Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Ayşegül Akakuş Akgün
Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?
Hayatımdaki her işte, her girişimde kısaca her şeyde aklımdan hep aynı şey geçer: "Tohum sağlam olmalı!" Yani bir şeyin ilk hali, temeli. Ben hep bu niyetle yoğruldum. Çalışıp çabalamamda da, hayatımda aldığım ciddi kararlarda da, atacağım küçük bir adımda da hep tohumun, temelin yani ilk niyetin sağlamlığına dikkat ettim. İnsanın tohumu yine insan! İnsanın ilk hali çocukluk! "İnsan"ın şeref ve izzetini bozmadan neslini devam ettireceksek, çocukluğundan başlamalıyız.
"İnsan"a yatırım anne karnındaki tohumdan başlar. Bu sebeple basılan ilk kitabım hanımların gebelik dönemi ile ilgili olmuştu. Sonra çocukların ilk yetiştirilme çağıyla ilgili, sonra gençlik dönemiyle ilgili kitaplar yazdım. Baktım ki bu sürecin takibi için en çok çocukluk dönemini önemsiyorum o halde çocuklara hitaben daha çok yazmalıyım dedim. Zaten yıllarca çok çeşitli çocuk dergilerinde yazdım. Yazı hayatımda çocuktan hiç ayrı kalmadım ama ilk çocuk hikayeleri serimin çıkması 2019 yılında oldu. İki çocuk annesiyim. Anneler bilirler, evlatları büyütme sürecinde kendinize özel hikayeler anlatıverirsiniz doğaçlama. Onları hep not alırdım. En çok da sordukları meraklı soruları… Her çocuk aynı dönemlerden geçer. Zorluklarıyla güzellikleriyle… İstedim ki araştırma ve çalışmalarımla hem çocuklara cevap olayım hem annelere…
Çocuklar için yazmanın yetişkinler için yazmaktan daha zor olduğuna inanıyor musunuz?
Bu ne kadar hassas olduğunuzla ilgili bir konu bence. Çocukla karşılıklı konuşurmuş gibi yazarsanız kolay. Fakat sizin cümlelerinizden kullandığınız ifadelerden farklı bir şey anlar mı yanlış bir düşünceye sebebiyet verir miyim diye irdeleyerek hassasiyet göstererek yazarsanız zor bir süreç. Yazdığınız şeyler pedagojik açıdan yaş grubuna göre nasıl bir etki bırakacak bunu düşünerek ince ince nakış gibi işleyerek kelimelerinizi dizerseniz oldukça zor bir işe dönüşüyor.
Çocuklara hitap eden metinlerinizde "olmazsa olmaz"ınız nedir? Sizce yazma sürecinizde bu ölçütünüz değişebilir mi?
Anlaşılır bir dil olmasını çok önemsiyorum. Çocuk, yazarla konuşurmuş gibi okusun istiyorum. Hassasiyetim vazgeçemeyeceğim şeydir. İşlediğim konuyu ve ifade biçimimi çok önemsiyorum. Aynı cümleleri dönüp dönüp tekrar etmemeyi önemsiyorum. Eseri ciddiyetle oluşturuyorum. Asla çocuktur ne versen okur diyemem. Çocuklara ön okuma yaptırıp bilişsel algılarını ölçüyorum ki farklı bir algılayış ihtimali varsa değiştirebilmek için.
Çocuk edebiyatının ülkemizde ve dünyadaki gelişimini takip ediyor musunuz? Diğer yazarları okur musunuz? Gidişat nasıl?
Anne ve çocuk konulu kitapları takip etmeye çalışıyorum. Daima okunması gereken kitaplar listem vardır. Hiç bitiremiyorum o listeyi. Ülkemizde çocuk edebiyatı seyrinin iyiye gittiğini düşünüyorum. Yavaş ama emin adımlarla ilerliyor gibi. Kendi çocukluğumdan hatırladığım çocuk kitabı yazarı üçü geçemiyor. Ama günümüzde iyi eserler veren büyüklerim ve arkadaşlarım var. Yurt dışına açılımlar var, kitap kültür adına ortak çalışmalar yapılıyor. Fakat şu konuda biraz hassasım: ilkokul çağındaki çocuklara çeviri kitap okutulmasını doğru bulmuyorum. Milli ve manevi kültür oluşumu açısından önce Türk edebiyatı ve günümüz eserleri okutulmalı. Çocukları popüler yayınlara kurban etmeyelim. Her çeviri sağlıklı ve orijinal olmuyor. İfadeler tam oturmuyor.
Yazarken edebî kurgu ve dile mi yoksa öğreticiliğe mi ağırlık veriyorsunuz? Sanat mı eğitim mi?
Çocuk ya da erişkin, birisi bir kitabı okuyorsa ondan mutlaka bir şeyler öğrenmiş olarak son kapağı kapatmalı diye düşünüyorum. Şiirde sanat, düz yazıda öğreticilik diyelim… Fakat akıcı ve anlaşılır bir dili önemsediğimi hatırlayacak olursak bu da sanata girer sanırım. Mesela noktalama işaretlerine de çok dikkat ederim. Virgülsüz bir cümle kuramam. Konuşma çizgisini, paragrafı çocuk okuduğu hikayede mutlaka görmeli.
Çocuk edebiyatı hakkında genel kabul görmüş ama katılmadığınız klişeler var mı? Rahat olabilirsiniz biz bizeyiz.
"Çocuk edebiyatçısı" ünvanım yok. Ben araştırmacı yazarım. Anne-baba, genç, ergen, çocuk. Her yaş grubuna hitap edebilen bir dilim olduğuna inanıyorum. Fakat çocuk edebiyatçısı olmak ciddi bir seviyede durmak demek. Genel kabul görmüş klişelerden kastınız nedir bilmiyorum ama benim için asla kabul görülemez şeyler var. Gayri ahlaki karikatürler çizilmesi, küfürlü ve aşağılayıcı argo kelimelerin açıkça kullanılması, çocuk kitaplarında beni çok rahatsız ediyor. Kitap'ların bir saygınlığı vardır. Bu tür şeyleri kaldırmaz.
Yazdıklarınızla çocuklara erişebilmenin bir ön şartı var mıdır? Çocuk sevmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarla iyi anlaşmak gibi.
Çocuk dünyasıyla ne kadar ilgilisiniz? Çocuğu tanıyor musunuz? İlgi duyuyorsanız tanırsınız. Ancak tanıdığınız bir şeye doğru yaklaşabilir ve ona hizmet edebilirsiniz. Benim çocuk dünyasına yakınlığım hem çok sevmemden hem de anneliğimden geçiyor.
Çocuk kitaplarında ne görürseniz sizi rahatsız eder? Çocuk hayatının da gerçeklerinden olan olumsuzluklarla kitabınızın içeriği arasındaki dengeyi nasıl belirlersiniz?
Biraz önce de dediğim gibi çocuk kitaplarında gayri ahlaki bir çizim ya da ifade görmek beni çok rahatsız ediyor. Bir de yaş grubuyla alakasız bir konunun işlenmesi de beni rahatsız eder. Örneğin çok meşhur bir çocuk yazarının bir kitabını okumak incelemek istedim. Neden bu kadar övülüyor diye. Okudum ama onun bir çocuk kitabı olamayacağı kanaatine vardım. Daha çok bir yetişkin kitabı gibiydi konusu itibariyle.
Okuyan çocuğun daha iyi bir insan olacağına dair elimizdeki dayanak nedir?
Bizler "kitap en iyi dosttur" nasihatiyle büyüdük. Ama zaman değişti. Artık her kitap dost değil! Hatta zarar veren bir düşman gibi olabiliyor. O nedenle seminerlerimde annelere "çocuğunuza okutacağınız kitabı mutlaka önce kendiniz inceleyin" diyorum. Okuyan çocuk iyi insan olur değil, "İyi kitap okuyan iyi insan olabilir, kötü kitap okuyan da kötü insan olabilir." İnsanın nerden beslendiği nasıl kaynaklardan etkilendiği çok önemli.
Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk okumalarına katkısı gerekli veya yeterli mi? Çocuk bu konuda yönlendirilmeli mi, nasıl yönlendirilmeli, kitap nasıl seçilmeli ve okunmalı?
Elbette anne babanın ve öğretmenin okuma alışkanlığı kazanımında çok önemi var. Bir ailede ailecek okuma saatleri yapılıyorsa çocuk için de bu bir alışkanlık haline gelir. İlkokul çağında öğretmeni okumaya teşvik edici aktiviteler yapıyorsa o çocuğun temeli kitap okumayla atılmış demektir. Bu çok gerekli fakat yetersiz uygulanan bir şey diye gözlemliyorum. Ailelerde dizi saati var ama kitap okuma saati yok. Evlerde binlerce liralık lcd tv'ler var ama kitaplık yok. Nice anneler biliyorum. Okundu diye kitabı çöpe atıyor, evde kalabalık ediyormuş. Tv yi izlendi diye çöpe atıyor musunuz? Kitap atılmaz saklanır. Her evde kütüphane oluşturulmalı. En azından bir kitaplık. Kitap seçimi demiştiniz bir de… kitap seçimi konusunda bilir kişilerden tavsiye alarak işe başlayabilir ebeveynler. Bu konuda bilir kişiler öğretmenlerle, yazarlar ve yayıncılardır.
Okurlarınızla buluşuyorsunuzdur. Hangi çocuk sizi heyecanlandırır? Çocuklardan beklentiniz nedir?
Evet okurlarımla buluşuyorum. İmza günleri ve okullarda seminerlerde buluşuyoruz. Çocuk okurlarımdan "nasıl yazıyorsunuz? Ve Bu karakterler gerçekten yaşıyor mu?" soruları beni heyecanlandırıyor. Meraklı çocuk daima heyecanlandırır. Bu güne kadar beni en çok heyecanlandıran 5 yaşında bir okuyucumun bana sosyal medya aracılığıyla video çekip atması olmuştu. Kitabı annesi okumuş o boyamış. Bir güzel de değerlendirdi. Videonun sonunda da iyi ki yazdınız deyip İngilizce teşekkür etmişti. Bu mutluluk tarif edilemez. Genel anlamda da meraklı sorular soran konuşkan çocuklar beni daima heyecanlandırmış daha fazla araştırmaya sevk etmiştir.
Modern pedagojiyle aranız nasıl? Geleneksel yöntemlerle modern pedagoji arasında nerede duruyorsunuz? Yazdıklarınızda hangisinin ağırlığı daha fazladır?
Ben aslında fıtrata uygun eğitim ve terbiye sisteminden yanayım. Eğitim ve terbiyenin ön şartı çocuğu her yönüyle tanımaktır. Etraflıca tanımak ve doğru yaklaşım sergilemenin adı pedagoji oluyor. Bu da İnsan fıtratına en uygun ve genel yaklaşımlar peygamber efendimizin (sav) sünnetinde var. Modern Pedagojik tavsiyeleri bir psikolog kadar yakından takip etmiyorum tabi ki ama bir araştırmacı olunca her tür yayını okuyorsunuz. Size doğru geleni alıyorsunuz. Her çocuk başka bir dünya ve jenerasyon çok hızlı değişiyor. Buna hangi bilim yetişebilir ki?:) Modern ya da geleneksel olmaktan ziyade, evrensel olan İslam kaynaklı öğretileri benimsiyorum.
Bugünün yazarları kalıcı eserler bırakabilecek mi? Sizce çağdaşlarınızdan kim yüz yıl (yüz çok olduysa elli diyelim) sonra da okunur?
Yazarların kalıcılığı mı? Basılı yazın kalacak mı acaba? Çünkü eserlerin kalıcı olması demek baskısının devamlılığının olması demektir. Basılı yazın bitiyor. Dijital dünya diye bir gerçek var. Dünya çok başka bir yere doğru hızla evriliyor. Çok üzülerek 100 yıl sonra kitap olacağına olan inancım çok az. Mektup, gazete nasıl bittiyse… yani kalıcı olmak ya da olmamak yazarla çok alakalı olmayacak bence. Çok değerli şahsiyetler unutulup çok kıymetli eserler kaybolacak. Bunun ilk sebepleri dijital dünya, basım yayındaki mali güçlükler, popülarizm, trend olmak gibi şeyler olacak.
Yetişkin bir yazarın bugünkü çocuğun diline, düşüncesine sahip olması mümkün müdür, gerekli midir? Farklı kuşakların bağını koruyabilmek için dünyalararası bir köprüye mi yoksa tek dünyalaşmaya mı ihtiyaç var?
Aynı düşünce yapısı mümkün değil ama onu anlamaya çalıştığı ölçüde ona yakın olacaktır. Anlayacaktır. Kuşaklar arası bir dil şart. Maddi, manevi, milli kültürel aktarım için bunu yakalamak zorundayız. Toplumsal olarak en büyük zararı çekirdek aileye dönüşerek gördük zaten ama farkında değiliz.
Günün şartları ve çocuk edebiyatının ticarîleşmesi sizi korkutuyor mu? Okumak bir lüks, yazarlar marka, okurlar müşteri olmaya doğru mu gidiyor? Giderse ne olur?
Günün şartları belli. Özellikle son yıllarda kağıda gelen zamları konuşur oldu herkes. Bir yazarın para, zam, maddi zorlukları konuşması çok ayıp geliyor bana. Ben kitaplarımın fiyatı bana sorulunca bile utanıyorum. Bir yazar fikir kültür konuşmalı tartışmalı. Yayınevleri için finansal sorunlar var, onlar haklı olabilir fakat aileler bir silkelenip önceliklerini belirlemeliler. Kitap pahalı diğer her şey ucuz mu? Bir çocuğun sadece bir yaz giyeceği markalı ayakkabısına verilen ücretle, hayatını şekillendirecek kaliteli bir kitaba verilen ücreti bir karşılaştırmasını isterim ailelerin. Dediğim gibi öncelik sıralamamızı toplumca yeniden yapmalıyız.
Sosyal medyada binlerce kitap değerlendirme hesabı var. Bunlar sizce okurları doğru yönlendiriyor mu, işe yarıyor mu? Kitap incelemeleri, değerlendirmeleri, eleştirileri noktasında neredeyiz? Takip ettiğiniz, çocuk kitaplarını değerlendiren bir mecra var mı?
Bu konu da ayrıca yara haline geldi bu sektörde bence. Kitap tavsiyesi yapan yüzlerce sosyal medya hesabı var. Aslında ben okumaya yetişemediğim kitapların değerlendirilmesini dinlemeyi çok isterim bu bir ihtiyaç oluyor bazen. Ama seçici olmak lazım. Ya o kitabın yazarından ya da editöründen dinlemek tercih edilmeli. Okuyucu yorum katabilir, ne anladığını anlatabilir ama kitabı asıl tanıyan bilgisini verecek olan yazarı ya da editörüdür. Neden yara haline geliyor dedim. Çünkü her yayınevinin hediye kitap gönderdiği çok takipçili sayfalar var. Reklam amaçlı tabi bunlar. Bizzat bir şey yaşadım onu aktarayım: benim iki kitabım birden bir sayfaya gönderilmiş. Sayfa sahibi hiç okumadan tanıtmış. Yani işini yapmış! Ama onu da yanlış yapmış. Arka kapak yazılarını olduğu gibi yazmış, üstelik karıştırarak yazmış. Birininkini diğerine yazmış. Benim sayfamı etiketlediği için fark ettim bu tanıtımı. Ve konusu bakımından okuyucuları yanıltacağından uyardım, düzelttiler. Yine hazır arka kapak yazısıyla:)
Bana ve yazar arkadaşlarıma da kitap talebinde bulunuyorlar. Kitabınızın adını çok duyduk, hediye gönderin tanıtalım şeklinde. Hem herkese yetişemem hem de etik bulmuyorum. Bedelini ödemediğiniz kitabı okumazsınız, ya da tanıtım listesinin sonuna düşer o. Bir türlü sıra gelmez.
Sorularınız çok güzel günümüzdeki sorunlarını açığa çıkartıcı tarzda. Çok teşekkür ederim. İyi çalışmalar.
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 10.08.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 10.08.2022 19:40