Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Sıddık Yurtsever
Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?
Bu sorunun üzerine çok düşündüm. Hem yetişkinler için hem de çocuklar için kitaplar kaleme alan biri olarak karşılaştırma yapma şansım oldu. Çocuklar çok daha sahici ve hesapsız. Onlarla aynı dilde konuşmaya çalışıyorum. Onlar kadar heyecanlı onlar kadar hesap etmeden geçmek istiyorum bu dünyadan.
Çocuklar için yazmanın yetişkinler için yazmaktan daha zor olduğuna inanıyor musunuz?
Aslında bir karşılaştırma yapmanın asıla değil de usule yani yazma fiiline değil de yazmanın içindeki katmanlara bağlı olduğunu görüyorum. Yetişkinler için yazmanın da kendine göre olumlu, olumsuz yanları var. Zorlukları var. Çocuk edebiyatında da böyle bir şey elbette var. Ama asıl mesele her iki alanda kalem oynatanların nasıl baktığı bence. Ben skorun maçtan sonra da berabere devam ettiğini düşünenlerdenim.
Çocuklara hitap eden metinlerinizde "olmazsa olmaz"ınız nedir? Sizce yazma sürecinizde bu ölçütünüz değişebilir mi?
Şahsi olmazsa olmazım "heyecan." Çocuklar metinleri okuduklarında heyecanlanabiliyorlarsa o metin bir şekilde diğer olumsuzluklardan kurtarılabilir. Bu sebeple yazdığım tüm metinleri yayımlamadan önce çocuklara okuturum. Yukarıda belirttiğim gibi onlar hesapsız oldukları için en sert eleştirmenlerden bile daha sert olabiliyorlar. Sözlerini şimdiye kadar hep dinledim. Zararlı da çıkmış sayılmam J
Çocuk edebiyatının ülkemizde ve dünyadaki gelişimini takip ediyor musunuz? Diğer yazarları okur musunuz? Gidişat nasıl?
Özellikle muhafazakâr camia çocuk edebiyatını çok geç keşfetti. Birkaç on yıl öncesinde çocuk edebiyatı vaaz kürsüsü olarak görülüyordu. Bağırarak ve sesi yükselterek bir şeylerin daha anlaşılabilir olduğunu düşünmek büyük bir yanılgı. Bu yanılgıdan büyük oranda kurtulduğumuzu düşünüyorum. Ancak son dönemde de sosyal medya fenomenlerine kitap yazdırma furyası etkili oluyor malumunuz. Bu yetişkinler için yazılan kitaplarda beni çok ilgilendirmiyor açıkçası. Sonuçta bir arz-talep var orada. İsteyen istediğini okuyabilir. Ancak anne babaların sosyal medyada gördüğü fenomenlerin kitaplarının çocuklar için yazılmış olduğunu düşünmeleri büyük bir kriz bana göre. Yani bir sektör oluşmuş durumda. Nitelik mi satmak mı? Nitelik her zaman birinci tercihimiz olmalı.
Çocuk edebiyatı editörlüğü yapıyorum uzun zamandır. Dolayısıyla işim gereği de alanı takip ediyorum. Evet çok ciddi bir niceliksel artış var. Ama bu niteliği beraberinde getirdi mi? Tartışılır.
Yazarken edebî kurgu ve dile mi yoksa öğreticiliğe mi ağırlık veriyorsunuz? Sanat mı eğitim mi?
Sanatın taviz verilemeyecek bir düşünce biçimi olduğuna inanıyorum. Hayatın her alanında sanat görüşünüzün ayak izlerini görmek sizi mutlu edecektir çünkü. Eviniz de odanız da yazdığınız kitap da… Eğitimin sanatın içinde kabul gördükten sonra bir sorun teşkil edeceğini düşünmüyorum. Ama sanatın ve estetiğin uğramadığı kitaplar ahşabın ve kerpicin çekildiği betonarme evlere benziyor.
Çocuk edebiyatı hakkında genel kabul görmüş ama katılmadığınız klişeler var mı? Rahat olabilirsiniz biz bizeyiz.
Çok satan her yazar iyi yazar değildir. Az satan her yazarın da iyi yazar olduğu söylenemez. Satmak ne çirkin kelime?
Çocuk kitapları yayıncılığında sizce en büyük eksiğimiz nedir? Bilgisayarda açtığınız boş dosyadan kitabınız okurun eline ulaşana kadar hangi basamak sizi en çok zorlar?
İşin mutfağında emek veren biri olarak en çok yazarla iletişim beni zorluyor. Bana kalırsa profesyonel süreçte yazar dosyasını teslim ettikten sonra kitabın yayımlanmasını usulca beklemeli. Malumunuz dosyanın metin editöryası bittikten sonra çizim editöryası başlıyor. Sonra tasarım aşamasına geçiliyor. Kendi kitabımda da yazar olan ben'e veda ettikten sonra zorluk yaşamadığım söylenebilir. Ama bazen yazar tavırları editör beni çok zorluyor.
Yazdıklarınızla çocuklara erişebilmenin bir ön şartı var mıdır? Çocuk sevmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarla iyi anlaşmak gibi.
Çocuk sahibi olmak başka bir mevzu ama çocukları sevmek gerektiği kanaatindeyim. Sevmek aslında o dünyanın kapısını tıklatmak gibi. Kapıyı aralayanlar yüzünüzde gülümsemeyi görmeden o kapıyı açmayacaklardır.
Çocuk kitaplarında ne görürseniz sizi rahatsız eder? Çocuk hayatının da gerçeklerinden olan olumsuzluklarla kitabınızın içeriği arasındaki dengeyi nasıl belirlersiniz?
Ahlaka aykırı olan her şey beni rahatsız eder. Ancak şuna da katılmıyorum: Çocuklar için, olmayan bir iyilik evreni kurmak onları aldatmak olacaktır. Şunu demiyorum: Her şeyi olduğu gibi yansıtalım. Şunu diyorum: En azından ipucu verelim. Sizin imtina ettiğiniz ve eleştirdiğiniz birçok şey bir tık uzakta çünkü. Tabii başta söylediğim gibi ahlaka aykırı olmadan ve bir denge gözeterek.
Okuyan çocuğun daha iyi bir insan olacağına dair elimizdeki dayanak nedir?
Böyle bir iddiam yok. Okuyan çocuk okumuştur, okumayan çocuk okumamıştır. Bu kadar:)
Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk okumalarına katkısı gerekli veya yeterli mi? Çocuk bu konuda yönlendirilmeli mi, nasıl yönlendirilmeli, kitap nasıl seçilmeli ve okunmalı?
Gerekli olduğunu düşünüyorum. Ama denge gözetilerek. Çok iyi öğretmen ve ebeveynler var bu konuda. İlgili ve bilgililer. Ama ilgili ve bilgili gözüküp aşırı müdahaleci bir tavır da görüyorum uzun zamandır.
Okurlarınızla buluşuyorsunuzdur. Hangi çocuk sizi heyecanlandırır? Çocuklardan beklentiniz nedir?
Acayip güzel çocuklarla tanıştım. Kahramanı o kadar iyi özümsemiş ki aslında olmayan bir kahramanla arkadaş olmuş. Onu anlamış. Yahut tam tersi, hoşuna gitmeyen kahramanla kavga eden çocuklar. Hepsi de heyecan verici.
Modern pedagojiyle aranız nasıl? Geleneksel yöntemlerle modern pedagoji arasında nerede duruyorsunuz? Yazdıklarınızda hangisinin ağırlığı daha fazladır?
Özelde geleneksel anlatımın ciddi eksiklikleri vardı. Fakat yola bu gemiyle çıkmıştık. Mayamız hamurumuz burası. Ancak modern anlatının imkanlarının, buna pedagojik yaklaşım da dâhil, hasar alan bu gemiyi tamir ettiğini düşünüyorum. Sonuçta gemi okyanusta yürümeye devam ediyor.
Bugünün yazarları kalıcı eserler bırakabilecek mi? Sizce çağdaşlarınızdan kim yüz yıl (yüz çok olduysa elli diyelim) sonra da okunur?
Tek ölçüt zaman. Yüz yıl sonra göreceğiz hep birlikte. Ben de çok merak ediyorum J
Yetişkin bir yazarın bugünkü çocuğun diline, düşüncesine sahip olması mümkün müdür, gerekli midir? Farklı kuşakların bağını koruyabilmek için dünyalararası bir köprüye mi yoksa tek dünyalaşmaya mı ihtiyaç var?
Kuşak meselesi her dönemin problemi. Bu döneme ait bir problem değil. Aslında tipik bir baba-oğul çatışmasından bahsediyorum. Fakat bunlar tatlı yanılgılar. Şu soruyu soruyorum, insan yaşıtını, ikizini, can dostunu ne kadar anlayabilir ki? Durum böyleyken elbette bazı olumsuzluklar olacak. Lakin hayatın içinde olan insanların bunu bir şekilde aşacağını düşünüyorum.
Günün şartları ve çocuk edebiyatının ticarîleşmesi sizi korkutuyor mu? Okumak bir lüks, yazarlar marka, okurlar müşteri olmaya doğru mu gidiyor? Giderse ne olur?
Artık birçok yayınevi takipçi kitlenizi soruyor. Metinden uzaklaştık. Kötü yazmak problem olarak görülmüyor. Satış odaklı bir dönemdeyiz. Yazar tüketilen bir şeye dönüştü. Ama hangi yazar? Amacı zaten sadece ticari ilişki olan biri için bunlar pek de bir şey ifade etmiyor. Fakat kendi köşesinde, kendi işini yapan yazarlar yazmaya devam ediyorlar.
Okur, yayınevi tarafından her zaman müşteri olarak görülür. Sonuçta bir ticari kuruluştan bahsediyoruz. Asıl sıkıntı bazı yazarların da okuru müşteri olarak görmesi bana kalırsa.
Sosyal medyada binlerce kitap değerlendirme hesabı var. Bunlar sizce okurları doğru yönlendiriyor mu, işe yarıyor mu? Kitap incelemeleri, değerlendirmeleri, eleştirileri noktasında neredeyiz? Takip ettiğiniz, çocuk kitaplarını değerlendiren bir mecra var mı?
Yayınevinin sosyal medya hesabını yöneten bir abimiz gelen "Kitabınızı tanıtalım." mesajları kadar okurumuz olsa düze çıkarız demişti. O da bir sektöre dönüşmüş durumda. Hazır mesajlarla her yayınevine "Kitap yollarsanız tanıtırım. Ücretsiz." diye mesaj atıyorsunuz. Sayfanızda bir önceki postunuz Amasya yaprağı ama. Ne kadar ciddiye alınır ki?
Genel olarak eleştirinin büyük bir açık olduğunu düşünüyorum. Özellikle çocuk edebiyatında daha bakir bu alan. Takip ettiğim birçok dergi ve site var. Ara ara güzel yazılara denk geliyorum. Artmasını dilerim.
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 13.07.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 06.07.2022 09:41