Çocuk Edebiyatına İçeriden Bir Bakış: Simla Sunay
Sizi çocuklar için yazmaya yönelten nedir?
Beni çocuklar için yazmaya yönelten, üniversitede, Türkçe bölümündeki bir hocamdı; eşi bir çocuk yayınevinde çalışıyordu ve çocuk kitapları dizi şeklinde çok satıyordu o dönem, söylenen buydu. Bu nedenle on dokuz yaşında yayımlandı ilk çocuk kitaplarım ama bir hayli kötülerdi, şimdi onların yayımlanmasını durdurdum. Kötü yazarak başladım yani. Doğru yönlendirilmemiştim, Yeşilçam film senaryoları gibi hikâyelerdi, iyi bir editörlük de görmemişlerdi. Çocuk kitabı bile denemezdi onlara. Sonrasında on yıl yazmadım, sürekli okudum ve araştırdım. Önemli olan beni yazmaya iten şeydi, bu yüzden devam ediyorum hem yetişkinlere hem de çocuklara yazmaya.
Çocuklar için yazmanın yetişkinler için yazmaktan daha zor olduğuna inanıyor musunuz?
Zor veya kolay olup olmadığını ölçmek bence mümkün değil, ki ben iki gruba da yazmayı denedim. Her iki gruba da araştırma yaparak yazıyorum, her ikisi için de edebi değeri, dili ve özgünlüğü önemsiyorum, çabalıyorum diyelim. Bu kıyaslama çok sık karşıma çıksa da, yazmak hep yazmak bence.
Çocuklara hitap eden metinlerinizde "olmazsa olmaz"ınız nedir? Sizce yazma sürecinizde bu ölçütünüz değişebilir mi?
Olmazsa olmazım yok çünkü hazır malzeme kullanmıyorum, kullanışlı alet edevatım, bir pergelim yok. Ancak çoğu kitabımda mimarlık, mekân, kent meseleleri öne çıkıyor. İşte bundan kaçamıyorum.
Çocuk edebiyatının ülkemizde ve dünyadaki gelişimini takip ediyor musunuz? Diğer yazarları okur musunuz? Gidişat nasıl?
Takip ediyorum çünkü 2007'den bu yana çocuk kitapları üzerine değerlendirme yazıyorum. Ancak bunu yapıyor olmak "gidişat"ı tanımlamak için yeterli değil. Türkiye'de hâlâ gelişmekte olan bir alan çocuk edebiyatı, tüm donatılarıyla (görsel-teknik-basım) bence iyi gidiyor. Dünyada ise hâlâ bir sanat dalı olarak özel bir yeri var ve bu da sevindirici. Resimli kitap her zaman özel bir yere sahip.
Yazarken edebî kurgu ve dile mi yoksa öğreticiliğe mi ağırlık veriyorsunuz? Sanat mı eğitim mi?
Yazarken didaktik olmamaya gayret ediyorum ama meseleye yaklaşım politikleştikçe bu zorlaşıyor. Bizim ülkemizde bazen bir çocuk kitabıyla gündelik politik dertlerinizi çözmeye çalışabiliyorsunuz. Bazen bir çocuk kitabı kişisel direniş alanı haline gelebiliyor. Sanatı tercih ederim tabii ki ama yine de eğitimin sanatla ilişki kurmasında fayda var, birbirlerini olumsuz etkilemedikleri sürece. Çocuk kitabı eğitim unsuru değildir ama eğitim çocuk kitabına başvurabilir bence.
Çocuk edebiyatı hakkında genel kabul görmüş ama katılmadığınız klişeler var mı? Rahat olabilirsiniz biz bizeyiz.
Siz rahat olabilirsiniz deyince çocukluğumda tanıştığım bir generali hatırladım. Neyse bu anıyı geçelim. Klişeler; çocuk kitapları doğa hakkında olmalı (çoğu insanmerkezci üstelik), çocuk kitaplarında çocuk karakter olur (çoğu olağanüstü sorumluluk sahibi), hayvansız çocuk kitabı olmaz (hemen hepsi insan biçimci), çocuk kitabı politik olamaz (tozpembe bir dünya içeriyor bazıları), bazı konular çocuklara göre değildir (çocuklar her türlü özel ve toplumsal travmalara birincil tanıktırlar), çocuk kitaplarında doğa hep cömerttir, verendir, faydadır (doğa doğadır sadece), her çocuk kitabı resimli olmalıdır (hiç de değil), resimli kitaplarda mutlaka metin olmalıdır (sessiz kitap bir tür artık)…
Çocuk kitapları yayıncılığında sizce en büyük eksiğimiz nedir? Bilgisayarda açtığınız boş dosyadan kitabınız okurun eline ulaşana kadar hangi basamak sizi en çok zorlar?
Bence grafik, çizim, mizanpaj ve teknik konularda daha iyi olabiliriz. Mimar olduğum için her zaman çizime burnumu sokarım ve bu süreç hepimizi zorlar ama mutlu sonla bitti hepsi, en azından şu ana kadar. Küslük de yok hani.
Yazdıklarınızla çocuklara erişebilmenin bir ön şartı var mıdır? Çocuk sevmek, çocuk sahibi olmak, çocuklarla iyi anlaşmak gibi.
Bence yok. Anne ya da öğretmen olmaksa dezavantaj olabilir ancak. Deformasyonlar fazla tutar.
Çocuk kitaplarında ne görürseniz sizi rahatsız eder? Çocuk hayatının da gerçeklerinden olan olumsuzluklarla kitabınızın içeriği arasındaki dengeyi nasıl belirlersiniz?
Çocuk kitaplarında cinsiyetçilik görürsem bu beni çok kızdırır, beraberinde ırkçılık da. Misyoner çocuk kitapları ki bunlar din içerikli olabilir, çok canımı sıkar. Gepetto ezan okuyamaz mesela. Çocuk hayatı "hayat"lardan ayrı bir hayat değil, bu nedenle kurgunun gereği dışında bir denge aramıyorum ben.
Okuyan çocuğun daha iyi bir insan olacağına dair elimizdeki dayanak nedir?
Merkezi sistem sınavlarındaki yeni nesil, uzun paragraflı soruları saymazsak okumak duygusal, kültürel ve dilsel gelişimi olanaklı kılar. Kendini iyi ifade edebilen bir nesil için okumak mühim. Kendini iyi ifade etmek özgürlüğe kadar çıkar; itiraz edebilmek, direnmek, mücadele etmek… Okumak demokratik bir eylemdir.
Ebeveyn ve öğretmenlerin çocuk okumalarına katkısı gerekli veya yeterli mi? Çocuk bu konuda yönlendirilmeli mi, nasıl yönlendirilmeli, kitap nasıl seçilmeli ve okunmalı?
Herkes nasıl istiyorsa öyle seçsin kitabı.
Okurlarınızla buluşuyorsunuzdur. Hangi çocuk sizi heyecanlandırır? Çocuklardan beklentiniz nedir?
Her çocuk beni heyecanlandırır. Susan da. Çocuklardan bir yazar olarak beklentim yok.
Modern pedagojiyle aranız nasıl? Geleneksel yöntemlerle modern pedagoji arasında nerede duruyorsunuz? Yazdıklarınızda hangisinin ağırlığı daha fazladır?
Pedagoji ile hiç ilgim yok. Çocuk kitabı bir sanat ürünüdür, tıbbi müdahaleye gerek yok. Eğitim bilimi anlamında pedagojiyi konuşuyorsak önceki bir soruda yanıtı olmalı.
Bugünün yazarları kalıcı eserler bırakabilecek mi? Sizce çağdaşlarınızdan kim yüz yıl (yüz çok olduysa elli diyelim) sonra da okunur?
Bırakabilir. İsim vermem zor şimdi, çok var ama.
Yetişkin bir yazarın bugünkü çocuğun diline, düşüncesine sahip olması mümkün müdür, gerekli midir? Farklı kuşakların bağını koruyabilmek için dünyalararası bir köprüye mi yoksa tek dünyalaşmaya mı ihtiyaç var?
Yetişkin bir çocuk kitapları yazarı bugünkü çocuğu gözlemleyebilir, izleyebilir, dinleyebilir ve bunu edebiyata taşıyabilir. Çocuk ve yetişkin arasında birbirinden ayrılmış bir dünya ve de dünyalararası bir yerin var olduğunu düşünmüyorum.
Günün şartları ve çocuk edebiyatının ticarîleşmesi sizi korkutuyor mu? Okumak bir lüks, yazarlar marka, okurlar müşteri olmaya doğru mu gidiyor? Giderse ne olur?
Kitap her zaman ticari bir üründü de. Bu konuda bir paranoyam yok. İş ki her ticaret kapitalist değil. Daha eşit bir çocuk okur dünyası için sosyal devlete ihtiyaç var. Bence bu değil de sansür büyük sorun. Sorarsınız ama değil mi bu konuda da?
Dünyanın, hassas gruplara yönelik televizyon yayınlarında, hatta ücretli platform yayınlarında dahi sansürden kaçınamadığı bir yozlaşma döneminde ben de kitaplardaki sansürü tartışmanın faydalı olabileceğine inanıyorum. Platon'un doğrulanmış öngörüsünde dile getirdiği gibi, demokrasinin sınırsız özgürlük taleplerini doğurduğu ve bu şekilde kendine zarar verdiği demokratik ortamlarda sansürsüzlük talebi nasıl karşılanabilir emin değilim ancak nihayetinde toplum ya suyun akacağı mecrayı belirleyecek ya suyun altında kalacaktır. Sorunuzu bu konuyu tartışmak üzere bir talep olarak not edip son soruma geçeyim: Sosyal medyada binlerce kitap değerlendirme hesabı var. Bunlar sizce okurları doğru yönlendiriyor mu, işe yarıyor mu? Kitap incelemeleri, değerlendirmeleri, eleştirileri noktasında neredeyiz? Takip ettiğiniz, çocuk kitaplarını değerlendiren bir mecra var mı?
Bence bu hesaplar kitapların görünmesi için faydalı olabilir ama bunlar edebi değerlendirme içeremiyor, belki böyle başlayanlar ileride daha çok zaman harcayıp edebiyat tarihi açısından da emek verebilir ama şimdilik satış ağırlıklı gidiyorlar. Bence çok da samimi çoğu. Çocuk kitapları hakkında çok fazla edebi içerik üretilmiyor ama; İyi Kitap, Çocuk Yazını, Cumhuriyet Kitap, Sanat Kritik gibi mecraların özel köşeleri takip edilebilir.
Çok teşekkür ederim, belki bir gün de kitap özelinde konuşabiliriz, siz de okuyorsanız tabii:)
Talebimi iletirken de belirttiğim üzere, bu söyleşimizi çocuk edebiyatımızın, çocuk yayıncılığımızın gidişatına dair bir soruşturma kapsamında gerçekleştirdik. Okumalarımızdan kitaplarınıza sıra geldiğinde kitaplarınız özelinde de söyleşiler gerçekleştirmek isteriz elbette. Katılımınız için tekrar teşekkür ederiz.
Yazar: A. Erkan AKAY - Yayın Tarihi: 02.11.2022 09:00 - Güncelleme Tarihi: 16.09.2022 23:29