Çağdaş Türk Öykü ve Romanında Yaratıcılık

Aysu Erden'in, "Çağdaş Türk Öykü ve Romanında Yaratıcılık" eseri altı bölümden oluşmaktadır.
Yazar birinci bölümde öykünün doğası ve yaşamın öyküdeki yeri, öykü yazar-okur ilişkisi, öykünün belirleyici özellikleri (kısalık-sanatsal etki-kurmaca dil oluşturma), öykü dilinin düşünsel işlevi, öyküde deneysellik ve yaratıcılık (bilgisellik-yazınsa iletişim), öyküde toplumsal boyut, öyküde eğretileme olgusuna yer verilmektedir.
İkinci bölümde 2000'li yılların başlangıcındaki Türk öykü yazarlarının özgün, deneysel, yaratıcı dil kullanımları, tür denemeleri, yenilik arayışları, yönelimler örneklerle ele alınıp incelenmektedir.
Üçüncü bölümde son dönem Türk öykücülüğünde kötülük öğesinin ortaya çıkış biçimleri örneklerle incelenmektedir.
Dördünce bölümde M. Kaçan, V. O. Bener, Z. Aliye, Ö. Karabulut, A. Nesin gibi yazarların öykülerinden örnekler verilmektedir.
Beşinci bölümde yaratıcılık konusunda incelenen romanlar şunlardır: Umut Lanettir-M. Arıkan, Gölgesizler-H.A. Toptaş, Amida ve Eğer Sana Gelmezsem-Ö. Karabulut.
Altıncı bölümde öykü dergileri incelenirken, son bölümde serüven kültürü, deniz edebiyatı ve çeviri projelerine yer verilmektedir.
Kitaptan notlar:
Müge İplikçi: "Sisteme entegre bir dilden konuşmak, resmi bir dilden konuşmak anlamına gelir ve bence buradaki en büyük tehlikeyi de bu oluşturur. Kafa tutacaksınız. Ve kafa tutacaksınız sonuna kadar tutacaksınız. Bunun ama'sı yok. Sivil itaatsizlik…Buna ihtiyacımız var." (s. 11).
"Öyküler dar alanlara sıkıştırılmış az sayıda sözcükle yoğun anlamlar aktarma gücüne sahip olan sanatsal iletişim araçlarıdır. Öykünün üç önemli belirleyici özelliği vardır: Kısalık, yoğunluk ve birlik. Öyküde anlam yoğunluğu, doku zenginliği ve biçim sıklığı en belirgin özelliklerdir. Her satır, her sözcük, her hareket, hatta yapının kendisi bile ikili bir anlam taşıyabilir. Yazara tanınan küçük alanda pek çok şey başarılır." (s. 13).
"Yazar öyküsünü oluştururken, öykü dışındaki gerçek dünyada var olan ve herkesin bildiği gerçekleri oldukları gibi öyküye aktarmaz. Onları düş gücünün yardımıyla geliştirerek aktarır. Yazarın görevi, gerçekleri, onlara sürekli gönderimde bulunarak okuyucusuna iletmektir." (. 14).
Jon Halliday: "Yazarın öyküye özgü dil kullanımı onun dünya görüşünü ve ideolojisini yansıtır." (Akt., Erden, 2009).
"Öyküde yazınsal anlam üç şekilde ortaya çıkar: (a) Sözcük anlamı: Bir dil biriminin temel anlamı (b) Toplumsal anlam: Bir dil biriminin anlamının toplumsal sınıf, etnik gruplaşma, bölgesel köken, cinsiyet, yaş, eğitim gibi toplumsal etkenler tarafından belirlenmesi (C) Etkisel anlam: Dili kullanan kişinin duygularını, davranışını, eğilimlerini ve belirli bir durumla ilgili olan düşüncelerini yansıtması." (s. 15).
"Anlatıda iki olgu öncelenmektedir; (a) Temsil etmek (tipik olma): "eserdeki kişilerin, olayların ve durumların tipik olması gerekir ki sosyal gerçekliği yansıtabilsinler." (György Lukas). (b) Zaman dilimi içinde hareket etme olgusu." (s. 16).
"Öykünün temelinde 'anlamlandırma' ya da 'anlam yükleme' diyebileceğimiz psikolojik bir olgu ile bu olgunun sonucunda ortaya çıkan mitler yatmaktadır. İnsanoğlu ruhsal durumunu kendine özgü kişisel anlamlar geliştirerek oluşturur. Daha sonra bu anlamları dış dünya gerçeklerine (toplum, bireyler, olaylar, nesneler, kavramlar ve ilişkiler) yansıtır ve onlarla özdeşleştirir." (s. 18).
"Kısacası, yazınsal metinlerin içerdikleri yapısal birimlerin kümelenişlerinin, aralarındaki ilişkilerin işleyiş biçimlerinin, durumsal bağlamın metni etkileme olgusunun ve çıkarımların okur tarafından nasıl kullanıldıklarının belirlenmesi, öykü incelemelerinde, yorumlamalarında ve eleştirilerinde önemli bir yer tutmaktadır." (s. 36).
"Yazınsal metinlerin dilini incelemek, yazınsal yapıtların gerçeklikteki karşıtlıklarını yine içerisinde bulmaya çalışmaktır. Eleştiri gerçekleri bulmak değil, geçerlikler bulmaktır. Diğer bir deyişle, bir yapıtın kendi türündeki söylemine uygun olup olmadığını araştırmaktır. Edebi metinlerde, ilk bakışta, birbirlerine karşıtmış gibi görünen iki ayrı olgu vardır: (1) Sanatsal ve estetik olma gerekliliği, (2) Gerçeklere uygun olma gerekliliği." (s. 107).
"Anlamın 'toplumsal olarak üretilen yapıların ürünü olduğunu' savunan yapısalcılara göre 'metnin vermek istediği anlam yalnızca yazarın anlatmaya çalıştığı ya da yazarın geçmiş deneyimleri değil, okurun metinle buluştuğu yerdedir… Bachtin metnin ilk ve son sözü olmayan bir sonsuz diyalog olduğunu savunur. Roland Barthes'e göre edebi metnin amacı okuru yazarın tüketicisi olma konumundan çıkarmak ve onu metnin üreticisi konumuna getirmektir… Barthes çok anlamlı metinlerden (polysemous texts) söz eder, bu metinleri herkesçe kabul edilen tek bir 'gerçek' anlam içeren teksesli metinlerden (univocal texts) ayırır." (s. 108).
Aslan, Aktan ve Kamaraj'a göre yaratıcılık bilinçlilik, duyarlılık, yeniliğe açıklık, esneklik, sezgi, kavrama ve buluş gibi zihinse süreçleri içeren bir kavramdır. Yaratıcılığı, boşlukları, rahatsız edici ya da eksik öğeleri önceden sezip, bunlar hakkında düşünmek ya da varsayımlar kurmak; daha sonra bunları sınamak, sonuçları birbirleriyle karşılaştırmak ve olasılıkla bu varsayımları değiştirerek tekrar sınamak ve sonucu ortaya koymak şeklinde tanımlanmaktadır. (Akt., Erden, 2009).
Black'a göre yaratıcılık nesne ve olayları aynı anda birden fazla şekilde görebilme yeteneğidir…Yaratıcı kişiler resimde, müzikte, edebiyatta ve fikirde sıradışı durumlarla karşılaştıklarında hemen ilgilenirler. Karışık, gizemli olay ve düşüncelere ilgi duyarlar. (Akt., Erden, 2009).
Sonmaz'a göre yaratıcılık elde var olan bilgiler ve yaşantılar arasında yeni ve özgün bağlantılar kurmaktır… Yaratıcılık ayrıştırıcı düşünme sürecinde esneklik, bütünleştirici düşünme sürecinde akıcılık ve bilinenlerin dışında bir işlem yapmaktır… Yaratıcılık çok sayıda çağrışım üretebilmek, bu üretimde özgür olabilmektir. Ancak bunu yaparken de özden ayrılmamak ya da sapmamaktır… Yaratıcılık ana yoldan ayrılmak, deneye açık olmak, kalıplardan kurtulmaktır. (Akt., Erden, 2009).
Son olarak Aysu Erden roman incelemelerinde ön plana çıkan beş tane eleştiri yöntemine yer vermektedir. Şöyle ki:
1-Davranışbilimsel Eleştiri Yöntemi: Eserde yaratılmış olan psikolojik tiplemelerin ve metnin içindeki kişilerin psikolojik açıdan incelenmesi yapılır. Eserin okur üzerinde yaptığı etkiler, eserin okurun psikolojik yapısını etkileme biçimlerini ele alır.
2-Toplumbilimsel Eleştiri Yöntemi: Yazarların toplumu eserlerinde nasıl yansıttıkları üzerinde dururlar. Amaç, milliyet, etnik köken, toplumsal sınıflar gibi kavram ve olguların incelenmesini öncelemektir.
3-Mitolojik Eleştiri Yöntemi: Yazınsal eserler sistemli bilgi kaynaklarıdır. Edebiyat eleştirmenleri aynı zamanda edebiyat antropologlarıdır. Amaç, edebiyatın edebiyat öncesi kategorilerden (mitolojik öyküler, efsaneler, ritüeller) nasıl etkilendiğini araştırmaktır.
4-Yapısal Eleştiri Yöntemi: İçerik ve biçim dilin dizgesel yapısının temelidir. Metinlerarasılık önemlidir. Amaç, dilin dizgesel yapısındaki sanatları, metaforları ve simgeleri ortaya çıkarmaktır.
5-Feminist Eleştiri Kuramı ve Yöntemi: En genel anlamda, kadın yazarlar tarafından yazılmış olan yazınsal eserlerin kadın kişileri, kadınların toplum içindeki yaşamlarını ve deneyimlerini eserlerinde nasıl yansıttıklarını inceler.
Çağdaş Türk Öykü ve Romanında Yaratıcılık
Aysu Erden
Hayal Yayınları
Sayfa 174
Ankara, 2009
Yazar: Faik ÖCAL - Yayın Tarihi: 11.04.2025 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.01.2025 12:22