Cemil Meriç Disiplinli Olmayı Hangi Kitaptan Öğrendi?
-Dr. Ethem Bakar ve İrade Terbiyesi-
Ketebe yayınları, "İrade Terbiyesi" kitabı ve Cemil Meriç ile ilgili önemli bir yanlış anlaşılma olduğu açıklamasını yapınca, bir okur olarak kendimi kötü hissettiğimi hatırlıyorum. Ortaya çıkacak kitabı derhal almayı ve kıyaslama yaparak gerçek irade terbiyesinin nasıl mümkün olacağını anlamaya koyuldum.
İrade terbiyesi ve eğitim, ülkemiz ve özellikle gençler için çok önemli ve ne yazık ki biraz da yaralı bir konudur. Türkiye'de insanlar uzun yıllar eğitim hayatında geçen yıllara rağmen düzenli ve dengeli olmayı öğrenemez, pek çok öğrenci sınavlara son gün çalışır, İngilizce'yi yıllarca okullarda görmüş olmasına rağmen asla konuşamaz. Bu insanlar, iş hayatına geçtiğinde ise –ki bu çoğu insan için travmatik bir süreçtir- Cuma'yı iple çeken düzenli çalışmayı bilmeyen kişiler olarak kendini bulur. Bu süreçte elbette pek çok insan, çalışkan olmaya, düzenli olmaya özenir ve eğitim sürecinde bulunamayan "Nasıl disiplinli olacağız?" cevabı, bir sonraki nesil için çocukları üzerinde aranan bir çabaya dönüşür. Hâl böyle olunca, başarılı ve disiplinli insanlara olan saygı da çoğu insanda yüksektir. Öyle ki değerli bir âlim olan Cemil Meriç'in "Ben disiplinle çalışmayı bu kitaptan öğrendim." sözü, yıllardır pek çok yayınevinin binlerce basım yaptığı kitapları satmasını sağlamıştır.
Jules Payot'un "İrade Terbiyesi" adlı kitabı ülkemizin disiplinli olma çabasında önemli bir ilham kaynağı olarak gözüküyor. Yüz temel eser arasında bulunan Ali Fuad Başgil'in yazdığı, "Gençlerle Başbaşa" adlı kitap da yine aynı kitaptan esinlenerek oluşturulmuş çok önemli bir kitaptır. "Gençlerle Başbaşa" kitabında disiplinli ve ahlaklı bir vatansever olmak, manevi değerlerle bir bütün olarak değerlendirilmiş, şüphesiz yazarın başarı tanımı ile tutarlı bir şekilde oluşturulmuştur. Payot'un kitabının bir başka kitabın da oluşmasına vesile olduğunu görüyoruz. Cemil Meriç'in disiplinli olma konusunda söylediği sözü Payot'un kitabı değil, Ethem Bakar'ın kitabı için söylediğini az bir zaman önce Ketebe Yayınları –Ömer Faruk Can'ın çabaları ile- sayesinde öğrendik. Kitabın içeriği, yazarı, o dönemin şartları ve 19.yy aydınımız ile bu kadar ilhama vesile olan Payot'un eseri hakkında da ufak açıklamalarda bulunmak istiyorum.
Öncelikle daha önce söylediğimiz gibi kitap Ketebe yayınlarından çıkmıştır. 1. Baskı Ağustos 2023 iken, ilgili açıklamanın büyük bir yanlış anlama (!) olması sebebi ile mi bilemiyorum, iki ayda 6. Baskısına ulaşmıştır. Kitabı alırken de bu konuda büyük bir heyecan ve merak duyduğumu söylemeliyim. Kitabı yayına hazırlayan; Ömer Faruk Can Beyefendi'dir. Önsöz'deki açıklamalar ve kitabın bütününde hissedilen büyük bir emek sebebiyle kendisine ve bu konuda emeği geçen herkese teşekkür etmeliyiz.
Kitabın teknik bilgilerinden önce yazarı hakkında bilgi verilmelidir. Dr.İbrahim Ethem Bakar'ın yazmış olduğu kitap, aslında yazarın ömründe irade ve disiplinle önemli bir mücadele verdiğini de göstermektedir. Kendisi 1877 yılında Balkanlarda doğmaktadır. Tıp eğitimi aldıktan sonra, çalışma hayatı savaş yıllarında olmuştur. Selânik ve İstanbul arasında çalışmalarını sürdüren Bakar, veremle mücadele etme ve iradeli olmayı topluma öğretme konusunda önemli bir çaba harcamıştır. Kitabın içeriğinde de bolca alıntı yaptığı, Jules Payot'un İrade Terbiyesi adlı kitabına hayranlığı oldukça yüksektir. Kitabın tercümesini yaparken, bir yandan da kendi değerleri ile tekrara düşmeden yeni bir kitap yazmak ister. İstanbul'da uzun yıllar serbest çalıştığı muayenehanesinde, irade terbiyesi ile ilgili önemli fikri yazılar da yazar.
Kitabın içeriğine bakıldığında, iki kitap şeklinde ikiye ayrılarak içindekilerin oluşturulduğu söylenebilir. Birinci kitap iki bölüm, ikinci kitap üç bölüm şeklinde alt başlıklarla akışı oluşturmaktadır. Genel olarak iki kitabı ayıran temel fark; ilk kısımda iradenin ne olduğu, tanıma ve tanımlama için ayrılmış, ikinci kısımda ise iradenin terbiyesinin nasıl mümkün olacağı açıklanmaya çalışılmıştır. Birinci kısımda iradenin felsefesine, onu tanımaya, nefis terbiyesinin ne olduğunu açıklamaya çalışılarak aynı zamanda Bakar'ın tüm kitap boyunca kaçınmaya çalıştığı, taklit ve tekrara düşme korkusu yoğunca hissedilir. Bu kısımda insanın, diğer canlılardan farklı oluşunun sebebi, aklını kullanmasının onu üstün kıldığı uzunca anlatılır. Biraz irade felsefesinin yapıldığı bu bölüm, Payot'un eserinde irade ile ilgili değinilmemiş bir farklılık içermektedir. İkinci kısımda, irade terbiyesinin nasıl yapılacağı ile ilgili metotlar aktarılmaya çalışılır. Alışkanlık kazanmak, çalışma faaliyeti, sağlığı koruma, kendi kendine telkin gibi alt başlıklar, kişilere verilmek istenen metotlar olarak belirginlik kazanmaktadır.
Ethem Bakar'ın Jules Payot'un kitabından farklı bir etki yaratmak istemesi, bir tekrara düşmek istememe kaygısı, onu bazı zorlama kısımlara sürüklediği kanaatindeyim. İradenin felsefesi ve derin tefekkürle onu anlamaya, insan duygularıyla iradeye yaklaşmaya çalışması nispeten farklı olan bir yaklaşım olsa da gerek metod kısmında gerekse birinci kitaptaki iradenin tanımlanmasında kavramların hakkının verilmediğini düşünüyorum. Kitap elbette bulunduğu yüzyıl için öncü bir kitap olarak değerlendirilebilir. Fakat içinde bulunulan 19.yy Batı etkisi ve hayranlığı, kitapta verilen neredeyse tüm alıntıların Batı kaynaklı olması, kavramların son derece yüzeysel açıklanmasına neden olmuştur. Çok ciddi bir ilim kaynağı içinde bulunan yazar, Doğu kültürünün bakış açısını yansıtmaktan adeta kasıtla kaçınmıştır. Kitapta birbirine bağlantılanmadan bütünsel olarak uzunca alıntılar yapılmış, alıntıların birçoğu yine Payot'tan olduğu için bu durum, kitabın tekrardan yazıldığı hissini artırmıştır. Bir ömrü bu yola vakfeden yazardan çok daha büyük bir beklenti içinde okuduğum kitabın çok zor bittiğini söylemem gerekir. İkinci kitapta bahsedilen metotlar ise yine çok zayıf şekilde uzun, derin olmayan sözel ifadelerle açıklanmıştır.
Jules Payot'un eserini büyük bir zevkle, -aynı zamanda Müslüman olmayan bir insanın böylesi bir bakış açısını hangi değer sistemi ile kazandığı, zamanı, insanı özellikle öğrencileri nasıl bu kadar iyi tanıdığı konusunda büyük bir şaşkınlıkla- okumuştum. Yine Ali Fuad Başgil'in kitabı da oldukça zengin bir sentezleme ile ülkemiz değerlerinin birleşiminden doğan, tekrar denilemeyecek bir eserdi. Her iki kitap da bittiğinde, irade terbiyesi ile ilgili aklımızda kalan bilindik olsa da sebeplerin büyük bir mantık süzgecinden geçerek açıklandığı, doğru arkadaş çevresi, uykunun düzenliliği, tekrarların önemi, dengeli olmanın önemi gibi hususların büyük bir maharet ile anlatıldığı kitaplardır. Bakar'ın kitabında içinde bulunduğu yüzyılın da etkisiyle ne yazık ki oldukça kendine ve toplumuna yabancılaşmış bir yaklaşımla bolca tekrara düştüğü, özgün olduğunu düşündüğüm kısımlarda ise –iradenin felsefi boyutu- yeni yazarların geliştirmesine bir taslak, bir başlangıç sunduğunu düşünüyorum.
Peki, esas soru ve bir okur olarak benim çıkmazım, Cemil Meriç sahiden o kadar çok sayıda okuduğu eserin yanında sahiden Bakar'dan mı etkilenmiş ve disiplini ondan mı öğrenmiştir? Cemil Meriç'in ömür yoluna bakıldığında, yaşadığı zorluklar, çekilen yoksulluklar, öğrencilerine ayırdığı zaman, yaşadığı körlük onun en değerli öğretmenleri gibi gelmiştir bana hep. Şüphesiz insanın insan ile, yaşadığı zorluklar ile terbiye olduğunu biliyoruz. Bunun yanında iradeli olma ve disiplini öğrenme-öğretme elbette insan eli ile yapılan düzenlemeler ile de sistemli hale getirilebilir. Özellikle günümüzde, modern bir hayatta kişi kendini nasıl disipline edebilir, kendi akıl ve kalp işgalini durdurarak kendi gücünü nasıl ortaya çıkarabilir sorularına acilen ihtiyacımız vardır. Âlemin şifresi insanda gizli olduğuna göre yeni bir metodu da yine insanın kendisi bulacaktır. Aklımızı işgal eden sosyal medyadan, modern hayatın koşturmasından uzaklaşıp biraz tefekkür ederek başlamak… Bugün disiplini öğrenmenin ilk adımı böyle gibi duruyor…
İrade Terbiyesi
Dr. İbrahim Ethem Bakar
Haz. Ömer Faruk Can
Ketebe Yayınları
Yazar: Sueda KURT - Yayın Tarihi: 15.04.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 01.04.2024 14:54
Bakar'da bu kitabını yazarken Payot'un eserinden ilham almış, demek ki. Bence Payot'ta 'İradenin nasıl terbiye' edilmesinden ilham almıştır. Bu değerli analizinizin yanında 'Âlemin Şifresi İnsan' vurgunuz çok yerinde olmuş.