Çağla Gibi Şiirler
“en acılı damardan çektiğin çürük ağla!”
Şiirler Çağla: çağla renkli kelimeleri büyük bir titizlikle değil üstün bir deyişle tekrardan alan bir şair olduğunun göstergesidir bu. Sen kırk deyişin hüküm sürdüğü bir demet sözü kendi kalbinde birleştirdin. Kalbini de yasladığın türkülerde bir anadolu ezgisi, kırda esen bir tutam rüzgar, acına merhem olacak bir şefkat ve barınağı olacak bir sevgi deseni.
“en acılı damardan çektiğin çürük ağla!”
Besili bir sesi olur ağıdın. İnleyen rüzgar. Ah eden gün. Ve intikam içre bir sabah. Hangi nakaratın başında durur çığlık.
Süleyman Çobanoğlu titrek kelimelerin acılı ve ağır anlamlarında cümlelerini kuran bir şairdir. Sağından uyanmışlığın verdiği uyanıklıkla söylemiş şiirlerini. Şiirleri çağla renkli bir düşten çağla renkli hayalleri söyleyen gerçek içre bir deyiş.
Bir şair kelimelere ne kadar iyi dans ettirebilirse o kadar iyi şairdir(midir!) Belki de öyledir. Az yazan az söyleyen ama söylediğini gediğe işaret ederek tam yerine fırlatan bir okçudur da belki şair. Şair iyi nişancı olmalıdır. Fırlattığı söz hangi kalbe nişan almışsa o kalbin içine doğru akıtmalıdır kelimelerini. Şair hem acıtandır hem hüzünlendiren hem de düşündüren.
Kaba taslak bir şair tanımı belki de yukardaki paragraftaki gibi olur. Şiir nedir sorusuna verilcek cevap da yukardaki paragrafa uygunluk içermesi için en uygun yanıt: şiir oktur, şiir acıdır, şiir okuyucuda bir çığlıktır, şiir acılanmadır, şiir hüzünlenmedir, şiir şairin söylediği değil işlediği, amaçlı bir gerçekliktir, düştür, hayal ve gerçek arası bir şeydir.
“en acılı damardan çektiğin çürük ağla!”
Şiir bir yobazlık nedenidir. Yobazlığa Övgü dizen bir şair kendi halinin tasvirini yaparken bu ağa girenlerin kendilerini iyi hissetmelerini gerektiğini bildirir. Uzak değil yakın ihtimaller üzerinden bu bir kanaat meselesi, bir tercih, bir ahenk unsudur.
“Bu kitabı yobazlara adıyorum. İbrahim’e. Her şeytani taarruzda, gövdesi oklarla delik deşik edilen o katı kayaya. Eyyub’a…”
Metaneli bir ay halinde bürür y. Y bir harftir. Ondan sayısız kelime türetip cümle içerisinde değişik görevlerle kullanabilirsiniz. Y bir gizli özne, aşikar bir sevme, ahenkli bir terennümdür. Y yobazın ilk harfidir. Öyledir. Bunu bir Eyyüp’da da görebilirsiniz. Çift halini. Çoğalır y. Kancık bir klavyede parmağın o harfe vurup da yazmaması kadar sinir edici birşeyin olmaması belki de sevilen o ismi, o özneyi, o sıfatı yazamadığı içindir.
Aşk ile Hain Kardeş kitabında bir aşk özlemi ve zamana değmeyen güzelliklerin ağır aksak günlerinden bahseder. Öyle ki bir cümle söyler özetidir zamanın: “”eh işte, aşk hususunda ne derseniz boş… Aşk bizim Gutenberg çağımıza pek uğramamış görünüyor. Yahut geldi de biz duymadık. Ne elimizde gümüş saplı kamçı var ne de içimizde körük gibi bir ateş. Babamız Yakup değil, yârimiz Zeliha değil. Bize kala kala bir gün nadim olması umulan hain kardeşler olmak kalıyor. ”
Şiirler Çağla neresinden Süleyman Çobanoğlu’dur!
İsmet Özel’in “benden sonra tek bir şair geldi o da Süleyman Çobanoğlu’ dur” sözü üstüne bir şey demeye gerek yok. Şiirlerindeki o seslilik yazdığı eserlerine sinmiştir. O bildiğim cümle örgüsünü alt üst ederek sözlerini kalbimize batırmıştır. O sözleri toplarlarsanız elinize düşecek olan ilk kitap “aşk ile hain kardeş” ardından “yobazlığa övgü” dür bu kitaplarından sonra Şiirler Çağla’dır.
Süleyman Çobanoğlu şiiri bir tekfurun kızı ile zirve yapmıştır. Sağ kesimin sola asılan bir şarkısı gibi gelse de durum öyle değildir. Mizanpajını düzeltmeden akla geldiği ilk anlamı ile yetinmemeli insan. İnsan işte “su misali kıvrım kıvrım”. Süleyman Çobanoğlu şiiri sudur. İçilen suyun boğazda takılması nasıl acı veriyorsa o kadar acılı şiirleri asılıdır bizde.
şiir de ikilik oynamak yok. Bir hayattan esamelidir isim. Bir kaplumbağa bir tekfur kızı bir gitmek bilgileri. şöyle ki:
” ki ikidir gövdesi o ekpare hayatın:
mavi bir göl olmakla mavi bir atmacanın
attığı bir tosbağa olmak farklı değildir.”
Bir ömür yağız bir sözü aşılırken içimize en çok şiir söyler vatanın ve uçurtmaların asil duruşuna yankı yapacak sözleri. Uçurtmayı vuran şairdir. O mavi gökleri kirletmesin diye yapmıştır belki de bunu. Bunu yaparken de en güzel silahla indirmiştir o uçurtmayı. En güzel sözlerle usul usul. O uçurtma artık ölümsüzse bizim kalbimize yerleştiğindendir. Bu kalbe yerleştirme olayını da en iyi yapan şairdir işte. Süleyman çobanoğlu da bu şairlerden biridir.
Şiirlerinde geleneksel bir duruşun modern söylemi vardır. Kafiye ve genelde dörtlüklerle yazılmış şiirlerden oluşmuştur kitap.
Yeni kitabı hudayinabit’in çıktığı bu günlerde eski kitaplarına dönmeyi de geri getirdi.
ocak 2010
Yazar: Bilal CAN - Yayın Tarihi: 17.02.2011 18:50 - Güncelleme Tarihi: 07.12.2015 16:45