasına 'g' harfinin gelmesiyle oluşan bu dilin türleri de mevcut. Islık dili olarak niteleyebileceğimiz türü ülkemizde en çok bilineni. Yüksek perdeli ıslık ve melodilerle iletilen bu uyarlaması günümüzde başta Giresun, Ordu ve Gümüşhane olmak üzere Doğu Karadeniz bölgesinde aktif olarak kullanılmakta. 'Neden kuş dilinden bahsediyorsun?' diye soracak oluşanız eğer bunun sebebi; geçenlerde beklemediğim bir anda karşıma çıkmış olmasıdır.

Türkmenistan'lı konuğun Türkmen Edebiyatı'nı anlattığı bir on-line programda adı geçince ilgime mazhar oldu. TYB-Türkiye Yazarlar Birliği Sakarya Şubesi'nin düzenlediği söyleşinin konuğu Türkmenistanlı Filolog/Yazar Oğulmaya Semizade idi. Konuşturanı ise Filiz Toklu. Oğulmaya Hanım ülkelerindeki kuş dilini anlatırken bunun bir sözsüz anlaşma sanatı olduğuna dikkat çekerek Türkiye'dekinden oldukça farklı olduğunu söyledi. 'Hünerli bir dil bizimkisi' diyordu konuşmasında. Geçmişte en çok savaşlarda kullanılan bu rumuzlu dile sosyal hayattan bir örnek vererek açıkladı. Türkmenistan'da kız isteme ritüelini; istenecek kızın yaşadığı evin kapı önünün süpürülmesinin ardından ertesi gün aynı saate kapının açık veya kapalı olmasının yönlendirdiğini bildirerek devam etti. Eğer kapı açıksa kızımızı istemeye gelebilirsiniz, yok eğer kapalıysa bizim evlendirecek kızımız yok anlamını taşıdığını söyledi. Türkmenistan Kuş Dilinin bu örnekli anlatımından sonra programın soru cevap bölümünde konusunda yetkin Oğulmaya Semizade'ye bir soru sordum. Sorum; Türkmenlerde 'kam ve otacı' ların geçmişten bu güne yeri hakkındaydı. Zira o günlerde Bükre Sena Sait'in 'Kam ve Kurt' adlı kitabını okuyordum. Kendisi cevap olarak; kamların ve otacıların geçmişlerinin önemli birer parçası olduğunu, geleneklerinde özel bir yere sahip olduklarını, geçmişin kahramanları olarak onlara büyük saygı beslediklerinin söyledi. Onu ilgiyle dinledikten ve programın bir saatlik süresi boyunca edindiğim bilgilerle, okuduğum kitabın konusunun dayandığı temelleri ön planda tutarak başladım okumakta olduğunuz metni yazmaya.

Türk Mitolojisi

Türk Halklarının inandıkları mitolojik bütünün adıdır Türk Mitolojisi. Sosyal ve kültürel temalarla bezeli eski efsaneler Türklerin ortak inançlarının ürünüdür. Oğulmaya Semizade'nin konuşmasının içinde "Siz onlara 'halk hikâyesi' diyorsunuz biz 'destan' diyoruz." dediği bu anlatıların temeli folklora dayanıyor. Diğer bir adı 'halk bilimi' olan folklor, Türk Dil Kurumu'nun tanımına göre; bir ülkede veya bölgede yaşayan halkın kültür ürünlerini, sözlü edebiyatını, geleneklerini, törelerini, inançlarını, mutfağını, müziğini, oyunlarını, halk hekimliğini inceleyen ve bunların birbirleriyle ilişkilerini belirten, kaynak, evrim, yayılım, değişim, etkileşim vb. sorunlarını çözmeye, sonuç, kural, kuram ve yasaları bulmaya çalışan bilim dalı.

Eski Türkler dinî liderlerine 'Tuyuk', dinlerine 'Nom' ismini vermişler. Ayrıca kendi ruhanilerine 'Tüyun-Tuyon', kâhin ve büyücülerine ise 'Kam' demişler. İslamiyet sonrasında Oğuzların Kamlarına 'Ozan' denilmiş ki bu kelime sonraları 'Şaman' olarak evrilmiş. Şamanlar; doktorluk, büyücülük ve kâhinliği icra etmişler. Genellikle mağaralarda veya gizli yerlerde yaşamışlar. Onların diğer insanlardan farklı, yüksek bir ruh haline sahip olmalarıymış. Bu sayede diğer insanlar üzerinde hâkimiyetleri söz konusu olmuş. 'Otacı' ve 'Atasagon' adındaki yöntemleriyle hastaları iyi etmeleriyle ünlüymüşler. Üzerinde ses çıkaran çıngırak türündeki aksesuarlarıyla kendilerine has elbiselerin kuşanarak şiir ve mûsiki eşliğinde dans etmeleriyle tanınırlarmış. Bu yazımda size yukarıda sözünü ettiğim gibi içeriğinde ve adında 'kam' bulunan Bükre Sena Sait'in üçüncü kitabı 'Kam ve Kurt' tan söz edeceğim. Türklerin İslam'la tanışmalarını konu alan roman eski Türk tarihini merak edenlerin ilgisine mazhar olacak nitelikte.

Kitap tarihi-kurgu kategorisinde Mart 2024'de okurun ilgisine sunulmuş. Toplam 40 bölümden oluşuyor ve 255 sayfa. Gül Güzel Erdoğan'a ait kapağında sayısız imge var. Bir kerevetin üzerine oturup ellerini birbiri üzerine kenetlemiş yaşlı adamsa odak noktası. Dikkatle bir şeyler dinliyormuş gibi okurun gözünün bebeğine bakan üçgen sakallı, çatık kaşlı, bir o kadar da heybetli adamın yaşını tahmin etmek zor. Bilgeliğiyse her halinden belli. Başında geleneksel motiflerle bezeli bir başlık var ve o başlığın iki yanında boynuza veya bir ağacın kuru dallarına benzetilmesi muhtemelse de daha çok bir patlamadan doğan ışınları andıran alegorik çarpık çizgiler var. Yanındaysa bir kurt… Başını göğe kaldırmış uluyan bir kurt… Çizimin renkleri sarının ve kahverenginin çeşitli tonlarında. Kısaca oldukça gizemli bir kapak resmedilmiş.

Hikâye Uygur Devletinin kanatları altındaki bağımsız Karluk Kabilesinin MS. 744 Aralık ayında Kara Kirtiş'teki varlığının anlatımıyla başlıyor. Karluk boyu hükümdar olarak kendilerine bir 'Yabgu' seçerek onun himayesinde yaşıyorlar. Temel amaçları; sonsuz bilgiye nüfuz etmek ve doğayı sürdürebilir kılmak.

Karluk Boyunun Yabgusunun adı Teoman. O yüksek inançlı, Uygurlara vergisini düzenli ödeyerek halkının iyiliği için nefes alan savaşçı bir Türk. Avrasya steplerinin inançlarından biri olan ve Türklerin inandığı Gök Tengri'ye kurbanlar kesip ayinler düzenleyen bir hükümdar. Ona denk olarak anlatılan kamlar olsa da kamların işi hükmetmek değil. Onlar kabilenin bilgeleri. Nitekim Karluk'un kamı Köl Ulubay devlet işlerinin danışıldığı bir merci. Herkesten büyük saygı gösterdiği Köl Ulubay'ın soyu gibi özenle sürdürülmesi için çabalanmakta. O, toy kamları eğiterek bilim ve matematikte halkına ışık olmakta. Senede üç defa düzenlediği ayinlere katılmayanlara ise lanetlenmiş gözle bakılmakta.

Karluk boyunda kamlık soyundan gelen Köl Ulubay'ın Yula isminde bir oğlu, Büke isminde bir kızı var. Bir de; kendi evlatlarından ayırt etmeksizin büyüttüğü yetim kalmış Balaban… Burada şunu belirtmek gerekir ki kamların erkeğine 'Oyun' kadınına ise 'Otogan' deniliyor. Her ikisine de ayrı ayrı görevler atfedilmekte. Oyun'ların en önemli özelliği farklı kat ve alemlerdeki atalarının rüyalarına girebilmeleri ve onlardan bilgi alabilmeleri. Bu kanaldan öğrendiklerini pusula olarak kullanıp, bitkilerle ilaç hazırlayarak hastaları iyileştirme başta olmak üzere birçok sırra vakıf olmaktalar. Nitekim kitabın ana aksiyonunun bu özellik olduğunu belirtmeliyim. Otoganlar ise dans ederek ayinler ifa edip geleceğe dair kehanetlerde bulunmaktalar ki onların bu özelliği kitabın birçok bölümün itici gücü konumunda duruyor.

Teoman Yabgu'nun iki evladı var; oğlu Togay Tegin ve kızı Tomris. Eşinin adı ise Alçin Hatun. O kitaptaki diğer tüm kadın karakterler gibi özel ve önemli. Zira Oğulmaya Semizade'nin de konuşmasında teyit ettiği gibi Türklerde kadınlara verilen önem diğer ırklardan çok başka. Kadınlar eşi ve ailesi için olduğu kadar halkı için de önemli. Bu durumun sadece hükümdar eşleri için atfedilmesinin yanlış algılanmasını önlemek için de şu örneği vermişti konuşmasında; 'Leyla ile Mecnun, Aslı ile Kerem, Zühre ile Tahir, Şahsenem ile Aşık Garip destanlarında kadınların isimleri daima ilk olarak söylenendir, çünkü Türk destanlarında kadınlar çok çok önemlidir.' Bu cümleyi duyduğum anda onun söylemiyle 'Kam ve Kurt' arasında bir köprü kurdum. Kitapta da öyleydi gerçekten. Böylece kitapta kadın karakterlerin ayrıcalıklı ve olağanüstü yerini okudukça gözümde durum daha da netleşti.

Erken yaşta beyazlayan saçlarını sülükleri sirkede bekleterek siyaha boyayan Alçin Hatun kitabın atnikarakteri. Çünkü onu, kız çocuklarından haz etmeyen ve lohusa cini olarak bilinen Albastı'nın yasımasın olarak karakterize etmiş yazar. Kızı Tomris'e sevgi beslemeyen Alçin Hatun anlatının belirleyici karakterlerinden. Bana sorsalar ana karakterinin Yula olduğunu söyleyebileceğim kitapta ana karakter bulunmuyor. Teoman Yabgu'nun soyu Aşina soyundan Teoman Yabgu'nun ailesi çevresinde gelişen olaylarla hikâye sürgün vermekte. Kitabın konusundan ne kasar çok bahsetmeyi istesem de hakkında özet vermek niyetiyle yazmadığım metnimde cümleleri kurarken özen gösterdiğimi ve ipucu vermemeye özen gösterdiğimi belirtmek isterim. Çünkü özel yeteneklerle donatılmış karakterlerin ve zamanda yolculuğun bulunduğunu söyleyerek yetineceğim kitabı okumayı düşünenlerin heyecanını ve isteğini canlı tutmalarını arzu ettiğimi bildirdikten sonra kitabın diline değinmek isterim.

Kitabın kendine has olan en belirgin yanı dili. Bir ayinle başlayan kitaptaki gecenin sabahını anlatarak başlayan kitabın özellikle de ilk yüz sayfasında okuru tetikte tutan bir unsur var ki o da yazarın kullandığı dil. Yarısı Uygur yarısı Türkçe olan yazarın dilini anlatabilmek için birkaç örnek vermek isterim. Öreğin; yoktur demek için yoktedir, doğdu demek için togdu, eğer demek için iger, gibi demek için bigi, şimdi demek için imdi, er yada geç demek için erdinç, sana demek için sanga, biçim demek için biçüm kelimeleri kullanılmış. Sadece bu da değil. Göktürkçe'de babam anlamına gelen kangım kelimesinin kullanması gibi çeşitlilikler de bulunuyor. Sırf bu sebepten; okuduğumu anlayabilmek ve kitabın konusunun temel hareket noktasını oturtabilmek için ilk yirmi sayfayı üç defa okuyarak özümsediğimi söylemeden edemeyeceğim. Bu dili yazarken yazarın nasıl bir tutum sergilediğini yani yazmakta zorluk çekip çekmediğini eğer çekti ise bunu aşmak için bir yöntemi olup olmadığını merak ettim doğrusu.

Sonuç

Türk mitolojisinin en eski kalıntıları yeryüzündeki diğer halkların yazılı kaynaklarıyla kanıtlanabilirken konu hakkındaki en önemli kanıtlar eski Çin yazılarında bulunmakta. Örneğin MÖ 330 yılına tarihlenen bir yazıda Türk mitolojisinin efsanelerinden Asena Destanı'nı görmekteyiz. Tam bu noktada dünyanın en eski edebi belgelerinden biri olarak kabul edilen Dede Korkut Destanını da anmış olalım. Yanı sıra Gökbörü, Ergenekon, Manas, Oğuz, Köroğlu ve Edigey Destanlarını da…

'Kam ve Kurt' ile bu destanların dönemlerine dikkatler çekilirken M.S. 744 ile 21.yy arasında bir zamansal akışın çatısı altında ilerleyen kitap bana kalırsa Bükre Sena Sait'in yüz akı. Aynı zamanda bir oyuncu olan çok yönlü yazar müzisyen kimliğiyle de öne çıkıyor. İstanbul Bilgi Üniversitesi Sahne ve Gösteri Sanatları Bölümü'nden mezun olan genç yazarın 'Dolunay Etkisi – Leydi Evans' ve 'Sanata Dair İpe Sapa Gelmez Bir Soruşturma' adlı iki kitabı daha var. Sadri Alışık'ta kamera önü oyunculuk eğitimi alan yazar zengin bir filmografiye sahip. 'Kendimdeyim' adlı rap parçası büyük ilgi gören Bükre Sena Sait'in parçasının söz ve müziği kendisine ait. Henüz 25 yaşındaki çok yönlü yazara yolu açık olsun derken kitabını tarihin bu zaman dilimine ilgi duyanların okuma listenize almasını tavsiye ederim.

Kam ve Kurt

Bukre Sena Sait

Bambuk Yayınevi

Mart 2024 -255 sayfa


Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 01.11.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 27.10.2024 14:52
1.459

Necla DURSUN Hakkında

Necla DURSUN

1976 Sakarya doğumludur. Anadolu Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi Yerel Yönetimler Anabilim Dalı Küresel Şehirler ve İstanbul Araştırmaları Bilim Dalı’nda Yüksek Lisansını “Kuzguncuk Semt Tarihini İnsandan Okumak; Bir Seçki ile Şahsiyetler” konulu yüksek lisans teziyle tamamlamıştır. Finans sektöründe çalışmakta ve İstanbul’da yaşamaktadır.

Yayınlanmış Kitapları

- Roman ve Coğrafya, Okur Kitap, 2023

Necla DURSUN ismine kayıtlı 111 yazı bulunmaktadır.

Yazarımıza ait 1 kitap bulunmaktadır.

Twitter Facebook Instagram YouTube Kişisel Kitap Satış Sitesi