Çocuğumla Ne İzlemeliyim ya da Çiçek Dürbününden Bakmak
Fatma Zehra AYDEMİR yazdı...
Çocuğumla ne izlemeliyim konusunun ehemmiyetinden bahsetmeden önce öncelikle bu konuya neden dikkat etmek gerektiğini vurgulamak yerinde olacaktır. Bu anlamda sanat kapsamında değerlendirilen sinemanın, nitelikli sinema neden önemlidir sorusu, "Sanat Bizim Neyimize" sorusunu cevaplamakla anlam kazanacaktır. Bu soru tam olarak bu kelimelerle edebiyat araştırmacısı Ömer Lekesiz tarafından sorulmuş ve Şu Yayınları tarafından bir kitap olarak basılmıştır. Ayrıca bu başlık altında gerçekleştirdiği söyleşiler de olmuştur.[1] Lekesiz bu söyleşilerinde sanatı arka plana atanların iddialarını vurgular. Buna göre kimisi sanatın maddi bir karşılığı olmamasından dolayı böylesi bir konumda yer edinirken, kimisi de insanların böylesine değersiz görülerek öldürüldüğü bir zamanda sanatla uğraşmanın yersiz olduğunu ifade eder. Ya da sanatın direkt olarak uhrevi bir karşılığı olmadığını ve ahirette fayda sağlamayacak bir işle uğraşmanın makul olmamasını öne sürer. Halbuki mesele bu dereceye indirgenemeyecek kadar hayatın kendisidir.
İnsan var olduğu sürece kendisini sanata sevk eden duygulara sahiptir. Farkında olmasa veya bu alana ilgi duymasa dahi bu böyledir. Ebeveyne karşı hissedilen sevgi, hayata karşı coşkunluk, bir türlü hedefe ulaşamamanın doğurduğu bıkkınlık, tebaaya karşı despotluk. Ayrıca tefekkür, başarma tutkusu ve övgüye muhtaçlık da Lekesiz'in söylemiyle sanata taşıyan etkenlerdir. Ona göre sanatın tanımı, sanat olmak bakımından sanat olan şeklindedir. Ayrıca sanat bir görme ve gösterme biçimidir. Bugün aklımızda karşılık bulduğu halle sınırlanması mümkün olmayan sanat Allah'tan geleni O'na ifade etme gücüdür. Bu manada İslam Sanatı çokluğun içindeki inciyi seçmek içindir ve hayatımız için vazgeçilmezdir. Muhatabı olduğumuz sanat örneğin tasavvuf gibi kanallar bizi besleyen öğretilerdir.
Bu söyleşi beni sanatın neden gerekli olduğunu kendi birikimlerim üzerine düşünmeye sevk etti. Çünkü tıpkı diğer konularda olduğu gibi sanat kavramının birey tarafından alımlanması da farklı olacaktır. Söz gelimi felsefe disiplininde yol almış birey sanatı tekâmülü için bir araç olarak görebilirken, dini disipline sahip kişiler dinini daha iyi yaşamaya iten, Tek Kitab'ı anlamak için kullandığı bir araç olarak görebilir. Bu kişiye göre sanat hassasiyetleri tetikleyen, algıyı açan, Yaratıcının işaretlerini görmeye sebep olan bir vesiledir. Buna göre sanatla uğraşma yolunda ilerleyen kişi, imgeleri ve metaforları anlamada gelişecek, hassaslaşacaktır. Kendi dürbünümden baktığımda ise karşımda şöyle bir sonuç vardı: Kuran neden mucizeydi? Öyle bir mucize ki, onu bir kere dinleyenin kalbinde ikinci bir dinlemeye ihtiyaç bırakmayacak bir hayranlık uyandırıyor, içinde tekrar tekrar dinleme arzusu doğuruyordu. Çünkü o zamanın Arapları söz sanatında ilerlemişler ve belki de Kuran kelamına atfettikleri mucize olma hali, Ay'ın ortadan yarılmasından daha fazlaydı. Çünkü onlar sanattan anlıyordu. Ya bugün, müslümanlar bu kadar etkileniyor mu Kuran'daki sanattan? Acaba bunun nedeni, sanattan uzaklaşmak olabilir mi? Öyleyse sanata yaklaşmak kişiyi Kitab'a, Kitab'ın Sahibine yaklaştırmada bir araçtır diyebilir miyiz?
Şimdi sanata onun bir parçası olan sinemayı odağımıza alarak bakalım. Bu alanda yazılmış çok kıymetli iki eserden söz etmek istiyorum. Bu eserlerin kıymeti, proje editörlerinin sanatı -akademi dışında- farklı konumlarda, disiplinlerarası olarak inceleyen kişiler olmasından kaynaklanıyor. Ayrıca sinemayla teknik açıdan ilgilenmekten ziyade alımlamaya odaklananları muhatap almaları da oldukça kıymetli. Çiçek Dürbününden Bakmak/Sinemada Çocuk Çizgiler ve Çiçek Dürbününden Bakmak/Sinemada Çizgi Çocuklar adıyla BeyazBulut yayınevi tarafından basılmış bu eserler kaynak kitap olarak da değerlendirilebilir. Zira her biri birbirinden kıymetli, sanat alanıyla profesyonel veya bireysel olarak ilgilenen toplamda seksen yazarla[2] ortaya çıkan eserlerde sinemanın alımlanması ve okuryazarlık gibi konulara değinilmiş. Ayrıca "Çiçek Dürbünü" ismi de oldukça anlamlı. Parlak, renkli ve dinamik bir yapıda olan dürbünden hayata bakan kişinin bakışı da hayata bakmak için kullandığı araç ölçüsünde şekillenecektir. Her şeyden öte, eserin çocuk odaklı olması, sinema özelinde sanat kültürüne erken yaşlarda adım atmanın gereğine vurgu yapıyor.
"Çocuk ve…" serisinin ilk kitapları olan Çiçek Dürbününden Bakmak eserlerinin önsözünde editörlerin konu hakkında birikimi olmayanları da düşünerek yeterli açıklamayı yapmaları da dikkatimizi çeken başka bir mesele. Buna göre Çocuk Çizgiler'de editörlerimiz hangi filmin hangi çocuk için olabileceği sorusunun ardına düşmekte, Sinemada Çocuk İmgesi'nden ve Her Yaştan Çocuğa Fantastik'ten bahsettikten sonra sözü tekrar yazarlarına bırakmaktadır.
Çizgi Çocuklar'da ise Disney'den, Uzak Doğu Rüzgarları'ndan, Üçüncü Boyut'tan, Türkiye'de Animasyonun Tarihi'nden, Animasyon ve Sinema Okuryazarlığı'ndan bahsedildiğini görüyoruz. Kasay ve Turanalp sözlerini bitirirken filmlerin seçiminde tematik, dönemsel, pedagojik bir yöntem izlemediklerini vurguluyor. Bunun nedeni yazarlar için değer taşıyan filmlerin kendilerini farklı yüzleriyle göstermesini amaçlamaları. Her iki kitapta amaçlanan hedeflerden biri ebeveynler için bir çocuk sineması yelpazesi ortaya koymak. Burada çocuk-ekran ilişkisi veya filmin çocukta nasıl bir karşılık bulacağı ile ilgili hassasiyet ise elbette son olarak ebeveyn veya bakım veren kontrolünde olmalı.
Sözümüzü kitapların girişlerindeki ortak şu açıklamayla noktalayalım:
"Çocuk temalı, çocuk kahramanlı, fantastik veya animasyon, hangi teknik ve türde yapılmış olursa olsun çocuk sineması, yetişkinlere saflığın, iyiliğin, güzelliğin ve umudun her şeye rağmen yaşamaya devam edeceğini fısıldar. Bu masum, saf, muzip, eğlenceli, haşarı ve renkli dünyayı izlerken duyduğumuz huzur, insanın ana vatanı olan çocukluğunu hep içinde taşıdığının göstergesidir. Diğer yandan çocuklar gerçek hayatta olduğu gibi sinemada da savaşın, şiddetin, adaletsizliğin, yoksulluğun, ayrılığın… aynası olmaya devam ederler."
[1] https://www.youtube.com/watch?v=njG4i_i47tc
[2] Sinemada Çocuk Çizgiler: Abdullah Kasay, Ayşe Çelikkaya, Ayşe Gül Güler, Ayşenur Narboğa, Banu Akbaş, Bülent Özdaman, Bünyamin Demirci, Ekrem Özdemir, Elif Hümeyra Aydın, Erhan Genç, Ertuğrul Bozkurt, Erva Kara, Fatma Türkkol, Feyza Kartopu, Gökçe Özder, Gökhan Özcan, Gülçin Durman, Hatice Kübra Baylan, İhsan Kabil, Kâmil Engin, Kevser Yılmaz, Kübra Demir, Mehmet Aycı, Mehmet Önder Karakaş, Merve Yaylacık, Muhammed Enes Kala, Muzaffer Bilsin, Münire Daniş, Necibe Özge Bozkurt, Nur Şevval Seven, Orhan Gazi Gökçe, Ömer Çelik, Özlem Yılmaz, Remzi Köpüklü, Sema Noyan, Sevgi Yerlioğlu Demirci, Songül Koç, Şeyma Subaşı, Şura Güldaş, Tuğba Güner, Yıldız Ramazanoğlu, Zeynep Kahraman Füzün, Zeynep Karaca, Zeynep Sayman.
Sinemada Çizgi Çocuklar: Abdulkadir Yaylacık, Ahmet Topbaş, Ayşe Karaköse, Ayşe Karaman, Ayşe Nur Kaymak, Ayşe Şahinboy Doğan, Ayşe Yılmaz, Elif Nur Can, Erkam Aslanoğlu, Esma Şafak, Fadim Özer Kasay, Fatih Turanalp, Feyza Şule Güngör, Gülsüm Çıngı, Güven Adıgüzel, H. Elif Mutlu, Hatice Kübra Karadeniz, Hatice Kübra Kısa, Hatice Marlalı Karadağ, Havva Yılmaz, İbrahim Eyibilir, Mehtap Gümüş, Merve Uygun, Muammer Ulutürk, Murat Küçükhemek, Mustafa Uçurum, Pınar Başar Ünlüer, Rabia Gülcan Kardaş, Safa Yılmaz, Selvigül Kandoğmuş Şahin, Sevil Civelek, Sevinç Şahin, Sümeyra Turanalp, Şeyma Tamer, Ümit Yaşar Özkan, Yunus Meşe, Zeynep Tiftik, Zişan Çavuşoğlu.
Yazar: Misafir Köşesi - Yayın Tarihi: 29.05.2024 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.05.2024 14:48