"Bütün Ağırlıklarım" Üzerine
Hikâyenin ana esasları üzerine eğilince, kurgu, gerçeklik, dil, kahraman ve gelenek gibi unsurların yanında başlangıcından beri önemli görülmüş olan mekân-zaman-kişi ve olay örgüsü ile karşılaşıyoruz. Bu hususlardan öncelikli olanı yazarın dili kullanımıdır. Bir iletişim biçimi olmasından dolayı her edebi metin ve her anlatıcı için esas olan mesele; okurla söyleşmektir. Bunun yolunu da okuyan ve yazan hemen herkes ittifakla bilir: metni okura iletebilmektir. Siz bunu metnin mesajını aktarmak ve bunda da başarılı olmak şeklinde anlayabilirsiniz. Bu hem yalın hem girift komplike bir yapıdır ama asla çelişik değildir. Çünkü okur da hem yalın şekilde mesajı almak hem de hikâyenin alt katmanlarında başka anlamlar da bulmaya heveslidir. Bunu çok kez denedim çünkü.
Müzeyyen Çelik'in "Bütün Ağırlıklarım" kitabındaki hikâyeler bu anlamda hem yalın hem de yazarın başka bir niyeti olup olmadığı meselesini okurun kafasında döndürüp duruyor. Bu kitap Hece Yayınları tarafından Temmuz ayında çıkarılmış.
Yazar hikâyelerinde kadınları anlatıyor. Ancak bireyselleşmiş kentli ve lüksleri sorun olmuş kadınlar değil bunlar. Makul çoğunluk olarak tarif edilen, piramidin en geniş kısmında hayatı kurmaya, hayata karşı durmaya çalışan "gerçek" kadınlar bu kahramanlar. Elbette "neden?" sorusunu burada sormalıyız. Neden? Buradaki soru kelimesi, belli ama çoğunluk bir kesimi oluşturan kadınların, bozulan sistem, bozulan toplum, bozulan hukuk vb bozulan her kurumsallığa karşı yaptığı mücadele. Farkındayım bu seçilen kesim ya da kısım için neden sorusu devam ediyor. Yazar, içinde bulunduğu, görüp yaşadığı gerçeklikleri kurgulamış. Ha soru, o hep devam edecek. Yıllardır tv haber bültenleri, gazetelerin 3.sayfaları neden kadınları haber konusu yapıyorsa ondan elbette.
Toplumun bozulması ile ilgili sorulara cevapları sosyologlar bulacaktır elbette. Biz sadece büyük bir sosyal dönüşüm yaşanması, yapının bozulması üzerine bu sıkıntıların çıktığını ifade edebiliriz. Yazar kendine bunu dert etmiş ve kurgulayıp hikâyeye aktarmış. Olması gereken de budur. Her yazarın içinde yaşadığı topluma karşı borcunu, kaleme misyon yükleyerek ödeyebileceği gibi bir gerçeklik var çünkü. Yazarın bu borcuna bedel olarak yazdığı hikâyeler, toplumsal çözülme ve çürümeye hatta kokuşmaya karşı bir tepkisidir. Aslında itelenen, ötelenen, hor hakir görülen herkesin hikâyesini anlatmış yazar.
Daha çok kadın, çocuk, aile içi ilişkiler, aşk, tutku, pişmanlıklar dizgisel olarak hikâyelerde işlenmiş. Müzeyyen Çelik, okurun dikkatini şiddetle bir tarafa yöneltiyor. Bu yönlendirmeyi de samimi şekilde yapıyor. Her gün değişik mecralarda haber olarak karşımıza çıkan, bir istatiki bilgi gibi sıradan ve olağan görünen, en kötüsü de herkesin kanıksadığı bir meseleyi gündem yapıyor. Başlığa atıf yapmak lazım; yazarın kendine yük edindiği, ağırlıkları olarak gördüğü, şiddet, örselenme, yok sayılma gibi ağırlıklarını atması ve kurtulup rahatlaması için bu kitap elbette şarttır. Okumak da şart tabi.
Bütün Ağırlıklarım
Müzeyyen Çelik
Hece Yayınları
96 Sayfa
Yazar: Salih BORA - Yayın Tarihi: 25.08.2021 09:00 - Güncelleme Tarihi: 24.11.2021 01:56