Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Behçet Gülenay
Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?
Vehmimde ezberletmek istiyorum meleklere çocukların güzelliğini... Geleceğe dair en güzel umut! Ve ben o umudun kalbinde buldum katıksız gerçek sevgiyi... İşte o kalbe dokunmak, onun ipine tutunmak bana da iyi geliyor. Eğer bir gelecek inşa etmekten söz edeceksek bu yetişkinlerin omuzunda değil çocukların omuzunda yükselecek.
Çocuklar için yazmanın yetişkinler için yazmaktan daha zor olduğuna inanıyor musunuz?
İnandığınız, hayatın anlamı olarak gördüğünüz bir meşgalenin zorluğu olmaz. Ama daha çok edebî kaygı, daha çok hassasiyet, daha çok narin dokunuşlar ister. Hem anlaşılır hem şuurlu bir üslup ister.
Çocuklara hitap eden metinlerinizde "olmazsa olmaz"ınız nedir? Sizce yazma sürecinizde bu ölçütünüz değişebilir mi?
Mutlak hakikata ulaşmaları için zihinlerinde yeni pencereler açmak... Değişeceğini hiç sanmıyorum. Metinlerimdeki şekil ve teknik anlatım değişebilir ama vermek istediğim mesaj hep var olacak. Gün gelir, derviş üzerindeki dervişlik hırkasını çıkarılabilir belki ama derviş olmaktan vazgeçmez.
Çocuk edebiyatının ülkemizde ve dünyadaki gelişimini takip ediyor musunuz? Diğer yazarları okur musunuz? Gidişat nasıl?
Vakit el verdiğince takip edip okumaya çalışıyorum. Doğrusu bir gidişattan söz etmek doğru olur mu? Emin değilim... Gidişattan daha çok bir burgaç! Bir saplantı halini alan ticarî akıntının oluşturduğu çukur, çocuk edebiyatının batışını hızlandırıyor. Maalesef buna bazı yazarlar da çanak tutuyor. Tabi bunun yanında az da olsa çok kaliteli eserler de basılıyor. Günümüzde yayınevlerinin çocuk edebiyatı üzerine yoğunlaşmaları olumlu bir gelişmeden daha çok ticarî bir kaygının sonucudur. Bu burgacın içinde her ne kadar kendileri okumasalar da ebeveynlerin çocukları için çocuk kitaplarına ilgisi gidişatın sevindirici tarafıdır.
Yazarken edebî kurgu ve dile mi yoksa öğreticiliğe mi ağırlık veriyorsunuz? Sanat mı eğitim mi?
Bir yemekte tuz mu yağ mı diye birini diğerine tercih etmek ne kadar isabetli olur? Doğrusu bir karara varmak zor. Edebî kurgu ve dil ya da öğreticilik bunlar birbirinden bağımsız değil. Ne sadece sanat ne de tek başına eğitim! İkisinin kıvamını bir arada tutturabilirseniz kalıcı ve lezetli olur.
Çocuk edebiyatı hakkında genel kabul görmüş ama katılmadığınız klişeler var mı? Rahat olabilirsiniz biz bizeyiz.
Her koşulda genel kabul görmüş, çocuklarımıza okuttuğumuz bazı eserlerin olumsuz içerik barındırmasına rağmen, çocuklarımızın okuma yolculuğunda muhteşem ve değişmez olarak gösterilmesi beni rahatsız ediyor.
Çocuk kitapları yayıncılığında sizce en büyük eksiğimiz nedir? Bilgisayarda açtığınız boş dosyadan kitabınız okurun eline ulaşana kadar hangi basamak sizi en çok zorlar?
Yayınevlerinin kaliteli eserden daha çok para kazandıracak dosyaları basma isteği ile birlikte yetişkinlerin kendi beğeni ve eleştirilerine göre çocukların derin ve çok anlamlı dünyalarını saran atmosferi ön yargı ve beklentileri doğrultusunda yönlendirme çabası.
Yazdıklarınızla çocuklara erişebilmenin bir ön şartı var mıdır? Çocuk sevmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarla iyi anlaşmak gibi.
"ben bir kütüphaneyim
kitapları çocuklar olan
onlarsız anlamsızdır dört duvarım
benim dünyam çocuklar..."
Çocuk kitaplarında ne görürseniz sizi rahatsız eder? Çocuk hayatının da gerçeklerinden olan olumsuzluklarla kitabınızın içeriği arasındaki dengeyi nasıl belirlersiniz?
Çocuk dünyasını zedeleyebilecek olumsuzluklar beni rahatsız eder. Hayatın gerçekleri dediğiniz o olumsuzluklar örgüsünü olumluya çevirerek, o olumsuzluklardan ders çıkarılmasını sağlayarak çocuk dünyasının kefelerini terazide tutmaya çalışırım.
Okuyan çocuğun daha iyi bir insan olacağına dair elimizdeki dayanak nedir?
İyi olmayla ilgili elimizde bir dayanak varsa; o da neyi niçin yaptığımızı bilmenin sorumluluğunu taşımak olsa gerek. Okuyan çocuk farkına varır. Her kim ki yaptığının, yapacağının nelere karşılık geleceğini fark ederse iyi olma yolunda yola revan olmuştur diyebiliriz. Kitap okuyan çocuk attığı adımının düştüğü yerde kendisine nasıl bir sorumluluk yüklediğini ve geleceğini ne şekilde özgürleştireceğini de okur.
Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk okumalarına katkısı gerekli veya yeterli mi? Çocuk bu konuda yönlendirilmeli mi, nasıl yönlendirilmeli, kitap nasıl seçilmeli ve okunmalı?
Son derece gerekli ve üzülürek belirtmeliyim ki bir o kadar da yetersiz. Çocuğa şu kitabı bu kitabı oku, her gün şu kadar dakika kitap oku telkinleri yerine; ebeveyn ve öğretmenler, çocukların kitap okumalarını istiyorlarsa okumalarını istedikleri kitapları her gün telkin ettikleri süre kadar çocukların gözleri önünde severek okumaları en güzel katkıdır. Bununla birlikte çocuklarının okumasını istedikleri kitaba evde ve okulda en güzel yeri ayırmalarıdır. İstenilmeyen eşyaların konulduğu bir yere bırakılan bir kitabı kim okumak ister ki? Çocuk, kulanımdan kaldırılmış eşyalar arasında değil elinizde kitabı görürse okumak isteyecektir. Unutmayalım ki çocuklarımıza bırakacağımız en güzel miras kitap sevgisidir.
Okurlarınızla buluşuyorsunuzdur. Hangi çocuk sizi heyecanlandırır? Çocuklardan beklentiniz nedir?
Beklemediğim yerden soru soran çocuk beni hep heyecanlandırmıştır. Çünkü öyle bir soru çocuğun hayalinin olduğunu ve bu çocuğun bilinçli bir şekilde hayallerine yön ve yol verdiğini gösterir. Her daim yine ve yeniden keşfetme hâli üzre olsunlar. Bunun tek reçetesi; ihmal ettiğimiz, sonsuz bir hakikatin anahtarı ve uyanışımıza aralanan kapı olan o kutlu kitabın ilk dokunuşudur. O kitapla aralarına mesafe koymasınlar. Çünkü onunla beslenen zihinler sürekli sürgün veren ağaçlar gibi hiç yaşlanmazlar.
Modern pedagojiyle aranız nasıl? Geleneksel yöntemlerle modern pedagoji arasında nerede duruyorsunuz? Yazdıklarınızda hangisinin ağırlığı daha fazladır?
Sınırlanmışlıkları yıkıp yeni sınırlar keşfetmek... Modern olanla aranızın iyi olması, ona yön vermeniz için sizi yetiştiren irfan medeniyetine çok iyi kök salmanız gerekir. Bu medeniyete geçmişten geleceğe uzanan bir bilinç köprüsü inşa etme gayretinin ağırlığı desem daha isabetli olur kanımca.
Bugünün yazarları kalıcı eserler bırakabilecek mi? Sizce çağdaşlarınızdan kim yüz yıl (yüz çok olduysa elli diyelim) sonra da okunur?
Varsayım üzerine tespit olmaz. Fakat şu bir gerçektir ki her yazarın yapmak istediği şeydir kalıcı olmak… Ama kalıcı olmanın kolay olmadığını da bilmek gerek. Şimdiden yüzyıl sonra okunacak ismi vermek zorlama olur. Benim dememle de kimse kalıcı olmaz. Kalıcı olan güneş gibidir. Yeri ve zamanı geldiğinde muhakkak kara bulutların arasından başını gösterip aydınlığının ve tebessümünün cezbediciliğini ortaya koyacaktır.
Yetişkin bir yazarın bugünkü çocuğun diline, düşüncesine sahip olması mümkün müdür, gerekli midir? Farklı kuşakların bağını koruyabilmek için dünyalararası bir köprüye mi yoksa tek dünyalaşmaya mı ihtiyaç var?
Böyle bir şeyin mümkün olup olmamasından ziyade çocuk dili ve düşüncesi ile ona hitap etmenize gerek yoktur. Olgunlaşmış bir dil ve düşünce ile tıpkı o çocuklar gibi taze sürgünler vermek daha gereklidir. Onları anlamak, empati kurmak ve kapalı anlama sahip cümlelerden uzak durup pencereleri aydınlığa açık olmak için çocuk olmaya hiç gerek yoktur. Çocuklardan bir dünya kurarsanız onların dünyaları olursunuz! Devamındaki sorunun cevabını da içinde vermişsiniz zaten. Sözünü ettiğiniz kuşakların bağını koparır, köprüleri yıkarsanız hiç bir dünyadan söz edemezsiniz.
Günün şartları ve çocuk edebiyatının ticarîleşmesi sizi korkutuyor mu? Okumak bir lüks, yazarlar marka, okurlar müşteri olmaya doğru mu gidiyor? Giderse ne olur?
Çocuk edebiyatının ticarîleşmesi kaygı verici. Derdi olan herkesi korkutur. Zaten o dediğiniz yere doğru gittiği için bu soruyu sorma gerği duydunuz sanırım. Evet, artık okumak bir lüks ama herkesin istediği bir lüks değil. Onun için kısa vadede yazarların marka olmayacağı kanaatindeyim. Lakin bir kesim okur dünden müşteri olmaya razı. Böyle bir durumda edebî olanı, yani terbiyeye uygun düşeni meta gibi tüketmiş oluruz. Oysa edebiyatın yüzü üretmeye dönüktür.
Sosyal medyada binlerce kitap değerlendirme hesabı var. Bunlar sizce okurları doğru yönlendiriyor mu, işe yarıyor mu? Kitap incelemeleri, değerlendirmeleri, eleştirileri noktasında neredeyiz? Takip ettiğiniz, çocuk kitaplarını değerlendiren bir mecra var mı?
Sosyal medya değerlendirme ve eleştirileri gerçeklikten ve kalıcı olmaktan uzak bence. Bu tarz değerlendirmelerin ömrü bir resetlemeye kadardır. İşe yarama penceresinden baktığımızda; özellikle ticarî anlamda günü kurtarıyor. Kitap incelemeleri, değerlendirmeleri, eleştirileri noktasında maalesef hiçbir yerdeyiz. Kitaplardan bir iki alıntıyla birlikte yazar için dizilen methiyeleri inceleme/değerlendirme/eleştiri sanıyoruz. Bir eseri derinlemesine okumadan, o esere kâmil manada vakıf olmadan, göz atma yöntemiyle çalakalem birkaç satırı eleştiri/inceleme diye önümüze koyanların azımsanmayacak kadar yer işgal ettiğini bu işin içinde olan herkes biliyor. Bir eleştiri yazısı, eseri okumadan da okuru eserle temasa geçirebilmeli ve eseri niçin okuması gerektiği sorusuna cevap verebilmelidir. Sadece çocuk kitaplarını değerlendiren bir mecranın olduğunu sanmıyorum. Varsa ve ben bîhabersem bu da benim eksikliğim.
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 20.07.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 30.06.2022 21:02