Çakıl Taşlarının Avuntusu

www.kitaphaber.com.tr ile olan yolculuğumun 50. durağını anlamlandırmak için Rabie Ruşid'in "Çakıl Taşları" adlı eserini seçtim. kitaphaber'deki 50. yazım için bu eseri seçmemin üç sebebi var. Birinci sebep; eserin çok uzun yol kat ederek, oldukça uzun sürede bendenize ulaşmasıdır. Zira tanıdıklar vasıtasıyla biraz eski usulde "elden ele" geldi. Kuzey Makedonya İştip'ten gelen kitabı okuduğum süre zarfında memleket havası yayıldı sayfalarından. Öğretmenlik mesleğini sündürürken doktorasını yapan ve aynı zamanda eser üreten çalışkan Balkan kadınlarından birinin yazması ise ikinci önemli sebebim. Kapağındaki görselde bulunan her renk, form ve parlaklıktaki çakıl taşlarının Balkan coğrafyasının kozmopolitliğini çağrıştırması ise sonuncu önemli sebebim.
Yazarın 2016 ve 2017 yıllarına tarihlediği şiirlerinden oluşan eser Üsküp Yeni Balkan Yayınları tarafından basılmış bir şiir kitabıdır.
Şiir Nedir?
Naçizane şiir tanımım; "coşkun düşünceleri damıtılmış sözlerle anlatma sanatı" dır. Onu yazmak kolay iş değildir. Okuması da öyle gelişigüzel yapılmaz. Düz yazı metinler gibi okunmaz. Bazen dura dura, bazen ölçe tarta, bazen de ara vererek okunur. Demleyerek, düşünerek, anlam denizinde yüzerek çevrilir her bir sayfa.
Yazması da okuması da bu denli önem vermeyi gerektirirken bir şiir kitabı hakkında yazmak onu değerlendirmek ise o denli güçtür. Ne yazılsa, nasıl başlansa karar verilemez. Amma velakin bir yerden başlamak gerekir. Öyleyse şairimizi bir parça tanıtarak yazımıza yön verelim.
"Veda Makamı" adlı şiirinde; "Ben senden gitsem, sen benden gitmeyeceksin İştip." diyen Rabie Ruşid'in doğduğu yer Kuzey Makedonya İştip'e bağlı Kurfallı Köyü'dür. Kutsal mesleklerden biri olan öğretmenlik yapmakta ve doğduğu toraklarda yaşantısına devam etmektedir. Doğu Makedonya Yörüklerinin şehri İştip'in havası ve suyu ile büyümüş olan Ruşid'in yüksek lisans tez konusu; Doğu Makedonya Yörük Masallarıdır. "Hüma Kuşu" ve "Alaimisema" adlı iki şiir kitabı daha bulunmaktadır.
"Gelin tanış olalım,
İşin kolayın bulalım
Sevelim, sevilelim,
Dünya kimseye kalmaz."
Yunus Emre'nin okuyanı iyimserlikle kuşatan dizeleri ve "ömr-ü hayatımın kutup yıldızları anne ve babama" şeklindeki vefa sözcükleriyle başlamaktadır. Sırf bu ithaf metni bile yazar hakkında okura ipuçları vermektedir. Yakaladığımız ipuçlarını takip edecek olursak; başkalarının derdiyle dertlenen, onlar için içindeki merhameti gözyaşı olarak döküp hislerini açık eden bir şair olduğunu söylemek zor olmaz. Hayvanları ve doğayı çok seven şair, çiçekleri, kuşları, yağmuru, dağları ayrı bir yerde tutar gönlünde. Geniş hayal dünyasıyla okuyanın dudaklarına belli belirsiz bir tebessüm kondurur.
Deneme ve şiir yazan, gelişmeye ve serpilmeye açık kabiliyetli yazarımızın kitabının ilk sayfalarında Hasan Ruşid ve Fahri Tuna'ya ait iki tane takdim yazısı bulunmaktadır. Fahri Tuna metninde buram buram Rumeli kokan kitabın yazarını "lirik coşkulu içli dizelerin şairi" olarak nitelemektedir.
Renkler, Mevsimler, Çiçekler, Kuşlar…
Rabie Ruşid'in şiirlerinde kuşlar önemli bir yere sahiptir; keklik, bülbül, serçe, güvercin, kelebek sıklıkla bahsettiklerindendir. Ömrün kısalığını kelebek ömrüyle dile getirmektedir örneğin. "Yaralı kuş", "içimdeki kuş", "sahipsiz kuş" gibi betimlemelerle duygularını da kuşların kanatlarına yükler.
Çiçekler de kuşlar gibidir onun için. Özellikle gül en çok sözünü ettiği çiçektir. Ardı sıra; sardunya, erguvan, papatya, açelya ve hatta kendiliğinde doğada bitiveren kır çiçekleri gelmektedir. Kuşlar da çiçekler de bazen aynı mısrada arkadaş olurlar birbirlerine:
"Kim bilebilir nerelerdeyim
Sevginin papatyasında mı" (şiirin adı: Gurbette Bir Adam)
Bu kadar mı peki, elbette ki hayır. Ağaçlar da vardır şiirlerinde. Ihlamur, ceviz, kavak ağaçları birer hayat ağacı olup dikiliverirler okuyucunun karşısına. Bahar özlemi çekilir bazen, doğanın canlılığına hasret duyulur."Çam Sakızı" şiirinde olduğu gibi özlenen zamanlar bir bir sıralanır:
"Uzasın geceler
Yıldızların parıltısı harelerimizde görülsün,
Sabahlara dek çekirdek çıtlatalım balkonlarda
Mart gelsin, Mayıs'ı getirsin."
Renkler de en az kuşlar, çiçekler ve doğa kadar yer bulur Ruşid'in dizelerinde. Mor, pembe, beyaz, kırmızı, sarı, kahverengi…
Fırtınalı, yağmurlu rüzgârlı doğa kadar "kalmak" ve "gitmek" fiilleri de duyguların fırtınasını rüzgârını anlatır. Tıpkı "Sen Bilirsin" isimli şiirde olduğu gibi:
"Ne kal diyeceğim sana ne git
Sarf edilen güzel sözleri duyma
Okuma yürekten damlayan cümleleri
Git, bırak güllere kırmızıyı armağan eden bülbülleri"
Aynı ve ayrı olanlar yalanlar ve gerçekler, geceyle gündüz, sevilenler ve sevilmeyenler vardır mısralarında. Anlatırken karşıt kelimeleri tercih etmektedir daha çok. Çayı sevdiğinden, coğrafyanın gerçeği "göç" ün açtığı yaralardan, yalnızlık hallerinden, ayrılıklardan, avunmaktan ve avuntularından bahseder. Kendinden de bahseder yalın bir dille, arı bir Türkçeyle:
"Senin gibi büyük hayallerim olmadı benim
Ben bana yeteyim yeterdi
Kalemim kırılmasın." (şiirin adı: Aheste syf:19)
Sonuç
Şiirlerinde temas ettiği tüm temalar ve bahisler içinde mutluluğu tanımlamayı ihmal etmez genç şair. Onun "Mutluluk" adlı şiirindeki tanımı okuyucuyu da mut ve umut içinse salar, geleceğe dair…
"Uzağımda değil, penceremin önünde kuş cıvıltılarında mutluluğum
Mutluluk anne bir serçenin ağzında yavrusuna götürdüğü besindir
Kuşu kafesinden uçurtmaktadır mutluluk ve tavşanın korkakça zıplamasındadır
Senin için bilmeyeceğim ama bana göre küçücük tılsımdadır mutluluk
Bir yaraya pansuman işlemindedir, dakikaları saymada ve bir yudum sudadır mutluluk!"
Rabie Ruşid
Çakıl Taşları
Yeni Balkan Yayınları
Üsküp – 2019
70 sayfa
Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 02.02.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.01.2022 11:50