Canlı Varlık Olan Dilin Nefesini Daraltan Yanlışlar
Sesli uyarıcıları işitmek, anlamak ve zihinde yapılandırmak için kulak ve beyinde yürütülen bir süreç olan dinleme anne karnında başlar. Dinlemek; işitme, dikkati yoğunlaştırma, anlama ve zihinde yapılandırma olarak sıralanan aşamalarıyla iletişimin önemli bir aracıdır. Karşılıklı konuşma, konferans, tiyatro gibi sözlü ifadelerden oluşan aktivitelerde dinleyici olmak da bir "öğrenme" türüdür. Burada öğrenmek yeni bilgi öğrenmek anlamında değil "dinlemeyi öğrenmek" anlamıyla bahse konu olmaktadır. Dinlemek doğum öncesinde başladığından, yeni doğmuş bir bebek anne karnından sözlerin özelliklerini bilerek doğmaktadır.
Dinlemenin etkinliğini arttırmak ve bir beceri olarak geliştirmek için yürütülen çalışmalar; dinleme öncesi, dinleme sırası ve sonrası aşamaları olarak kategorize edilmektedir. Dinleme öncesinde hazırlık yapılması, ön bilgi edinme ve zihinsel hazırlıktır. Dinleme anında zihni harekete geçirmek için tahmin etme ve dinlemede amaç belirleme olarak da açıklanabilir. Dinlenenler anlamlandırılarak zihinde yapılandırmak bilgiyi uygulama pratiğine hazırlık yapmak açısından önemlidir. Bu aşamayı daha çok değerlendirme çalışması olarak anmak ve dinleyicinin öğrendiklerini dolayısıyla da kendisini değerlendirmesine özendirmek şeklinde yorumlamak da mümkündür. Her bireyin kendine has becerileri göz önüne alındığında gündelik yaşamda karşımıza çıkan dinleme türlerine; bir metni takip ederek dinlemek, not alarak dinlemek, tepkisizse yani pasif şekilde dinlemek, katılımlı dinlemek örnek verilebilir.
Kişinin iradesi hilafında gerçekleşen işitme fiilinde kulak aracılığıyla beyne giden sinyallerin bir kısmı işitme bir kısmı dinlemedir. Ruhu ayrı bir yerdeymişçesine dinleyenlerle dinliyormuş gibi yapanlar hariç odaklanarak dinleyenler duyduğu sözleri anlamak derdindedir. Bu nedenle de dikkatlerini sözü söyleyene yöneltirler. Eğer dinlenenle dinleyen aktif ünsiyet içindeyse; göz teması, yüz ifadesi, beden dili, ses tonu, telaffuz, baş hareketleri, bedensel yakınlık gibi konular öne çıkar. Bu konular elbette önemlidir ve önem sırası anlatanla dinleyene göre değişir. Birçok kişi tarafından fikir birliği edilen ise duygu ve düşüncelerin karşı tarafa aktarılmasına aracılık edenin konuşmanın niteliği olduğudur.
Konuşanlar - Dinleyenler
Okul çağındaki bir çocuk dil gelişimini büyük bir oranda tamamlayarak tümüyle anlaşılır cümleler kurabilir hale gelmektedir. "Dinleme becerisinin anne karnında edinilmeye başlaması, onun diğer becerilerden ayrı düşünülmesine ve kendiliğinden geliştiği veya sonradan geliştirilemeyeceği gibi yanlış bir inanışın yaygınlık kazanmasına neden olmuştur. Oysa dinleme de bir dil becerisidir ve bu beceri de diğerleri gibi eğitim yoluyla zamanla geliştirilebilir." (Melanlıoğlu, 2012, s. 67) Kişinin zaman içerisinde kendine özel konuşma biçimi oluşsa da konuşmaya özellik katanlar; konuşmanın hızı, sesin yükseklik seviyesi, kalitesi, tonu ve kelimeler arasına bazen istemli bazen istemsizce yerleşen boşluk doldurucu "eee, hımmm, ıııı, şey" gibi ünlemlerdir. Literatürde "vokal dolgu" olarak adlandırılan bu ünlemlerin kullanılmasının başlıca sebeplerinden biri dil yanlışlarıdır.
Dil yanlışları "belli bir zaman ve mekân içinde, yaşayan söz varlığından veya kullanılan söz diziminden farklı olarak ve eş zamanlı dil çizgisinde kabul edilmeyen biçim ve dizimlere; dilin iletişimdeki vazifelerinin ve doğru anlaşmayı engelleyen kullanışlar" (Ylmaz, 2021, s. 30) olarak tanımlanmaktadır. Dil yanlışlarının sebepleri ise dil içi ve dil dışı olmak üzere iki grupta toplanmaktadır.
Dıştan içe doğru bir yol izleyerek önce dil dışı sebepleri sıralayalım:
-Dilin kılavuz kaynaklarıyla ilgili sebepler
-Ana dil eğitimiyle ilgili sebepler
-Yabancı dil ve kültürle ilgili sebepler
-Dil uzmanlarıyla ilgili sebepler
-Yayınlarla ilgili sebepler
-Ferdi sebepler
-İçtimai sebepler
-İnsan sağlığıyla ilgili sebepler
Dil içi sebepler:
-Seslerle ilgili sebepler
-Harflerle ilgili sebepler
-Kelimelerle ilgili sebepler
-Cümleyle ilgili sebepler
-Anlamla ilgili sebepler
-Dil bilgisiyle ilgili sebepler
Yakup Yılmaz 'ın "Türkçede Dil Yanlışları" isimli eserinden alıntılanan bu sebeplerin devamında kitabın 4. ve 5. bölümlerinde çözüme yönelik çalışmalar ele alınmıştır. Sorunların sebepleriyle birlikte masaya yatırılmasının ardından çözümcü yaklaşım önerileri ders kitabı olarak kullanılan eserin yüksek itibarına sirayet eden önemli özelliklerindendir.
Kitapta kendisine yer bulan ve bendenizin dikkatine mazhar olan bir husus da; dil yanlışlarını gösterenlerin yanlış yapmalarının olağan bir durum olduğudur. Bu ifade, kurduğu cümleler kitaplaşmış bir yazı emekçisi olarak benim tesellim oldu. Neredeyse bütün cemiyet içinde rastlanan bir durum olduğuna vurgu yapılması bu konudaki yanlışlarımın olağanlığına işaret ederken azaltmak yönündeki çabamı teşvik ettiğini söyleyebilirim. (Ylmaz, 2021, s. 34) Aynı sayfada dil yanlışlarını aramanın bir hastalık haline dönüştüğünden de bahsedilirken bu halin "dil yanlışı hastalığı" olarak adlandırıldığı yer almaktadır.
Sonuç
Osmanlı Türkçesindeki kelimelerin imlasının söylendiği gibi yazılmayışıyla kalıplaşmış biçimlerin kullanılmasında "göz imlası" diye bir terimin var olduğu, İslam dünyasının bilim dilinin Arapça edebiyat dilinin ise Farsça olduğundan hareketle bu kaynaklardan gelen kelimelerle kuralların zaman içinde anlam ve şekil değişikliğine uğrayarak Türkçeleştiği gibi "dil" hakkında tafsilatlı bilgi veren bir başucu eseridir Türkçede Dil Yanlışları.
Kullanıcılarının hayatlarındaki ekonomik, kültürel ve teknolojik değişikliklerin yansıdığı bir saha olan dünya dillerinin içinde bulunduğu durum itibariyle dil ölümlerine sebep olduğunu, Aramca, Vedice, Asurca, eski Yunanca 'nın ölü dillere örnek verildiğini ve 21.yy ortalarına kadar yeryüzünde 500 kadar dil kalacağını kaydeden kitapta bir karşılaştırma yapabilmek için günümüzde konuşulan dil sayısının 2.500 olduğunu okuyoruz. Bu ve benzeri çok sayıda malumat veren kitaptan bir bilgi daha aktaracak olursam onun da; kullanım sahasının genişliği sebebiyle bazıları için İngilizce 'nin "öldürücü dil" olarak adlandırıldığıdır.
Kitaptaki şu cümle ise eserin özeti niteliğindedir: "Dilin kaderini dilin kullanıcıları belirler." (Ylmaz, 2021, s. 269)
Metnin son bölümünde sizlerden eğitim hayatınızın başlarını hatırlamanızı rica edeceğim sizden. Bilindiği gibi eğitim hayatında çocukların kendi kendilerine çözebilecekleri, metin içermeyen oyunlar benzeri kitaplar kullanılır. Çocukların doğru gözlemleme ve karşılaştırma yeteneğine katkı sunan bu kitapların çalışma sayfalarında en rağbet görenlerin başında boyama sayfaları gelmektedir. Hal böyle olsa da bu tür kitaplarda bendenizin favorisi farkı bul sayfaları olmuştur. Favori etkinliğimi görsel malzemeden arındırıp yazıya büründürmeye gayret ettiğim aşağıdaki paragrafta 8 dil yanlışı tespitiyle yazımızı sonlandıralım:
"Merhabalar (kalabalık bir gruba seslenirken herkesi önemsediğimi belli ediyorumdur).
Necla ben (hay Allah, Türkçe söz dizimine göre 'ben Necla' diyecektim, ağzımdan kaçtı).
Sanırsam yazıyı buraya kadar okudunuz. ('zannederim' demeliydim fakat battı balık yan going).
Benimle olduğunuz için teşekkürler (benimle mi, tam olarak neredesiniz, sizi göremiyorum ama ben asıl ben neredeyim, kendimi bulamıyorum, bunun yerine "yazdıklarımı okuduğunuz ve üzerine düşündüğünüz için teşekkür ederim" desem daha uygun mu olurdu acaba?).
Dönüşlerinizi bekliyorum (kim nereye gitti, nerden dönüyor, yoksa ben yanıt verilmesini ya da benimle iletişim kurulmasını mı bekliyorumdur, yoksa bu yeni tür bir geri dönüşüm yolu mu?).
İi günler dilerken ('iyi' demek istedim burada, 'y' harfini unuttuğum sanılmasın), ATB (açılımı: all the best - hoşça kalın) diyorum."
(8. yi bulamadınız mı yoksa?)
Yakup Yılmaz
Türkçede Dil Yanlışları (Sebepler-Çözümler-Teklifler)
RumeliYA Yayınları
2021 İstanbul
309 syf
Yazar: Necla DURSUN - Yayın Tarihi: 02.06.2023 09:00 - Güncelleme Tarihi: 18.05.2023 22:47